18 Eylül 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

18 Eylül 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 Eylül 1934 a AKŞAM Sahife 7 Seceeeeevkececet bee beeecey ! “Aynayı elime aldım... Tüylerim ürperdi, bu korkunç adam kimdi? Benim yüzüm perdede büyüyünce yanımda oturanlar iirerle « ÖFFFE » dediler. «Lüküs hayat» operetinde: — Hümeyraaaa hanım. Ben dolmasını pek severim! Diye pantalonunu yukarıya çeke çeke bağıran paşa elbiseli Şevket beyi tanırsınız, Hümeyrasaa ha- nim da oni — Şevkececet becey!.. derdi Lüküs hayatın Şevket beyi 15 senelik eski bir aktör: Sait bey. Şimdiye Okadar o Ankar Pos tası, Bir o millet | uyanıyor, Kaçakçılar, Bataklı damın kızı gibi bir çok filimlerde de oyna- miştir, Kaçakçılarda müthiş bir kaza biçare Sait beyin bir anda Hü meyraaana hanim biber yüzünü değiştirmiştir. Şimdi ka- zazede sanatkâr aynı zamanda Şehir tiyatrosunun sahne mi rüdür. Dün kendi bey diyor — Ben şimdi kendi kendimi ta- nımıyorum. Aynaya baktığım za” man bu korkunç sima karşısında: — Sait sen misin?.. diye kendi kendime sorduğum çok vakid Eskiden beri, 15 seneden beri hep sahnede katil, cani, müthiş Hati okadar ki sahneye çıktığım za man seyircilerin: Sait adam rollerini oynardım. — Patla, — Geber inşallah. — Hain herif, Diye kendilerini tutamıyarak Hakkımda mütalâa beyan ettikle- rini bile duyardım. Hatâ bazen makyajla çıkardım da: Şu surata bak!, dediklerini işitirdim. Üzek arkadaşlarım ara- sında hiç bir sebep yokken sırf bu hain rolleri oynadığımdan dola- yi bana kin besleyenleri, hakiki bir nefret duyanları bilirim. Şimdi çehirem böyle ol bütün büsbütün işi hain duk. Felek: «Ya sen böyle den mi bazzediyorsun... hain çehre makyajlarile mi sahne- ye çıkıyorsun?. Al öyle isen dedi ve bizi bu bale koydu. Şimdi çeh- remin son derece müthiş ve kor- ca büs- zoller- Böyle .kunç olduğunu çek iyi biliyorum. Ve bunu bir çok hâdiselerle de anladım. Meselâ «Bir millet uyanıyor» da bir köşkün parmaklığından tır. manıyor, içeri giriyordum. Ya- nımda oturan seyirci: — Şu yüze bak.. İlâhi ayağın kırılsın da içeri girme emi! Salt beyin eski hall iki buçuk aylık sinema artisti Bataklı damın kızı filminde Yüzüm perde de büyük olarak gösterilince yanımda umumi bir nefret sedası işittim: — Ööööül!,. Sonra daha garibi Erenköyünde bir geviriyorduk. Köşkün halkı da işi biliyordu, Kendilerine tenbih et miştim. Ben içeri girip sofanın kapısını kıracaktım. Köşkün hak kı kâpı kırılmasını koridorun kö- şesinden seyrediyorlardı.. Birden bire kapıyı kırıp ben meydana çi kınca öyle bir çığlık kopardılar ki hâlâ kulağımdadır. Halbuki meseleyi bildikleri halde... Yüzü- mü görünce müthiş korkmuşlar... Maamafih biz onların hakiki çığlık- larını ilime çektik. Yüzümün mütbişliğine bakiniz. Bataklı damin kızı yorduk. Bursada filimdeki eski elbiselerle dolaşi- yordum. Polis: — Siz eşkiyasiniz galiba. diye bizi yakaladı. Kazadan evvel oldukça yaki- şıklı olduğumu söylerler. Nişan- lanmıştım, Birden bire kazaya uğ. raymca hastaneye kaldırıldım. Uzun müddet yattım.Bir gün dok- tor sargılarımi çözdü. Çehremi son derece merak ediyordum. Fakat bukadar müthiş bir hale geldiğini zannetmiyordum. Doktor: — Artık aynıya bakabilirsin!.. 'dedi. Elime bir ayna verdiler. Bak- mağ hakikaten korkuyordum. Acaba çehrem nasıldı? Birdenbire büyük bir cesaret göstererek ayna- ya baktim. Ve bir çığlık kopardım, Bu müthiş adam bendim ha... -Akhma evdekiler, nişanlım gel di. Gözlerimden iki damla yaş sü- züldü, Kendi kendime: — Artık öldün Sait. Bu çehre ile hiç yaşama.. Daha iyi.. Dedim. Içimde müthiş bir merak vardı? “Aceba nişanlım ne diyecekti?. Fax kat eski varlığimi unutmiyan ni şanlım benimle Kayatini birleştir. mekte tereddüt etmedi. Şimdi ev- liyim ve çok mesudum. Bir de ço- .cuğum var.. O herkesden evvel bi- zim sanata başladı. Daha iki bu- çuk aylık iken sinemada oynadi. «Bataklı damın kizi iminde mühim bir rolü var. Ayselin yani Cahide hanımın çocuğu oluyor. Icabında eğliyor, icabında gülü” yer.. Çok muvaffak oldu. Asıl iş mi Ergundur. Onun sinemada oy- Maması oldukça tuhaf oldu. Bir gün Bataklı damın kızı için bir ço- cuk bulmak lâzım gel — Bizim Ergun nasıl dedim? Bir kaç gün sonra evde İpek fi- lira stüdyosundan Ergun bey na- muna bir mektup: «Egun bey efendi. Pederiniz Sait beyle birlikte stüdyomuza teşrifle sizin için mü- nasip gördüğümüz rolü oynama- nız rica olunur». Hemen bunun üzerine küçüğü otomobile bindirdim. Doğru etüd- yoya... Işıklar karşısında gözü: bile kırpmadı. Sanki 40 senelik rü gibi mükemmel oy- Fakat rol bitince kucağıma al- dim, Kimseye sezdirmeden bak- tum, Hafif bir kabahat yapmış. zorluğundan. Ehhh.. Ne ya- parsınız sinema artistliği biraz zordur.. İnşallai büyürse onu da aktör yapmak isterim. Şimdi sıhhatim ve yüzüm oldukça düzeliyor. Es- kiden burnumun bir parçasi ve dudaklarım yoktu. Operatör Kemal bey kolumdan aldığı etle dudak ve bacağımdan aldığı kemikle burun yaptı. Şim- di herkes gibi ben de bir buruna ve iki dudağa sahibim.. İşte Lüküs hayatta hepimizi gül- düren Şevket bey böyle esas iti- barile çok dertli bir sanatkârdır. Hikmet Feridun Salt bey kazadan sonra. Hazırlık bitti (Baş tarafı 1 inci sahifede) Birlik bundan sonra diğer mem- leket mebus ve âyan meclisleri- nin de iştirakile tevessü etmiş ve âzanın hemen ekçerisini mensup, oldukları memleketlerin en maruf simaları teşkil ettiği için birliğin ehemmiyeti de gün geçtikçe art- mıştır. Pek az zaman zarfında birlik her sene muntazam bir konferans akdine şmuvaffak olmağa başla” mıştır. Bu konferanslarda cere- yan eden müzakerelerin ve ittihaz olunan kararların isabet ve ehem- miyeti hükümetlerin de nazarı dikkatini celbetmekten hali kak madığından birl büyük bir muhabbet ve hürmet eseri göstermeğe başlanmıştır. Devletler arasındaki ihtilâfların cebri vasıtalardan evvel hakeme müracaatla helli fikri ortaya ev- velâ parlâmentolar birliğinde atıl- mıştır. Bugün Milletler cemiyetin 'de hâkim olması lâzım gelen sulh ve müsalemet fikirleri de öteden- nebilir ki Cemiyeti akvamı vücu- da getirmiş olanlar evvelâ parli mentolar birliğinden ilham almış- lardır. Hülâsa gayesi milletleri millet vekillerinden başlamak su- zetile biribirlerine yaklaştırmak, tanıtmak ve bu suretle sulhü mu- hafaza etmek olan birlik dünya siyaset sahasında mühim bir mev- ki almıştır. Harbi vamı, birliği şü sarsmakla beraber, azaltmamıştır. Birliğin bazı âza- ları muharebenin devamı müdde- ince de bitaraf memleketlerde toplanabilmişlerdir. Harpten son- ra da birlik daha kuvvetli olarak ortaya çıkmış ve mesaisine mu- vaffakiyetle devam etmiştir. rn uminin senelerce de- yesiz pek ziyade kuvvetini Perlâmenlolar birliğine meşru- diyetin ilânından sonra Osmanlı parlâmentosunun iştirak ettiği ve on altıncı konferansına murah- kaslar gönderdiği hatırlardadır. Fakat bu iştirak bu kadarla kal mıştır. Büyük Millet Meclisi birliğe üç senedenberi iştirak etmiş bulunu- yor. Büyük Millet Meclisinin bir- liğe girmesi hükümetin Milletler cemiyetine dübulüne bir kaç gün #akaddüm etmektedir. Genç ve zinde Türk cumhuriyeti harici aldığı mi vazifeleri ifa ederken bu iki mü- him teşekkülü alâkadar etmekten hali kalamazdı. Büyük Millet Meclisinde (b: nelmilel parlâmentolar | bi grupu) namı altında özasının ade- di elliden fazla olarak bir grup vardır. Grup teşekkülile beraber kendisine reis olarak Denizli me- busu Necip Ali beyi ve heyeti ida- re âzası olmak üzere de Cebelibe- reket mebusu Naci paşa ile Zon- guldak mebusu Celâl Sahir, Or- du mebusu Ahmet İhsan, Denizli mebusu Mazhar Müfit, Elâziz me- busu Fazıl Ahmet, Tokat mebu- su Nözum İzzet, Erzurum mebusu Nafi Atuf beyleri seçmiştir. Ayni zamanda Celâl Sahir bey kâtibi umumiliğe, Fazıl Ahmet ve zam İzzet beyler birlik konseyine âza intihap edilmişlerdir. Geçen sene Celâl Sahir bey rahatsızlığı hasebile çekildiği için yerine Ze- ki Mesut bey, Halkevlerinde pek ziyade meşgul olduğu için ayrı len Nafi Atuf beyin yerine de Mustafa Şeref bey intihap olun- muşlardır. yasette üzerine Cenevrede vukubulan konsey içtimaında Türk âzası birliği otuzuncu konferansının İstanbul da toplanmasını teklif ve konfe- ransı şehrimize davet etmişlerdir. Bu davet alkışlarla kabul olun muş ve Madritte toplanan heyeti umumiye de konseyin bu kara- rını memnuniyetle tasvip etm Birliğin otuzucu konfe, velee de yazdığımız veçhile eylâ- Jün 24 üncü pazartesi günü İstan- bulda Yıldızda eski merasim dai- resinde açılacaktır. Mer resi hükömetimizce bu hususta it- tihaz olunan pek musip bir karar neticesi olmak üzere bundan böy- le İstanbulda toplanacak olen her türlü kongre ve msi eve im dai konferanslara tahsis edilmiş ve bu maksada mu- vafık bir şekilde döşetilmiştir. İyi bir tesadüf-eseri olarak bu daire- de ilk içtimamı parlâmentolar birliği yapmış olacaktır. İçtimaın icap ettiği tertibatı ak mak, gerek konferans müzake- Yatı ve gerek gezinti programları- nı hazırlamak üzere, daha Büyük Millet Meclisinin tatil devresine girmesinden evvel Trabzon mebusu Hasan beyin ri- yaseti altında Cebelibereket me- busu Naci paşa, Denizli mebusu Mazhar Müfit, Necip Ali, Elâziz mebusu Fazıl Ahmet, Tokat me- busu Nâzım ve Diyarıbekir me- busu Zeki Mesut beylerden mü- yekkep bir idare heyeti teşkil olun- muştur. Bu heyet muntazam İçti- malar akdile çalışmaktadır. Haber aldığımıza göre içtima otuzdan fazla parlâmento iştirak edecektir. Şimdiye kadar gelecek- lerini bildiren murahhasların ade- üç yüze yaklaşmıştır. Bunların inde bir çok âyan ve mebusani reisleri de yardır. Konferansın Büyük Millet Mecs lisi reisi Kâzım paşa Hz, tarafın« dan açılacaği haber alınmıştır." Mevsukan aldığımı malümata göre içtimam ilk i konferans i reis vekili in yaz. dığı uzun rapor etrafında siyasi, içtimai ve iktisadi mesaile temas etmek üzere umumi müzakere ce- reyan edecek, üçüncü gü yet ve terki teslihat, di gün içtimai meseleler, beşinci gün de temennili rejim hakkında görüşülecektir, Bu müzakereler €s- masında Türk grupu âzasından bir çokları da söz alacaklardır. Konferans eylülün otuzunda bit- miş olacaktır. Konferans âzasma hükümet ve #€hir namına birer akşam yemeği, bir suvare verilecek ve bir gün de Adalarla Boğaziçinde tenezzüh yapılacaktır. Bu mühim konferans özasının İstanbuldan genç Türk cumburiyetinin terakki yolunda ne kadar kuvvetli adımlarla yürük” mekte olduğuna dair kuvvetli ka- maatlerle ayrılacağmı şüphesiz addetmekteyiz. iran meclisi de birliğe bir çok senedenberi dahildir. Ancak şim- diye kadar meclis hiç bir konfe- Tansa murahhas göndermemi tiğimize göre İstanbul konferansına İran mec- murahhasları da iştirak ede- ceklerdir. PE İtizar Münderecatımızın — çokluğu dolayısile “Loyd Corcun ha- tıratı,, tefrikamızı dercedeme- dik, Okuyucularımızdan özür Memnuniyetle

Bu sayıdan diğer sayfalar: