22 Mart 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

22 Mart 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 5 Torba meselesi! İzmir arabacıları telâş içinde.. Arabacılar “Bizim ayağı- mızda don yok...,, diyorlar Izmir 21 — Izmir belediyesi, sokakların temiz durması için hayvanların kuyrukları altına torba astırmağı düşünmüştü. Arabacılardan bir çoğu araba- cılar cemiyeti kâtibi umumiliğine müracaat ederek belediyece veri- len bu kararın tatbikine imkân olmadığını bildirmişlerdir. Cemiyet umumi kâtibi Mustafa Hilmi bey?) bu hususta demiştir ki: — “Belediye bir karar veriyor, fakat bunun kabiliyeti tatbikiyesi olup olmadığını hiç te düşünmiyor. Arabacılardan bir çoğu bize mü- racaat ederek: “ Hiç böyle şey mi olur; bizim ayağımızda don var mı diye bir defa sorarlar mı? Ortada müthiş bir parasızlık var, nerede kaldı ki; atlarımıza don giydireceğiz.,, diyorlar. Sokakların temiz tutulması için böyle bir şey düşünülüyorsa bile buna imkân hasıl olmıyacağını şimdiden söyliyeyim. Buğday ihracatı Fransaya olan ihracat artıyor Fransaya olan buğday ihracatı artmaktadır. Geçen hafta içinde Samsundan Marsilyaya 150 toh buğday sevkedilmiştir. Fransadan daha ziyade sert buğday isten- mektedir. Ihracat ofisi Fransız gümrük ve kontenjan şeraiti hakkında alâ- kadar buğday ticaret evlerini tenvir etmektedir. Buğday fiatleri son günler zarfında bir miktar yükselmiştir. Bir gazete bunun zeriyatın azlı- ğından ileri geldiğini yazmıştır. Bu haber doğru değildir. Fiatler- deki yükseliş geçen haftaki fena havalar dolayısile (Anadoludan az buğday gelmesinden neşet etmiştir. Deniz hırsızları Mavnadan ip çalarken yakalandı Son günlerde Yağkapanı iske- lesindeki mavna ve romörkörlere bir takım hırsızlar dadanmış ve muhtelif eşya Ş Evvelki gece gene bu iskelede bağlı bulunan tahmil tahliye şir- ketine ait motörlerden birine bir hırsız girerek etrafı araştırmağa başlamıştır. Bu sırada diğer bir motörde bulunan Salih efendi isminde birisi bunu görerek polise haber ver- miştir. Derhal oraya giden polisler, bu hırsızımavnadan aşırdığı halatlarla beraber yakalamışlardır. Hırsızın Ahmet isminde birisi olduğu ve şimdiye kadar bu şe- kilde daha mubtelif hırsızlıkların faili bulunduğu anlaşılmıştır. Polis merkezi tahkikata devam etmek- tedir, Prens Hikola Romanya'ya dönüyor Bükreş 20 (Hususi) — Romanya prenslerinden Nikola'nın Roman- ya'ya dönerek ordudaki müfettişi umumilik vazifesine tekrar başlı- yacağı söyleniyor. Prensin zevce- sini ne yapacağı malüm değildir. Beş kişi kaçtı Firarilerden üçü tekrar yakayı ele verdi Sinop 20 (Hususi) ağır ceza mahkemesince idama mahküm Boyabatlı (o Ibrahim 24 sene ağir hapse mahküm boyabatlı satılmış, 12,5 seneye mahküm Bartınlı Ziyaret ve yedişer seneye mahküm Boyabatlı Sadık ve Fikri namındaki beş kişi çarşamba akşamı Oumumi hapishaneden firara muvafık olmuşlardır. Firar gece saat 24 raddelerinde ğardıyanlar tarafından anlaşılmış- tır. Firarileria derdesti için hemen jandarmalar sevkedilmiştir. Bun- lardan Ibrahim, Satılmış ve Ziya- ret firarlarından dört saat sonra şiddetli takibata karşı zabıtaya dehalete mecbur olmuşlardır. Diğerlerinin derdesti için tahar- rivat ve takibata devam edilmek- tedir. Manisada bir firar teşebbüsü Manisa 21 (Hususi) — Bu gece umumi hapishanede gene eskisi gibi lâğam açarak firar teşebbü- süne hazırlanıldığı haber alınarak derhal yeni bir vakanın önüne geçildi. Bu işe ön ayak olanlar üç katil mahkümlarıdır. Müddei- umumilik tahkikat yapıyor. Türkçe Kur'an Bolu'da yeni cami Bolu 20 (Hususi) — Şehrimizde ilk defa olarak Yeni camide hafız Murtaza efendi tarafından hutbede türçe kısa bir ayet okunmuştur. Halk türkçe Kur'an büyük bir alâka ile dinlemiştir. Bugün halkevinde intihabat yapılmıştır. Şehrimizde en çok rağbet gören şube köycülük kısmı olmuştur. Trabzonda spor Üç klüp mıntakadan istifa etti Trabzon 20 (Hususi) — Üç spor klübü idman mıntakasından istifa ettiler. Bu klüpler vilâyete müra- caat ederek mıntakanın feshini istediler. Vilâyet bu talebi tetkik etmeğe başlamıştır. Mıntakaca usulsüz muamele ve tarafgirlikten dolayı ihtilâfın çık- tığı iddia edildi. Mukabil tarafta muarızlarına ihtiras atfetmektedir. Bu ihtilâfın dedi kodusu devam ediyor. M. Painleve Viyanada Viyana 21(A.A.) — M.Painleve, refakatinde fransız fen âleminden bir çok zevat bulunduğu halde beynelmilel fotogrametri kongre- sinin mesaisine (iştirak etmek üzere şark ekspresile Viyana'ya gelmiştir. bulunuyor mu? Al Caponenin bir adamı aranıyor New York 21( A.A.) — Polis, maruf kaçakçı Al Caponenin dostu ve merkumun çetesinin âzasından bulunan ve Lindberğin çocuğunun kaçırılmasına iştirakin- den şüphe edilen bir şahsı ara- maktadır. Merkum çocuğun kaçı- rılmasından 3 saat evvel meşhur tayyarecinin ikametgâhı civarında duran bir otomobil içinde görül- müştür. Otomobil bilâhara bir ot yığı- nının altında gizlenmiş olarak bulunmuştur. Vali M. Moore bu keşfin polis için Lindberğin çocuğunu bulmağa yarıyacak vaitlerle dolu yeni bir iz olduğu kanaatindedir. Yunanistanda grev Atina, 20 (A.A.) — Force of Traction ismindeki Ingiliz - Yunan kumpanyası, memurin ve müstah- demininden büyük bir kısmına yol vermiş olduğundan tramvay ame- lesi, grev ilânıma karar vermiştir. Fakat tarihi henüz tesbit edilme- miştir. Alimler yurdu Fransada yeni bir yurt yapılıyor Paris, 21 (A.A. ) — Echo de Paris gazetesi, meydana gelmesi için alâkadarlar tarafından şim- diden ehemmiyetli mebaliğ veril- miş olan “Âlimler Yurdu ,, nun teessüsünün tevlit edeceği istifade üzerinde ısrar etmektedir. Bu yurt, fennin terakkiyatına yardım maksadile yapılacak içti- malara, ilim hareketlerine mahsus bir tetkik merkezi olacak; kon- feranslar, beynelmilel kongreler için lüzumlu salonları, bir lokanta ile ecnebi âlimlerin ikametine elverişli odaları ihtiva eyliyecektir. Bazı Fransız âlimleri daimi surette bu yurtta ikamet edebile- ceklerdir. Bu yurdun tesisi, idare ve idamesi için kırk milyon frank kadar bir paranın sarfı derpiş edilmektedir. Tiyatro buhranı Paris tiyatroları büyük sıkıntı içinde Paris 21 — Paris tiyatrolarında büyük bir buhran sürmektedir.: Bir çok tiyatrolar boş denilecek bir haldedir. Hasılatın azlığından tiyatro müdürleri masrafı nasıl temin edeceklerini şaşırmışlardır. Hükümetin yardım ettiği tiyatro- lar da bu yardıma rağmen pek fena vaziyettedir. Bazı müdürler tiyatrolarım kapatmağı düşünü- yorlar. Diğer taraftan hükümetin te- maşa verğilerini kaldırarak tiyat- rolara yardım etmesinden behse- denlerde vardır. Vaziyet herhalde karışıktır. Tiyatro buhranı diğer Avrupa memleketlerinde de hüküm sür- mektedir. Bunun başlıca sebebi iktisadi buhrandır.. Bir ticaret tayyaresi bir sokağa düştü Los Angelos, 21 (A.A.) — Bir ticaret tayyaresi, Kaliforniyada bir sokağa düşmüştür. 14 kişi ölmüştür, bunlardan üçü tayyare yolcularından on biri de kaza esnasınde yolda bulunmuş olan kimselerdendir. AKŞAM'ın tefrikası: No: 60 22 Mart 1832 ZINDAK HATIRALARI Abdülhamit devrine ait hakiki maceralar Muharriri : (Bir takım memleketler vardır ki vatanmızı tehdit eden muha- taratın daha büyüklerini geçirdiler. Siz eğer vazifenizi hakkile ifa ederseniz memleketiniz bir kaç sene içinde en büyük devletlere baş kaldıracak dereceye vasıl olabilir. Buna emniyet ve itikat ediniz.) diyordu. Vakit gazetesi ise, meclisin küşadı münasebetile ( meşrutiyet) i şöyle tarif ve tavsif ediyordu: (Meşrutiyet idaresi bir nazenin dilrübadır ki bir yolda tezyinata ve nakabil tağyir edave naza inhisarı kendine zül ve meskenet bilip her vakit ve zaman tezyinatı cedide ve etvar demşuvarı naşe- nide ile arzı endam eyler. Ol şahidi münevver kurunu sabıka- daki gülgünei ruhsariyle on de- kuzuncu) asırda arzı didar eder.) Güzel değil mi? Güzel, çok güzel?... Meclis sarayda merasimle resmi küşadı yapıldıktan sonra (dairei mebusan) ittihaz edilen nafıa nezareti divanhanesinde içtimalara başladı. Ve riyasete padişahın emrile Ahme Vefik efendi tayin edildi. Fakat o da, bütün meclisi de acemi idi. Halk merakla ( meclis) i takip ediyor. (Acaba!..) (Belki...) (Baka- lım...) diyordu. Bu o acemiliğin fevkinde ise sarayın mütemadi wüdahelesi her işe, en küçüğünden da büyüğüne kadar ber hususa müdahelesi vardı. Meclis yavaş yavaş sarayın bir oyuncağı haline geliyordu. Salâhiyet yoktu, âza fikrini söyliyemiyordu, içlerinde hakikaten vazifesini müdrik olanlar bile şaşırmış kalmışlardı. Ve nihayet iş anlaşılmıştı. Bir müddet bu keşmekeş devam etti.!Abdülhamit (işte istediğiniz meclisi mebusan!) diyordu. Ve kendi kendine, vazi- yetin böyle devamından memnundu. Tam bu sırada birbiri peşinden Bosna Hersek, Karadağ, Sırp, Bulgar iğtişaşları çıktı. Çok geç- meden ise 19 nisan 1293 te Rusya ilânı harp etti. Vaziyet bir lâhza göz önüne getirilirse görülür ki Ağustosta tahta çıkan Abdülhamit Nisana kadar bir çok esaslı ve mühim vakalarla karşılaşmıştır. Daha bir sene olmadan büyük vakalar bir- birini takip etmiştir. Fakat onun bütün derdi, dü- şüncesi memleketin başında hâ- kimi mutlak vaziyetinde bulunmak idi. Bu gaileler, harici dertler, herşey biçti. Esas işin başı, şahsı, kendisi idi. Binaenaleyh bu gailelerden de istifade etmeği asla ihmal etmedi. Ve efkârı umumiye bütün düşün- cesini, bütün endişesini (Rus harbine vermişken, o da meclisi mebusanı dağıttı. Meclis âzalarını vapurlara bin- direrek - ne olur ne olmaz, İstan- bulda kalmaları telikelidir diye - memleketlerine iade etti. Mebuslardan biri vapura biner- ken: — Sanki askerliğimizi yapmağa gelmişiz, tezkere verdiler, mem- lekete dönüyoruz... Demiştir ki, bu en doğru sözdür. Harp başlamış, devam ediyordu. Fakat Abdülhamit ona da burnunu sokmuştu ve harbi saray idare İ ediyordu. Askerin her işine - aklı * ermediği halde - müdahale edi- yordu. Saray bir (erkânı harbiyei umumiye) olmuştu. Kumandanlar arasına yoktan soğukluklar, ihti- lâflar sokuluyor, halk nazarında düşürülmek istenenler, bu fırsat- tan istifade edilerek muvaffakıy- yetsizliklere sürükleniyordu. Arada zavallı ordu, zavallı memleket yanıyordu.) Böylece Ruslara mağlüp olduk. Bu mağlübiyet çok acı, çok elim, ve koskoca Osmanlı imperatorlu- gunu ta temelinden sarsan bir mağlübiyet idi, Abdülhamit mu- hakkak ki hariçten fazla dahil ile meşguldü. (Avrupada bulunan Mithat paşanın hayali daima göz- lerininin önünde, ona korkunç ihtimaller, feci akıbetle okuyor, ve o ne yapacağını şaşırıyordu. Mithat paşa yaşadıkça Abdülhamit rahat edemiyecekti. Bu bir fikri sabit halinde onun kafasında yer- leşmiş, bağdaş kurmuş bir şeydi. Mithat paşa, Mithat paşa! Fazla bekliyemedi. Teşrifatçı Kâmil paşa vasıtasile Mithat pa- şaya vatana avdetine müsaade edildiğini bildirdi. Mithat paşa Abdülhamidi bu kadar tanıdığı halde, neden bu vaade inanarak memlekete döndü? Bizce paşanın, hayatına mal olan, ve beraberce bugün bir hür- riyet davasını, belkide senelerle uzatmış geciktirmiş olan o hare- keti, o avdeti olmamalı idi, Paşa Parisin veya Avrupanın herhangi bir yerinde kalmamalı, orada başına toplayacağı hemfikirlerile çalışmalı idi. Kim bilir ne gibi düşüncelere kapıldı. Içeriden fetih daha kolay mı zannetti? Abdülhamidi nihayet yola getirebilirim, düşüncesi mi galip geldi. Mithat paşa evvelâ doğruca Giride gitti. Çok geçmedi, Abdülhamid, pa- şayı kandırmak, artık aradaki ibtilâfı unuttuğunu ve paşayı af attiğini ona ve etrafa bildirmek ihtiyacında idi. 1878 Teşrinievvelinde Mithat paşa Suriyeye vâli tayin edildi. Şamda, hâlâ hep hayırlı işlerde ismi yaşayan, Mithat paşa bittabi fazla bırakılamazdı. Zaten istediği gibi çalışması nada meydan vsrilmeyordu. İstifa etti. Istifası kabul olunmadı. Kabul olunmadı amma, zaten onun Şamda fazla kalması dogru olma- dığından. İzmir valiliğine tayin edildi. Saray opençesine (düşürdüğü Mithat paşayı vilâyet vilâyet dolaş- tıracak, fakat Istanbula yaklaştır- mıyacaktı. Meram bu idi. Amma bundada tehlike vardı. Ya vilâyetlerden birinde, bik hassa böyle Istanbula yakın yer- lerde bir bareket yaparsa... Oralarda da bir kıyam ve isyan tertip edip daha büyük bir tehlike halinde Istanbulu tehdit ederse... Ne taraftan bakılsa, Mithat paşa ile başa çıkmak, saray için mümkün görünmüyordu. Onu sebepsiz, esaslı bir mesele olmadan imha etmek te biraz korkunç, aksülamel yapması ihti- mali olan bir hareket telekki ediyorlardı. Ö halde ne yapmalı? Ne yap- malı ki bu (Mithat paşa) derdin- den kurtulmalı?... ( Arkası var )

Bu sayıdan diğer sayfalar: