7 Kasım 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

7 Kasım 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 Teşrinisani 1934 Holivutun en şık yıldızı Avrupaya geldi Kay Francis sinema artistliğinin güçlüğünden bahsediyor Paris 27. (Hususi) — Holli tun en kıymetli ve en güzel artist- lerinden Kay Francis Avrupada bir seyahate çıkmış ve Parise gel miştir, Kay Francis First Nationsl şirketinin yıldızlarındandır. Gü- zelliğinden başka zekâsı ve şıklığı ile de tanınmıştır. Son zamanlarda sevimli in Moris Şövalye ile evleneceğine dair bir şayia çıkmıştır. Kay Fran- bundan evvel iki defa evlen- mişti, — İkinci | kocası artist Mac Kenna idi. Kay Francis, Mae Kenma ile üç sene beraber yaşamış ve geçende ayrılmıştı. Bu ayrı Şövalye ile evlenmek için olduğu musurran söylen Son haberlere şayiası doğru değildir. Fakat istik- balde böyle bir şey olması ihtimeli gok kuvvetlidir. Başka bir namla seyahat eden yıldız Parisin meşhur otellerinden birine inmiştir. Ken: mek için müşkülâtla bir saat ta- in ettirdim. Muayyen saatta otele gidince kâtibi beni güzel bir salo- a aldı. Beş on dakika sonra Kay Francis gayet zarif siyah bir ka- dife tuvaletle geldi ve pek nazik bir tavırla yaklaşarak ziyareti den dolayı memnuniyetini söyledi. Yanımdaki kanapeye oturdu. Artiste baktım, Cidden çok se- vimli ve pek güzeldi. Moris Şöval- yenin kendisine karşi bir meyil duymakla çok hakkı olduğunu takdir. ettim. Kendisinden Akşa- om okuyucuları için beyamatta bulunmasını rica ettim. Söze baş- Tadı — Evvelâ seyahatimden bahse- deyim. Nev Yorktan bir İtalyan vapuru ile Napoliye geldim. Va: purda güzel bir tesadüf eseri ola- Tak aziz dostlarımdan kontes Fra- Süye tesadüf ettim, Dostumun sa- yesinde pek kapalı olan alyan kibar âlemine girdim. Kontesin Napolideki villâsında bir kaç gün geçirdikten sonra beraber Roma- ya gittik. Romuda'bir sefaret balosunda veliaht prens Umberto ile Musso- Tininin kerimesi Adda Mussoliniye prezante edildim. Prens iki gün sonra beni sarayda yemeğe davet etti, Refikası prenses Ma ile beraber beni Prenses, çol Sinemayı pek sev kabul etiler, cından evvel Brükselde çok sine- i maya gi i. Romadan Venediğe gittim. Ora. da da bir kaç gün kaldıktan sonra Parise geldim. Venedikte tuhaf bir vaka oldu. Tesadüfen sinema gazetelerinde benim resmimin ya. Bina John Cilberte benziyen bir yesim basılmış, Herkes zannetmiş ki John ile beraber gizlice Vene- diğe gelmişiz. Gazetelerde hava- disler biribirini takipi ediyordu. Tebii hemen tekzip ettim. Zavallı John Cilbert bu patırtılardan ha- bersiz Holliyutta yeni doğan ço cuğu ve pek sevdiği zevcesile ya- giyor. Kay Francisin imzasile hediye ettiği resmi Şövalyeye misafir. oldum. Monakoya, Mon- tekarloya gittim, Oralarda ancak biraz başımı dinliyebildim. Esvap yaptırmak - mecburiye olduğundan Pariste bir kaç gün daha kalacağım. Ondan Amerikaya döneceğim. Mukave- lem mucibince bir çok filim yap- maklığım icap ediyor. Biz sinema artistleri hem rüz, hem de esiriz. Hürüz, çünkü memurlar gibi her gün muntaza- man çalışmağa mecbur değiliz. Eviriz, çünkü kumpanyalar ta nınmış artistleri ssirlerinden çok çalıştırırlar, Bir filim bitmeden ötekine başlatırlar. Bu suretle bü- tün hüreriyetimizi elimizden alır- lar. Ve esir ederler. Bizim hürriyetimize ve kazar- dığımız ücretlere çok gıpta eden- ler var amma işlerin içyüzünü bik seler bize acırlar. Bazan cehenme mi ziyaler karşısında, bazan ağı havada, gece gündüz, her türlü hava cereyanlarına karşi çalışmak çok güçtür. Bu meslek yüzünde genç yaşta ölen pek çok artistler vardır. Meselâ Barbara Lâmar, Rone Adore sinema kurbanıdır- lar. Rone Adore Kanadada karlar içinde çevirdiği bir filimde 80j almak neticesinde verem oldi İki sene sanatoryomda kaldıktan sonra, pek hazin bir surette dün- yaya gözlerini kapadı. Buna göre daha bir çok misaller vardır. Hepsi bu kadar değil, bazı aç- tistler de mütemadiyen tehlikeli zoller yaparlar. Bunlardan da çok kazaya uğrıyanlar vardır. Hülâ- #a sinema pek güzel bir meslektir, fakat bazan pek pahalıya malolı Sinema mesleğinde hoşuma gi miyen ikinci bir şey de ta uuymıyan filimlerde oyna: her aktör ile aşk sahnesi temsil etmektir. Maamafih bütün mah- zurlarına rağmen sinema artistli- ği çok iyi bir meslektir. Kay Françisin Moris Şövalye ve diğer artistler hakkımdaki dü- güncelerini gelecek mektubumda yazacağım. Sinema haberleri Hollivutun genç yıldızları ık ve « Londrada bir filim çe- virmeğe başlamıştır. Meşhur caz- bantçı Jach Hylton ve cazbant ta- kımı da bir filim çevireceki X Valântinonun eski karısı Nateha Rambova zengin bir ls- panyolla evlenmiştir. Kari koca #imdi Majorgue adasında Palma #ehrinde oturuyorlar, Şöhir meclisi azası ne düşünüyor? “Lüks hayattan evvel sıhhat ve afiyet isterim, Halkın sıhhi irşatlara çok ihtiyacı var Şehir meclisi âzası ile görüşür- ken bir şeye dikkat ettim. Bazan zadan hemen hepsi bir mesele üstünde ittifak ediyorlar. Meselâ şimdiye kadar görüştüğüm birçok Aza İstanbula iki köprüyü az gö- rüyorlar ve: — Mutlaka Eyüple Sütlüce ara- sinda bir üçüncü köprü lâzımdır... diyorlar. Yeni meclis âzasınm ekseriyet- le birleştikleri fikir bu köprü me- selesi. Buna mukabil birçok işlerde biribirlerine taban tabana zit fi- kirler söyliyenler var. Meselâ Ga- lip * Bahtiyar bey ve bedii işlere pek ziyade ehemmiyet ve- ren özalar: — Her şeyden evvel bir Şehir tiyatrosu, bir konservatuvar... de- 'dikleri halde bazıları da: — Evvelâ sıhhat için çalışalım... Sonra küks işleri!., diyorlar. Böyle söyliyenler daha ziyade doktor hiza. Doktor Ihsan Arif bey de sıhhat işini ber şeyin başında görenler arasındadır. Kendisi diyor ki: — Muhakkak. İstanbulun bir gok ihtiyaçları ve arzuları var. Fa: kat bu ihtiyaçlar, bu arzular pa- rasızlık noktasından yapılamıyor. Kocaman bir şehrin küçük bütçe- si bu arzularımızı içimizde bı kiyor.. Meselâ siz şimdi bana di- yorsunuz ki: «Güzel bir tiyatro- 02, gı bir konservatuvarımız ol- z İstemez misiniz?» Şüphe yok terim, Fakat kükş bir nihayet bir konfor meselesidir. Bence ghemmi mühimme tercih lâzımdır. Ehem meselelerin başında sıhhat işleri, sıhhat mese- İeleri gelir. Bu sıhhat işlerini, sıhhat mese- Konfor işlerini di Şimdiki halde bir Tepebaşı tiyat- romuz var, Bizi idare eder zan- nindayım, Ben «lüks hayat» tan evvel hal kımızın sıhhat ve âfiyette olması için çalışılmasını isterim. Meselâ Istanbulun başında bir tanzifat meselesi vardır ki hakiki bir dert- tir. Şimdiki helde belediyenin elinde bir kaç mükemmel kamyo- nu bulunuyor. Fakat gönül ister ki ber semtte bir veya bir kaç çöp kamyonu olsun... — Sıhhat meseleleri itibarile 1s- tanbulluların nelere ihtiyacı var- dır?. — Bana kalırsa halkımızın ev- velâ sıhhi irşatlara ihtiyacı var- dır. Halka şehri benimsetmek, şeh- rin kendi evi, kendi bahçesi oldu ğunu halka anlatmak Uluorta «hanak» diye yere tükü- Ten bir adamın uzun ve esaslı na- sihatlere ihtiyacı yok mudur?. Cumhuriyet devri gelinciye kı der bizde hiç kimse halkla al kadar olmamış, Bir «şehir terbi yesi» şehirde yaşamak usulleri öğ- retilmemiş. Fakat cumhuriyetten- beri halkımız günden güne şehir- de yaşamanın ne demek olduğu: nu, şehir vatandaşlığının, ayni şe- hirde yaşıyanların şehre karşı va- Zifelerinin ne olduğunu öğretiyor, — Bol para, geniş bir bütçe ol. saydı evvelâ İstanbul için ne işler görürdünüz? — Vallahi efendim. Buna ce vap verecek olursam bana «haya- Iât peşinde koşan doktor» cekler. Onun için bu suali #aade ediniz de cevap vermiyeyim. Lâkin şunu şu kadar söyliyeyim i para olsaydı kıymetli ve belediye reisimiz neler yap: mazdı neler, Cumhuriyet hükü- meti diye. valimiz izin ve onu temsil eden kıy- metli vali ve belediye reisimizin arı umranı ve maarifperverisi gözlerimizin önünde — duruyor. Hergün şehirde açılan mekteplere baktıkça insanın koltukları haki- i bir iftiharla kabarıyor. İstanbul, hakikaten idaresi çok iş bir şehirdir. Burada belediye i etmek büyük bir kudret olmağa bağlıdır. Istanbul Bursaya, İzmire benze- İ mez. Bursayı belediye reisi bir saat içinde fır döner, İzmir miha- yet iki buçuk saat içinde gezile- bilir. Istanbulda,bu muazzam şehrin heri semtinin ihtiyacını anlamak için günlerce tetkikat yapmak lâzımdır. — Sıhhi meseleler hakkında ne düşünüyorsunuz?. Meselâ süt me- selesi bir sıhhat meselesidir değil ii — Evet, İstanbul için süt me- selesi mühim dertlerden biridir. Fakat bunun için de gene «irşat» ve işaret elmek İsteri Belediye ne kadar tedbir alacak olursa olsun eğer sütçüde mesleki ahlâk denilen şey zayıf ise bu işin, önüne geçilemez. Belediye me- muru Topkapıdan gelen sütçünün sütlerini muayene eder ve: — Temiz, karışık olmıyan der, hakikaten o esnada sütçi sütü halistir. Fakat mahalle ara- sına girince sütçü güğümünü çeş- menin ağzına dayar ve terkos sü yunu akıtır. Belediye reisimiz çok hassastır. Bilhassa halkın sıhhatine karşı, Bu meselenin de ergeç kökünden sahi halledileceğine eminim. — Şehrin şimdiki halde sıhhati nasıldır” — Şehrimizin şimdilik sıhhati çok mükemmeldir. Fakat bittabi yollar yapıldıkça, caddelerdeki tozlar tamamile ortadan kaldı hınca sıhhat işleri daha ziyade dür zelecek Fakat evvelce de dediğim gibi evvelâ ehemmi yapmak, yani kon For ve lüksten evvel sıhhat işlerine ehemmiyet vermek lâzımdır. Abone Ücretleri Türçe SENELİK 1400 kuruş 2700 kuruş SAYLIK 750 > 1450 > SAYLIK 400 > 800 > JAYLIK 150 » Yasta ittihadıma dahil olmayanı ecnebi memleketler. Senelği 4600, allı aylığı 1800, 0g aylığı 1000 kuruştur. Bene “Adres tebdli için yirmi beş milermek indir Korüşluk pil Aşa Ya n İlarehane: Babul civan N Aomustuk Si 180,

Bu sayıdan diğer sayfalar: