23 Kasım 1931 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

23 Kasım 1931 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Onunla parkta, büyük bir ağacın göl- gesinde tanıştım. Şöyle ge- lip yanıma oturdu: — Bir sigara? dedi. — Teşekkür ederim, dedim, istemem. — Budalalığın lüzumu yok, sana sigara 'ister misin? demi- yorum, bana bir sigara ver! diyorum. / Afalladım. Paketimi çıkarıp uzattım. Üç tane aldı. Birini yaktı, öbürlerini kulaklarının arkasına | iliştirdi... & Sonra, teşekkür makamında, kalaba- lık bir tramvaydan inip rahata kavuşan adam gibi, candan nefes aldı: Ooooh!.. İri yarı, kırmızı yüzlü, kızıl ıl derin, | Merak etme senin kadar ben de akıllıyım! çipil gözlü, üstü başı lime lime, papuçları patlak, şapkası yırtık biriydi. | Sordu: — Beş kuruş ister misin? — Beş kuruşu ne yapayım? — Alışveriş, mübadele; ye- rine on kuruş verirsin! Gülümsedim: — Açıkgözsün! — Amma yaptın! — Açıkgöz ve kurnazsın, çünkü benimle alay ediyorsun. Gülümsemek sırası ona gel- mişti; gülümsedi: — Sahi, bugün kurnazlığım üstümde, çünkü ma- lümya, bu- gün cuma.. Hayretle yüzüne baktım. Devam etti: Barometre Zevç Yalova kaplıcalarından dönmüştü karısına: — Ok; artık, dedi, romatizma- dan kurtuldum. Zevce içini çekti: — Söz | aramızda , benim de senin kadar aklım var- dır. Hatırın kalmasın diye, sen- den akıllı- İ yım demiyorum. Daha kü- çükken, mektepte çalışmak eve iş görmek, dayak yemek hoşuma gitmezdi. Meselâ to- katı yedim miydi, dilimi bir karış dışarı çıkarır, dişlerimi sıkar boyriumu büker, titremeğe / gözürden vurdum. Beyin kıt- lığına çürüğe çıkarıldım. Şimdi merhameti âmme ile yaşıyorum. Kışın sar'a nöbe- tim tutuyor. o Darül'acezede sıcak odamı buluyorum. Hal- kası büyük bir kapı bulup zifleniyorum. Ne derdim var ne kaygum. Istediğim “zaman ( yıkanırım. Istediğim zaman (kalkarım. Mümkün olduğu kadar az iş görürüm. Canım rakı içmek istedi miydi, meyhanenin biri- ne' dalar, müşterilerden birinin müptelâ olduğumdan rine koya- rım. Şimdi bu söyledikle- rimi önüne gelene an- lat. Kimseyi inandır a- Dünyada iki şey in- sanların işine gelmez: Aldanmış olmak bir, karşısındakinin ken- disinden daha akıllı olmasi iki... Bu iki şey, insanların hav- salasına sığmaz. mazsın. başlardım. Annem, babama Öhündeki kadehi yakalar içe: Hojça İkal . arkadaş. Eğer çıkışırdı:. “Çocuğu hırpalıyıp vk ee cüzdanınla kehribar ağızlığın durma, zaten budalanın biri!,, KE yerinde değilse arama. Ben kes gülüp ME ve Kışlada, sıkıyı (o gördüm eğlenir. el çabukluğu ile alıvermişim- | müydü, mevhum bıldırcın avına Beni buda- dir.. Hâtıraya bayılırım. Onlar | çıkardım. Sanki elimde tüfek la yerine da senin bir bâtıran olsun. varmış gibi havaya nişan alır koyarlar. Ve, şapkasını eline aldı, gibi durur, haykırırdım: Dan, Ben de için benim şapkamı kafasına ge- dan, dan.. Üç bıldırcın vur- için onları çirdi.. Uzaklaşıp gitti. dum.. Nihayet sahiden turnayı | budala ye- Kumru © Cessur OH! Mİİ. M. Bey daima cesaretinden — Kocamı hizmetçiyi öper- bahsederdi. Bir gün dostlarile ken yakaladım, bana bir konuşurken: manto yaptırıyor. — Bilmezsiniz, dedi dün akşam — Kuzum doktor bana hakikatı söyliyin, ben onun yegâne vari- siyim. — Öyleyse metin olun: Bir haf- taya kadar iyileşir ve evlenebilir! ETK GER | Kavga Reis sordu: — Mesele nasıl oldu? Maznun anlattı: — Karımla bir para işi hususunda anlaşamadık. Kal- dırdı, başıma ütüyü vurdu. Başım kanadı. Ben tuttum suratına bir yumruk vurdum. Dişi kırıldı.. — Sonra? — Sonra tahammülümüz kalmadı, dövüşmeye başladık! — Karıcığım, vaziyetimiz degi- * şecek. — Aylığın mı arttı? — Hayır... Kapıdışarı atıldım! Dün Beyoğluna çıktım, Beyoğluna çıkılmaz mı?.. Dolaşmaktan çabuk bıktım, Yalnızken hiç bıkılmaz mı?.. Aklıma bir şeyler geldi, Düşünülse gelemez mi ?.. Zihnimi şeytanlar çeldi; Şeytan bu zihni çelmez mi?.. — Ne fena, demek bundan — Hizmetçiye yol verdin mi? hayatımda ilk defa beni korkutan sonra havanın iyileşip, fenalana- — Hayır, bir de şapkaya bir insan gördüm.. cağını evvelden anlamak mümkün ihtiyacım var. — Evet dedi, aynada ken- olamıyacak. dimi gördüm. Sevda Yarım Kollarım kuşak oldu Ince kıvrak belinde.. Kalb sana uşak oldu Kalamış sahilinde... Aşk rüyalı uykudur, Gönül çağlıyan sudur, Sevda çılğın pusudur Kalamış sahilinde... Kara tali ak olur Dert benden uzak olur Bir buse tuzak olur Kalamış sahilinde... Rüzgâr öper saçını, Kestane ağaçını... Doyur sevda açını Kalamış sahilinde... Gönül yanıp solamaz Boşaldı mı dolmaz... Benden züürt olamaz Kalamış sahilinde... — Mademki unutkanlık hastalığımı iyi edece- ceğinize eminsiniz doktor, tedavi parasını neden Geliyor hele hele Böylesi geçmez ele, Gene gönlüm bağlandı, Bir sarışın güzele... Bu sevda hiç bitmesin; Üzmesin, incitmesin.. Ben ona kul olurum, Sakın kaçıp gitmesin.. Gören mutlak şaşıyor, Hemen coşup taşıyor; Biraz fazla bakınca, Gözlerim kamaşıyor.. Ayıp değil, seversem.. Geliniz bana, dersem; Bilmem ki darılır mı?.. Sarılıp öpüversemi... Tatlıydı, sanki baldı.. Hırsızdi, gönül çaldı; Çok korktum titriyorum, Bu yazı yirım kaldı.. Galip Fuat peşin alıyorsunuz? İmset Borç Mukayese — Dün gece rüyamda senin NE e ö Küçük bir memurun karısı, bana elli lira borç verdiğini — Ayşeden... Altı sahife, zengin (Oobir kocaya o varan gördüm. — Neler anlatıyor ? eski bir (oOmektep (arkadaşına — Aramızda teklif mi var — Hiç. Her şeyi görüştü- bakarak: azizim; me vakit paran olursa iade edersin. Biraz eğlenmek istedim, Ne olsa istenilmez mi?.. Birine takılsam, dedim; Istidat var,' denilmez mi?.. Bir güzel gördüm koşlandım, Güzelden hoşlanılmaz mı ?.. O anda tutuştum yandım; Yakıyordu yanılmaz mı?.. | ğümüz zaman anlatırım diyor, Ne çapkın ne uçariydı, Bir an için çağırılmaz mı?.. Ipek saçları sarıydı; Boynuna da sarılmaz mı?.. Kız haydi bana gel, dedim.. Ayıp mı gel, denilmez mi?.. | Seviyorum güzel, dedim.. Ona güzel denilmez mi ?.. İsterseniz sayınız: Bu şiir tam 40 satırdır — Hey gidi günler, bir zaman- lar seninle aynı yaştaydık! Hemen gözlerini açtı, Yeşil gözler açılmaz mı ?.. Etrafına bakıp kaçtı; Erkeklerden kaçılmaz mı ?.. Gitti, ben peşinden gittim.. Sokaktayız gidilmez mi ?.. Ne enfes şeydi bittim, Öylesine bitilmez mi?.. — Demek işsizsin?.. Tam zama“ nında geldin, odunlarımı kırsın diye birini çağıracaktım. — Öyleyse ben gidip çağıra- yım! Hüsmen ağa Istanbula neye geldin? — Mektup getirdim. — Jlâhi Hüsmen ağa, bir mektup için gelinir mi, pos- taya: vereydin. — Posta memuru artık ben- den yumurta almıyor. Ben de buna karşılık onun postasına mektup vermiyorum! — Şeytan bize bin lira verse. — Beşyüz verse ne olur. — Sus, kulağına gidiverir, beş- yüz lira ziyanmı edelim? Bir sokak başında tuttum, Hiç kimse yok, tutulmaz mı?., Bütün dünyayı unuttum, Heyecandan unutulmaz mı?.. Güldü, razıymış gülüştük. Bu hale gülüşülmez mi ?.. Artık vaktiydi öpüştük; Tenhada öpüşülmez mi ?.. imset

Bu sayıdan diğer sayfalar: