4 Eylül 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

4 Eylül 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bursa nasıl bir kaplıca şehri olabilir ? Bursa, 3 — Eski Istanbul şeh- remini operatör Cemil paşanın Bursaya gelerek Uludağ oteline çıktığını yazmıştık. Operatör Cemil paşa tekrar şehre döndüğü zaman Mm. Brot otelinde gazetecilere şu beyanatta bulunmuştur : “ — Geçen hafta Bursayı gör- mek ve biraz tebdilihava etmek için aileme İstanbuldan Seyri- sefainin bir vapuruna bindim. Vapur pek eski idi. Gayet ağır yol alıyordu. Ancak dört buçuk saatte Mudanyaya yanaştı. “İstanbuldan Mudanyaya temiz, yeni ve çok süratli vapurlar işle- tilmedikçe (Bursaya yerli ve ecnei seyyah celbetmek ve Bur- sa şehrinin kaplıca şehri ilân edilmesinden müsmir neticeler beklemek hayalinde bulunmama- lıyız. Birinci mevki yolcusu küfe- ler ve koyunlar arasında seyahat eder mi? “Bursayı on beş sene evvel de görmüştüm. Harap ve büyükçe bir Anadolu köyü olan bu güzel şehri oldukça değişmiş buldum. Bursanın gayyur valisi Fatin, çalışkan belediye reisi Muhiddin beylerin himmetlerile bazı sokaklar tevsi edilmiş, bir kaç meydan açıl- mış ve biraz da parke döşenmiş. Mamafih dar sokaklar da var. “Asri kaplıcaya gelince; suyuna karışmam, binalar çok zarif ve mükemmel. Fakat masrafı çıka- ralım diye müşterilerden pek fazla para istenirse kimse gelmez. Memleketimizde bu parayı vere- çek babayiğit pek azdır. Binaen- aleyh otel rağbet görmiyecek ve kısa bir zaman sonra kapana- caktır. Hamam kısmına gelince; burası alaturka olarak yapılmış, alafranga banyolar kısmına pek az yer tah- sis edilmiş. Asri bir otelin hamamı böyle mi olmalıdır? Burası ancak alaturka istihmama yarar. Vücu- dundan fenni bir surette asla istifade edilemez. Binaenaleyh burası da halihazırile tam bir kaplıca değildir. “Kaplıcalara gelenler maalesef muayene olmaksızın Jâalettayin bir suya giriyorlar, hattâ bu yüzden bazı ölüm vakaları bile olmuş. Bu çok fena bir şeydir. Buraya gelenlerin mutlaka müte- hassıs doktora muayene olarak banyo almaları şarttır. Böyle hareket edilmedikçe kazaların çoğalacağı ve hastaların istifade edemiyecekleri şüphesizdir. Kap- lıcaları da banyolara derece ile girilecek şekilde sıhhi hale ifrağ etmek elzemdir. Uludağa da gittim. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse memleke- timizde ilk defa yüksek dağlara yol yapmak ve otel inşa etmek şerefini Bursa valisi Fatin bey kazanmıştır. Bana kalsa otelin bulunduğu yeri (Fatin bey) tes- miye eder, Uludağa çıkan yolun başına da Fatin beyin bir büstünü koyardım. Otel çok güzel yapıl- mış. Hasılı Bursanın bir kaplıca şehri ilân edilişinden istifade edil- mek için evvelemirde Mudanya hattına ucuz, temiz ve süratli vapurlar tahsisi, Burada da halka âzami kolaylık gösterilmesi ve otel fiatlerinin ehven bulundurul- ması zaruridir. Bu böyle olma- dıkça Bursanın ve Bursa kaplıca- larının inkişafını beklemek haya- lâta kapılmak demektir. en. Çok eski bir kasaba: İN ra İİİRRİ — Divrik Halkevi, Divrikte içtimai hayat üzerinde çok büyük tesir yapacak Divrik, 28 — (Hususi) —Div- * rik Sıvasn ce- nubunda köyle- rile birlikte 28 bin nüfuslu eski * bir (kasabadır. Bir zamanlar bu- rada Romalılar hükümet sürmüş- ler ve şehre zafer beldesi de- mek olan Nik- © ropolis o ismini vermişler. Sonra, halk arasındaki efsaneye o göre, hazreti Süleyman zamanında obu- lunduğu (yerde bir dev peyda olmuş ve Dev ve Rik kelimele- rinden galat ola- rak (o kasabaya Divrik ismi ve- rilmiş. Burada Selçuk hü küm dar ların- dan bir kısmının icrayı obükümet ettiği yaptıkları eserlerden anla- şılıyor. 800 sene- lik bir tarihe ma- , lik olan Ulucami Türk sanatının mükemmel bir abidesidir. Gerek menber, gerek mihrabında, asır- lar geçtiği halde, güzelliğini mu- hafaza eden nakışlar vardır. Cami Süleyınan bini Ahmet şah ve Ahmet bini Şehinşah tarafla- rından yaptırılmıştır. e Yapanların metfenleri cami içerisindedir. Camide antika ve çok kıymetli halılar vardır. Hâttâ bunlara bir milyon lira kıymet biçiliyor. Bu- rada pek eski ve neden yapıldığı henüz bilinmeyen bir kürre vardır. Şehir dağlık bir yerdedir. Maa- mafih cıvarı hububat ve meyva yetiştiriyor. Bunlar mahalli ihtiyaca Divrikte Selçuk asarından Uluçamı, aşa! asarındân medrese kapısı kifayet edecek derecededir. Ziraat pek iptidaidir. Bu sene yağmur- suzluktan mahsul diger seneler- .den azdır. Divrik de halıçılık, dokumacılık gibi sanatlar vardır. Bunlar el tezgâhlarile yapılmakla beraber inkişaf etmektedir. Kasaba dahilinde muntazam yol yoktur. Kazayı Sıvasa bağlıyan yol otomobil işliyebilecrek halde- dir. Divrik - Zara şosesi pek ber- battır. Tamirsizlikten harap olu- yor. Bu sene Divrik ile Kangal arasında muntazam bir yol yapıl- masına başlanmıştır. Kazanın en mühim dertlerinden ğıda Selçuk biri sudur. Şehre yarım saat me- safeden toprak borularla su ge- liyor. Yolda bu suya bir çok maddeler karış- tığından içilemi- yecek haldedir. Esasen mikdarı da azdır. Halkın çoğu kuyu, sar- nıç suyu kulla- nıyor. Civarda iyi su- lar vardır. Fakat belediyenin va- ridatı az oldu- ğundan bunlar kasabaya getir- tilemeyor. Şehirde içtimai hayat pek geri- dir. Spor teşkilâtı henüz yoktur. Park sinema gibi şey mevcut de- ğildir. Bu vazi- yetin sebebi ti- caretin, hariçle temasın azlığıdır. Kazada, köy- lerle beraber 12 mektep vardır. Bunların 22 mu- allimi mevcuttur. Merkezde 450 talebeli ve tam teşkilâtlı iki ilk mektep mevcuttur. Son seneler zarfında maarife çok ehemmiyet ( verilmektedir. Divrikde nazarı dikkati belbeden bir şey çocukların çok zeki olmalarıdır. Son zamanlarda Halkevi açıldı. Burası Divrik hayatında mühim. bir değişiklik yapacaktır. Halke- vinde, halkin anlıyacağı tarzda konferanslar ( verilmektedir. İlk konferanslara kaymakam Tevfik bey başlamıştır. Mustafa Necmeddin Miyon işi 650 bin lira sermayeli bir birlik yapılıyor Izmir 3 — Tüccar arasında ya- pılan oOuzun müzakerelerden sonra İstanbul ve İzmir afyon tüccarlarının bir birlik vücuda getirmeleri münasip görülmüştür. Gerek Izmir ve gerekse Istanbul afyoncuları buna muvafakat etmiş- lerdir. Bu birlik için ziraat ve iş ban- kalarının yarım milyon liralık bir kredi açması da tahmin olunmuş- tur. 8 ay sonra yani Hükümet ma- yısta afyonculuğu inhisar altına alıncaya kadar, birlik yarim mil- yon liraya (150,000) lira da ser- maye ilâve ederek 650,000 lira ile afyon mübayaatı yapacak ve Avrupaya ihracat yaparak afyon fiatlerini bu düşkünlükten kurta- racaktır. Birlik merkezinin Izmirde olmi- sı muvafık görülmüştür. Birlik Eylül on beşe kadar teşekkül edecektir. Lehçe meselesi Pavlika, Gâ, İlenmek, platik... Trabzon, 3 — Dil meselelerine büyük bir ehemmiyet verildiği bu zamanlarda size Trabzonun civarında mahallerinde konuşulan lehçe hakkında izahat vereceğim. Burada ( kullanılan (kelimelerle manalarıni bildiriyorum : Pavlika - Fabrika, Zare - zahire, Gevşetmek - keşfetmek, Zuluf - zuruf, Henem - hemen, Gâ - güya, Sebi - sabi, çocuk, Ilenmek - eğlenmek, İstihza etmek, zevklenmek, hakir görmek, Buba - Boba - baba, Plâtik - pratik. Bursada sütten zehirlenenler Bursa 3 — Geçen gün Setba- şında terzi Kadriye hanımın torunu sokak sütçülerinden alınan sütle zehirlenmiş ve ölmüştür. Geçen- lerde Topanede de böyle bir vaka olmuş ve iki kız sütten zebirlene- rek ölmüştür. Belediye sütçüleri sıkı bir kontecla tabi tutmaktadır. Ginayet * Bartında kadın yüzünden kanlı bir vaka oldu Bartın, 3 — Geçenlerde burada kadın yüzünden kanlı bir vaka olmuştur. Çolak Ali isminde bir delikanlı bir meseleden dolayı mahküm olmuş ve hapishaneye girmiştir. Çolak Alinin Keziban isminde gayet güzel bir metresi vardı. Esasen çolak Ali bu kadın yüzünden vaka çıkarmış ve hapis- haneye girmiştir. Ali hapisanede iken Keziben bir handa yatip kalkmağa başlamıştır. Ali bir müddet sonra metresinin “Kemal isminde genç bir adamla handa gecelerini geçirdiğini haber almıştır. Ali bunun üzerine bir jandarma ile beraber yıkanmak için hapis: * haneden çıkmıştır. Ali metresinin oturduğu hanın önüne gelince : — Aman biraz dur.. Pek sıkış- tım |. Diyerek içeri girmiş, jan- darmayı kapıda bırakmıştır. Ali yukarıya çıktıktan sonra 4 Eylül 1932 Buğday fiatleri Boluda köylü buğdayını çok ucuza satıyor Mudurnu, 27 (Hususi) — İyi cins buğday yetiştiren Mudurnu, Beypazarı, Çarşamba civarında köylü yeni mahsulünü okkası 3-4 kuruş arasında bir fiatle satmak- tadır. Zaten elinde külliyetli miktar stok malı bulunan hava- limizdeki bazı büyük değirmen- ciler bu düşük fiatlerle tekrar mübayaatta bulunmağa başlamış lardır. Cihan ve Türkiye buğday re- koltesinin geçen seneye nisbetle az olduğunu duyan bu nevi tüccar fiatlerin ergeç yükseleceği zannın- dadır. Filhakika köylünün çok miktarda satış yaptığı şu mev- simde bu kadar ehven fiatlerle buğdayın muhtekirler tarafından toplattırılmasına meydan verilirse mesele düşünülecek bir şekil alır. Çünkü pek düşük olan bu fiatten köylünün çok mutazarrır olduğu aşikârdır. Diğer cihetten mevsim itiberile köylünün elinde satılacak buğdayı kalmadığı zamanlar malını pek fahiş fiatle vermeğe hazırlanan bu nevi tüccar müstehliki de mu- tazarrır edecekdir. Buna karşı alınacak tedbir ziraat bankasının bu havalide de köy- lünün elinden ucuzca malının vakit bırakmadan tayin edilen fiatle mübayaatta bulunmasıdır. Böylece buğdayını bedava, fiatine satan köylünün eline hem biraz para 'girmiş olur, hem de ileride, salın alınan buğdaylar piyasaya arzedilerek şimdi bile un fiatini indirmediklerinden (ekmeği 10 kuruştan sattıran bazı muhtekir değirmencilerin hazırlandıkları ihtikârın önüne geçilmiş olur. Yalnız çabuk hareket etmek lâzımdır. Köylü malını en çok şu zamanda elinden çıkarır. Urla mektep talebesi dağda: kampta Bolu muhtelit orta mektebi terbiyei bedeniye muallimi Con bey bazı talebeleri alarak Abant dağına çıkmıştır. Talebe muallim- lerile beraber bir kaç gündenberi göl kenarında açık havada, eğlenmektedir. o Muallimleri iyi vakit geçirilmek (için herşeyi evvelden hazırlamıştı. Icap ettikce ihtiyaç hissettiği şeyleri Mudurnu- dan getirtmektedir. 1. Vasfi Karagöz münakaşası bitmiyor Bursa, 3 — Karagöz varmı, yok mu? münakaşası henüz bit- medi. Halkevi Karagözün hakiki olup olmadığını esaslı bir surette tah- kik ve tetkik etmeğe karar ver- miştir. Halkevi bunun için mem- leketin meşhur tarihçilerinin birer al görmüştür.. Ali, Kemale: — Kezban nerede? diye sor- muş, Kemal: “Yukarda amma o artık benim. Sen onun yanına çıkamazsın... Cevabını vermiştir. Ali yukarı çıkmağa davranınca Kemal taban casını çıkarıp ateş etmiş, Ali de mukabele de bulunmuştur. Netice de Ali yaralanmış, Kemal vefat. etmiştir. Yaralı sabıkalı hastaneye kaldırılmıştır. , şii de ame “ ü

Bu sayıdan diğer sayfalar: