16 Ocak 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

16 Ocak 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TAVUKÇULUK: Tavuk nezlesi İyi bakılmıyan kümes hayvanatında, bu mev- simde çok tesadüf edilen bir hastalık Tavuklarda, bilhâsa kışın görülen bu hastalık saridir. Burunlarının içini örten gışayı muhatinin bir nevi iltihabı- dır. Sebebi henüz malüm değilse de sari olduğu anlaşılmaktadır. Zayıf, iyi bakılmıyan kümes hayva- atında o görülmektedir. Yağmurlu ve rütubeli havalar, ezcümle soğuk hava cereyanı tavukların burun içindeki gışa- nn mukavemetini azaltarak nezlenin zuhuruna sebebiyet vermekte olduğu anlaşılmıştır. Bu hastalığa tutulan ta vukların o burunlarını her iki yanların- dan su akar ve müşkülâtla teneffüs eder- ler, Hayvanların işthaları kesilir, derman- #ız bir vaziyet gösterirler. Her ne kadar Üç dört gün sonra burun akıntısı kesilir. se de içinde Fazla tahrişat yaptığından burun deliklerini tıkar ve hayvan ağ- ından hava alınağa başlar. Bu âdi nez- müddeti pek azdır, bu vaziyette- ki tavuklar sıcak bir yere alınmalı ve kolay hazmedilir sıcak lâpalarla beslen- meli ve ılık sular vermelidir. Böyle beş on gün istirahate terkedilen tavuklar soğuğa çıkarılmalıdır. Sari nezleye gelince: Bu daha şiddet- lidir ve çek saridir. Bu hastalığa yaka- Yanan tavukların burun delikleri, gözün içerisi, nefes borusu içindeki gışayı mu- hati iltihaplanır, burun akıntısı daha şid- detli olur. Akan sularda mikrop vardir, bunlar vasıtai sirayettir. mikropların tavuk- Jorda tekessürlerine ve hastalığın şiddet- İenmesine sebebiyet verir. İlk günlerde Adi nezle alâimi gösterir, fakat bilâhare hayvanların harareti ço- ğahır, dermansızlıkla hayvanlar müşkü- lâtla hareket ederler. Tavukların gözler Rütubet, soğuk, şişer ve açamaz lar. Burun akıntı koyulağıp kokmağa başlar, nefes almak için tavuklar daima ağızlarını açık tutmağa mecbur kalırlar. Hastalık nefes borusuna da sirayet eder. bu takdirde tavuklar hırlamağa başlarlar. Hastalık bazı çok şiddetli bir şekil alır ve tavuklar nefes alamıyacak bir hale gelirler ve en nihayet 8 - 10 gün zarfında telef olurlar. Hastalığa muka. vemet edenler çok defa kurtulurlar. Tedavisi: Bu hastalığa tutulan tavuk- lan ayınp sıcak bir yere koyınalı, bu- run, göz kapaklarını, ağızlarını 96 3 - 4 nisbetinde asidbarik, veya $6 1 nisbe- tinde permanganat dö potas mahlülü ile yıkamalıdır. Hasta tavukların içecekle ri soya bir çay kaşığının üçte biri kadar Son turfanda doğünl çiçekler evlerde nasıl yetiştirilirler? Mn le MN Soğanlı çiçeklerin soğunları.: kökler» dirmek için, teşrin ortalarına doğru yer- lerine konmuş olanlar şimdiye kadar çi- çeklerini açmışlardır. Şimdiden sonra, köklendirilmek, çiçek açurılmak için de şu tarzda hareket edilir. Şekilde görüldüğü gibi bahçenin kuy- ta bir mahallinde 30 - 35 santim bir hendek açılır, bu hendeğin içerisine çi- çek soğanlarını havi saksılar konur, 30- anların saksılarda o donmaması, siçan- lar tarafından tahrib o edilmemesi için, saksıların üzerleri diğer boş sakmlerla, şekilde görüldüğü gibi örtülür. Bunlar üzerlerine, yaprak, ot, çam dalları ko- narak örtülür, daha üzerine de bir mik- tar takriben, 8 - 10 santim kadar top- rak konur, ondan evvvel de saksılar su- lanır. Bilâhare şubat ortalarına doğru saksilar topraktan çıkarılır. Bunlar sıcak yerlere konurlarsa, bir müddet sonra çi- çeklerini açarlar. Dışarlarda nergis, lâ- le, sümbül, koroslar bitip tükendiği hal de salonlarımızda henüz çiçek © açmış olurlar, Saksılara konacak © toprak O kumsal funda toprağı, yaprak çürüntüsü ile ka- ayık olmalı, Soğanlar saksıların ortala: rına konmalı. Saksıların su deliklerine birer ikişer çakıl koyarak kapanmama- sına dikkat edilir. Böyle daha ziyade in- kişaf etmek üzere soğanlı saksılar salon- lara konur ve çiçek ağtırılır. Resmimiz hendek içerisine konmuş saksıları göstermektedir. A soğan ekil miş saka, B boş saksı, C toprakta açılan hendeği ve içerisindeki saksıları göster- mektedir. AKŞAM'ın Ziraat mütehassısı karilerimizin suallerine cevap verecek (AKŞAM) ın ziraat mütehassısı her nevi ziraat bahislerine dair sorulacak suallere cevap verme- ğe hazırdır. Gönderilecek mek- tupların üzerine (Ziraat muhar- riri için) kelimelerinin ilâvesi 1â- zımdır. üç okka suya permanganat koymalıdır. Hastalıklı kümesleri bilâhare güzelce | temizlemeli ve dezenfekte — etmeli ve kurtulan tavuklar buraya koyarak iyi ve bol gıdalarla beslemelidir. İ SEVENLER YOLU | Edebi Roman Genç kadın ne yapacağını, ne vazi- yet alacağını bâlâ kestirememişti. Ne olacaktı. Geldikleri defa görüşmüşlerdi. Yemeklerini da- irelerine gönderiyordu. Bir kere onların eksikleri, şikâyet- gündenberi ancak iki leri olup olmadığını anlamak için | gitmişti. Yanında emektar Çerkes de vardı, Hatta doktor Demirhanla bu bâha- ne İle lâtife de ettiler. Genç kadın güzel Çerkes kızını gösterip: — Bakın doktor, bu da sizin taraf- 4 sayılır. Size o kadar uzak olmadığı mızı anlıyorsunuz ya! Doktor o keskin bakışlarile genç kadının gözlerine dalar gibi baktı: — Artık ona kendim Kadar emi- nim! Taze fulyaların suyunu değiştir. mekle meşgul olan Şerminin ehem- miyet bile vermediği bu cevap genç kadını şaşırttı. Nasıl da boş bulunup bu bahsi aç- mişti. Ve döktör ne cesaretle bu kadar Bürhan Cahid MORKAYA Telrika No. 83 mânalı bir cevap vermişti. Cevap belki tabii olabilirdi. Fakat cümlenin başındaki (artık) kelimesi olmasaydı. Doktor Demirhan bu kelimeyi kat- makla düğün günü dans ederken ken- disinden aldığı vaadi hatırlatmak is- tiyordu. Genç adam bunu söylerken ısrarlı bakışlarile içinde biriken heyecanla- rı ifade etmiş oluyordu. Kapanmağa başlıyan bir yarayı kanatan bu bakışlar ve bu bir tek ke- lime genç kadınm neşesini kaçırdı. Kalbinde hapsettiği zevklerle o kadar mesuddu ki bunu işa edecek, düşecek herhangi bir hareketten kaçıyordu. Ve doktor Demirhan düğün günün- denberi o kadar tabii ve sakindi ki! O günden sonra küçük köşke gil- medi, Bir akşam Şermin kocasını da bırak- miyarak onu ziyaret ettiler, Fakat bu sefer yalnız değillerdi. Ailenin en yakın dostlarımdan yaşlı bir hanım SEBZE BAHÇESİ: Güzel bir çit nebati Maklura Yeni ihdas edilen sebze bahçeleri et- safını sal örgülerin tahdid etmekle be: raber Mâlkura denilen şüceyr hâlindeki ağaçlardan dikilerek istenilen bir irti- fada yeşil çit yapmak ta kabildir. Makluta şüceyr halinde bir ağaçtır. Hemen kiş, yaz yapraklarını döktnez sık dikilirse gayet güzel, tabi yeşil du- var olur. Hayvan hatta insanlar bile ko- laylıkla geçemezler. Resmimiz böyle bir bahçede parsel- Şu tarzda yetiştirilir; Bahçenin etrafı 0 - 60 santim geni; inde ve 40-- 45 santim “derinliğinde Boydan boya bir hendek açilir, hendeğin içinde taş filan vand dışârt çıkarılır, dip toprak güzelce kabartır ve kabil ise bir miktar çürü- müş gübre ile toprak karışlırılı, buraya 2 - 3 yaşında veya daha genç. iyi ye tirilmiş Malkura fidanları iki sıra üzerine ve 30 - 35 santim fasılalarla çaprazvari dikilirler, hendek toprakla örtülür, yal nız ağzına kadar değil, on santim kadar boş bırakılır, bilâhare tamamlanır. Fidanları, sonbaharda, bu aylarda, en iyisi ilkbaharda yerlerine diktmelidir. sulanır, Bunların tütması için arasıra toprağı çapalanir Ve bu suretle hepsinin | tutmasına itina edilir. Ertesi sene ilkbaharında, fidanlar, şe kilde görüldüğü gibi, keskin bir makas- n boyda kırkılır, ksa budamp daha iyidir, biribirlerine çabuk girift ölurlar ve tedricen o boylanırlar. 2-3 sene sonra o kadar sik olur ki, kim- *e içine giremez. Bittabi her sene ilkba- harında ınuntazam budanması, kırkılma sı lâzımdır, aksi takdirde şeklini kaybe- der. bu suretle fidanlar Gazelemizde intişar eden ziraat çazılarının iktibası ve kitap, risale şeklinde neşri hakkı mahfuzdur. ye kadar geçirdi. Bü ikinci görüşmede doklor Demir- han çok tabii görünmüştü. Avukatı ile -gözüştüğünün ikinci günü genç kadın ufak tefek almak için İstanbula inmeğe karar verdi. Avrupa dönüşünde giyinmesine es- kiden fazla itina eden genç kadın bu- gün havanın da güzelliğini görerek limon küfü bir tayyör giymiş, ömuzu- na beyaz bir tilki dolamıştı. Kostümi- le ayni renkte olan şapkası koyu kum- ral saçlarını bütün parlaklığile gös- teriyordu. Wücudünün caxibeli hatlarını mey- dana çıkaran bu teyyörü içinde onu kolleji yeni bitirmiş bir genç kızdan farketmek imkânı yoktu. Kürkünün rengi, eldivenleri ve çantası ile ve kıvrak adımlarile bah- çeyi geçip caddeye çıkıyordu ki sabah gezintisnden yalnız olarak dönen doktor Demirhanla karşılaştılar, Genç kadın başile selâm verip yo- Tuna devam etmek istedi. Fakat dok- tor bu tesadüften o kadar memnun olmuştu ki bir badem çiçeğine benzi- yen bu hali ile onu bir saniye seyret- tikten sonra genç kadının gayriihti- yari uzanan elini kıymetli bir hediye gibi avuçları içinde hapsederek du- daklarına kadar götürdü ve zarif bir hareketle eldivenin açık düğmesin- lerin aralarını ayırmak için yapılan bir | j MEYVA AĞAÇLARI: ———— Ev bahçelerine dikilecek meyva ağaçları nasıl ve ne boyda olmalıdır? Bu aylar meyva fidanları ceği maahaza şubat ga- yesine kadar mey- va ağaçları yerle rine dikilebilirler Evvel © emirde toprağın © kirizme edilerek | hazırlan- mış, havalandırıl- müş olması lâzm- dır. Ağaçların, bilâ- hare iktisabi ede. &ekleri cesametle- ri nazarı itibare alarak fidanların ona göre intihab edilmesi zaruridir. Şehir dahilindeki evlerin bahçeleri ekseriyetle dar, vüsatleri mahdud oldu- ğundan bu gibi bahçelere di va ağaçları da bittabi Vasat öösamette veya tam bodur olurlar, Biz, meyva ağaçlarını umumiyetle yüksek, orta, kısa boylu olarak taksim ederiz. I — Yüksek baylu meyva ağaçları: Yerden itibaren 2 - 2,50 metre uzunlu. unda çıplak, dalaz gövdeleri olan ağaç- lardır. 2 — Ona boylu meyva ağaçla: Bu ağaçlarda gövdenin uzunluğu 1,25 - 1,50 metredir lecek mey- 3 — Kısa boylü meyva ağaçları: Bun- larda uzun gövde yoktur. Kısa boylu ağaçlar iki muhtelif grupa aynlırlar. Birincisi kısa olmakla beraber şekilleri muntâzam olup bunlar ipalya balinde yetiştirilir. Kordon, mahrut, eh- zam şekillerinde olduğu gibi, Bunların yetiştirilmesi, timar, idareleri ve budan- maları biraz müşküldür, Fenni vukuf sahibi o olmıyan amatörler (tarafından idaresi kabil değildir. İkincisi, şekilleri muntazam olmıyan, basit olan ve herkes tarafından yetişti: rilebilen kısa bodur meva ağaçlarıdır ki şehir bahçeleri için bunları tavsiye ederiz. Bodur meyva ağaçları toprağa yakın bir nokladan dallanırlar, bunların aza- mi 60 - 80 sentim yüksekliğinde gövde- leri vardır. Daha aşağı da olabilir. Bo- dur ağaçların idareleri kısa boylu mun- tazam şekilli ağaçlara nazaran daha ko- aydır. Zira bunların budanmalnı pek basittir. Bodur meyva ağaçlarında bir senelik fidanlar | - 1,80 metre mesafelerle ve budanmadan dikilebilirler. Bu fidanlar çabuk meyva verirler. Binsenaleyli er- ken meyva almak matlub ise, muhakkak bodur yetişebilecek, narin, daha zayıf la öptü Rakid bahar havasını yırlan bir kuş kanadı gibi genç kadının eli bir an- da avuçlarından kaçtı. Fakat bu güzel tesadüfle bütün heyecanı avdet eden doktor artık bir çılgın gibiydi. Ne yaptığını bilmez bir halde ka- çırdığı bu eli tekrar yakalamak iste- dı Genç kadın çevik bir hareketle bir adım geri çekildi ve kim olursa olsun karşısındaki erkeği külçe haline geti- recek bir bakışla onu süzdü. Doktor eriyen bir kalay parçası gi- bi değişivermişti. Biran içinde bulut- lanan gözleri yere indi, Susuyorlardı. Genç kadın yoluna devam etmek için adımını atarken doktorun nemli göz kapakları dudaklarile beraber hareket etti. — Gene kaçıyorsun. Vaadini unu- tuyorsun Nermin! Genç kadın o kadar değişmişti ki gözlerinde çakan şimşekler gittikçe kımılcımlanıyordu. Ağır ve sert bir sesle cevap verdi: — Siz de bana vaad ettiğiniz hür. meti unutuyorsunuz! Dudaklarından mermi gibi fırlıyan kelimeler doktoru sendeletti. Bunu ummamış, beklememişti, Onun için den görünen bileğini hafif bir temas- | ezilmiş görünüyordu. 16 Kânunusani 1937 e OKUYUCULARIMIZIN SORGULARINA CEVAPLAR Heybelide bağ Şişli bayan Seniha Hulüsi: Heybelide de, diğer adalarda olduğu gibi, bağ yapı mak kabildir. Ancak yerinizin, şimdi has“ zırlanmış olması, yani girizme edilmiş âzımdır. Şayet yeriniz hazif ma çubuklarının bu aylarda" yerlerine dikilmesine si niz. Çubukları | - 1,50 metre faslalarl” dikmelidir. oldi ğundan daha seyrek dikilmesi doğru des f I bulunması ise, aşık devam ede yerlerine Yeriniz az ğildir İ Çubuklar dikilirken aşılanmış ve il kısmının toprak yüzünde kalmasına top* rak içerisine gömülmemesine dikkat et mek lâzımdır. Aksi takdirde zamanla bağlar Flokseraya yakalanırlar. Şayet yeriniz hazır olmadığı cihetle, çubuklar bu aylarda o dikilemezlere, ilkbahara kadar, asmalara su yürümeden önce, dis kilmeleri lâzımdır. Aşılı, köklü çubukları Erenköy as ma fidanlığından ufak bir bedel muka- bilinde tedarik edebilirsiniz. Yalnız bağ ihdas edeceğiniz yerin Heybeli olduğu" pu zikretmeniz lâzımdır ki, ona göre çi, buk versinler. Ziraat sahifemiz. Okuyucularımız her hajta bu sütunlarda ziraate git müteaddit yanlar ve mülehassıstmıza s0r- dukları meselelerin cevaplarını bulacaklardır. yetişmiş fidanları intihab etmek lâzım” dır. Mamafih ev bahçelerine bodur ağaçlarla beraber kısa boy veya ort boy ağaçların kanşık olarak dikilmesi daha ziyade tavsiye edilebil Bodur meyva ağaçlarının kökleri pek sathi gider, onun için toprağın iyi güb- relenmesi, bellenmesi lâzımdır ve biraz rahb olması, ârasıra sulanması iktiza eder. Her cins ağaç bodur şekle gele- mezler, Bodur şekle en müsaid ve ol gun olan şeftalilerdir. Genç şeftali fi- danları dikilirken bir defa budamırler, ondan sonra öyle bırakılır. Bu tarzda yezda yetişen şeftalilerin ömürleri ancak 10 - 15 senedir. Ondan sonra tekrar tec»! did edilirler. ' Şeftalilerden sonra elmalar da bo- dur şekle elverişlidir. Bodur şekilde el- ma ağaçlarının meyvası iri, muntazam ve nefis olur. Armut ağaçlarının bodur olarak yı daha münasiptir. Erikler. vaz ve vişneler bodur ağaç olamazlar, ayva keza. ağaçların ne çekilde dikile- ceği hakkında bundan evvelki yazıları- mızda izahat verilmiştir. Resmimiz dört yaşmdaki bir meyva ağacım gösteriyor. Fakat bu seri mukabele cins atın sırtına inmiş kırbaç tesiri yaptı. O ezilmiş, erimiş gibi görünen ada“ mın yüzü birdenbire Karıştı. Zanfı ve gururu iki ayaktan şahlanmışlardı. 'Tıpkı Simeringde olduğu gibi yüzü peslı bir tunç hali aldı. Boyun damar- Yarı kabardı ve gözlerinde alevler p ladı, Tehlikeyi sezen gen, kadın ikinci &dımını atmak için hazırlandı. Fakat” döktorun yay gibi açılan ili kolu bir kiskaç gibi bileklerine geçiverdi. | Çılgın gibi ne yaptığını bilmiyen doktorun yalvaran sesi damla e dudaklarından döküldü; — Yapamıyorum Nermin, yapamıs" yacağım. Seni böyle ceylân gibi kat», şımda görünce mukavemelim kınlıs yor, Gözlerinin hayaline kanamıyo«! rum. Ayni bahçenin duvarları içinde olduğumuz halde seni göremiyorum, Kaç gündür belki bir tesadüfle seni görebilirim diye köşkün etrafından ayrılmıyorum. Hareketimden utandı, ğım halde hislerime hâkim olamıyo« rum, Sana hürmet edeceğimi vaad ettim. Fakat seni göremediğim 7a0 man irademi kaybediyorum, Beni de“ i edeceksin Nermin, Seni şu taptaz/), bahar içinde doya dova seyretmeme olsun razı olmaz mısın? i (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: