30 Mart 1930 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

30 Mart 1930 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İngiliz Atlantik ve Akdeniz filolarının büyük mikyasta manevralar yapmağa başladığını yazmıştık. Bu manevralarda bilhassa son olarak sun' darının harı netice vermişt tını / gizlemek içi is meselesine çok ehemmiyet verilmiştir. Torpido mul siyah dumanlar saçmışlardır. Resmimiz sun'i sis kaplıyan manevra sahasından bir edilerek bi iralardan istifade tatbikat yapılmıştır. Tecrübeler bu busust: Bu cümleden rripleri ve hafif. krovazörler, filo- muvaffakiyetli gösteriyı İtalyan gençlik teşkilâtı Harpte ve sulhta muzafferiyet gençliği zaptı rapt altında tutmakla kabildir Umumi harp, muzafferiyet için yalmız orduların deği belki bütün millet efradının yetişmesi lâzım geldiğini aşikâr olarak isbat etmişti. Bundan - sonra, ki mağlüp Almanlarda — dahil ” olmak üzere, tekmil milletler gayet cezri bir surette işe başla- dılar ve gerek harpte, gerekse sulhta muzaffer olmak için çocukların ve gençliğin zaptı rapt. altında yetişdirilmesine başladılar. Bunların en mazbut ve mükemmelini ise şüphesiz İtalya vücuda getirmiştir. Hakikaten cemiyet teşkilâtı © kadar” mazbut olmayan ve ferden serazat yaşama; alışmış — bulünan — İtalyan İkında teşkilâta ve asker- liğe bir kabiliyet uyandırmak için bundan daha esaslı ve musip bir tedbir olamazdı. Faşizmin memlekete iyice yerleşmesinden sonra daha mektebe ilk başlayan ço- cuktan yani 8 yaşından iti- italyan gençlik teşkilâtına dahil olan çlik teşki- anlaşılır. 'namlar altında gençlik teşkilâtı mevcut olmakla be- raber hiç birisi İtalya'nınki kadar mazbut değildir. | Bize gelince; İtalya'ya | nazaran daha demokratik bir şekli hükümeti olan Türk cumhuriyetinde — bu şeklin ayneri tatbiki teklif | olunamazsada, muasır. me- | deniyet ve milletlerin git- | tikleri yolu da asla göz önünden —uzak tutmamak lâzim ge enaleyh bi | günkü türk hocasının bir vz zifesi, yavrularımızı ilim ve fen nurile aydınlatmak ise diğer mühim bir vazifesi de, maddeten ve manen, bede- 'nen ve ruhen bu asrın milli, ferdi cidaline dayanabilecek tarzda yetiştirmesidir. Bu yalnız spor ve yalnız | fatbol ile olmaz, onlarla beraber daha bir hayli me- ziyetler ister. Bu meziyetleri vermek harbe olduğu kadar | vaya küvvetle | gayet | ederler. Denize atlayan bir yüzücü Yem yiyen dinin bir. kapısın- dan girip öbür kapısından çıkın... Sanki bir cami avlusu geçmemiş- sinizde bir kıt İ reket yok olur ... Caminin tramvay yoluna bakan kapısından girmeden evel otomo- , tramvay , araba , bisiklet , motosiklet gürültüsünden kafanız davul olmuşken buradaki sükü- net sizi bir an için şaşırtır. Beyazıt — camünin — bir — kapı Avrupaya, öbür kapısı da Asya'ya bakar. Geçen gün ben bu Avrupa kapısın- Gi geç Aiye Bape ll dışarı çıktım. Ziya Gök Alp merhumun meş- hur çınarı ” yaşarmağa başlamış.. Hava sıcak - olduğu için çınarın dibini sulamışlar ve Beyazıt havu- zundan büyük olan gölgesine kaç iskemle atmışlar... Müşterilere, baktım.. — Hepsi de — lapçınlarını yere brakmış ve iskemlenin üstür de bağdaş kurmuş cübbeliler .. “-Kahvenin — yegâne tüsü nargile tokurtusu, ha- savrulan - tönbeki nefeslerinin çıkardıkları garip ses.. Hani sinemalarda bazan hayaller yavaş ve ağır hareket o kadar ağır, o kadar yavaş atlar ki onun bütün harekâtını takip edebilirsiniz, keza bir yarış esna- sında bir mania atlarken yere bir at düşen ağır ağır, yavaş yavaş yere yuvarlanır.. Sinemada böyle ağır hareketlere - ralanti derler.. İşte Beyazıt çınarının gölgesin- deki kahvenin müşterilerinin ha- raketleri hep ralanti... Burada bir başın sağdan sola çevrilmesi için ssana en aşağı bir dakika vakit lâzım...,, Yerhameküllahi,, ve saire gi uati ile bir esnemek | S0 saniyeye, “İstafurullah,, gibi teferruat ile bir geyirme bir bu- çuk dakikaya mal oluyor... İskemlelerden — birine de — ben çöktüm... Sabahleyin evden çı- karken hava soğukcana idi, ben- baren her İtalyan gayet — M Musolini'nin iki oğlu muallimlerile — Sulha da hazırlanmak deme- muntazam — bir — teşkilâtın bir arada ktir. arasına —alınmakta, 18 yaşına |rinde kampa çıkarlar veya memleket| — Askeri haberler kadar bu teşkilât içinde, bundan | içinde iyüş rlar. Hai B lek tayyarımayı sonra da ordu safları 'arasında | Teşkilâtın gayesi baş tarafta da | © Amerika — Brook tayyare mey- uğurulduktan sonra, tendürüst, | söylediğimiz gibi yalnız iyi bir | danında şayanı dikkat bir tecrübe yağı tan — sonra, , | söylediği - apılmıştır. Yerdeki muharip kıt sporcu, yılmaz, vatanını sever bir | asker yetiştirmek değil belki | Yapılmıştı. Yerdeti mubarip b enç olarak hayata atılmaktadır. | 2Y9! zamanda iyi ve sazlam bir DE , Haa ' kadar (Balilla — | iPsan ve vatandaş yetiştirmektir. | reden siperi ' sükutla makineli | en 14 yaşına kadar (Balilla v değin hür ikisi'de istonil | yeni yetişenler) ve 14 den 18 e | , Meselâ beden terbiyesile bera- | tüfeğin her ikisi de istenilen yer- yeni yetişenler) BB « ada ea Slan ç Hi aa alamalı kadar (Avanguradisti — yetişmiş- | bu teşkilâtta en ziyade tenmiye | düşmüş, hatta soğutma suları da ler) ismini alan bu çocuklar | olunmaktadır dökülmediğinden bir kaç dakika tekmil bu zaman zarfında tama- | — Hükümetin resmi — bütçeden | Sonra bunlar ateş edebilmişlerdir. men askeri bir. disiplin altında- | <enelik yardımı bir. milyon- liret dırlar. — Muayyen — zamanlarda, | olduğu gibi. faşist ve mahalli | od it,, mektep ve semtlerile münasebeti | teşkilâtın hususi yardımları bundan | bahri hitam bulmak üzredir. Bu olan bir yerde talim yaparlar. | çok fazladır. Elde edilen tahtelbahir su e 1570 ve Tüfek atarlar, iskrim, ata binmek, e her şeyden evvel metin ve | daldıktan sonra ise 2040 ton hac- yüzmek, kürek çekmek gibi spor- | bir gaye etrafında toplanabilen | mindedir. Bir tane 15 lik top ve İarla uğraşırlar muktedir. mual- | bir millet vücuda gelmesidir. 8 torpido ile mücehhezdir. Bun- limler tarafından hıfzıssıhha, beden| — Üç sene zarfında bu teşkilâta | dan sonra inşasına başlanan terbiyesi hakkında dersler görür- ler ve senenin muhtelif mevsimle- dahil olan “çocuk adedinin bir milyondan fazja olduğu düşünü- “ Rupert , | simdülik tehir edilmiştir. — M.Ş tahtelbahrinin inşası | de fazla ihtiyatlı davranıp şoson- larımı giymiştim... İskemleye otur runca adeti kahve - üzere lapçın yerine — şosonlarımı / çıkarıp yere bıraktım, iskemlenin üstüne bağ- daş kurdum. Gene usulü veçibile ellerimi biribirine”/çarparak kahe marladım. Oh.. Tokur da tokur. Karşımda İstanbulun en eski kütüphane ve bir sürü güvercin. üvercinleri — bir avcı gözü ile tetkik ettim.. Hani iç- lerinde bir tek dişe dokunanı da yok... Hepsi bir deri bir kemik mahlükler, adam akıllı zayıflamış, Bir tarafta Avrupa, öteki tarafta is e Asya Beyazıt camiinin bir tarafı gürültülü bir âlem, öteki tarafı sükünetle doludur güvercinler küçülmüş, kargalaşmış, hattaı ve hatta serçeleşmiş güvercinler.. |. ashabı. hayır. çıkıp da — bunle bir avuç yem attı mı kıyametler kopuyor, gagaları ile biribirlerinin gözlerini oyuyorl Maamafih buradaki güvercinlerin işleri pek yolunda.. Çünkü med- Tesenin yanında duran yem san- dığının kapağı sik sik - açılıyor, ve güvercinlere yem serpiliyor. İkap yem sandığının yanına gittim.. Sandığın başında bir hü- kümdar haşmetile oturan şişman bir zat.. Yem, filcan kadar küçük bir maşrapa ile ölçülüyor.. Bir maşrapa — S0 para.. yem de- diğim de ne biliyor musunuz ? Beş on tane mısır, bir kaç tane arpa üst tarafı kâmilen kepek.. Ozaman yem> sandığının başında duran zatın - haşmetini anladım.. Burada insan pek az zaman zar- fında milyoner olabi ir köşede de, bir kap içinde etmeyorlardı.. Bu esnada bir şey nazarı dik- katimi celbetti. Çıplak ayaklı, süfli kıyafetli üç dört delikanlı yem yiyen güvercinlere hasetle bakıyorlardı.. Bir aralık güvercin- lere yem veren adam ortadan kaybolunca çıplak ayaklı delikan- hlar hemen güver ekmek tabağına yanaştılar ve suda ısla- tılmış ekmekleri avuçlayarak ağız- larına attılar.. Bu esnada yem atan adam hışımla ortaya fırladı: — Sizi külhaniler!. Diye bağır- mağa başladı.. Çocuklar çıplak ayaklarını havalandıra havalandıra kaçarken arkalarından baktım.. Vallahi yvanat - gil himayci insanat cemiyeti yapsak | hiç fena olmıyacak.. | Hikmet Feridun İş arıyorsanız, İşçi | istiyorsanız, Satılık, | kiralık emlâkiniz, | eşyanız varsa Hulâsa: Ne arzu ederseniz « Akşam ,, ın küçük ilân- ları sayesinde, hem kolay hem ucuz, ve derhal temin edebilirsiniz. | ZP SADĞA

Bu sayıdan diğer sayfalar: