2 Şubat 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

2 Şubat 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Davis kupasını bu sene hangi millet kazanacak ? Von Cramm “İngiltere artık kupayı kaybetmiştir ,, diyor; Perry ise Amerikanın alamıyacağını söylüyor Almanyanın birinci tenisçisi von Cramm bir makalesinde diyor ki: «Fred Perry'nin profesiyonel oyun- lar tarafına geçmesi hakkında nedü şündüğümü çok sordular ve onun ye- rinde olsam ne yapacağımı anlamak istediler. Pekâlâ, evvelâ söylemeliyim ki, Perry. nin kararı beni hiç hayrete düşürmedi ve onun yerinde olsaydım ben de ayni şeyi yapardım. Austin'de esasen ben- den evvel ayni şeyi söyledi. Perry'nin hakikatte hiç bir sanati yoktu ve spor hayatının en şerefli noktasında bülü- nuyordu. Kendisi için en müsaid bir zamanda, dünyada herkesten fazla ka biliyetli olduğu ve müstakbel hayati için az çok bir teminat teşkil eden bir sanati niçin intihap etmesin? Herkes tabiatine ve liyakatına uygun bir sanat seçmek hakkını hsiz değil midir? Perry kendi niyellerine aykırı bir sanata sü- Tük etmeğe mecbur kalmaksızın bir in- tihapta bulunmak imkânina malikti. İngiltere en büyük oyuncusunu ve dolayısi'e Davis kupasını kaybetii, Bi- zi bıraktığı için Perry'ye en ufak bir itapta bulunmağa hakkımız yoktur. Kendisi için en iyi şekilde hareket etti ve bize, yalnız çok büyük bir tenisçi deği, dalma «temiz oynıyan» bir spor- cu rakip kaybettiğimize müteessif ol- maktan başka bir şey düşmez. Beni alâ- kadar eden cihet, artık kendisini mağ- Jüp etmek fırsatını bulamıyacağım. Perry'ye galebe çalmak benlim için zah- metli spor hayatımın dâima en büyük mükâfatı idi. AÇIK TURNUA Amatörlere ve profesiydnellere açık bir turnuadan çok bahsedilmektedir. Böyle bir turnuayı yakında görebilece- ğimizi zannetmiyorum. Bunun için, dünya tenisinin en iyi amatörlerinden birçoğunun, bu gibi turnualar organi- ze etmeğe beynelmilel federasyonları mecbur etmek için, amatörlüğü terket- meleri lâzımdır; zira artık o zaman büyük seyirci kütleleri için halis ama- törler arasındaki turnuaların bir cazi- besi kalmaz. Halbuki şimdi: vaziyet bu değildir ve bunun içindir ki, Perry'nin Milli küme talimatı hazırlanıyor Öğrendiğimize göre, milli küme- nin şehrimizdeki alâkadarları dün futbol federasyonu resi H. Emin ğa matuf noktaları görüşmüşler- dir, Esaslı noktalar tamamile tes- bit edildikten sonra federasyon re- isi bunları bir talimatn#me haline ifrağ edecek ve tasdik edilmek ü- zere, ihtimal bir Ankara seyaha- tinde, Türk spor kurumu umumi merkeizne tevdi edecektir. Dün görüşülen ve iptidai bir ka- Tara varılan meseleler arasında fikstür ve şehirler arasi maçların- da takım kadrosu vardır. Bundan başka bir futbolcünün bir mev- sim içinde iki mıntakada Oynuya- maması esas İtibarile kabul edil- » miştir. Bunlardan sonra, sahaya çıkamıyacak veya maçı yarım bi- rakarak sahadan çekilecek takım larla hakemler tarafindan öyun- dan çıkarılacak veya sahayı bıra- karak çıkıp gidecek futbolcüler hakkında muhtelif cezai hüküm. ler tatbik edilmesi görüşülmüştür. Maç hakemlerinin futbol fede- rTasyonunca intihabı esas olarak kabul edildikten sonra şehirler &- rasındaki maçlarm Organizasyo- nuna aid mali noktalara geçilmiş, fakat vaktin müsaadesizliğinden bunların görüşülmesi bugüne bi- rakılmıştır. Bu sabah toplantıya #evam edilecektir. için kolay değildir. Fikrimee kupayı Amerika, Avustralya ve Almanyadan biri alacaktır ve gelecek sefer için ken- dimize bu hususta, şimdiye kadar na- sip olmamış bir şans vermek cesaretini kendimde buluyorum. RAKİPLERİM Gelecek mevsimde en büyük rakip- lerim şüphesiz Amerikalı Budge İle Avustralyalı Guist olacaktır. Budge bana, ikisinin en kuvvetlisi görünmek» tedir, Fransa -birçok vesilelerle söylediğim gibi- hakiki birer ümid sayılabilecek birçok genç oyunculara maliktir; fakat bunların hemen 1937 senesinde Davis kupası mücadelesinde memleketlerine galibiyet şansi vereceklerine de inana- mam. Bü tenisçilerin tecrübeleri ve mukavemetleri henüz oldukça noksan- dır. Fakat, birkaç sene içinde ve belki Von Cramm kore dünya tenisinde değilse bile Da- yis kupasında büyük bir değişiklik yap- maz. de 1938 de Fransa Davis kupasının en Bu büyük kupa, herhalde, şimdi İn. | Kuvvetli namzedlerinden biri olacaktır. giltere için iyice kaybolmuştur. 1937 ZEVKİM İÇİN OYNUYORUM senesinde kupayı hangi milletin kaza- nacağı sorusuna cevap vermek benim Hastalığımdan sonra geçen mevsim nihayetlerinde İtalyada ikinci sınıf tenisçilere karşi uğradığım şaşırtıcı mağlübiyetler için beynelmilel &por matbuatında çok tenkid edildim. Her oyuncunun, bilhassa amatör oldukça yenmek'kadar yenitmeğe de hakkı ol- duğu düşüncesindeyim, Kendim için, bu mağlübiyetler hiç bir zaman bir su- kutu hayal olmadı, çünkü uzun bir hastalıktan henüz tamamile iyileşme- diğimi ve mutad formum dışında oldu- ğumu pek iyi biliyordum. Sadece tam formu dışında olduğu ve halkın alıştığı galebeleri tekrarla- mağa muktedir bulunmadığı için bir insanın sporunu bırakması lâzım ge- leceğini zanetmiyorum. Tenisi yalnız yenmek için oynamıyorum, zevk duy- duğum için oynuyorum. Ve formunda olmadığım zamanlar oynamakla daha Perry ne diyor? çabuk formumu buluyorum. Bugün, herhalde, tamamile iyileştim. Birkaç zamandanberi, profesiyonel şampiyonumuz Nüsslein'in refakatin- de olarak takım arkadaşım Henkel ile birlikte kapalı kortlarda bir bedeni ha. Karşı karşıya reket antrenmanı takip etmekteyim. «<New-York Herald» gazeetsi tenisçi İNSAN YEMİN ETMEMELİ Fred Perry İle bir mülâkat yapmıştır: | (oİnsan caslal, dememeli, ben de bir — Bu seneki Davis kupası hakkında | gün profesiyonel olmıyacağıma yemin fikriniz nedir?, edemem; fakat şimdilik de böyle bir şey — Amerika kazanamıyacak. Kupayı | düşünmüyorum, Amatör olarak, dos- tum Perry'nin yaptığı gibi ifa edilecek birçok vazifeler var; Büyük Wimbledon turnuasında ve Davis kupasında kazan. mak. kazanmanın sırrı, İr's müsabakaları ka- zanabilecek iki oyuncuya malik olmak- tır. Ben amatör iken İngilterenin böy- le iki oyuncusu vardı: Austin ile ben. Ben her aman Avustin'in iki galebe ala- bileceğini düşünrdüm, o da benim için ayni şeyi düşünürdü. Bu suretle hiç bir zaman sıkıntı çekmedik. Halbuki Amerikada böyle değildir. Amerikanın mükemmel bir dabi takımı vardır: Budge - Mako, Fakat Budge ay- ni zamanda singi oyuncusudur ve Ame- rikanın kazanması için iki galebe te- min etmek mecburiyetindedir. Bu da kâfl teminat değildir, Amerkiaya ikinci bir singi oyuncusu lâzımdır ve Ame- Tkanın şimdi takip ettiği usullerle bu ikinci oyuncuyu nereden bulacağı- nı bilemiyorum. — Sizin yerinize geçecek oyuncuyu İngiltere nasıl bulacak?, — Bizde birçok genç oyuncular var. Austin birinci tenisçi yerini alacak Hiç işitmedöiniz birçok yeni yıldızları yeliştirmekteyiz. Benimle Austin birin- ci rolleri oynarken bu gençlerin yüksel. mek şansları yoktu, bununla beraber sıralarını bekliyerek çalıştılar. Ben or- tadan çıkınca ikinci yeri almak için bunlar arasında müthiş bir mücadele başlıyacak. Amerikada gençlerin böyle bir şans- ları yoktur. İyi turnua oyuncusu va- ziyetine girinci her tarafta oynatıyor- lar ve her şekilde istismar ediyorlar, Bu- nun için hiç bir zaman iyi bir Davis ku- pası tenisçisi olamıyorlar, Sporanketi Ne düşünüyorsunuz? Bugün, bir spor anketi Açıyo- ruz. Okuyucularımızdan aşağıda sorduğumuz beş noktaya cevap vermelerini rica ederiz. Gönderilecek cevapların üstüne «Spor anketi cümlesinin yazılma- sı ve cevapların yirmi satırı geçme» mesi lâzımdır, 1 — Futbol milli takımımız fut- bolcülerinin seçilmesi, bazı memle- ketlerde olduğu gibi, bir tek seçici- ye verilmek icap etse, tek seçici ola- rak kimi münasip bulursunuz?. 2 — Sporda sırasile en fazla sev- diğiniz beş şey ne dir?. 3 — Yağlı, Grekor Rumen ve ser- bes güreşten hangisini tercih eder- siniz?. 4 — Size 1937 senesi spor işlerine sarfedilmek tzere yüz bin lira ver- seler bu parayı nölerde kullanır- sınız?, o « 5 — Sporda size beş şeyi menet- mek salâhiyet ve kudretini verseler neleri menedersiniz?, SARAY ve BABIÂLİNİN İç YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdır. Tefrika No. 824 İttihad ve Terakki cemiyeti meşrutiyeti ilân ederek son ameliyata meydan vermedi, fakat. 1907 teşrinlevvelinde İzvolski Viya- naya geldi. Derentai ile birlikte Ma- kedonyada adli teşkilâtın ıslahı için bir program çizdiler. Bu prog- ramın tatbiki Osmanlı padişahının Makedonyada hâkimiyet haklarını ars tık tam lâfzi murad denilebilecek bir duruma getirecekti. Devletler himaye- leri altına aldıkları Giridde böyle bir si- yasi usul tatbik etmemişlerdi. Make- donya için yepyeni bir siyasi şekil bul- muşlardı! Beş senedenberi yapmağa çalışıyor göründükleri ıslahatın cez- ri faldesi olamıyordu; bunlarla mem- İekete refah ve sükün gelemiyordu. Onlar da muvaffakıyetsizlikleri Os- manlı hükümetinin sırtına, onun sui- niyetine ve beceriksizliğine yüklete- rek bunu bütün idare şubelerini ken- di ellerine geçirmeğe vesile tutuyor- lardı! Rusya ile aralarındaki itilâfa artık ehemmiyet vermeğe lüzum görmiyen ve başlı başına menfaatler temini yo- Tunda bir siyaset takibini tercih eden Avusturya Âdeta kendisine rüşvet gi- bi Yenipazar sancağından geçecek bir demiryolu imtiyazı verilecek olursa Makedonyada Osmanlı adliyesine İliş- memeği Babıüliye el altından vadet- ti ve 28 kânunusani 1908 de bu imti- yazı aldı. Avusturyanın bu yolda hareketi ile Makedonya hakkında Avusturya - Rus- ya itilâfı tamamen ortadan kalkmış oldu. Ancak Rusya ile İngiltere adli 1s- lahat meselesini yüzüstü bırakmağa razi olmadılar. İngütere kralı ile Rusya çarı ara- sında 9 ve 10 haziran 1908 günlerinde (Reval) de vaki olan mülâkatta Ma- kedonya ıslahatının adilyeye de teş- mil suretile tevsti kararlaştı. Viyana Mürzsteg, Reval programla» n Makedonya kıtasını Osmanlı idare- sinden çekip ayırmak için Avrupalı- larca yapılan tertipleri gittikçe kat'i- leştiren merhaleler olmuştur. Altı devlet, Avusturya - Macaristan, Rusya, İngiltere, Fransa, İtalya ve en uzakta kalmış görünen Almanya Ma- kedonyayı siyasi bir deneme sahası haline getirmişlerdi. Yanyana, çarpışmadan, muhteli- ten ve müştereken dünyanm $u kü- cücük parçasını idare edebilecekler mi 1d1?. Bu devletleri tahrik eden hiç te in- saniyet ve uhuvvet duyguları, fikirle- Tİ değildi. Besledikleri siyasi, mülki gayeleri pek örtmeğe lüzum görmü- yorlardı bile! Hıristiyan o Makodonyalıları şimdi okşayıp kucaklıyorlar ise bu sonra onları boğmak için olmasa bile siyasi boyundurukları altıma almak içindi. Yeni bir sivasi plân ile Avrupa için- de müstemleke gibi yerler elde ede- eeklerdi!l Makedonvanin bu taksimin- de İngilizler en küçük, fakat gailesi nisbetle en az, serveti en çok olan, Çanakkale boğazına da en yakın bu- lunan kısmını almışlardı. Ruslar Makedonyanın merkezinde yerleşmişlerdi. Avusturyalılar isgalleri altında bu- lunan Bosnaya muttasıl Taşlıca ve Yenipazar saycaklarının cenubuna tesadüf eden Kosova vilâyetile nüfuz sahalarını genişletmişlerdi. İtalyanlar eski Roma devletinin şarka doğru bir geçit yerinde bulunu- yorlardı. Fransızlar da müttefikleri ile dost- ları Ruslarla İngilizler arasında yer tutmuşlardı. Bulgaristana, Yunan!stana, Sırbis- tana Makedonyadan pay ayrılmıya- enktı. Bu üç Balkanlı hükümetle biraz ötedeki Romanvaya ancak Makedon- yadaki millettaşlarının Avrupalılar idaresinde nihayet rahat ve refaha najl olmuş bulunduklarını görmek düşecekti! Ecnebi boyunduruğu altın- da bir rahat ve refah! 1902 ve 1903 Bulgar ihtilâllerinde dökülen kanlar Bulgarlara, teşkil! ettikleri komitele- rin sarfettikleri kanlı gayretlerde Yu- nanlılarâ ve Sırplara encak böyle bir teselliyi kazandıracaktı! Rümeli vilâ- yatı şahanesi müfettişi umumisi Hü- x i Makedonyada umumi müfettiş Hüseyin Hilmi paşa seyin Hilmi paşanın resmi hayatının en parlak devri elli bin kuruş maaş ile Makedonyada kaldığı altı sene ka- dar müddet olmuştur. Vakıâ Hüseyin Hilmi paşa Makedonveda iğtişaşların. kökünü kazımış değildir. Ancak bu siyasi muvaffakıystsizliği karşısında idari muvaffakıyetleri çoktur. Bir defa müfettişiiğinin üçüncü se- nesinden itibaren irtikâb ve irtisanın önüne geçti. Memur azlinde gösterdi. ği şiddet ve sürat bazı haksızlıklara meydan vermiş olsa bile bunların ye- rine müstail memurlar celbile üç vi- lâvette muntazam işler bir idare ma- kinesi kurdu. Bu suretle ecnebilerin gözünde de ehemmivet ve kıymet ka- zandı, Umumi müfettişlikte kalması- nı onlar da İster oldular. Mevkii bu suretle kuvvetlenen Hü- seyin Hilmi paşa jurnalcıların serrin- den azade kaldı. Merkezin müstebi. dane hereketlerine Üç vilâvet halkı- nın hukuki masuniyetlerini temin edebildi. (1) © Hüseyin Hilmi paşa yanındaki ajan sivillerle, jandarma tensik hevetile, maliye komisyonile daima anlaşarak, kararlasan ıslahatın tatbikatına bü- tüm diravelini, gavret ve faaliyetini sarfederek ecnebiler nezdinde itiba- rını arttıra arttıra RAbâli nezdinde de hiçbir yazdığı reddolunamıyncak de- recede nüfuz sahibi olmuştu. 1907 ve 1908 senelerinde onun şahsiyeti İs- tanbul hükümetine o Makedonyada tutunacak bir dal gibi görünüyordu. Fakat dahili, harici, yakın. uzak o kadar emeller uyandıran Makedon- ya meselesi bir müfettişi umuminin dirayet ve gayreti, kazanabildiği iti. bar ve nüfuz ile hallolunabilecek bir 1ş değildi. İstanbnlda elçiler artık Ma- kedonva meselesile uğrasmaklan bik- mış görünüyorlardı. Hem onların bu sırada maden, demiryolu gibi imti- yazları koparılmak icab eden işleri de pek çoktu! 'Babiâli her yeni ıslahat hamlesine karşı şu nekaratı tekrar ediyordu: (Osmanlı: hükümeti devletleri hoş- nud etmek için elinden:geleni vanıvor. Üç vilâyette devam eden emniyetsiz- Iikten ve kargaşalıktan herkesten zi- yade ıztırab içindedir. Fakat eğer Av- rupa Sofyaya, Belgrada, Atinava me- tanetle meram eninisa ve bu Balkan hükümetlerinin çetelere silâh, para vermesin! menefse nizam ve intizam kendi kendiliğine avdet ederdi.) Devletler Balkan hükümetlerine bu volda tebliğnt vaptıkca onlar da hu- dudlarda muhafaza tertiblerini almış bulunduklarını, ç*felere hiç bir sü- retle yardım etmediklerini, çeteciliğin kendilerinden büsbütün ayrı bir teş- kilât olduğunu, bunların teşekkülün- de #mil olan sebsp Makedonyada hal- kın sefaleti ve Osmanlı memurlarının ( Devami 11 nci sahifede ) (1) Ben bunu nefsimde tesrübe et tim: Ohri kaymakamı iken İttihat cemi- yetile münasebetimi gösteren bir varaka Hüseyin Hilmi paşaya takdim olunmuş- tu, Bununla beni nefyettirmekte onun için hiç bir külfet yoktu. Yapmadı. nk elm BY PM aa |

Bu sayıdan diğer sayfalar: