17 Ocak 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

17 Ocak 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Urfa mektupları Urfa civarında bir cevelân Suruç ve Birecik Bu havalide salgın bir halde olan kaçlığıli Saalyapğa basladı Birecikten Urfa, 8 (Hususi)-— Son gün- ler zarfında Bireciğe kadar bir seyahat yaptım, bu: esnada yol üzerinde bulunan Suruça uğradım. Urfaya 50 kilometro mesafede bulunan bu kazanın merkezine, yolların bozukluğu dolayısile an- Urfadan 12 kilometro uzakta şebeke di; bir yer vardır. Burada Urfa kurtuluş mücadele- sinde şehit düşenler medfundur. Buradan ileride bir tepe üstünde eşkıya tarafından şehit edilen “ jandarma Ahmedin mezarı vardır. Mezarın yanında güzel bir abide yapılmıştır. Dahilde vekili Şükrü Kaya bey son seyahatinde bura- dan geçerken abideye bir çelenk koymuştu. Şehitliği ve jandarma Ahmedin mezarını ziyaret ettikten sonra yolumuza devam eyledik. Suruç karşıdan şen bir köy manzarası arz eder. Fakat hudut üzerinde kalması bu kazanın inki- şafına raani olmuştur. Suruça pek yakın olan Suriye tatafından Arap pınarı kasabası bu havalinin iktisadiyatına hâkim- dir. Arap pınarı bir kaçakçılık merkezidir. Son alınan tedbirler sayesinde kaçakçılığın önü alın- mak üzeredir. Suruçta iktisadi vaziyet sönük- tür. Arazi münbit isede ziraat iptidai şekilde yapıldığından lâyı- kile istifade edilemiyor. Suruç köylerinde kendir mahsulü mühim bir yekün tutmaktadır. Suruçun umum nüfusu 20 bin kadardır. Kaza merkezinde bir ilk mektep vardır. Şehrin cadde- leri iyi değildir, Maamafih vari- datın azlığına rağmen belediye şehrin imarı hususunda epi faa- liyet göstermektedir. Kasabada, resmi binala müs- tesna, mebani kerpiçten yapılmış- tır. Bunlar ucuza mal olduğu için rağbet görüyor. Yeni yapılacak binaların kârgir veya ahşap ol- ması için dahiliye vekâletinden emir gelmiştir. Suruç kasabasının etrafı biraz çukurdur. Bu çukur yerler kazı- larak ziraat için su çıkarılmıştır. Bu suların etrafında bataklıklar meydana gelmiş ve bu yüzden sıtma salgın bir şekil almıştır. Suruçta trahom da vardır, Mer- kez kazada sıbhi teşkilât kâfi iki manzara değildir. Yalnız hudut taburunun bir doktoru vardır. Kasaba etrafında iki üç sene- denberi külliyetli miktarda ağaç yetiştirilmistir. Bundan üç sene evvel hükümet binası ittisalinde belediye ( tarafından güzel ve küçük ,bir park yapılmış ise de henüz e reji vx Suruçtan ayrıldık Birecik yolun- İ dayız. Yolun kısmı azamı bozuk ve gayrı muntazam, biraz daha ilerisi daha fena oldüğu için tehlikeli. Vaktile buralarda çok şekavet olmuş cinayetler, vuku- bulmuş, fakat şimdi asayiş çok yerindedir, herkes (emniyetle yolculuk ediyor. Birecik Furat nehri kenarında güzel, şirin ve büyücek bir kasa- Badır. Urfanın doksan kilometre garbine düşer. Her yer gibi ikti- sadi vaziyeti iyi değildir. Köyle- rile beraber takriben ( 28,000 ) kadar nüfusu, olan Birecik, daha evwvelleri Urfa Gaziayintap ve daha başka şehirler (arasında transit iskelesi olduğundan ticari waziyeti çok iyi imiş. Bu vaziyet 339-340 senelerinden sonra Cerablus köprüsünün inşası Halep ve Nusaybin hattının mun- tazâman işlemesile durgun ve fena bir şekil almıştır, Fırat nehri üzerinde münakalât iptidai bir şekilde ve kayıkla yapılmaktadır. Bir köprü yapılırsa Bireciğin en mühim ihtiyacı temin edilmiş olur. Münakalâtın kolay- laştırılması için yapılacak böyle bir köprü Birecik iktisadiyatının inkişafına mühim bir amil ola- caktır. Birecik ticaretine en büyük darbeyi (o indiren Okaçakçılıktır. Cenüup hududuna yakınlığı hase- bile her nevi eşya kaçak olarak kaza merkezine ve hattâ köylere sokulmaktadır. irlerde bir teneke gümrüklü yer liraya peri halde bir teneke kaçak gaz piyasada 2,5 liraya satılıyor. Birecikte en fazla cenuptan gelen kaçak rakı istihlâk edilmek- tedir. Bu rakılar gaz tenekeleri içinde hududumuza sokulmakta- di Kilosu 60-80 kuruş gibi ucuz bir fiatle satıldığı için inhisar rakımıza müthiş bir surette raka- bet etmektedir. ! Garip bir müsabaka En iyi koca kim imiş? Hizmetçilerin ifadelerine bakılarak intihap yapıldı Amerikada Şikago şehrinde bir çok kadın klüpleri vardır. Noel gecesi bu klüplerden birinde garip bir müsabaka yapılmış, müsabakayı azadan madam Vans- tand isminde bir kadının kocası kazanmıştır. Müsabaka en iyi kocanın kim ic olduğunu intihaba dairdi. O gece aza kadınlar kendi aralarında konuşurlarken kocalarını methiet- meğe başlamışlardır. Kadınlar kendi kocalarının, diğer erkeklerden yüksek © olduğunu ispata çalıştıkları sırada klübün reisi omadam Kesel herkesi susturmuş ve o gün klüpte bulu- nan 28 azaya: — Madamlar münakaşayı terk- ediniz. Hanginizin kocasının en iyi koca olduğunu ben bir saat içinde ispat edeceğim. Hepiniz şimdi evlerinize atelefon ediniz « hizmetçinizin derhal buraya klübe gelmesini emrediniz.. demiştir. Hazır bulunan madamların hepsi bu sözleri kabul etmişler ve ev- lerine telefon ederek hizmietçilerini çağırmışlardır. Hizmetçiler gelince birer birer salona alınmışlar ve istiçvap edil- meğe başlanmışlardır. Hizmetçi- lerin her birine evin efendisinin ahlâkı hakkında bazı sualler sorulmuş, verdiği cevaplar bir kâğıda kaydedilmiştir. Azadan madam Vanostandın hizmetçilerinin verdiği izahat, M. Vanostandın bu garip müsabakada birinci gelmesini temin etmiştir. Hizmetci demiştir ki: — Mösyö sabahları neşeli kalkar, çay hazır değilse kızmaz. Öğle ve akşam yemeklerine vaktinde gelir. Bizi hiç bekletmez, kendisi her ne sebeple olursa olsun bir az beklerse bağıracağına, gramo- fon çalar. Madamı evin idaresinde serbest bırakmıştır. Evin hiç bir işine karışmaz. Madamm ker şeyi bildiğini, fevkalâde pastaları yaptığını, hattâ kendi annesinden bile daha ma- rifetli olduğunu söyler. Mösyö cömerttir. Evini çok sever. Madam her yeni elbise giydikçe (o komplimanlar (yapar. Madamü Hemen her arzusunu yerine getirir.,, ” Bu beyanat üzerine M. Vanos- tandın müttefikan Şikago şehrinin en iyi kocası oldüğüuna karar verilmiştir. Mançuri ve Mengolistan'dan mürekkep yeni bir devlet Şanghay 15 (A.A.) — Moukden- deki Japon menbainden gelen haberlere göre Mançuri ve Mongo- lisan'dan mürekkep olmak üzere vücuda getirilmesi tasavvur edilen yeni müstakil devletin teşkiline matuf mesai süratle ilerilemektedir. Bu yeni devletin Mançurideki Mukden, Kirin ve Hei Lung Kiaig eyaletlerile Jebel mıntakasından ve Mongelistan'ın idari muhtari- yeti haiz diğer kısımlarından mü- rekkep olacağı, bir reis tarafindan idare edileceği söylenmektedir. Yeni hükümetin 1l şubatta teessüs edeceği zannolunmaktadır. Fransaya hâlâ altın gidiyor New York 16 (A.A.) — Fede- ral Reserv bankasının gönder- mekte olduğu 12 milyon dolar kıymetinde altın külçeleri, dün Fransaya sevkedilmiştir. MACERALARI, — Hakkınız var. Eğer yalnız benim elimde olsaydı, mühürleri derhal sökerdim. Esasen bence bü mühürlerin kiymeti yok. Mü- rüvvet hanımın ölümünden on gün sonra konmadı mı? Benim sordu- gum ve anlamak istediğim şey bütün bütün başka. Bu hastaya bakan bir hizimetçi, nasıl olur da, hastasının © yanıbaşındaki odada yatmaz? Sual çok ciddi idi, Mehlika ke- limelerini tartarak cevap verdi: — Yengem böyle emretmişti. Eğer huyunu bilseydiniz şaşmaz- dınız. Âdeta yatalak olmuştu. Yalnız senede bir Wöre Adaya giderdi, odasının eşiğinde adım atsa hemen çarpıntısı başlardı. Fakat buna rağmen üstüne has- tahk okondurmazdı. Hizmetçisi ancak buhran esnasında yanında durur, teneffüsü düzeldikten sonra gene odasına çekilirdi. Bu ifade öyle tahii bir sesle verilmişti, ki doğruluğundan şüphe etmek imkânsızdı. Buna rağmen Behçet şüphelendi, Mehlika bir şey saklıyordu. Dikkatle Cezmi'ye baktı, Cezmi dikkatle Mehlikaya bakıyordu. Mehlika birdenbire bağırdı: — Yüzüme neye böyle bakıyor- sunuz Cezmi bey? o Sözlerime inanmıyor musunuz? Yüzü sapsarı kesilmişti, dudak- ları titriyordu. Cezmi gözlerini Mehlikadan ayırdı, arkasına dayandı: — Affedersiniz o hanımefendi, dedi, sözlerinize inanıyorum; fakat bir suali bir kaç kere tekrar etmemek için sizi canu gönülden dinliyorum. Kasırga geçmişti Mehlika ken- dini topladı: — Kusuruma bakmıyın Cezmi beyfendi sinirimi herhalde mazur görürsünüz? Daha soracaklarınız varsa sorunuz. — Soracağım efendim. 27 nisan gecesine gelelim. Yengeniz o gece nasıldı? — Her geceye nisbeten daha iyi idi. — Sizin ahpaplarımzdan birine gittiğinizi biliyor muydu? Behçet haykırdı: — O meşum gece Mehlika konakta yok muydu? Ahmet Cezmi: — Rica ederim Behçet bey, dedi, bırakın da Mehlika banım konuşsun. — Konakta değildim. Arkada- şımda topluluk vardı. Oraya da- vetliydim. Yengen davetli oldu- gümu biliyordu. Gitmiyecek olsam, içine korku girecekti. Hastalığı kabul etmiyordu amma, için için korkuyordu. Onu şüpheleydirme- mek lâzımdı. — Meselâ davetli olduğunuz bir eğlenceye gitmiyecek olsanız yengeniz şüphelenirdi değil mi? Her halde Şemi Musa bey dös- tunuz bunu biliyor. Yoksa sizi itham etmezdi... Cinayet gecesi Şemi Musa bey neredeydi? Konakta değildi. Boğaza balığa gitmişti. Ertesi sabah geldi. — Herhalde balığa, size kur- duğu ağlarla çıkmış olacak... Ahmet Cezmi bu nükteden sonra tekrar suallerine başladı: — Hangi arkadaşınıza gittinizdi? — Cemil beylere. AHMET GEZM Mürüvet hanım öldüm mü, öldürüldü mü? Sıra numarası: 6 Mehlika korkarak, sarararak, titriyerek haykırdı: “Yüzüme neye bövle dikkatli bakıyorsunuz Cezmi bey?,, anüükları: — Burdan kaçta çıktınız? — Dokuza beş kala, — Emin misiniz? — Çok eminim. — Çıkmadan evel Mürüvvet hammın yanına girmiş miydiniz? — Yeni yaptırdığım tuvaletimi göstermek için gittim. Her za- manki gibi, yatağında oturmuş yemek yiyordu. — Yalnız mıydı? — Hayır, hizmetçisi yanındaydı. Ahmet Cezmi gülümsedi: — Biliyordum Mehlika hanım. Size pusu kurmak istejdm. Hiz- metçi ifadesinde bunu söylemiş. — Yengenin cenazesinden sonra konaktan çıkıp gitti, bir daha yüzünü görmedim. — Size aynen ifadesini okuya- yım: “Küçükhanım odaya girdi, elbisesini gösterdi. Sonra hanıme- fendinin yastıklarını düzeltti, baş- ucunda ber gece yatarken içtiği limonataya baktı, sonra gitti. Küçükhanım çıktıktan sonra ha- nımefendi. bana dedi ki..,, Amma sonrasını okumaya lüzum yok. — Sahi mi? Ve ısrar etti: — Ben odadan çıktıktan sonra yengemin benim hakkımda söyle- diklerini bilmek hakkını haiz değil miyim? — Mademki istiyorsunuz oku- yayım; “Gençlik. Gidip eğlensin.,, Saat dokuza on vardı. — Teşekkür ederim. Fakat kızmıştı. Ahmet Cezmi ona bu suali sorarken tuzak kur- mamışt, o, yengesinin hizmetçiye söylediklerini anlamak istemekle tuzağa düşmüştü. Yengesinin söyleyeceği sözlerden korkuyor? Dedi ki: — Merak ettiğim için hayret etmeyin. Hizmetçiler iğri doğru lâfederler, boş söz söylerler, dok- san. dokuz türlü tevil edilebilir. — İşte merakınızı hallettiniz... Yengeniz her gece uyumadan evvel limonata içermiydi? — Evet. — Limonataya uyku ilâcı ka- rıştırılır mıydı? — Hayır. Uyuyamadığı zaman bir hap yutardı. Fakat alelekser morfin şırıngası yapılırdı. — Acaba o gecede bu şırınga yapıldı mı? — Eğer yaptıysa ben gittikten sonra yapmıştır. Bilmiyorum. — Âli Ahmet Cezmi kâatlarını, not- larını cebine yerleştirdi. Doküza beş kala konaktan çı- kıyorsunuz. Yengenizi yatağında yemek yerken bırakıyorsunuz. — Evet. — Cemil beylerden çıktıktan sonra doğru konağa (geldiniz değil mi? — Evet. — Cemil beylerde kimler vardı? Hepsinin ismini yazıp bana ve- rebilir misiniz? Mehlika kalktı. Masasının başı- na geçti. Yazmıya başladı. Bir müddet sonra kalktı: — Buyurun, dedi. Cezmi listeyi de cebine yerleş- tirdi: — Teşkkür ederim. Aldığı cevaplardan çok mem- nunmuş gibi gülümsiyozdu. Sanki bir an evvel isticvabı bitirmek için can atıyordu. (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: