18 Mayıs 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

18 Mayıs 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 Akşam — —>. 18 Mayıs 1932 ül md Abdullah Cevdet beyle bir saat.. Aşk delilikleri kaç kısım- dır, başlıcaları nedir? Cemadat bile sevişir, kimyagerler buna «alâkai kimyevive» derler Babıâli caddesinden hızlı hızlı iniyordu. Önünde kâğıt yüklü bir hamal vardı. Selâm verdikten sonra anlattı: — Yeni bir mecmuai eşarım çıkıyor da... “ Düşünen musiki ,, isimli... Kâğıtları matbaaya bıraktıktan sonra — İçtihat (o sahibiAbbdullah Cevdet beyle tekrar yukarıya döndük... O anlatıyordu. Evvelâ aşktan bahsetti: — Aşk, tabiatın okanunudur.. Aşkın esası cinsin obakasıdır... Dikkat ederseniz tabiatı da ezel- den gelip ebede giden büyük bir aşk sahnesi halinde görürsünüz... Püzgâr tohumunu bir yandan alıyor öteki yana, öteki çiçeğe götürüyor.. İşte size en hararetli bir aşk macerası... Aşk, mide boşaldığı zaman duyulan ihtiyaç gibi bir arzudur.. Hayvan, nebat ve oldukları zaman tabiatın koyduğu usul dairesinde sevişirler.. Meselâ pek ihtiyarlamış insanlarda aşk çok enderdir. Olsa bile bu aşk ancak eski hatıraların uyanmasın- dan başka bir şey değildir. Hay- vanlar da tabiatin emrettiği şe- kilde sevişirler. Ben kendi bah- çemde görmüşümdür. | Gayet az- gın bir aygırla bir kısrak yan yana.. Aygır dehşetli bir hayvan.. Fakat kısrak gebe kaldıktan sonra o azgın aygır dişiye adeta bir kardeş muamelesi etmeğe başladı. Eski azgın hallerinin hepsini bir kenara bıraktı... Fakat insanların kanser olması gibi. bazan aşkında gayri tabii tarafları oluyor.. Tecennünler görü- nüyor.. Meselâ “sadism,, bir nevi aşk deliliğidir. Bu bir ruhi hasta lıktır ki ilk önce Prince de Sade de görülmüş olduğundan kendisine o isim verilmiştr, Bu hastalık şundan ibarettir: Hastalığa tutu- lanlar başkalarına, bilhassa sev- gilerine cefa ve işkence etmek- den şehvani bir his duyarlar.. Bunda bir aşk lezzeti, bir aşk tadı bulurlar.. Sevgililerini döver- ler.. İşte o zaman bu aşk bir cinnet haline girmiş demektir. Bunun bir de aksi vardır. Pek çok adamlar meselâ kadınlara kendilerini kırpaçlatırlar.. Bunada mazohist derler.. Daha bu çeşit- ten bir çok aşk delilikleri vardır. Hülâsa aşk bir doktorun naza- rında susuzluk gibi, açlık gibi “fizyolojik, bir hadisedir. — Hiç âşık oldunuz mu?. — Bu “hiç insan oldunuz mu?,,, “Hiç erkek oldunuz mu?.,, demeğe benzer.. Ben sevmeği kâinatın hayatı addederim. Bir mısrada; « Şeven olmasa idi güneş sönerdi. » demişimdir.. Cemadatın bile seviş- tiğine kailim. Kimyagerler iki cismin birleşmesine “ alâkai kim- yeviye ,, derler. Ben tabiattaki bu aşk felsefesini bir tenekeci ağzın- dan bakınız ne güzel dinledim.. Eve bir tenekeci getirmiştim. Tabii bu adam belkide ömründe “ alâkai kimyeviye ,, tabirini işit- memişti. Lehim yapıyordu. Bir aralık: — Tuz ruhu çikonun yavuk- lusudur !.. Dedi.. Alâkai kimyevi- yeyi bu kadar şairane anlatan adama ilk defa rast gelmiştim.. Hakikaten böyledir.. Bütün cema- i âşık re | Ezen aşk © Abdullah Cevdet bey dat sevişir.. Sevmiyen adam âlemi gayri uzviye inmiş bir ölüdür.. insanları yükseltir. Dikkat edin insanların istidadı bulüğdan sonra inkişaf eder. Yari aşkın maddi esası olan cinsiyet hissinin zuhurundan sonra... Abdullah oCevdet bey hem yürüyor, hem aşkı methediyordu. Arasıra vecde geliyor, cebinden şiir defterini çıkarıyor ve oku- yordu. Bu esnada karşıki kal- dırımdan bir şerbetçi geçti. Herif : “ Aşka inanma.. İnanıp kanma.. Sakın aldanma.. Sevda yalandır.. ,, Şarkısını söyliyordu. Bu garip tesadüfe gülümsedim, Bereket Abdullah Cevdet bey bu şarkıyı işitmedi. Bir müddet sonra 24 saatini sordum.. Şöyle hülâsa etti: — 6 saat uyurum,.. Uyku hari- cinde boş geçen bir dakikam bile yoktur. Fakat uyku saatlerimin de tamamile boş geçtiği zannedilme- sin.. Dimağım uykuda gayrı şuuri bir tarzda çalışır... Bazan uyanık iken bulamadığım yapamadığım, düşünemediğim şeyleri bulur yapar düşünürüm.. Netekim bir çok riya- ziyeciler oyanık iken halledeme- dikleri meseleleri uykuda hallet- mişler, bir çok musikişinaslar oy- kuda şarkı bestelemişlerdir. Sine- ma ve gramofondan nefret ede- rim... Sinemaya sesli filim geldiği zaman bir kere gittim. Ondan sonra hiç gitmedim.. in EMLÂK SAHİPLERİ! Emlâkiniz lie kiracı Emlâkinizin kiralarını muntaza- men tahsil edebilmek Emlâkinizin vardatını temin edebilmek hususatında mutehassısla- Emlâk rın tecrübesinden istifade edebilmek için FNLAK İDARESİ umurunda kesbi ihtisas etmiş olan UMUM EMLÂK ACENTESİ müessesesine MURACAAT EDiNiZ! Adresi: Bahçe ISTANBUL HAYATI: 60 sereden beri tramvaya binmemiş! “Yavaş gideceğine, bir yere çarpmıyacağına yemin et!,, Istanbulda doğmuş, altmış sene- lik hayatını Istanbulda geçirmişte hiç bir defa bile tramyaya binmemiş!... Hakikaten çok garip şeyl Işte bunu Ogözümle gördüm. Altmış seneden sonra ilk defa olarak tramvaya binişini bir gör- melil,, Sahilde doğup büyüdüğü halde hiç bir defa kayığa binme- miş adamlar çok vardır. Nihayet bu bir korku meselesidir. Fakat tramvay gibi günde yüz binlerce kişinin bindiği bir şeyden kork- mak doğrusu akla sığar şey değil Siyah çarşafını çenesinin altın- dan iğnelemiş, koltuğunun altında kocaman bir bohça, havanın serin olmasına rağmen kanter içinde... Tepebaşında tramvaya yaklaştı. Aksi gibi araba da tıklım tık- lım dolu. Kadıncağız baştan aşağı arabayı süzüyor fakat bir türlü basamağa yaklaşmıyor. Nihayet sabrı tükenen vatman seslendi. — Hadi valde hanım, binecek- sen bin, seni bekliyemem. Çarşafının iğnesini biraz gev- şetti. Yal'varır gibi bir tavurla vatmana işaret etti. — Evlâdım, artık ne olursa olsun, kararı verdim. Herşeyi göze alıp bineceğim. Velâkin kusuruma bakma da bana bir yemin et bakayım. Geciktiği için büsbütün hiddet- lenen vatman bağırdı. — Hanım bizi boşuna bekletme, ne yemini edecekmişim sana, mahkeme mi burası?.. — Dur evladım, kızma, Sana inanmaz değilim amma, nede olsa candır bu, öyle “birdenbire mubhataralı işlere girilir mi hiç.. Şimdi sen darılma da, bir yemin et. Yavaş yavaş gideceğine, bir yere çarpmadan, arabayı devir- meden, şu kadar Allah kullarının burnunu kanatmadan arabayı sü- receğine vallahi mi?.. Bak ben şu diyarda doğdum, altmışıma girdim de daba şimdiye kadar bu tramboy arabasına ayak atmadım. Beygiri yok ki dizgin- lerini çekip te durdurasın.. Kırk bir kere maşallah şu dev gibi demirleri nasıl zaptediyorsunuz şaşıyorum vallabi.. Bu saf yalvarma karşısında vatmanın da hiddeti geçti. Yol- cularin kahkahaları arasında bir yemin bastı. Etraftakilerin yar- dımlarile kadıncağız titreye titreye tramvaya girdi. Hareketten sonra kadının hâli ömür. Tramvayın her sarsılışında; Aman evlâdım, ayağını öpeyim yavaş ol. Yeminini bozma.. diye bağıra bağıra yalvarmalar, kelimei şehadetlerle tramvay Tak- sime geldi. Kadıncağız istasyo- nu görünce vatmana haykırdı. — Oğlum, allah aşkına biraz | dur, ben Ayaspaşaya gideceğim, burada indiriver beni. Tramvay Taksim gidiyordu. Vatman, — Valde araba Ayas paşaya gidecek acele etme orada inersin. istasyonuna | dedi. Valide hanım durur mu hiç!.. — Aman oğlum, çok şükür buraya kadar kazasız belâsız geldik ya. Artık yorgunluğum geçti, dünya bir araya gelse daha duramam bunun içinde... Arabadan iner inmez ferah bir nefes alarak yolüna devam etti. GR. ——— Izmir mektupları İzmirin eski plânı muhafaza edilecek Yalnız az masraflı bazı kısımlarında Izmir, 13 ( Hususi) — Geçen- lerde şehrimiz afakından bir plân gürültüsü geçti. Izmir belediyesi; baştan aşağı imara muhtaç olan şehrin bundan 6 sene evvel tanzim edilmiş olan imar plânını göstererek profesör M. Yarsenin fikrini almak istedi ve kendisini davet etti. Profesör geldi, belediye reisi Behçet Salih beyle beraber şehri gezdi, plânı da tetkik etti. . Belediye, misafir krofesöre şehir hakkında intibalarını bildirmek için 31 suali hâvi bir liste verdi. M. Yansende cevaplarını hazır- layıp riyasete tevdietti. Bu cevap- ların hülâsası şu idi: —Mevcut plân; ekonomik değil- dir. Açılan ve plân mucibince açılması lâzım gelen yollar hem çukur, hem fazla geniştir.. Arazi israf edilmiştir. Şimdiden şehirci- lik icabı, şehir belediyeleri; çok ve geniş caddeler değil, kısmen vesaiti nekliyeye mahsus geniş ve ayrıca halk için de münasip genişlikte cadde açmak mecbu- riyetindedirler. Meselâ Izmir şeh- rinin imar mıntakasında bir çok caddeler var.. Yekdigerini müvazı şekilde kateden ve neticede birer kavisle ayni merkezde telâki eden caddelere ne lüzum hissedilir? Bunlar mütemadi tamiratı icap ettirecektir ki bu para mesele- sidir. Saniyen bu genişlik ve adet fazlalığı, şehrin nüfusuna göre büsbütün fahiştir. Plân noksandır. Yenisini yaptırmak için 80 bin lira lâzım. . Filhakika bir istikamete giden bir büyük bulvar var iken ona müvazi diğer bulvarlar bulunduğu da muhakkaktır. Meselâ, şirket ve Gazi bulvarları yangın sahasın- dan Alsancağa müntehi geniş caddelerin adedi ise dört tanedir. Yansen ayni zamanda diyor ki; — Halk; şehrin diş ve yukarı aksamına yayılmak mecburiyetinde kalmıştır. Eğer yangın yerinde Izmirin en güzel yerlerinden Jam - sabahtan akşâma KULAK | tadilât yapılacak Izmir imar mıntakasında Yeniçarşı böyle fuzuli ve sürülerle cadde açılmasaydı, halk buraya teksif edilir, hem ekonomik bir hazırlık yapılmış, hem de imar için iyi bir hatve atılmış olurdu.. M. Yansenin bu mütalâalarından sonra bir endişe baş gösterdi. — Acaba plân değişecek mi?. Yeni bir masraf kapısı mı açılıyor?. Para nereden bulunacak? llh... Dün, bu meseleyi yakından tetkik ettim ve şu neticeye var- dım: Endişeye lüzum yok.. Rene Donjenin plânında isabet olduğunu iddia eden mühendis ve salâhi- yettarlar pek çok... Ayni zamanda iş işten çoktan geçmiştir. Çünkü eski plâna tev- fikan çok inşaat yapılmış, cadde- ler açılmış ve toprağa 6-7 milyon lira gömülmüştür. Bittabi bu şarait altında ne plânda tadilât icrasına, nede yeni bir plân tanzim ve tatbik edilme- sine imkân kalmıştır. Ancak, plânın mümkün ve az masraflı olan cüz'i bazı kısımla- rında birkaç küçük tadilât yapı- lacaktır. Işte M. Yansenin cevaplarından doğan telâş, bu suretle yine hali tabiiye avdet etmiş bülunüyor... Belediye hersene imar için fev- kalâde tahsisat vaz ediyor. birde proğramlı tahsisat mevzuubahis- tir ki; bunun mıktarı ve şekli henüz tesbit olunmamıştır... Orhan Rahmi İlân tarifemiz 7 Teşrinievel 1931 tarihin- den itibaren gazetemizin ilân tarifesi şu suretle tesbit edilmiştir: Santimi Sahifg, kuruş Ni 400 2 250 3 200 4 100 İç sahifelerde 60 30 oniki sahifede Göztepede Yalı boyları

Bu sayıdan diğer sayfalar: