31 Ekim 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

31 Ekim 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Terki teslilhat meselesi Fransız plânı hakkında bir tavzih! Havas ajansının siyasi muhabiri ne diyor? Paris, 30 (ALA) — Bir kisim genebi matbuatının fransız plânı hakkında ileri sürdükleri İâalar dalayısile ajansının ması muharrir atideki toplamıştır : Askere alma usulünün bütün memleketlerde yeknasak bir hale getirilmesi suretile bütün Avrapa ordularının yeni baştan tensikini talep eylemeği fransız plânını wücude getirenler, hiç bir zaman halırlarına getirmemişlerdir. Fransız plânı, teslihatın tah konferans tarafından kabul edil- miş olan Benes raporunun mük- hem olduğu fikirlerden mülhemdir. Âkitlerin mükellefiyetleri, itilâf- Jar daha mahdut cografi hudutlar dahilinde « tatbik edileceğinden dolayı, daha sarih ve mahdut ola- caktır, Esasen bu. prensipler, fransız pda yala askeri meselelerin al ve tesviyesini tavsiye etme- mekte belki aym zamanda meselâ mütearrızın hangi taraf olacağımı tarif gibi meseleleride ihtiva eylemektedir. Zahire piyasası Berlin türk ticaret odasının raporu Beynelmilel zahire piyasası hak- anda Berlin Türk traret adasından Şu mualümat gelmiştir. bir rapora göre, Almanya, Amerika, Fransa, Italya gibi dört büyük memleket bu iple” izahat Sene vasattan daha iyi mal almış- lardır. Bu memleketlerin dördü de barptenberi bu derece zahire istihsal eyleme- geçen dört memleketteki zeriyat sahası geçen seneye göre, dört yüz bin hektar tutmaktadır. Şimali Amerikanın 932 mahe Sulü geçen senenin dununda kak mıştır. Halihazır Hamburg fiatleri Şu suretle tesbit edilmiştir: Arpa; Tuna mahsulü 100 kilosu 3,75 florin, darı Milets3,20 3,25, Florin, keten tohumu Tuna malı 7,25 - 7,75 Hlorin, kuş yemi Rados malı yüzde 7 fransız. frangıdır. At neslini hi Diyarbekirde ciddi teşebbüsler var Diyarbekir , 28 ( Hususi ) — Diyarbekir ve havalisinde bir zamanlar çok kıymetli arap atları yetiştirilrdi. Fakat son 30 - 40 sene zarfında, muhtelif sebeplerin tesirile atlar eski kiymetini kay- beti Dazarı dikkate alarak at neslini aslâh, için ciddi. teşebbüslerde bulunmuştur. Bu cümleden olarak yeni ayğır depoları miştir. Bu, at neslinin doğru atılmıs ilk adımdır. Kısa bir zaman zarfında canlı neticeler elde edileci Ordunun su Ordu 28 (Hususi) — Ordunun en büyük ibtiyaclarından biri su idi. Son zamanlarda şehre iyi Su getirtmek için planlar hazır lanmış, işe başlanmıştır. Avropa- boruları gek- miş ve karaya çıkartılmıştır. Vali Nazif bey suyun menbama kadar girerek boruların konması ameliyatına nezaret etmiştir. Bu Suya, Nazif beyin ismine izafeten Nazif bey suyu ismi verilecektir. GÜNÜN HABERLERİ | Cumhuriyet bayramı Bütün vilâyetlerde coşkun tezahüratla tesit edildi | Gireson, 27 (Hususi) — Bugün Cumhuriyet bayramı şehrimizde askeri mekteplerin, kulüplerin halk kitlesinin canlı coşkunlugile katlulanmış hükümet önünde vali bey belediyede belediye reji tarafından hararetli nutuklar söy- lenmiş kabul resmi, geçit resmi yapılmış şehir baştan başa donan- mış mubtelif yerlere zafer takları kurulmuş köylüler davullar, zurna" larla bayrama iştirak ettiler. Gece fener alayla arak vilâyet tarafından imet konağında Izmit 29 (Hususi) — İzmitte cumhuriyet bayramı bugün pek parlak geçmiştir. Resmi bayramdan sonra Ulu Gazi ilk mektebin açılma bayramı yapılmıştır. Bu gece Ulu Gazi mektebinde Halk fırkası, Halkevleri tarafından bü- yük bir balo verilmiştir. Urfa, 29 (Hususi) — Bugün saat dokuzda rumhuriyet bayramı hükümet meydanında erkân yet uümerayı askeriye, asker, jandarma, polis mülrezeleri, mek tepliler, cemiye ve esnaf mümes- silleri “nahiye atlılar ve bütün halkın iştirakile çok parlak coşgun bir surette tesit edilmişti Merasime istiklâl marşile başlar Orta mektep türkçe muak Cevdet bey güzel bir nutuk söylemi Müteakıben bir kız ve bir erkek talebe tarafından nutuklar. söy- lendi. Daha sonra misafireten Urfada bulunan O mebusumuz Şair Mehmet Emin bey tar ndan inşat edilen uzun bir şiir mumaileyh tarafından okun- muş ve hararetle alkışlanmıştır. Merasim bittikten sonra resmi geçit başlamış bir saat kadar sürmüştür. Gece eğlenceleri ya- pılımışt Bağdatta 2 prenses Bağdatta kral Faysal tarafından şereflerine bir ziyafet verilmiştir. Resmimizde kral, iki, prensesin arasında görülüyor. Kral, sıcak memleketlerde #det olduğu üzere beyaz ketenden smokin giymiştir. * Kurtlu unlar Gümrükte sıkı bir mua- yeneye tabi tutulacak Izmir, 30 — Avrupadan mem- ithal edilmekte olan un kutularının içeri- sinde Enhestia isminde bir kurt bulunduğu . şehrimiz haşerat ve emraz enstitüsü müdiriyetinin na- zarı dikkatini celbetmiştir. Müdüriyetin bu hususta vilâyete yaptığı müracaat üzerine badema bu mallar gümrükten geçerken sıkı bir muayeneye tabi tutulacak ve piyasada mevcut olanlar da muayene edilerek kurtlu kutular müsadere olunacaktır, © Câni âşıklar Zavallı kocayı öldürdü! i Üç katil, derhal yakayı ele verdiler Amasyada kadın yüzünden bir cinayet olmuş bir adam ölmüştür. | Vaka şudur: Amasyaya iki saat mesafede Kavak çayırı denilen bir köyde Ali oğlu Temel isminde bir ada- mun Şaziye namında genç güzel bir karısı vardı. Bu kat Bölmebük köyünde Hamza oğlu Ali ve Buğa köylü Mehmet ve Rumeli mubacırlarından Hasan oğlu Tbrahim alâkalanıyorlar. Gece bu üç âşık sözleşerek Temelin evine giriyorlar, bu esnada uya- nan Temel tabancasını kaparak mutaarrızları def için karşılarına çıkıyor. Üç mütecaviz Temelin üzeri hücum ile elinden aldıkları tabanca ile zavallıyı müblik surette ya iyorlar ve oradan kaçıyorlar. Mütecavizler kâmilen yaka lanarak Amasyaya (gönderilmiştir. Mecruh aldığı yaraların tesirile biraz sonra vefat etmiştir. Eylülde Mersinde ölenler Eylül ayı zarfında Mersinde 18 ölüm vakası olmuştur. Şiddetli yağınur Iki kamyon sellere i- kapılarak battı Aydın, 58 (Hususi) — Dün denberi devam eden yağmur lardan bir çok dereler taşmışt Bu yüzden bazı yerlerde kam- yonlar sellere maruz kalmıştır. Iki kamyon Söke ile Moralı arasında © eşyasile ve | yolcula rile beraber Moral çayından geçmekte iken birdenbire yu kardan gelen sel kamyonlara bücum etmiş ve derhal batmıştı. Içindeki yolcular güç hal ile kur- il Iki kamyonda Aziziye ile Selçuk arasında ayni akabete uğramıştır. Çine ile Aydın arasında da münakalât güçlükle idare edi mektedir. Kamyonların kurtarıl- ması için son derece mesai sar- fedilmektedir, yağmur hâlâ devam etmektedir. Azgın canavar Iki karısile kayin pederini öldürdü Beycuma, 7 — Bir kaç gün m lm ye yet oldu; Recep isminde azgın bir herif, iki karısile kayınpede- rini öldürdü. Recebin, biri eski, diğeri yeni iki karısı vardır. Bir gün evine gelen Recep yeni karısını evde bulamamış; eski karısı, onun baba- sının evine kaçtığını söylemiş Bunu duyan Recep, birdenbire kudurmuş ve tüfeğini kaptığı gibi kayınpederinin olurduğu Maratlı köyüne koşmuştur. Reçep, kayın pederini evin önünde bulmuş ve kavgaya başlamıştır. Kavganın azıştığı sırada Recep tüfeği ile kayınpederini devirmiştir. Bundan sonra tekrar evine dönmüş, çocuğunu emziren eski karısını da bıçakla öldürdükten sonra, yeni karısının, teyzesi nin evinde bulunduğunu öğre miş; hemen oraya giderek y. karısı Azimeyi bulmuş ve onuda ormana getirerek parça parça etmiştir. Jandarmamızın şiddetli takibi neticesinde bu azgın katil yaka- lanmış ve Zonguldağa götürük müştür. ve Tetrika No. 74 Sahife 8, 31 Teşrinlevvel 1932 Ilarp zengininin Gelini Büyük milli roman — Nasıl, dün gece teşrif buyur ran milyoner beyi beyendin mi? Suat, ayağımı ayağının üstüne atıp, iki kolunu inin üstünden kavuşturmuş, salıncaklı. sam- dalyede Bu hareketi, bililtizamdı. Ken- dini o alâkadar götsermemek, ehemmiyet ver- miyor gibi bulum- mak. lâkayt şiş sordu: — Suat, dalğınsın. — Robumun yakasına konacak gamitürü düşünüyordum da.. Ne diyorsun, kulak vermedi — Dün gece teşerrüf ettiğimiz IstanbuliRokfellerini söylüyordum. — Rica ederim, o (idiot) dan bana bahsetme, — En ileri gelen iş adamımızı, en büyük | zenginimizi tahkir ediyorsun. — (ldiot) luğu kafi değilmiş gibi birlde müthiş bayağılığı var; delil mi istersin?.O kadar çok ki Ecmel, kahkaha ile gülerek liyor, Suat, dudaklarını büke büke anlatıyordu: — Evvelâ çehresi ve karnı; sonra giyinişi ve yürüyüşü, daha sonra kafasının içinin biçareliği > en sonra. — En sonra — Şimdi onunla mı meşğul olacağız? — En sonrayı da söyle, kâfi. Suat, havai mavi kombinezo- nunun omuzundan aşağı kayan kordelasını çekerek cevap verdi: — Iki kere selâm verdiği bir kimsenin evine, : sanki eski bir dostmuş gibi, vakıtsız bir zamanda hem de habersizce gelmesi; bayağı bayağı Jâubaliliklerde bulunması ; maskaravari sarhoş olması; herkese tulumbacılar gibi göz kırpması.. Daha sayayım mı? — Hakkın var. Fakat (exag& ration) da çok. Şimdi bir şey sorup seni sinirlendireceğim amma kızma, doğrusunu söyl — Lâtifo etmek istiyorsan baş» ka bir mevzu bulsana. — Tek bir sual soracağım, Ismi hatınma gelmiyor, ne zade idi? O senin kaynata bey hak kında da aynı fikirde misin? — Allah aşkına susl — Iki ortak temamile (umcau) mı yoksa Suat, parlak bir kahkaha att, Ecmelin omuzuna yaslanmış gül- meden gözleri yaşanıyor, müşkü- lâtla söz söyliyebiliyorduz — Emin olki o) Kandilzadeyi dün akşam görünce, eski devrin mahdum veya damat beylerinden biri zannettim. Fesin duruşu, kas- tümün şekli, cali vaziyetler başka bir ihtimal hatıra getirmiyor ki, Sonra, aksamina dikkat ettim. Lisanında bir tuhaflık var. Taş- ralı desem değil. Hani, bazı eski konaklarda, efendileşmiş, emek- tar ağalar olur; bir az garip ve Sermet Mantar Muharriri: çetrefilce © konuşurlar. Onlara, Gürcü kölelikten yetişme denir. Söz söylemesi tıpkı onları andır- miyor mu? Ecmel bey: — Çok zeki, çok ( sprituelle ) ede ede dinle- — Maslmemnuniye ( ancetre ) lerini bilmemekle mübahiyim. — Kuzum, bu beyle ne zaman ve nerede tanıştın? — Adada, karşımızda oturuyor- lar. Gelip giderken, vapurda fa lin bazen tesadüf eder fakat se- lamlaşmazdık. Kendine prezante olalı ancak onbeş gün var. Senin kayn peder bey efendinin şerikiş hiç tesadüf etmemiş mi idin? — Dün akşam salona girdim. Adamı şahsen tanımıyorum. Tale dim de etmedin ki isminden anlayım. — Evvelce seni görmediği isa bet olmuş. Maamafih hiçte ehem- miyeti yoktu. — Kim olduğumu anlamıyacagı şüphesiz. Fakat çekindiğim nokta o sarı bıyıklı beyle gelen, ölödö Saks elbiseli kadın. Ne hanım dıyordun ismine? — Mihriban hanım. — O kadın, pek adi, pek ter biyesiz bir şey... Beni çekemedi- gini o derece belli etti ki. Kim bilir, sende gözümü var nedi durmadan yan yan müstebzi müs” tehzi bakiyor Bir türlü Rahat edemedi; yanima gelip oturdu; sordu. — Seni takdim ederken söyle miştim ya. — Maksadı bir dahâ söyletmek ve beni tanıdığını belli etmek. Nedese beğenirsin? Cevdet efen- dinin gelini Suat hanım olm sınız demesin mi?... Derhal her tarfım buz kesildi. — Çocuksun; bu derece üzüle- cek ne var? — Elbette üzülürüm. Kadın, münasebetsizin biri; beni, (enervce) etmek için bir (ga//e) yapacak, kandilzadenin yanında lüzumsuz yere işi meydana çıkaracak. — Zadenin de, ortağının da, biç birinin ehemmiyeti yok; bo- şuna vehim... Peki, kadına ne cevap verdin — Hangi Cevdet efendiden bahsediyorsunuz ? dedim... Her şeyden malümatı varmış gibi, bir gözünü kırptıktan sonra lâkırdı karıştı ve daba ileri gitmed. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: