27 Kasım 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

27 Kasım 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

27 Teşrinisani 1929 TTariba raman tktenmiz 30 n İBİZANSIN SON Bizans şairinin kitabını okuyanlar saraya ve papaslara harşı isyan ediyorlardı. Anivas, sevgilisinin, ilk âşığı olan şairin yanına kaçmasından korkuyordu... : Iskender Fahreddin «..kadınlar 0 kadar güzelleşti vö erkekler O derece inceldi kişev- | lerdeki hizmetçilerin tahakkümüne katlanmak bile bir vazife oldu!» (Persetoni) saraydan uzaklaşınca, yeni kocasından ayrılarak, | genç bir ressama modellik etmeğe başlamıştı... | Klio, bu esrarengiz kitabın bir sahifesini daha çevirdi. Şair mütemadiyen — papaslara | bir kitap okur gibi okumuştu. hücum ediyordu. Onun bütün endişesi, Priamusun Okudu : son eserlerinin (Klio) nun eline * Kadınlar o kadar güzelleşti ve erkekler o derece incel artık, evlerimizdeki hizmetçilerin tahakkümüne — katlanmayı — bile kadınlara karşı bir nezaket borcu addediyoruz,.. Fakat, hayır! Ha- Priamos satın alınmaz. Mülak legil Herkesin kulak e eÜ yi Tan Prinmas sevierteeşer bir adanıdır yendir... evlerimize kadar giren | — Bu hassas ve ateşin şairi, halk, Despotizm akideleri kiliselerden | bunun için seviyordu. gelen sahte ve caali bir imandan | — Priamosu (Klio) da öyle tam- başka bir şey degildir. mış, ve bütün kadınlar gibi onu Siz ravallı mahluklar! Bu saç- | sevmişti. malara daha me vakte kadar | — Anivas, şairin meydana çıkar- inanacaksınız? < dığı bu son eseri Papasların esaretinden kurtul- | daha yükselmiş görmekten ken- (Bizans )ın - sukutunu | dini alamıyordu. mu bekliyelim?,, Priamos... (Klio) kitabı kapadı ve düşün- | — — İşte , Bizans tarihinde en meğe başla; ü oynamağa namzet — (Priamosju öldürmezlerse is- tikbalin en büyük bir adamı ola- cak... Tehlikeyi ondan başka gö- | ren ve söyliyen yok. Fakat, çok | tahaf şey: Bu tehlikeli kitabm | elden ele dolaşmasına imperator nasıl müsade etti..?1. İşte, hayret edilecek nokta burası.. geçmesiydi. Şair (Priamos) hakkında Bi- zanslıların - sarsılmaz — kanaatları vardı: Priamos hakikati görür. Priamos gördüğünü yözar. Priamos, son - kitabı ile halk arasında, eskisinden çok daha samimi bir teveccüh ve muhabetle karşılanan büyük Mmürşitler sıra- Sına geçemişli. Genç şairi rakipleri de sevmeğe | ve alkışlamağa başladılar. Saraydan halk arasına yayılan | son şürleri ağızdan ağıza dolaşı- yor, harararetle okunuyordu. Klio, genç ve ateşli şairi can- dan seviyordu. Kilonun bir hastalığı vardı: Genç kız lüzumundan çok fazla | — Bu cereyan karşısında,(Ânivasjın ihtişam ve debdebe meraklısıydı. | yegâne vazıfesi, sevgilisini terassut (Edirne ) ye gidip geldikten | ve tecessüs etmekten ibaretti. sonra bu. hastalığı daha fazla | — Klio tekrar saraydan çılap (Pri- kökleşmiş, ilerlemişti. | amos ) un aguşuma - atılacak “Anivas,, saray muhitinde par- | olursa, bu onun için tahammül lak mevkü olan ve müdebdep bir | edilmez bir felâket olacaktı.. Ani- hayat yaşayan zengin ve asil bir | vasla saraydaki bütün kızlar alay zabitti. edeceklerdi. Bu rezalet karşır Anivasın mevki ve serveti (Klio)| sında intihar etmekten başka bir yu ona bağlamağa kâfiydi. Fakat, | çarci halâs tasavvur adilemezdi; Klio, eski aşıkı ile de meşgul | (Klio) yu bu endişeyle gece gün- olmaktan — kendini — alamiyor, | düz takip ediyordu. | ona karşı” kalbinde bir - sönmez (Mabadi var ) —| Mülga Malülini askeriye muavenet hey'etinder: Heyetin Vernecilerdeki binasında mevcut bir adet müstamel Ford otomobili ile sinema makineleri Mülli filimler, hurda demir, müstamel portatif sandalyalar, halı, kanepe, koltuk, masa, vesaire şehrihalin efuzuncu cumartesi günü saat ondötte bilmüzayede satılacağından şimdiden eşyayi görmek istiyenler her gün saat 11 den ittibaren mezkür hey'et binasındaki tasliye hev'etine müraacatları. Çocuklara mahsus |500 liralık Kiymetli eşya piyankosu ÇAKŞAM )n ÇOCUK DÜNYASI | Küçük karilerinden gördüğü rağbet dolayısıyla kendilerine Kıymetli eşça piyankosu | seklinde hediyeler karar vermiştir. 500 liralık Eşya piyankosunda 83 kari- ize muhtelif kıymetlerde hediyeler verilecektir: Birinciye 100 lira ikinciye — 30 ,, | — Üçüncüye 20 ,, j ve 30 kişiye 5 Jira kıy- vermeğe | $ 50 kişiye de 200 liralık Şeker, Çikolata, tap ve sair hediyeler | takdim edilecektir. ğazadan - bizzat arzu leri cinsten alacaklardır. ve Ö | bu eşyanın parasını gazetemiz ) verecektir. Der 500 -aa; ) Liralık kıymetli | eşya piyankomuz “devam ediyor —ee-HER GÜN 3üncü sahifenin alt tara- fındaki — kuponumuzu — | kesip saklayınız ! Bu kuponları ne vakit gön- dereceğinizi ayrıca yazacağız. Ökşsam Halk sütunu —| Kasımpaşa deresi hakkında çok haklı bir şikâyet.. Bilmem ki, şehremaneti vapurla Kasımpaşa iskelesine geç- tiği var mıdır? | Denize dökülen — muzahrafatın | taaffünü, insanın burnunu tutma- | dan geçmesine mani olacak ka- dar ilerlemiştir. Geçen sabah sahilde resim a- mağa gelen İtalyan seyyahlar dan utandım.. fotograf makinele- rini açmağa bile vakit bulamadan | kaçtılar. Şehir işlerile uğraşanlar, insanı utandıracak kadar fena bir şe- kilde göze çarpan şehir işlerinden birinin de Kasımpaşa — iskelesin deki bu pis kokunun izalesi ol- duğunu tahmin etmelidirler. Di yanın biç bir yerinde sıhhati umumiyeyi tehdit eden böyle tahammülfersa bir taaffün bun- dan fazla ihmal edilemez! Karilerinizden mütekait kaymakam | sesi Çocukluğumdanberi tiyatro f cıalarına, cinat - romanlara, gaze- telerdeki zabıta vakalarına me- zaklıyımdır. - Dimağımı iki f bilhassa işgal etmi i, edebi facıa, — fransız şairi " Edmond Rostand'ın Cyrano de Bergerac'ı öbürü, hakiki bir facı bir hafta on gün evel şehrimizde Teyan eden bir intihar hadise- nolerle - karısının ir, meşgalem . arasın- ediyorum: — İçimde bir var, içimde bir üzüntü Nedir? Nedir?.. Ansızın, bu bebi, gözümün önün- iyor: Geniş bir yaz takta yekdigerine kenetlenen iki ceset ve bü cesedin baş ucunda — duran iki — bardağın dibindel tortusu... Ölümt, Evet, ölüml!.. Fakat, hakikatta, korkunç olan ölüm değildü nsanın — vasati sene addedildiğine ve dünyada 1,700,000,000 benibeşer olduğuna nazaran, küremiz üzerinde, yarım asırda, 1,700,000,000 ölüm hadi cereyan edecek demektir. Harbi umumide 30,000,000 genç hayata veda etti.. — Buna rağ- men bütün bu kara rakamlar, bizi zivanadan çıkaracak kudrette değildir. Bizatihi ölüm, kemmi noktadan nekadar çok olsa, kab bimizi pek üzmiyor. Asıl ölümün keyfiyeli, şekli, teferruatıdır. ki, BZ ÇATi gl Alman noter karıkocanm inti- har tafsilâtı, kâbus gibi içinde yaşıyor. Bunlar, yirmi senelik evli imiş- ler. Hayatları refah , izzetöikbal içinde geçmiş. Erkeğin kazandığı paradan ve şereften kadın da yarı hisseyi almakta bulunmuş. Bir akşam, Herr Dr. Zigfrid Aron, eve neşeli bir halde geli- yor. Pek kârlı bir borga işine giriştiğini söyliyor. Bu kârlı işten kazanacakları para ile bütün iht- yarlıklarını refâh içinde geçire- cekler. Kadın, memnun: Kacasını tasvip, takdir ediyor. Ertesi gün, hiç beklenilmedik bir felâket! Borsa — oyunlarının garip bir cilvesi olarak, noter, (Almanlara has bir sabır. ve ( zamla biriktirdiği) bütün servetini kaybettikten maada, bir haylı da borca giriyor! O gece, karıkoca, uzun uzun müzakere ediyorlar. — Şimdi borsada bir aksülamel olacak, karıcığım. Filânca, filânca ve filânca, hep ayaı tahmindeler. Bana emanet paraların bir kısımile oynuyayım mu, m bir kere borç edilmiş. n.,'î. re yok! | — Oyn; Oyniyor, içeri giriyor. Gene oynayor, gene içeri, Derken azıcık çıkarır gibi oluyor; derken büs- bütün batıyor: 7,000,000 markı zimmetine geçiriyor. İş, meydana çıkaçak. Dr. Aron kaçmaktan gayri çare bulamıyor. Kansile birlikte ba- İman karıkocanın intiha vulları hazırladıkları gibi, Viya- na'ya Triyeste'ye, İzmire'e, ora- dan da İstanbul' Bütün bu müddet zarfındaki hayatlarına dair elde edebili izlerinden yürüye yürüye, bul'a kadar ilerliyor. Kendileri farkına varıyorlar ki, noter, yet kaçmasa yakalanacak. Halbuki, yanlarında bizim para ile 30006 hiraları kalmış. Bu para, takiplere karşı dürmaya — ve iki insam ömürlerinin sonuna kadar alıştık- ları tarzda yaşatmağa kâfi mi? Değil! Yakalanarak kemalı reza- letle Almanya'ya dönmek? İkisi- de, başlarını yumrukları ara: — İntihar edeceğim! - diyor. Kadın, bir çıglık koparıyor . Onu, bu fikrinden vazgeçirmeğe uğraşıyor. Halbuki, doktor, bütün vaziyeti, etrafile ve bütün buşu- netile, soğukkanlılıkla şerhediyor. — Filhakika, intihardan başka çare yok! - diye kadın, kocasını fasdik ediyor. Bir an içinde, şimşek sür'atile üşünüyor ki, kocasının saadetini, ayetini , Şerefini — yirmi senedenber taksim etmiştir. Bu son hezimeti. hazırlıyan hareket- leri, adım adım takip ve tasdik etmiştir... Binaenaleyh : — Ben de seninle beraber in- tihar ederim ! - diyor. Erkek, sureta, şiddetle mani olmağa çalışıyor. Fakat, gideceği © korkunç ve meçhul yere yalnız gitmekten korkuyor. Bilâkis, sev- gili bir arkadı bile ediyor. şüpheleniyor da-. Acaba, sami:> mi mi söyliyor?... - Uzun mücadeleden sonra, müş- Fanat, ayı zamanda, tereken intihar , esas itibarile kabul edilmiştir. Tokatliyan ote- Tinde — müntehirlerin - komşusu , intihardan birkaç — saat evel , bir kadın — hıçkırığı — işittiğini söylemişdir. — Erkek , — kan- sının hakikaten — kendini öldü- rüp — öldürmiyeceğini — görmek istiyor. Bunun için, faraza hileye müsait olan tabancayla intiharı değil, zehirle intiharı tercih ediyor. Bardak muhteviyatını sonuna ka- dar içip içmeciğini görecek! Soyunup yatağa giriyorlar.Bütün eşyalarını ve mektuplarını almankâri bir intizam ile hazırlamış olarak... Bir orduyu öldürmeğe kâli gele- k derecede çok zehri iki kişi içiyorlar. Bütün bu facia içinde, beni günlerdir. işgal eden, beynimin içinde bir kâbus gibi yaşayan: kadının vaziyetidir! — Nezaketen intihar etmiş olmakl!Bu, işin bis ta- rafı. Bir de fikir tarafı var ki, o da, şayi bir iddiayı tekzip etmesidir. Bu misal ile, intiharın cinnet olmadığı anlaşılıyor: — karıkoca, aynı anda çıldırmadılar ya... (Hatice Süreyya) Evkaf Umum Müdürlüğünden: Kilosu 2000 1000 2000 300 750 750 300 1000 2000 Cinsi Fasulye Pirinç Nohut Sade y Zeytin yağ Soğan Şeker Arpa Saman Fukara imaretlerine lürumu olan mikdarları bâlâda muharrer dokuz kalem erzak ve hayvan yemi ayrı ayrı olarak aleni münakasaya vaz edilmiştir. Talip olanların şeraiti anlamak üzere ber gün levazım idaresine ve ihale günü olan teşrini saninin yirmi yedinci Çarşamba | gümü saat ondörtte idare encümenine müracast

Bu sayıdan diğer sayfalar: