30 Kasım 1931 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

30 Kasım 1931 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kara Ali a nl Londosla (> güreşe bilir mi? Koca Yusuf'un şöhretini tutan Yunanlı hakikaten müthiştir Şimdi spor meraklıları arasında günün meselesi bu sual oldu. Londos güreş dünya şampiyonu Jin Londos'un Avrupaya gidece- ğini haber alan bir spor mecmu- ası Yunanlıyı Amerikadan Avru- paya getiren organizatöre mü- racaat ederek Kara Alinin Yu- nanlı ile karşılaşmasının mümkin oldugunu bildirmiştir. Karilere evvela Yunanlı Jim Londos'un nasıl bir adam oldu- ğunu anlattıktan sonra, Kara Ali ile karşılaşıp | karşılaşmıyacağını tetkik edeceğiz. Jim Londos asıl şöbretini Ame- rika da temin etmiş çok sert, pek acı kuvetli bir pehlivandır. Son seneler zarfında karşısına çıkan her rakibi fena balde yenen bu Yunanlıya Amerikalılar dünya serbes güreş şampiyonu unvanını vermekte tereddüt etmediler. Jim Londos'u bir kere sinemada gördüm. İsmi hatırımda kalmıyan çok heybetli birile güreşiyordu. İtiraf edeyim; Yunanlı bende dehşetli bir tesir yaptı. Hali, gü- reşme tarzı, bakışı her şeyi acı kuvvetin bütün alâmetlerini gös- teren bir atlet.. Yapılı mağ iel dar sarkan somun gibi kolların- daki adaleler her harekette bir piston intizamile çalışıyor. Nefesli ve çabuk da.. © Pek gözlü olduğu hasmına giriş- lerinden, onun hücumlarını karşı- layışlarından belli oluyordu. Rakibini yenişi de bende deh- şetli bir tesir bıraktı. Karşısındaki Jim Londos'un midesine feci bir Darbenin şiddetinden Londos'un ayakları yerden üç karış kesildi. Yunanlı o hızla üç metre açığa düşmüştü. İçimden, — Kalkmaz artık. Demiştim. Bu düşüncem daha tamamlanma- mıştı. Yunanlının yerden sırtlan gibi fırlayıp hasmının üstüne çul- landığını gördük. Sinema salonun- da: Huwv!... diye seyircilerin hay- retini belli eden sesler doldu. Iki saniye sonra da kafa vuran peh- livam top gibi kaldırdı ve kırar- casına yere çarptı... Benim hakiki bir güreşinin sine- masını gördüğüm Jim Londos böyle bir adamdı. Amerikalı güreş mütehassısla- rının bu adamı koca Yusufla mu- kayese ettiklerine bakılırsa Lon- dosun sinemada yaptığı büyük tesirin hakikatte de mevcut oldu- ğuna inanmak lazımdır. Böyle bir adama karşı güreşmesi istenen kara Alimiz Yunanlıdan daha levent yapılıdır. Süzme ada- lelerine bakılınca, çok çevik ve çok kuvvetli olduğu tahmin edi- len baş pehlivanımızın serbes güreşi ne dereceye kadar bece- rebileceği henüz tecrübe edilme- miştir. Vaka yag güreşçileri serbes güreşi Greko Romencilerden daha çabuk kavrarlar. Netekim bunu Kurt dereli Avrupa seyahatinde İngil- tere serbes güreş şampiyonluğunu kazanmakla ispat etti. Kızılcıklı Mahmutu da Avrupa güreş şam- piyonluğunu (Pariste gözümün önünde kazanırken görmüştüm. Merhum fenni güreşile ecnebi- leri hayran etmişti. Onun Pariste olduğu zamanlar, biz Türk tale- besi gögsümüz biraz kabarmış gezerdik. Yevmi Fransız gazete- lerine kadar geçen merhum Mab- mut'un kibarlığı, ocivanmertliği, kuvveti (Fransız (o çocuklarının ağzında idi. Koca Yusufun Amerikada sön- meğe yüz tutan şöhretinin, Kızıl cıklının unutulan hatırasının geri gelmesini elbette isteriz. Bunu Kara Ali - Jim Londos güreşi pek âlâ temin edebilir. Fakat iki üç ayda Kara Ali acaba serbes güreşi Londosa çıkabilecek dere- ceye getirebilir mi? Bunu ehillerinden sormalı.. Ser- bes güreşi ve ecnebi pehlivanla- rını denemiş olan Kurtdereli bu suale en doğru cevabı verebilir vaziyettedir. Eşref Şefik Kürek şampiyonasında Venedik — Paris'e rakip çıktı ti Meğereiird "siye Sen nehrinde yapılan Avrupa kürek şampiyonalarında helecanlı bir yarış Avruba kürek şampiyonaları son bir kaç sene içinde Paristeki Sen nehrinde yapılırdı. Parise kuvvetli bir rakip çıkmıştır. Dünya seyyahlarını en fazla celbeden şehirlerden biri de Ve- nediktir. Çarşaf gibi düm düz denizi, mermer işlemeli tarihi imdiye kai seyyah şehri gibi görünen Vene- dik yenileşmek istiyor. Venedikli zenginler tarafından yüzbinlerce frank sarfedilerek tesis edilen (Venedik) denizcilik kulübü bey- nelmilel fedarasiyona “mürâcaat ederek, Avrupa şampiyonaları bundan sonra Venedikte yapıldığı tirde beynelmilel federasyona (İ AD İS KO kulüpçülük oluyor Sofya muhtelitine çıkan Yunan muhteliti için dedikodular oldu Geçen gün Atinada Sofya muh- telitini yenen Yunan muhtelilinin Yunanistanda dedi koduları mu- cip olduğunu şimdi anlayoruz. Yunan gazeteleri, sporcu ter- biyesine yakışan bir tarzda mu- kaveleye riayet etmediklerini iti- raf ettikden sonra Atina muhteli- tinin teşkili meselesinde federas- yone çatıyorlar. Filhakika Yunanlı Bulgarlarla oyun arasında ancak üç oyuncu değiştirmek hususunda mutabık kaldıkları halde Atina - Sofya muhtelitleri maçında beş oyuncu degiştirmişlerdir. Federasyona çatmalarının sebe- bi de, federasyon Romanya milli takımile oynayacak futbolcuların sakatlanmamaları (o için (Atina muhtelitine (o koymadığı (o balde "maçın yarısında fikir (değişti- rerek kadrosuna dahil oyuncu- ları da muhtelit maçına sokması gazetelerin hücumuna sebep olmuş- tur.Bütün Yunan gazeteleri şimdi- den Galatasaray - Fener muhte- litine çıkacak oyuncularla meş- ğuldür. Kara Ali - Çoban Mehmet meselesi Ankarada yapılan Türkiye baş pehlivanlığı müsabakalarında baş pehlivanlığı kazanan Bandırmalı Kara Ali pehlivanın galibiyetinin söylenmektedir. Şüphede kalanları; Kara Alinin çoban Mehmetle karşılaşmadan baş pehlivan ilân edilmesini doğ- ru bulmuyorlar. Kara Alinin baş pehlivanlığı kazandığı gün çoban Mehmet te meydanda gü- reşiyordu. Kendisine kara Ali ile karşılaş- ması teklif (o edilmiştir. Fakat çoban iki saat güreşmiş, yorgun olmıyan kara Ali ile tutuşmıyarak başpehlivanlığı kara Aliye terket- miştir. Atırkada sona kalmış çiflerin galipleri aynı gün finalde karşr- laşıyorlar. Pehlivanlardan birinin yorgun digerinin zinde olması te- sadüf ve şansın yarattığı bir şeydir. Mamafi bazılarının zannettiği gibi çoban la kara Ali hiç tutuş- mamış değillerdir. Takriben bir sene evel yapılan bir güreşte çobanla kara Ali kar- şılaşmışlardı; hatırımızda kaldığına göre kara Ali çobanı yirmi otuz dakikada yenmişti. Ayrıca bütün bu işten o anlıyanlar, (başta Kurtdereli olduğu hâlde Kara Alinin Çobandan daha yüksek olduğunu tastik etmişlerdir. Bugünkü (pehlivanlar (içinde lduğ hakkaktı li hatta temin edilecek menfeat için (Venedik) kulübünün teminat ver- meğe amade olduğunu bildirmiştir. Yeni teşkil edilen Venedik kulübü vadini. ifa (edebilecek kadar zengindir. Yalnız bu sene için ısmarladığı fıtalarına 45,000 frank sarfetmiştir. Bu haberin Fransada denizci- leri çok sinirlendireceği söyle- niyor. Yunanistanda da | her kesi tatmin edecek tarzda olmadığı bazı kimseler tarafından Kara Alinin en yüksek türk peh- | Tıbbi musahabe ; 30 Tegrinismni 1981 Yerli ilâçlarımız ve iktisadi Iktisadi buhran her meslek erbabını alâkadar ediyor. Bu meyanda biz hekimler, memle- ketimizde yapılamayan Avrupa ilâçlarını yüreğimiz sızlaya sızlaya hastalarımıza yazıyoruz. Son se- nelerde açılan müteaddit labara- torium ve mütevazı bir surette çalışan imalâthanelerimizin yekü- nu epice tutuyor. Bunların müs- tahzaratı her ne kadar ibtiyaca pek kâfi gelmiyorsa da, yaptıkları ilâçların pek güzel neticelerini, hattâ bazılarının onlara faik dahi olduklarını her gün görüyoruz. Ezcümle hükümetimizin idare ve murakabasında serum ve aşı müesseselerimizle bihakkin iftihar edebiliriz. Bu müesseselerde kızıl, kuşpalazı, tetanos (kazıklı hümma) iltihabı sehaya (Menningite), stap hilakok, stroptokok (serumları ibzar edilmektedir. Bu serum İ müesseselerinin temeli , bundan 35-40 sene evvel pek büyük feda- kârlıklarla, Fransanın en güzide âlimlerinden (Nicolle, Chantemes- se) gibi zevat celpedilmek sure- tile atılmıştır. Ve buralarda imal edilen serum ve aşılar emsaline fayik bir hâle gelmiştir. Hâl böyle iken halkımızın mem- lekette yapılan ilâç ve serumlara rağbeti pek azdır. Niçin memle- ketimizde yapılabilen bir ilâcı kullanmayalımda aynı tesiri haiz olan yabancı memleket ilâçlarına paralarımızı verelim. Mütareke seneleri işgal (ordularının bile takdirini celbetmek suretile ken- di askerlarine tatbik ettikleri serum ve aşılarımızı seve seve buhran hattâ iftiharla kullanaılm. Meselâ kuşpalazina karşı kullanılan serumlarımız hem taze, hem de tesir itibarile diğerlerine faiktir, fiati de nisbet kabul etmiyecek Surette ucuzdur. Böyle elduğu halde diğer serum- lara boş yere fazla itimat göste- riyoruz. Bu zamanda ilâç verirken ailelerin (omali vaziyetlerini de nazarı itibara almaklığımız lâzım geliyor. Hasta ilâca para verirken o parayı çocuklarının nafakasın- dan keserek vermesine meydan vermemekliğimiz lâzımdır. Çünkü mesele yalnız serum almakla kal- mıyor. Bunların yanı sıra bir çok ilâçlar, pek çok masraflı perhiz yemekleri de tavsiye ediliyor. Halkımızı ise, maatteessüf te- şebbüsü şahsi sahiplerinden ziyade memur sınıfı teşkil ediyor. Yani muayyen ve mahdut bir para ile geçinmek mecburiyetinde olan bir milletiz. Biz hekimler hastayı tedavi ederken yazılan ilâçların aile için yıkım olmamasını çok arzu edi- yoruz. Bu mesele hekimle beraber ilacı bizzat" satın alan hastayı, hastanın muhitinide alâkadar eder. Bizde yapılan ilaçları, serumleri, maden sularını milli bir vazife telekki ederek kemali iftihar ve itimadla kullanalım. Bunları kul- lanmakla iktisada riayet etmiş olmakla beraber, milli paramızı daha ziyade düşmekten kurtar- mağa ve dolayısıle iktisadi bub- ranın tahfifine - velev pek cüzi de olsa - bir hizmet etmiş oluruz!.. Dr. Mükerrem Emin Hindistanda vaziyet Hükümet lagilizlerin hayatı tehlikededir diyor Hiudistanda vaziyet gayet va- him bir şekil oalmıştır. İngiliz memurlarının ve zabitlerinin uğra- dıkları sui kastlar çogalmıstır. Bu vaiyet karşısında Lonradaki ikinci Hint konferansının devamına im- kân kalmamış ve konferans ka- panmıştır. Lordlar kamarasında irat olu- nan bir suale cevap veren Hindis- tan işleri müsteşarı Lord Lothian demiştir ki : Hindistandaki vaziyetin vaha- meti Hindistan hükümeti ile Hin- distan işleri onezaretinin ciddi surette nazarı dikkatini celbet- miştir. Hadisat müthiştir. Hükümet, memurlarının ve diğerlerinin ha- yatını muhafaza etmesi vazifesidir. Siyasetin o mecrasını aklu hikmet ile değil tethiş ve katil ile değiş- tirmek isteyenlerin dahi bundan menetmek hükümetin başlıca vazi- fesidir. Hürriyeti ferdiyeyi ve içtimai sulhu sükünu tehdit eden bu İ tehlikeye nihayet vermelidir. Tethiş usulünü tecviz etmek | yanlız şahsi hürriyeti değil kanu- nuesasi hükümetini inkâr demek- tir. Mubhtariyet ancak hükümet olduğu yerde inkişaf edebilir. Hindistandaki Otethiş usulüne nihayet vermek artık bir lüzumu mübrem halini almıştır. Bengalede her zabit ve memur işinin başına kellesini koltuguna alarak gidiyor. Tethiş usulünü kökünden koparıp atmak için Hindistan memurları- nın ittihaz edeceği tedabiri Ingiltre hükümeti her veçhile teyit ede- cektir.,, Ingiliz parlamentosunda Hin- distandaki vaziyetin gayet vahim olduguna dair resmi bir ağızdan malümat verildiği sırada Hindis- tandaki İngiliz ordusu vâsi mik- yasta nümayişler yapan cenup dairei askeriyesine mensup askeri kıtalar Pinadon her tarafa sevk- olunmuştur. Bunlar milli kongre fırkasının en ziyade faaliyet (gösterdiği yerlerde nümayiş yapmakta ve çoktanberi ahalinin görmediği Ingiliz bayrağını göstermektedir. | Hindistandaki Ingiliz zırhlı oto- mobilleri dahi mekik dokumak- tadır. İngiliz hava kuvvetleri de şüpheli sahaların afakı üzerinde İ mütemadiyen dolaşmaktadır. Ingiltere hükümeti yeni bir isyan çıkmasına meydan verme- mek için Hindistan ahalisinin | gözünü korkutmak istiyor. Ahmet Hicabi halı ticarethanesi Antika Gördös, İsfahan, Keşan, Kirman hali ve seccadeleri - Her nevi Türk ve İran halıları. pa” Simdiki müsait fiatlardan ticarethanemizden en uygun lâzım olan halıları istifade ederek evinize şeraitle tedarik edebilirsiniz. Çarşuyikebir, Sahaflar No. 41 - 43

Bu sayıdan diğer sayfalar: