17 Ocak 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

17 Ocak 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mmm “MM MMMMMMMMMMMMMMJMMMMMMMMMMMMMJMMMMMMMMM Sahife 5 17 Kânunusani 1932 Vaz'ıyetten sonra İlzinir rıhtım şirketi Şirket vilâyete bir protesto gönderdi Izmir rıhtım şirketi muamelâtına hükümet tarafından vaz'ıyet edil diğini: yazmıştık. Maliye vekâleti nakit işleri müdürü Sirri bey An- karadan İzmire giderek şirketin merkezinde tetkikatta bulunmuş- tur. Sırrı bey tekrar Ankaraya avdet etmiştir. Ayni trenle, şirke- tin müdürlüğüne tayin edilen İzmir körfez inhisarı meclisi idare reisi doktor Hulüsi bey de Ankaraya gitmiştir. Şirketin mevcut defterleri ve kayıtleri devir alınmıştır. Bir heyet bunları tekik ediyor. Şirket sene- lerden beri hükümet hissesini vermemiştir. Şirketin bu suretle 800 bin lira kadar burcu olduğu rivayet ediliyor. Rıhtım şirketi vâz'ıyet müame- lesinden golayı vilâyete bir pro- testo tevdi etmiştir. İkinci bir protestoda bulunan bazı tahvilât şirkete ait olmadığından bunların iadesini istemiştir. Garip bir dava Hristiyan kıziyle evlenen hahamın macerası Paris 16 (A.A.) — Paris sina- gönünda (muğamnileri (idareye memür olan haham Katz, kendi- sini cemaâtten çıkarmış olan büyük musevi meclisinden 100,000 frank istemektedir. Mumaileyhin, camaatten tardedilmesinin sebebi genç bir hristiyan kadınla eylen- miş olmasıdır. Mumaileyhin avu- katları, Katzm yalniz dini husu- satta iş görebilmek üzere yetişmiş bir adam olduğunu ve camaatten tardedilmek suretile çalışabileceği yegâne meslekten mahrum edil- miş bulunduğunu ileri sürmek suretile kendisini müdafaa etmek- | tedirler. Büyük müsevi meclisi rezalet çıkarmış olan bir adama tazminat verilemiyeceği, ve meçlisin bu adama karşi hiçbir mükavele ile bağlı bulunmadığı süretiide cevap Vermiştir. Mahkeme, rutiani vazife ile muvazzaf bir müseviyi mabede bağlıyan fabıtalara dair bulunan bu nazik mesele hakkında bir büküm verecektir. Şeker, kahve Şekeri düştü, kahve yükseldi Kahve fiatterindeki yükseklik devam ediyor. Bir tacir, fiatleri kirmak için İzmirden şehrimize mühim miktarda kahve getirt- miştir. Kahve fiati 180 kuruştur. Şeker fiatlerindeki eski yükse- liş kalmamıştır. Alpullu fabrika- sile şeker tacirleri fiatler üzerinde anlaşmışlardır. Bu itilâf mücibince şeker fiatlerinin sandığında 2 buçuk lira tenzilât yapmıştır. Bu karar dünden itibaren tatbik edil- mektedir. Mısır Kredi Fotsiyesi Kahire, 16 (A.A.) — Yüzde 3 faiz ve ikramiyeli Mısır Kredi Fonsiye tahvillerinin dünkü çeki- lişinde: 1886 senesi (o tahvillerinden 383,525 numara 50.000 frank 1903 senesi (o tahvillerinden 481,088 numara 50:000 frank 1911 senesi (o tabvilleriüden 210.693 numara 100.000 Frank ikramiye kazanmışlardır. ii Şş , l,ll,,,,r,r,rr <A *—» GÜNÜN HABERLERİ Altın yağıyor Adana çifçileri vaziyetten memnun Adana, 15 — Adana çifçileri- nin çoktan beri beklediği bere- ketli yağmurlar yağmıya başla- mıştır. Bu yağmurlar, hububat mahsu- lünü ehemmiyetli tehlikeden kur- tararak hayat vermiştir. Ayni zamanda pamuk zeriyatı için bu aylarda yağacak olan yağmurlar çok lâzım idi. Adana bu aylardaki yağmur- suzluk Koza mahsulünün eyi olma- masına ve vezinsiz bir halde meydan gelmesine sebep olur. Çitfçinin yüzü gölmüştür. Zira- atla meşgul elanlar: — Altin yağıyor! Demekte- dirler. Adana gazeteleri de yağ- murdan bahsederken aynı “Altın yağmur,, serlâvhasını kullanmak- tadırlar. izmir tüccarı ve okturuva İzmir tüccarı okturuva arifesin- den çok şikâyet ediyordu. Şehir meclisi bu meseleyi tetkik etmeğe başlayacaktır. Yeni okturuva tari- fesi yüzünden İzmirde eşya fiyat- leri yüzde 15 yükselmiştir. Birmanyada tevkifler Hindistanda karışıklık devâm ettiği için hergün yüzlefce kişi tevkif o edilmektedir. Karışıklık Birmanyaya sirayet etmiştir. Bunun üzerine oradada tevkifata başlan- mıştır. Resmimizde tevkif edilen- lerden birkaçı görülüyor. M. Brüningın M. Brianda bir telgrafı Paris 16 (A.A.) — M. Brüning M. Brianda bir telgraf çekmiş ve ve samimi selâm ve temennilerini kaydederek mumaileyhin beynel- milel meselelerin halli için sarfe- dilen gayretlere mümtaz bir tarzda iştirakini hatırlatmış ve mütekabil iştiraki mesailerinin hatırasım tez- kâr eylemiştir. M. Briand, cevaben teşekkürle- rini iblâğ ve vazifesinin itmamı için M. Brüninge sıhhat temenni etmiştir. Yahudiler Ispanyadan kovulacaklarmı ? Vatican, 16 (A.A.) — Ispanya sefarethanesi, geçen hafta Vatican mahafilinde Yahudilerin Ispanya dan kovulacaklarının derpiş &dil- mekte olduğuna dair devaran etmiş olan şayialar dolayısile bu bapta hiçbir gün malümat mev- cut olmadığını ve İspanyadan gelen son haberlerde böle bir tedbir ittihaz /edileceğini farketti- recek hiç bir şey mevcut olma- dığım bilditmiştir. Bin murahhas! Tahdidi teslihat konferansı Cenevrede. şimdiden hazırlıklar başladı Cenevre 16 — Şubatta topla- nacak olan tahdidi teslihat kön- feransı için hazırlıklar devam ediyor. Bu münasebetle Cenev- reye murahhas ve gazeteci olarak birkaç oObin kişi Te Ga daireler | hazırlanmak- tadır. Bütün Isviçre gazeteleri bu mesele ile mesgul oluyorlar. Ga- zetelerden biri tahditi teslihatın harbin önünü alıp almıyacağı hak- kında bazı siyasi rical ile görüş- müştür. Bunlardan bir kısm buna evet cevabı vermişlerdir. Bir kısmi ise ,hayir,, diye mukabele etmiş- lerdir. Ekser siyasi rical teslihatın tahdidinin bugünkü iktisadi vaziyet üzerinde iyi bir tesir yapacağına kani bulunmaktadır. M. Briand, Cocherel'e gidiyor Paris 16 (A.A.) — M. Briand'ın Cocherel'e gitmek üzere bügün Paristen müfarakat etmesi muh- temeldir. Bulgar faşistleri Hitlerin adamı büyük merasimle karşılandı Berlin 16 (A.A.) — Gazette de Frankfurt'a nazaran Ronda Sas- . chtechita nammdaki Bulgar faşist teşkilâtı, Hitleri Bulgaristanı ziya- ' rete davet etmişlerdir. Fakat i müfrit Alman milliy. leri hali hazırda Almanyada reisi, . son siyasi vakayi ilefazla meşgul olduğundan, yerine mutemetlerin- | den M. Frauwenfeldi öndermiş ve mumaileyh, Bulgar faşistleri tara- fından Sofyada parlak bir surette karşılanmıştır.) Hitlerin adamına askeri klüpte mükelif bir ziyafet çekilmiştir. Mumaileyh, metropolit Stefan'ı ziyaret etmiştir. Metropolidin fev- kalâde olan faşist taraftarlığı, Bulgaristan rahiplerinin efkâr ve temayülleri ile taban tabana zıttır. M. Faruenfeld, matbuat mümes- sillerine beyanatta bulunarak fa- şistler hükümete iştirak ettikleri zaman, bir iktisadi birlik teşkil edeceklerine ve bü birliğe Bulga- ristanın da dâhi olacağını söyle- Bir set yıkıldı Amerikada bir çok &razı su altında Kaldı Swanlake, Misisipi 16 (A.A.)— Tallahâtchie ırmağının Grâssy gö- lünde mevcut su bendinin yıkıl- ması üzeride Tippo havzasında gelen vahim feyezanlardan dolayi birçok kişinin ölmüş olmasından endişe ediliyor. Tallahatchie ırmağından 10 ka- dem irtifada müthiş bir sel çık- mış ve Tippo hâvzasindaki 1000 kadar imeskenin özerine hücum etmiştir. Bu sırada uykuda bülünan halk tehlikeden bihaber bulümakta idi. Salibiahmer 30 bin kişinin mes- kensiz ve birçok ailelerin geceyi damlar üzerinde geçirmeğe mec- bur kaldıklarını tahmin etmektedir. Hindistandaki bir ingifiz taburu terhis edildi Yeni Delhey, (A.A.) — Birçok senelerden beri Changhai müda- faasına iştirak etmiş olan Birinci Runjale alayının dördüncü taburu tasarruf maksadıle terhis edilmitir. AKŞAN'ın tefrikası: No 98 — imran cam e e —— inna 17 Kânunusani 1932 KIVIRCIK PAŞA Büyük Milli Roma Müestilin: Sermet Muhtar Ehlen ve sehlen ihvanına, Gazveniz müteyeihmen o ve mübarek O olsun! dedi. Veysel atıldı? — Biz can tana, baş başa iken ciz- lâmı çekip, sulara peşkeşe (konmak yok, hacı fışfışl Paşanın yine hasta olduğu öksürüklerin den, aksırıklarından belli oluyordu. o Adam- cağız içeride yıl- lanmış kalmıştı. Sürpik, bir kolunu Hürmüzün omuzuna, ötekini de böğrüne dayayıp bir tavır takındıktan sonra hâmmefendiye hitap etti: — Hanımım, takke durma, ke- seni aç; iki kuruş- lak çöğen, iki kuruşluk sarımsak, iki kuruşluk kırmızı biber sımarlâ. Şu Şehri herifinin bir opastırma- sını yapayım da göresin. Bizim Kayserili (oMardiros (o efendideti ö iğim gibi olüazsa tut da ama çal! Veysel: — Dudu, sen o mübateki Sa- matyalı aftosuna rakı mezesi götür diyip yere fiskiye gibi tükürüyor, Behlül bey, yüzünü buruşturarak: — Omon Dicu! Kel ordur guelle ordurel diye ağzını men“ dille kapayor, koluna dayanan damat bey fıkır fıkır gülüyordu. Zavallı Kerime hâhim, başina bir baş örtüsü almış, çocuğunu elinden tutmuş, Tiryal kalfa ile 2Dilberin arkasından, başını uzat- mağa çalışıyordu. Veysel, fesini yıkıp kafasını ka- şıdıkdan sonra gene lâfa atıldı: — Elmas ablâcığim, © ötesini bâna bırak. Bu akşam hava ka- rarınca Avadis ile Zeyneli alayım; hergeleyi Karga tulumba edip köprü başına, Aziziye karakolu- nun önüne Sereyim şişmanin, sa- kallırın adamlârı yakalasınlar; bir âlâ tantunu boylasın! Hanım efendi, derhal pürtelâş sokuldu: — Benden yana fersah fersah izin, müsaade amma gel gelelim paşacığıma bir lâf gelirse.. Sittin sene böyle gözü kapalı yatacak değil a. Elbette aklı bağina gelecek. Ki- Min resisin, nerede oturüyorsun diye #orup sual edecekler. Tam ö dakikada sofadan, âhne- diğim! Diye cân havlile, öiyâk diyâk bir feryat ortalığı çinlattı. Herköğ yerindöi bir karış Sıçtamış, yürekler ağza gelmişti. Kerime zade, avazı, çıktığı kadar bağıra bağıra, koşmuş, hıçkıra hıçkıra anlatıyordu: -- Haminnel.. Antel... Ölü dirildi; gözlerini âğip kapıyor! Bu haykıriş, pâşanin dâ etekle- rini tutuşrufmuş, Orta Kuşağını tuta tuta, kürkünü uçura üçura, odayı boylamıştı. — Ne var, ne oluyor? Münkir nekkir mi çıktı, kıyamet mi kopu- yor? demeğe kalmadan kalabalığı ite, kaka Hürmüz önc geçti; ortada dikildi: — Kıyamet dediniz de hatırıma geldi. Ayol bu Arap saçı kıyamete kadar sürecekmi? Bu Harrangürra tülenmiyecek mi? Hatunun başı Paşa konyak şişesine dayanmıştı böyle bağlımı duracak? Boşadım mı diyecek, ne diyecekse desin, imam da gelsin, paşa efendimize nikâhı tazelesin! Paşanın derhal, gayret dâmar- ları oynamıştı. — Ulan İsmail, imama yakala getir! Emrini verdi; Hanımefendiye de yaklaşarak: — Korkma, senet teresinin altına mührü basacağım! diyerek gözlerile de (OHürmüze işaret ediyordu. Hürmüz: — Durunuz çocuklar, ben şimdi herşeyi yoluna koyarım! Diyip koş, eteklerini toplar toplamaz kendini şehrinin yanindâ buldu. Şehri, gözleri kapalı, külçe gibi, sırt üstü yatıyordu. Baş ucuna çömeldi. — Bana bak, hül diye seslendi. i Ses, seda yoktu. Bu sefer, sesini daha kuvvetli çıkararak OOmzundan sarsmağa, ayağile dürtmeğe başladı: — Ayol öldün mü adam, kendi- n& gelsene; bit cevap versene.... Ölüde hareket var, onda yoktu. Hürmüzün, birden gözleri par- layarak yetinde oynadı. — Baha paşa kadar olmasın, önün gibi bu da nasil mis gibi böşar, görürsünüz! dedikten sonra haykırdı: — Hüsnücemâl hârim, Menek- şe ba, Tiryal kalfa, Dilber kü- çük hamım, başınız açıksa etek- lerinizi örtüp | koşunuz. Ayol ne bel bel (o bakışıyorsunuz, haydi çabuk... Veysel bey, damat bey, misafir bey, hoca efendi!.. Siz de dur- miyin (.. Bilal ağa, Zeynel ağa, Ömer ağal.. Hepiniz, hepiniz! Ayvaz mısın, nesip, kulağin sağır mı? Allahın külü kim Varsa ye- tişsin | Konak halkı Hürmüzüt etrafına toplaninışlardı. Paşa, gene kayıplara karışmış, helâ kapısının aralığından burnu- nün ucuyla iki gözü görünüyordu. Hürmüz, betmüutat elini böğrüne dayayıp sağ ayağımı ileri attıktan sonra bir müddet tefekküre daldı. Parmağı dudaklarımın üstünde, etraftakilere süküt işaret ediyor, çömelerek usul usul Şehriye yaklaşıyordu. Bir arşm kadar sokulduktan sonra parmaklarını oynatarak, hafiften hafife gıdı, gıdı, gıdı. demeğe başladı. Veyselin: (Devamı var) LE &

Bu sayıdan diğer sayfalar: