8 Ekim 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

8 Ekim 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Lilian Harveyin son filmi Sarışın rüya ismindeki bu filim artistin en güzel eseri olarak gösteriliyor Berlin, 2 (Husi Harveyin Willy Fritseh ve Will Forst ile birlikte çevirdiği “Sa rüya, Berlinde “Gloria, sinemasında gösterilmeğe başlan- dı. Ilk günü, Lilian Harvey bizzat Berline gelerek, eserini alkışlıyan halka teşekkür etti Artist tamamile iyileşmiş, ge- azadan eser kalmancıştı Maamafih gelecek teşrinievvelin ortasında yeni, ve Avrupadaki tekrar Fransanın itmiştir. Lilian Harveyin eserlerinin en kadarki şimdiye yüksegi dersem, mübalâğa etme- miş olurum. “Sarışın rüya, bir operet, veya sadece bir komedi değil, belki hayattan bir. parçadır. Lâkin bir gok sahneleri kuvvetle harikatü- rize edilmiş olarak... Filmin çok eğlendirici ve güldü sahneleri olmakla beraber, insa- nın yüreğine kadar acısını çöktü- ren insafsız hayat sahneleri de vardır. İmde beraber yaşayan, az kazanan lâkir irini tutan bu günün gençliğini görüyoruz. Genç kızların bir çoklarının. hayalinde yaşayan rüyalarını görüyoruz Size filim mevzuunu resimlerle izah ederek kısaca anlatayım: Iki “ Willy, ler, birinci Viliy illy Fritseh ) ile ikinci Villy (Villi Forst), diğer bir çok genç- lerle beraber, cam temizliyicidir- ler. Her gün, omuzlarında uzun 'mekdiven, bellerinde kova, altla- rında bisiklet şebrin sokakların- dan yıldırım gibi dolaşırlar, ve pencereleri temizlerler. Birinci Villiy sıksık âşık olur, ve her âşık olduğu kızla evlen mek ister, İkinci Villiy de, hep onun sevdiği kızları onun elinden kapar, ve bu suretle evlenmesine mani olur. Her defasında güzelce bir kavga ettikten sonra, tekrar barışırlar. Ikisi de ayrılmaz dost. Iki Viliyler “korkuluk, dedik- eti, dünyadan elini eteğini çek- miş yaşlı bir adamla ( Paul Hör- area dou Jou ikinci Will pie icere temizleyici Wiliyler, 2 işten çıkarılmış yük gonlarından ibaret köşklerinde beraber yaşıyan üç kişi: Willy Fritsch, Paul Horbiger ve Wiliy Forst, giren sarışın dou dou, oni ım. sarışın 3 - Iki Wiliylerin arasına rüyası, 4 - Jou Jou kendisi için alınıp köşk baline konulan işten çıkartılmış lokanta vagonuna yerleşiyor biger ) şehrin dışında yaşıyorlar. | cerelerini silerken, kapıcının kov. Her birisi tekaüde sevkedilmiş eski bir yük vagonun kendine “köşk, yapmıştır. “ Korkuluk, tekmil ev işlerini görüyor. Iki Wilyler günün İ Amerikan konsoloshane: birinde in sohbetinden çok memnundur, fakat kalben birinci Wiliyye tulkundur ve hayat yolunda onun arkadaşı olmak istiyor duğu “ Jou - Jou,, yu himaye lerine aliyorlar. “ Jou - Jou,, nun (Lilyan Harz vey) aklı fikri ise Hollivata gide- rek meşhur bir artis olmaktır. Hatta kendini sinema acentesi Merimom diye tanıtan bir dolan: dırıcıya 25 dolar vererek kendini angaje ettirmiştir. “Jou - Jou,, için eski bir lo- kanta vagonu satın alınıyor, o da sevgili köpeği ile oraya yerleşi yor. Viliylerin. ikisi de genç kıza âşık olmuşlar, ikisi de onunla evlenmel: istiyor. Bu yüzden bir- birlerine düşman kesiliyorlar. Hattâ ikinci Vily, birinci Viliye az kalsın hayatına mal olacak bir sui kast kuruyor. Fakat aklı derhal başına gelen ikinci Willy bu vaziyette ahlâksızl a düşeceğini anlıyarak kendini topliyor. “Jow-Jou, tuhaflığı, hoşsohbet- liği yüzünden ikinci | Viliyden (Villy Forst) hi or, hakikatte ise ciddi olarak birinci Vi (Vüly Frith ) ve hayat arkadaşı olmak istiyor. Fakat Viliylerin arasındaki re- seviyor, onu | ve filim hayatının Nakili Ahmet Hilâli Filbakika, büyük karıncalardan mürekkep bir sürü, bu nazik öletin ses çıkaran — pilâkının üzerinden geçiyor ve bunların ayak sesleri, mikrofonun bs müt- biş böğürmeleri çıkarmasına sebe- biyet veriyordu. Bir günde bir zenci dansının filme çel eşnesnda, bunun aksine bir hadise oldu. Mikrofon işlemiyor, ses çıkarmıyordu. Zen- cilerden biri m icabı olarak karısını atarken ses çikaran kısmının tellerinden birini kes mişti. Manzara alınmasına mani olan şeylerden bir de aktörler larından akan terlerdi.. Aktörler, çekilirken, yüzlerini mendil ile silmezler. Çünkü makyajlarını bozarlar. Bu zorluğun ortadan kaldırılması için şu çare bulundu: Aktörlerin yüzlerinden sızan ter leri saman kâğıdile kurulamal Bu, beyaz renkli insanlar için kabildir. Mesama pek sıkı olan ve terle- meğe pek müsait olmıyan yerli lerin renkleri pek siyahtir. Hak buki herkes bilirki, siyahlık enaz Fotojenik olan bir renktir, İşte bu sebebe mepnidir ki, gece filimi alınması lâzım gelen bir çok sahıs alime neleri, güpe gündüz ve elektrik ampullerinin müavenetinin inzima- mile, çeke bildik. Güneşin doğu- şunu filme alırken de elektrik lambalarımızın © yardımına baş vurduk. Büyük elektrik lâmbamızı, cam tabakalarının karşısına koyulur ve cam tabakalarını birer birer kal İ diryorduk. Elektrik: Iümbası ışığı: | cam üzerine aksetmesi sayesinde, mükemmel bir güneş doğuşu manzarasını elde edebiliyorduk. Avcılarımız, bu fenni teferrüatı büyük bir merak ile takibediyor- | larda. | Avcıların anlattıkları hikâyeler İ Buna mukabil, kendilerinden mübalâğalı | avcılık hikâyelerini anlatmalarını istiyorduk. Mübalâ- gali avcılık hikâyesi anlatmakla birini kazanan Barnes oldu. Şimdi onu dinleyiniz: — Iki sene evvel iki arkadaşla Rhodesiede bulunuyordum. Ovayı, dört katır tarafından çekilen bir araba ile gittik. Gece, kapkaran- lıktı, Bir arslan sürüsü, geceleyin çadırlarımızın içine girdi ve ogün öldürmüş olduğumuz bir gazalın etlerine saldırdı. Arslanlar yedik- lerini hazmile meşgul oldukları sırada çadırlarımızı kaldırmağa başladık ve katırlarımızı arabanın dingiline bağlanması, ortalığın kap- karanlık olmasına rağmen kelay- lıkla oldu. Öndeki iki katırn ar” arabaya sürülecek hayvanlar ise, bizi terlettiler, yerlerinden kall mak istemiyorlardı. Biz kaba kü- fürler savura savura ve sırtlarına kuvvetli tekmeler indire indire en nihayet arabaya (bağladık. Arabamız, şimşek süratile koşu- acentesi hakiki Merimonna müra- esat ediyor, ve o kadar israr ediyor ki, yakasını kurtaramıyan adam nihayet genç kızı angaje ediyor. Fakat kendini topliyor ikinci Viliy, Merimonne giderek, Jou- İ Jouyu bırakması için israr ediyor, fenalığından bahseden uzun bir nutuk si Bunun üzerine Merimonn Jou- Jouyu birinci Williyye bırakıyor, filim hayatına atılmak için kapı- sını aşındıran © genç kızlara üç | lisanda mütemadiyen tekrar et- ME göbeginde Bu cehennemi sürat, ancak tan yeri ağarırken, | biraz zoraladı. İşte o zaman yanlışımızı. anladık. Meğer, arkadaki katır yerine iki arslanı, dingile bağla mamışmıydık? İşte gece esnasında, arabaya bağladığımız bu iki aslan, gıldırası bir hızla, iki katırı par çalamak için arkalarından koşu yorlardı. Barney bu sözleri söyledikten sonra şunu da ilâve etti: — Bunu şaka maka zannetme- yiniz size bu sözlerimin dogrulu- ğunu gösterebilirim; ellerime ba- kınız on değil, dokuz parmağım var aslanları i, arabaya yak laşırken koparmış.. Belçika kongresinde filler Belçika kongeresinde yaşayan ve son derece yabanı olan filler ile cucelerin! oturdukları havaliye giderken, beklemediğimiz zorluk- lr yüzünden bir çok defa, yolda durmağa mecbur kaldık. O yerlere gidebilmek için ge- gilmesi yasak olan bazı mıntaka- lardan geçmek lâzımdı. Çünkü o yerlerde veba salgı “ dehşetli tahribat yapıyordu. İngiliz ma kamatı, bu salgının hüküm sür düğü havaliden geçmeksizin, iste- iz yere gidebilmek için bize harita üzerinde bir yol işaret etmişti. Bundan başka vebayı aşılayan fareler hakkında, şiddetle nazarı dikkatimizi celbetmişlerdi. ze layin edilen yol, bütün ral vasıtalarından mahrumdu. Hattâ kendimize yol açmak için kayalıkları o dinamitle | havaya uçurmak, nehirler üzerinde köprü ler kurmak mecburiyetinde kaldık. Bidayette ucu, sonu görünmeyen bir beyaban üzerinde yürüdük. Sonra yeşillik ondan sonra çenge- listan başladı. Çengelistann ağaçları, o kadar yüksek değil, arap saçını andıran çalılıkları ise, insanın omuz yük- sekliğinde.... iŞ Nehirlerin akıntılarına yaklaş- tıkça, fillerin otlak yerlerine geliyorduk. Cenube doğru iki yüz kilometro yürüdükten sonra manzara temamile değişti. Hattı ustuvanın en kesif ormanlarından birine girmiştik. Ağaçlar, birbirile kucaklaşmış bir vaziyette dalları ve yaprakları birbirine o kadar girift ki, güneş ışıkları bile, ağaç- ların dibine nufuz edemiyor. Nihayet Wandoya vardık. Bu mıntaka civarında Horn ile arka- daşının, susuzluklarını gidermek. için su kaynağından fillerin uzak- laşmalarını bekledikleri sahneyi çekecektik. Bunun için lâzımgelen fil sürülerile su kaynağını bulaca- gımızı ümit ediyorduk. Dekor, böyle bir sahneyi filme çekmeğe gok uygun. illiyyi angaje ediyor... Bu filimde Lilian Harvey, neşeli sahnelerde © olduğu kadar acı hayat safhalarını canlandırmakta. da mahir olduğunu, hattâ daha çok muvaffak olduğunu isbat etmiştir. Birinci Viliy rolünde Willy Fritseh, o ikinci OViliy rolünde Villy Porst, gerek eğlenceli gerek buhranlı sahnelerde çok muvaffrk oldular. Bu filim Lilian Harvey'in sanat hayatına yeni bir ufuk aşıyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: