25 Mart 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

25 Mart 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25 Mart 1932 BA e e m TI “ pi Dn mn, EEE Soya fasulyesi Yağ çıkarılan fasulye Mançuriden getirtilen tohum iyi netice verdi Trabzon ve Rize taraflarında soya fasulyesi ziraatine çok ehem- miyet verimektedir. Bu fasulyeye mahallinde şeker fasulyesi namı verilmektedir. Bir ziraatcımız soya fasulyasının diğer fasulyadan daha besleyici olduğunu söylüyor. Bu fasulyeden yağ ve peynir çıkarılmakta, küs- besi hayvanlara verilmektedir. Soya veya şeker fasulyesi Tür- kiyeye ilk defa olarak Mançuriden gelmiştir. Bir ziraatçımız bunu şu suretle hikâye etmektedir : — Umumi barpte Rizeli ve Trabzonlu askerlerden Ruslara esir düşenler Mançuri civarına sevkedilmişlerdir. Soya fasulyesi Mançurinin o başlıca istihsalatını teşkil eder. Türk esirleri arasında ziraatle meşgul olanlar, bu fasulyeye me- rak etmişler, mütarekeden sonra ana vatana avdet ederlerken fasulyenin tohumlarından birer miktar tedarik etmişler ve mem- leketlerine dönünce bunu ekmiş- lerdir. Netice iyi olmuş ve şeker fasulyesi zeriyatı artmıştır. Fakat işin garibi bu fasulyeyi köylü yalnız kendi ihtiyacı için ekiyor. Ziraat vekâleti bu fasulyenin tamimine çalışmalıdır. Pro sigarası Yapılan tecrübeler iyi netice vermedi Tütün inhisar idaresi Adanada pro sigarası yapmak için tütün tecrübeleri yapmıştır. Bu tecrü- beler neticesinde yetiştirilen tütün- lerden iyi bir netice çıkmamıştır. Tütün inhisar idaresi en ziyade pipo tütününde muvaffak olmuş- tur. üçü bir olup çırağı dövmüşler Langada fırıncı çırağı Ismail dün caddede ekmek satarken ayni mahalde bakkal madam Teo. dosiya kendisini oradan kovmak istemiş, İsmail gitmeyince arala- rında kavga çıkmıştır. Madam Teodosiya, oğlu Hristo ve Avramisminde birini de alarak üçü bir olup İsmaili fena halde dövmüşlerdir. Kavgacılar yaka- lanmışlardır. Idam Izmirde bir katil hakkında verilen karar Izmir, 24 — Melek Hanım is- minde altmış yaşında bir kadını pa- rasına tamaan öldürmekle maznun Hüseyin ve metresi Zehranın ağır ceza mahkemesinde cereyan etmekte olan muhakemeleri neti- celenmiş ve dün karar tefhim edilmiştir. Melek hanımı eve çağırtarak Zehranın verdiği iple feci bir surette boğduğu tespit edildiğinde. Hüseyin idama mah- küm olmuştur. Zehranın cinayetle alâkadar olduğu anlaşıldığından kendisi mahküm edilmiştir. Hüseyin idam kararı tefhim edildikten sonra hiç müteessir olmamış ve şaşırma- mış yalnız: — Çok teşekkür ederim, Allah ömürler versin demiştir. Zebra da; — Ben bir şey yapmadım diye söylenmiştir. Katiller hapishaneye gönderilmiştir. GÜNÜN HABERLERİ Bükreşte hadise Talebe ile polis arasında müsademeler oldu Bükreş 24 (A.A.) — Hukuk ve tıp tahsili müddetini temdit eden kanun aleyhinde Bükreş darülfü- nun talebesi tarafından yapılan nümayişler bugün adeta bir sokak muharebesi şeklini almıştır. Nümayişçilerle polisler arasında nafla nezareti bisası önunde mü- teaddit müsademeler olmuştur. 1000 dadar talebe polise ait bir kamyona) hücum ederek yak- mışlardır. Askeri kıtaat meseleye müdahele ederek payitahtın başlıca dörtyol ağızlarında kordonlar vü- cuda getirmek (mecburiyetinde kalmıştır. 10 kadar polis ağır surette yaralanmıştır. Polis müdürü ile bir takım polis komiserleri de yara bere içinde kalmışlardır. 100 kadar yaralı vardir. Polis 10 - 12 kişi tevkif etmiştir. Kontenjan Almanyada da bu yolda bir cereyan var Berlin, 23 -— Almanyada dahi bir kontenjan (o sistemi ihdası yolunda oldukça kuvvetli bir cereyan mevcuttur. Buna sebep olarak, diğer memleketlerce ha- len tatbik edilmekte olan bu rejim yüzünden Alman ihracatı- nın fevkalâde mutazarrır olduğu gösterilmekte ve Almanyanın da mukabil tedabir ittihazına mec- bur kaldığı bildirilmektedir. Alâkadar makamlarca bu hu- susta müzakerat cereyan etmekte olup benüz kat'i bir karar mev- cut değildir. Kasırga Amerikadaki kasırgada 2,500 yaralı var Nev York 24 (A.A.) — Kasır- ganın tahribatına maruz kalan mıntalardaki hastahaneler kaza- zedeler ve yaralılarla duludur. Bunların ekserisi tehlikeli bir va- ziyettedir. Yaralıların yekünu 2500 kişiye baliğ olmaktadır. Ölülerin adetçe pek fazla olma- ları hasebile, aynı aileye mensup ölülerin hepsi: bir mezara gömül- mekte ve diğer cesetler de def- nedilmek için sıralarını beklemek- tedir. Rusya - Norveç İki hükümet arasında bir hadise Oslo, 24 (A.A.) — Telsizle alınan bazı haberlere nazaran fok balığı saydine mahsus 10 Norveç gemisi bahri OEbyazda Sovyet sularında Sovyet karakol gemileri tarafından zaptedilmiştir. Osloda Norveç gemilerinin, Rus sularına buzların ve cereyan- ların tesiri ile girmeğe mecbur kalmış olduğu farzedilmektedir. Norveç hariciye nazırı, bu husus hakkında Moskovadan malümat beklemektedir. (Şimdiki (O halde Norveçliler, Bahri Ebyaza bir karakol gemisi ile bir buz kıran göndermişlerdir. Bunlar, fok say- dine mahsus gemilerin Sovyetlerle akdedilmiş olan itilâfname ile tahdit edilmiş olan hattı geçme- lerine ve fok saydinin memnu bulunduğu Sovyet sularında fok avlamalarına mani olacaklardır. Hali hazırda Babri Ebyazda bulunan fok O saydine (mahsus Norveç gemilerinin miktarı 30 dur. Sovyetler tarafından müsadere olunanlar da bu hesaba dahildir. Bunların hepsi de ufak bir takım gemilerdir. Fransada Tiyatro grevi hallediliyor mu? Temaşa vergisi mıktarı indiriliyor Paris, 24 — Tiyatro ve sinema grevleri meselesi bugün hararetli müzakerelere sebep olmuştur. Tiyatro ve sinema sahiblerinden mürekkep bir heyet baş vekil ile maliye nazırı . tarofından kabul edilmiştir. Güzel sanatlar nazırı da bu heyeti kabul etmiştir. Meclis maliye encümeni de bu mesele ile meşgul olmuş, vergi nisbetinde tenzilatı kabul etmiştir, Maliye nazırı sinema ve tiyatro sahiplerinden mürekkep heyetle yaptığı temastan sonra hükümetin temaşa vergisinin yüzde beşten iki buçuğa, tiyatroların varidatı üzerinden alınan fıkaraya mahsus resmin yüzde ondan yedi buçuğa indirilmesini kabul edeceğini söy- lemiştir.) Yalovada yeni tesisat Seyaisefain müdürü Sadullinh bey bu sene Yalova da yeni te- sisat yapıldığını, parkların tevsi edildiğini, otellerde yemek yemek mecburiyetinin kaldırıldığını, her- kesin istediği yerde yemek yeme- sinin serbest bırakıldığını, söylemiş ve Yalovada en lüks yatak fiatinin gecede dört lira olduğunu söyle- miştir. Tasarruf Belçika bütçe açığını kapamağa çalışıyor Bruxelles, 24 ( A.A.) — Kral, Kongoya azimetinden evvel, 1932 senei bütçesinde mevcut bulunan 2200 mılyon franklık açığı kapa- mak maksadile tatbiki teklif edilen favkalâde mali tedbirlere ait kanun projesini ;tasvip ve kabul eylemiştir. Kanun bütün memurin maaşa- tına yüzde 10 tenzilât ile sair tenkihata (otabi (Otutmakta ve bütün vergileri yüzde 10 dan 15 e çıkarılmasını ihtiva eylemek- tedir. Kral bundan başka kendi ha- zinesi varidatını da yüzde 10 dere- cesinde tenzilâta tabi tutmuştur. Hava faciaları Strasbourg , 24 (A. A.) — Iki tayyare, 1500 metro irtifaında müsademe etmiştir. o Pilotlar, paraşütle kendilerini kurtarmış- lardır. Yunkers şirketi Alman hükümeti yardım edemiyor Berlin 23 (A.A.) — Dün tedi- yatını tatil etmiş olan Yunkers tayyare (müesseseleri, (o şimdiki halde hükümet tarafından bir yardım göreceğini ümit etmemek- tedir. Münakalât nazırı, mali vaziye- tin bütün Alman sanayi müesse- selerine karşı müsavi muamele gösterilmesini istilzam eylemekte olduğunu ve bu halin hükümetin Yunkers müessesesinin vaziyetini ıslah etmesine müsait olmadığını çünki böyle bir yardımın hüküme- tin malik olmadığı bir takım mali vesaite ihtiyaç göstereceğini beyan etmiştir. Maamafih nazır, tasarruf yap- mak suretile bu müesseseyi sağlam bir esas Üzerine yeniden tensik etmek mümkün olduğu takdirde bükümetin nakti muavenetlerde bulunmağa devam edeceğini ilâve eylemiştir. AKŞAM'ın tefrikası: No: 63 Sahife 5 25 Mart 1932 ZINDAN HATIRALARI Abdülhamit devrine ait hakiki maceralar Muharriri : Iki sene sonra cemiyet âzası Müzakereler, içtimalar, isti- yüzü geçti, zanlar...* Artık mektebi tıbbiyenin ha- Ve Avni paşanın riyasetindeki mamı önündeki odun yığınları | bu şahane divanı harp mevkuf üzerinde içtima etmek kabil ola- mıyacaktı. Beş kişilik bir cemiyet ile yüz kişilik Obir (cemiyet arasında fark vardı. 1307 de Edirnekapısı haricinde, sessiz, sedasız, sakin ve asude bir yerde, Arnavut (Aluş) ağanın tahtı isticarındaki bir bağda içtima edildi. Bu bağ Mithat paşanın malı idi. Ogün orada toplanan dokuz kişi, ber hafta muntazaman muhtelif yerlerde toplanmak ve müzake- ratta bulunmak, bir de mükem- mel nizamnamei dahiliye ihtiyaç olduğundan bunu kaleme almak üzere bir heyeti idare teşkili lâzım geldiğine karar verdi ve heyeti idare teşekkül etti. Cemiyet âzası birbirlerini tanı- mıyorlardı. İstanbulun o zamanki vaziyetine göre böyle bir tedbir lâzımdı, zaruri idi, Gençlerin ara- larına girecek bir hafiye topunu birden istibdadın pençesine tes- lim edebilirdi. Fakat bu tedbir sayesinde kim olsa, ancak; nihayet iki insanı tanıyabilirdi. Üst tarafı her teh- likeden masun demek. Yalnız cemiyetin hafi oluşu, âzanın ço- ğalmasını sektedar ediyordu. Edi- yordu ama, başkada çare yoktu. Yavaş yavaş tıbbiye talebesinin hemen hepsi cemiyete dahil oldu, girmiyen bir kaç kişi muzır ve temamen menfi bir vaziyet almış- lardı. Dört sene içinde azası adedi (900) u bulan cemiyet artık çok ümitler veren bir teşekkül olmuş- tu. Tıbbiye mektebi nazırı doktor Saip paşa merhum çok namuslu, serbest fikirli, kibar, temiz, asil bir adamdı. Talebeyi hiç sıkmaz- dı, insanca muamelesile bilâkis talebenin gönlünü alır, kalbini kazanırdı. Bu sayede bilhassa son sınıf dershaneleri adeta birer irfan yuvası halini almıştı, (o Oralar- da her şey okunur, yazılır, mübahasa ve müzakere edilirdi. Fakat bu rabat, bu temiz hayat çok sürmedi. Cemiyete girmeyip uzaktan vaziyeti, sessiz faaliyeti basut gözlerle takip eden bir kaç kara kalpli talebe saraya jurnal yetiştirmişlerdi : “Mektebi tıbbiyei şahanede hü- kümeti seniyye aleyhine fikir bes- liyenler çoğalmıştır. Yakında bir fesat çıkaracakları kuvvetle muh- temeldir... ,, Mekâtibi askeriyedeki tazyikatı ile meşhur mahut Zeki paşa mek- tebi tıbbiye nezaretine tayin edildi ve mektepte tahkikat icrası hak- kında iradei seniyye sadır oldu, Bu işler 1309 da oluyordu. Zeki paşa mektebe gelir gel mez dokuzuncu sınıf odalarını bastı, kale zapteden bir ceneral gibi azametli ve heybetli görün- mek istiyordu. Sınıflarda bulduğu kitap ve evrakı topladı, bu kitap ve evrakta (cürüm) olabilecek birşey yok gibi idi. Fakat o devirde her kitap bir aleti cürüm idi. Okumak yazmak bile bir günahtı. Derhal bir divanı harp teşekkül etti. Divanı harp maznun (9) tale- beyi tahtı istintaka aldı, gençlerin mektepten tardına ve kalebent edilmelerine hüküm ver- di. Hüküm tasdik edilmek üzere saraya gitti. Saray ojtarihe kadar zulmün . göze batacak şekilde, pervasızca yapılmasına pek yanaşamıyordu. Ne yapıyorsa gizli, yavaş, sessiz yapmak istiyordu. Şimdi 9 tıb- biyeli gencin böyle palas pandıras yaka paça, kalebent edilmesi, mefyi biraz mevsimsiz, bir parça tehlikeli görülüyordu. Sonra bun- lar nihayet mektep çocukları idiler. Mektep çocuklarında öyle büyük ve karışık fikirler... Bu biraz garip bir şeydi. Belki de saray aldatılmıştı. İşte bu se- beplerle olacak, gençler bir kaç ay hapis yattılar ve sonra affo- lundular. Cemiyetin gözü yıl Bilki faaiğet “günden güne artıyordu. 1320, bu tarih cemiye- tin kollarını adamakıllı sıvadığı, ve başını dim dik kaldırdığı bir tarihtir. Evvelâ Istanbulda kapalı kalıp böyle sıkışmak bir vaziyette ça- lışmanın biraz müşkül olduğunu anladılar. Paris'te bulunan Ah- met Rıza beyin yazılarını oku- yorlar, Avrupada bulunan diğer hürriyetperveranın (| faaliyetlerini takip ediyorlar, ve nihayet karar veriyorlar ki hariçle temas etmek, hattâ irtibat tesis ederek çalış mak mutlak elzem ve zaruridir. (Evvelâ Ahmet Virdani) yi, sonra doktor Nazım beyi ve nihayet Ali Zühtüyü Avrupaya kaçırıyorlar. Bu gençler, Pariste bulunan Ahmet Rıza beyi bulu- yorlar. Bilhassa Nazım bey, cem- iyete Ahmet Rıza beyi almak için onunla müzakerelere başlayar. Ahmet Rıza bey cemiyetin umu- miyet itibarile efkâr ve mekasıdını takdir ediyor. Tabii, ayni yolun yolcuları.. Nihayet cemiyet Ahmet Rıza beyi de sinesine alıyor. Ve onun teklifi, cemiyetin de muvafakatı üzerine (Ittihadıosmanl) cemiyeti (Osmanlı! Ittihat ve te- rekki) cemiyeti oluyor.. Avrupada faaliyete başlayor. (Meşveret) ve ( Osmanlı) doğ- rudan dugruya ( Osmanlı ittihat ve terekki cemiyeti) nin mürev- vici efkârı idi, Bu gazeteler Av- rupada basılıyor. Fakat bilhassa Istanbulda ve sair vilâyatta cem- iyetin faal âzası vasıtasile tevzi ve neşrediliyordu. O vakte kadar cemiyetin vücu- dundan haberdar olmakla beraber, pek ehemmiyet vermemiş olan Sultan Hamit, son zamanlarda yağan jurnallardan ve Avrupadaki neşriyatın aldığı ciddi şekilden, aklı başına gelerek işi daha ciddi bir şekilde ehemmiyet vererek ele aldı. Şiddetli takibat başladı. Işte Istanbulda bafiyelerin geceli gündüzlü çalışmaları, evlerin ba- sılması, hapisler, tevkifler, nefiler bilhassa bu tarihten sonra başlar. (Arkası suana e Teşekkür Aziz kardeşimiz Nemli zade Şükrü Beyin vefatı üzerine gerek bizzat cena- zesinde bulunmak, gerek tahriren bildir- mek, suretile teessürlerimize iştirak eden bütün ehibbamıza ailemiz efradı namına kalbi teşekkürlerimizi iblâğa muhterem gazetenizin tayassutunu rica ederiz efendim. Nemlizade o Nemlizade Hamdi Cemal

Bu sayıdan diğer sayfalar: