8 Ekim 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

8 Ekim 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Teşrinievvel 1934 AKŞAM > Sahife 9. , Tefrika No. 12 Şekip beyaz telefon elinde kor; Her akşam | auşuyrdu — Sorma... Sorma... Öyle bin |BA Yazan: RBAROÖS İskender Fahreddin “ Yarın gece Berberiler Türk karargâhına baskın yapacaklar... Evvelâ Barbaros kardeşlerin başları kesilecek, sonra bütün Türkler kılıçtan geçirilecek! , “ Barbaros kardeşlerin başları mı kesilecek?! ,, Hızır bey, Tunusta daha fazla kalmak istemiyordu. Halk arasında dönen kuvvetli rivayetlere göre Sultan Mehme- 'din İspanyollarla gizli bir mua- hede aktettiği seziliyordu. Hızır bey, büyük biraderi İshak reisle bu mesele etrafında konuş- tuktan sonra, Cezayirin belli başlı müstahkem mevkillerinden olan ve İspanyolların işgal ve idaresi altında bulunan Ada kaleye hü- cum etmek fikrini ileri dü. Hızır bey buna teşebbi le sultanın İspanyollarla olan mü- masebetiı derecesini anlamış olacaktı, İshak bey de kardeşinin fikri- ni tasvip etmişti. Cezayirde adedi çoğalan Türk- Ter de Hızır bey gibi, Ada kale- nin İspanyollar elinden alınması- mı istiyorlardı. İshak bey vaziyeti Oruç beye de bildirmek icap ettiğini ileri sü- rerek, yapılacak hücumun daha esaslı bir şekilde hazırlanmasını söyledi. Hızır bey üç bine yakın Türk muharibini başına toplıyarak giz- Nice tertibat almış ve Sultan Meh- medi — Türkleri bu fikir ve maksat- larından geri çevirmek kabil de- Gil. Zaruri olarak Adaya hücum Tunus sultani, kalenin vaziye- tinden çok emin olduğu için mi, yoksa hakikaten İspanyollardan öç alınmamasını muvafık bulduğu için mi süküt etmişti? Hızır bey bu muammayı hallet- mek istiyordu. Adaya sekiz çektirme ve alti büyük kalyon ile hücuma başlan- işli. Bir gün öğlene kadar fasılasiz ok yağmuru devam etti. Kaleden bir fert görünmüyordu. Kalenin surları çok yüksek ve hakikaten müstahkemdi. Hızır bey öğleden sonra kaleye iki kişilik bir heyet göndererek, kale kumandanından mukavemet etmeden kalenin teslimini İste- mişti İspanyol kumandanı inatçı bir adamdı. «— Ben Barbaroslara harpsiz eski pabuçlarımı bile teslim ede- meml> Tarzinda cevpa vererek heyeti | iyice tahkir etmişti. Hızır bey bu cevabı alınca hid- detlendi.. Hergün sabahtan akşa- ma kadar kaleyi dört tarafından şiddetli ateş altına aldı. muhasara on sekiz gün devam ettiği halde, kaleden bir tek İspanyol le hiç bir tarafından hasara uğra- mamıştı. Hızır ve İshak beyler bu mu- hasaradan, altı ay da devam etse bir müsbet netice elde edilemiye- ceğini Jerdi. Türk akıncılari Tunusa geldik- leri zaman yeni bir hadise ile kar- gılaştılar. Berberistan ordusunda Türkler aleyhinde garip bir hareket vardı. anlayınca geri dömüş | | | | | | Şeyh Salim isminde bir kabile reisi, başta Barbaros kardeşler bu- lunduğu halde Türklerin Cezayir. den çıkmalarını istiyordu. İshak ve Hızır beyler bir taraf- dan Oruç beye haber göndererek kendisini diğer gemilerle beraber merkeze davet etmekle berebar, diğer taraftan da Berberistan or- dusunun ileri gelenlerile temasa iz din kardeşiyiz, sizden memleketimiz çok iyilik gördü. Sana hakikati anlatmağa mec- burum. Demiş ve isyan hazırlığının iç- | yüzü hakkında şu izahatı vermiş- > «Şeyh Salim çok haris ve kıs- kanç bir adamdır. Bütün emeli Sultan Mehmedi mevkiinden düşü. rüp kendisi o mevkie geçmektir. Siz Sultan Mehmede müzaheret ettikçe bu arzusunun husulüne im- yoktur. Bunun için evvel Zi Berberistandan uzaklaştırmak lâzim geldiği kanaatındadır. Or- duyu bu suretle sizin aleyhinize kışkırtmıştır. Ben her ne kadar bu hareketinin kendisini bekledi maksada iriştiremiyeceğini söyle- dimse de bana inanmadı. Ordu üzerindeki üfuzumu kırdı. Maamafih bütün Berberiye as- keri onunla beraber değildir. Ba- şinda sficak üç bin kişilik bir kuv. vet vardır.. Ve yarın akşam zan- nederim ki sizin karargâhınıza ani bir hücum yapılarak evvelâ siz Barbaros kardeşlerin başları kesilecek, sonra birer birer ne kadar Türk varsa kılıçtan geçiri- lecekti > Hızır bey bütün varlığile çalış- ve düşmana karşı gi gerdiği bu memlekette yapılan sa- yısız yararlıkların takd işinden çok müteessir olmuştu. Demek ki o gece Türk kar hına baskın yapılacaktı? Hızır bey o dakikaya kadar bu- nu nasıl haber alamadığına şaşı yordu. rgâ- Berberiler işi bu kadar gizli mi tatmuşlardı? Oruç bey olsun imdada yetiş- miş olsaydı, bu mağlübiyellen doğacak mesuliyeti hiç olmazsa aralarında paylaşacaklardı. Hızır bey: — Allah bizimle beraberdir. Diyerek, pusuda şikârini bek- liyen yol kesiciler gibi, karanlık basınca bir tarafa sindi, ; Bütün Türkler silâhlıydılar... Fakat, bir şeyden haberleri yokmuş gibi görünerek hareketsiz yatıyorlar. İdi. Bu tabrikin önüne geçmesi mümkün olduğu halde ehemmi- yet vermiyen Sultan Mehmet © gece sarayında sevgili (Necmül- bahir) ile eğleniyordu. Artık Hızır ve İshak beyler an- lamışlardı ki, Sultan Mehmet te Barbaros kardeşlerin Berberiye- de kalmalarını candan arzu etmi- yordu. Gerçi Tunus sultanının halk üzerinde büyük bir nüfuzu yok- tu. Fakat, ne de olsa bir memle- ketin hükümdarı idi, Bu sıfatla ve Nazan otomobilin içinde ça tasını açtı, Son bir defa daha şük aynasına göz attı, Güzell ne emin gülümsedi, 32 yaşında idi. Lâkin çok genç gösteriyor. du. Kıpkırmızı dudaklarının etra- fında pudra ponponunu hafifçe gezdirdi. Otomobil bir binanın önünde durduğu zaman kalbi heyecan- dan kopacak gibi atıyordu. İleri- ledi, kapıcıya sordu: — Şekip bey burada mı — Şimdi gelir efendim... Oda- Nazan asansöre doğru ilerile- eta fenalıklı . Heyecandan geçiriyordu. İşte on dört senedenberi bekle- sene evvel tanışmışlar sevişmişler- di. O zaman Şekip otuz yaşın da genç bir şair idi. Zayıf, uzun- ca saçlı, ince bir adamdı. Nazan on sekiz yaşında idi. Şekip Na | zan için ne güzel, ne içli şiirler azmıştı, O zamanlar İzmirde idiler. Mehtaplı gecelerde sahile inerlerdi. Nazan Şekibin dizine başını koyar, yere uzanırdı, Genç #air o zaman Nazan için yazdığı şiirleri okurdu. Nazan gözleri ka: palı bunları dinlerdi. in işi gücü, kaza, cı yoktu. Nazanın baba — Bu adam bir baltaya sap ola- maz!, diyerek kızını genç vermemişti. Nazanı pek zengi bir adamla evlendirmişlerdi. Şe- kip te «bir baltaya sap olmak» in kalkmış istanbula gelmişi Kocasi ölünce Nazana büyük bi servet bıraktı. Güzel kadın se nelerce Şekibin aşkını kalbinde saklamıştı. Hayatta en büyük 'ar- zusu Şekip gibi bir kocaya mı lik olmaktı, İşte 14 sen& sonra Şekibin ken- için yazdığı şiirleri el çanta- — O şair ruhludur.. İş adamı olmak kendisini sıkar. İsterse hâ- lâ bir baltaya sap olmamış ok sun. Benim param beraber yaşa- mamıza kâfi... diyordu. içinde Şekibin şiirleri duran çantasını sıkı sıkı | tutuyordu. Asansör üçüncü katta durdu. Şe- ibin odasının önündeydi. Kapı da «Umumi müdür» yazılıydı. İçeriye girmek büyük bir me- Nazan: — Kim bilir... Bu kadar me- rasimden ne kadar sıkılıyor., di- yordu. Sorup soruşturdular | ve nihayet üstünde «umumi müdür» yazılı olan kapı genç dulun önünde açıldı. Mükellef döşen- miş bir oda... Köşede büyük ma- sanın başında şişman bir adam yaprak — sigarasının dumanları arasına gömülmüştü. Nazan ilk bakışta onu tanımadı. O iş rif, tüy gibi Şekip bu karşısmda oturan göbekli, şiş yüzlü, iyi bes- lenmiş bir bulduk köpeğine ben- ziyen adam mı idi? dan kalın uzun yaprak sigarası. nı çıkarmadan yayvan ne istese yapamazdı Türkler o gece mukadderatını bekliyen kurbanlık koyun gibi, boyut uzatarak toprağın üzerine | serilmişlerdi... Gözleri açıktı... Silâhları bellerinde takı- lıydı ve hepsi ti. Hepsinin yüreğinde bir iman vardı: Mağlüp olmıyacağız.. (Arkası var) yayları gerilmiş telefon, masanın kenarında belki 10-15 zil Telefonlar müte- madiyen çalıyordu. Şekip bazan iki, üç telefonu « Hepsile ayni zamanda - garip bir tarzda. konuşuyordu, Telefonların arası biraz kesi- Tince Şekip: — Efendim... dedi, size Remzi Razi beyi takdim edeyim... Ga- Zete muharriri Bir dakika müsaade edersiniz değil mi?, yle söyliyerek gazete muhaı Tirine döndü: — Buyurumuz. Suallerinizi sorunuz efendim. — Hayatta en büyük zevkiniz medir?...Sizi en ziyade hoşlandı- ran şey... Nazan heyecan içinde bekli- yordu; Şekip mutlaka şiirde, mehtapli gecelerden bahsedecek- w Müdürü umumi göbeğini tk rete titrete güldü: — ilâhi dostum... Tam bam telime hastınız. Benim en büyük midem birader. Bundan büyük zevk mi olur? Emin olun beyefendi en güzel mehtaba gü- zel yapılmış bir istakoz salatası- nı tercih ederim, En şairane bir guruba bakmaktansa fıstıklı bir patlıcan dolmasmı gövdeye in- dirmeği tercih ederi Ve emin olun ki hayatta mu- vaffak olmak için bu maddi ve hayat adamı olmak lâ- zımdır. Bu sırada gene telefon çal — Allo... Radyo i efendim?.. Aboneleriniz ai bir anket mi yapıyorsunuz gibi neşriyat yapılması faydalı mi olur diye soruyorsunuz?. Val- lahi beyim, Bana kalırsa radyoda yalmz borsa haberlerini verin, operalarmış, güzel operetlermiş, ince musiki parça- ları imiş. Bu gibi pestenkerani şeylere hiç lüzum yok. Yalnız borsa haberi verin... dedi, Arkasından önünde duran be- yaz boyalı şık telefon çaldı. Şekip telefondaki sesi işidince gülümse- di. Nazan onun bir kadınla ko- muştuğunu zannetti. Kalbi sizle- dı. Fakat içine acı bir teselli gel di. Demek Şekip bu derece iş adamı olmasma rağmen gene sevmek için bir vakit bulabiliyor. du, Bu da bir meseleydi, Demek hâl içinde eski şair günlerinden bir şeyler kalmıştı. Buna mem- nun oldu. N 4 uykusu bir gece takip eder, hederleir ve hiç bir seyden mmm olmaz. Her Müvalikyl i ba dnlenmiş b, vet ve ditenmiş inledi. Eger Tokanta keşfettim ki... Herif bin, yoğurtlu. pideli kebap yapıyor. Yeme de yanında yat... Bir pat- can dolması... Yerken 10 par- mağını.da beraber yutarsın alimi. allah... Müthiş azizim müthiş Bugün gel de beraber yemek yi- yelim... Gazete muharriri gidince oda ya daire müdürü girdi. — Efendim... O genç memur gene işine bakacağı yerde | ziyormuşl., Müdürü umumi dehşetli“ bir hiddetle kükredi: Derhal hesal de ressam vardı. Ben herife iş tarif ederim. O gökteki renkleri seyreder. Müee- sesemde böyle memur istemiyo- rum. O şiir yazmak budalalığın- da olan herifi hemen kapıdışari, Nihayet odada yalnız kaldılar. Şekip ona doğru — Oh.. Hele başbaşa kalabil- dik... Şimdi istediğimiz gibi 'nuşabiliriz, diye sedi. mehtaplı: gecelerinden, eki şi lerinden bahsedecekti. Jmumü müdür bi garası yaktıktan sonr yaprak si- — Bu sene incir mahsulü nasıl banımefendi?. diye sordu.. Nazan, uğradığı sukutu hayali belli etmemek dudaklarını asırdız — Fena değil efendim. — Üzüm istibsali ne merkez- de?, Galiba Amerika bu sene az — Malümatım yok efendim. — Peder gene değil mi? Tütün nasıl?. Ziraat bankası köylüye yardım. ediyor mu?, — Malümatım yok beyefendi.” Şekip doğruldu: — Ziyaretinizin sebebi nedir hanımefendi. Nazan müşkül vaziyette idi, “Aklına bir fikir geldi: — Şirketinize ait hisse tenet- almak istiyordum. müdür. Umumi Bir defter açtı. Bir düğmeye bastı, içeriye giren memura: Hanımefendinin emirleri neyse derhal yapınız.. dedi. Ayrılırken Şekip: — Gene buyurunuz hanıme- fendi... diyordu. Borsaya, hisse senetlerine ait bir işiniz olursa derhal emirlerinizi yerine getiri- ri Bir yıldız amam Her şey Tena görünün, İnsan huysuzlanı Bromural —Knol. komprimeleri Siz kurtarır, dünya tanır 8 Mösekkindir ve uykuyu demin eder ve biç bir zararı yoktur, bütün Kaoll AG, kimyevi maddeler fabrikaları, Ludwigshafen sRhim.

Bu sayıdan diğer sayfalar: