2 Şubat 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

2 Şubat 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Şubat 1987 Evlilikte saadet reçetesi “Gençkızlar erkekler gibi hayatlarını kazanmalı sonra evlenmelidirler,, Ne kadar iyi olursa olsun, kaynana ile yaşamak d Perdeleri inik, dışarıdan caddenin gürültüsü işitilmiyen sessiz bir sa. ' lon... Duvarda el yazılarile meşhurla- rın fotogrefları... «Sevimli şalremiz Şüküfe Nihal hanımefendi> «Abdül- hak Hâmid» «Süküfe Nihale... Lüsyen Abdülhak Hâmid»... Karşıki duvar- da MUW Müdafaa vekili General Kâ- zim Özslpın İthaflı bir fotografı.» — Şair Şüküfe Nihal bu sessiz salona, İ bir hayal sess'zliğile süzüldü. Salonun en gölesli köşesindeki geniş koltuğa Bömüldü. Evvelâ bana Babıhli cadde- sinin bavadislerini sordu. Sonra ben | Ona sormağa başladım: — Evlenmek için en münasib yaş | | Mangisidir? Kıflar için... oğru değildir — Herhalde katiyyen yirmiden aşa» i Ğ olmamalı. hattâ ben biraz daha Şikarek yirmi beş diyeceğim... Eğer kendisini . tahsile Mutlaka viiksek tahsilini yapmış ve © İstikbalini temin etmiş olmalıdır. Eğer okuyan bir kız öeğise mutinka haya- tını temin etmeli, hayatını kazanma» Mıdır... — Demek siz, evlenecek kızın mut- Yaka iş sahibi olmasına taraftarsınız. — Mutlaka... Para cihetinden ka- dın, katiyyen kocasının eline bakma- malıdır, Kadının pek çok parası olur da çalışmıyabilir. O başka... Fakat Parası olmıyan bir kadın kocasına Zerre kadar yük olmamalıdır. — Kadınla erkek arasında ne ka- dar yaş farkı olmalıdır? — Ben kadınla erkek arasında öyle çok yas farkına katiyyen taraftar de- #illim; Hele para izdivaçlarında büyük bir yaş farkına göz yumulmasını en büyük zillet telâkki ederim. Genç bir mun parası için yaşlı bir adama Yarmasını #kendini satınaks», evücu- dünü kiralamak» addederim. — Arada yaş farkı olduğu halde Acaba bir ask izdivacı yapılamaz mu?.. — A.. tabil... Bunun da müstesna- var.. messlâ Lüsyen - Abdülhak Hâmid... En güzel, en güzel bağlar- dan biridir bu... Öyle erkekler vardır ki yaşları çok ileride olmakla beraber Kendilerini sevdirecek bir çok mezi- Yelleri vardır. — İdeal bir çift vücude getirmek İçin bir erkekte en başlıca aradığınız #eyler nedir?.. Güzellik mi? Kuzanç Tu? Şefkat mi?. — Güzelliği ilk plânda katiyyen Brâamam, Güzellik nihayet muvakkat bir tablodur. Tesiri geçicidir. Asıl me- Sele işte o tesiri devam etiirmededir. Bir erkekte en çok aradığım sev ince- çok heyecan kabilyeti, azami şef- kat... Katiyyen monoton ve usandı. Ncl olmamasıdır. Erkek tam manasi- le centeressan» olmalıdır. — Maddi! güzellik itibarile?.. — Ben etli canlı insanlardan hos- lanmam... Daha ziyade keskin hatlı Üpleri güzel bulurum. Bilhassa erkek- te yüz güzelliğinden ziyade vücut Büzelliğinin ehemmiyetli olduğuna kaniim... Sonra ben erkek olsaydım, herhalde bir kadında en mühim gü- #ellik olarak el ve ayağın güzelliğine dikkat ederdim. — İdeal çiftin teşkili için, yani ey- lenmek için aşk lüzum mıdır? — Tabit.. birinci şart. — Acaba mesud çift akrabalarile, meselâ kaynanalarile mi oturmalıdır? Yoksa yalnız m? — Ben karı kocanın Kâtiyyen kay- Yanalarile oturmalarına taraftar de Öllim. Hattâ insanın kaynanası ne ka» dar iyi insan olursa olsun... Ben ba- Zan sabahleyin kalktığım zaman ken- di kendimden sıkılırım, Ahlâkı, tabiati, terbiyesi ne kadar İYİ olursa olsun böyle bir zamanda in- #an düşüncesi düşüncesine uymıyan, tamamile başka bir terbiyede yetişen, Yiyadları, her şeyi farklı olan birisile Bünlerce nasıl yaşıyabilir? İnsan senelerce beraber yaşadığı, vermiş bir kızsa © Şair Bayan Şüküfe Nihal onun bütün huylarını kaptığı annesi- ni bile bir zaman geliyor ki bırakı- yor, ondan ayrılıyor.. bu ayrılma ni- çin midir? Ayrı ve yalnız bir yuva kurmak için değil mi? O halde?. Bence insan tek bir odada yaşamalı. fakat kendi kendine olmalıdır. Lâkin mecburiyet olursa tabil buna da katlanmak basit bir terbiye mese lesidir. — İdeal çift saadeti için kırda mün- zevi mi yaşamalı? Yoksa şehirde eğ- lenceli ve gürültülü bir hayst mı süre meli?, — Ne o, ne 0?.. Saadet için kayıtsız- hk şarttır. Bazan inziva “İhtiyacını duyarsınız. İste o zaman mümkün olursa insan inzivaya kaçmalı... Ba- zan da inziva insana korkunç gelir.. o zaman da şehre, eğlenceye ve gürül. tüye koşmalı... Bunları birleştirmek te ekseriya mümkün olamaz. — Allenin saadeti için çocuk lâzım mıdır?. — Ailede çocuk bazan büyük bir sandet, bazan da büyük bir felâket olur... Çoruk biribirlerini sevenlerin saadetini arttırır. Lâkin anlaşama- mış çiftler için de, bilhassa kadın için mühim bir felâket sebebidir. Meselâ kadın hayatından, kocasından hiç memnun değildir ve bü hayatı sürük- lemenin kendisi için manasız ve feci olduğunu bilir.. ne yapsın ki arala. rında cocuk vardır. Ama. siz diyeceksiniz ki: <Bir erkek için de bu varid değil midir?, değil dir... Anne çocuğuna babadan çok daha fazla merbuttur. Bunun içindir ki kadın çocuğu uğrunda her türlü sillete katlanır... Katlanmağa mec- bur o'ur. — İdesl çiftte kadın kocasının işleri- ne karışmalı mıdır? — Ben karı - kocayı en samimi ar- kadaş olarak kabul ederim ve bu son derece samimi insanlar da aralarında her meseleyi konuşabilirler.. bunun için kadın tıpkı bir samimi arkadaş gibi kocasının İslerile alâkadar olma- lıdır. Lâkin bu alikadar olma, koca- sının islerine karışma katiyyen bir hâkimiyet, İstibdat hududuna girme- melidir, — İdeal çiftin saadetini hararet- lendirmek için örasıra kavga etmeleri gart mıdır? Meselâ siz kavga eder mi- siniz? — Katiyen! Biz Hamdile hiç kavga etmeviz.. ama herabar vasıyanlar ara- sında gayet tabi olarak arasıra ufak tefek kırgınlıklar olmamasına imkân var mıdır? — H. FP, Es Bu'gâristanda kooperatifler Sofya (Akşam) — Tutulan bir ista tistiğe göre, Bulgaristanda 3,402 tane muhtelif kooperatif teşkilâtı vardır. Bunlardan 2.399 u köy iktisadiyatına aittir. 630 u şehirlerde olup mekülât kooperatifleridir. 373 ü de esnaf koo- peratifleridir, Iskenderun ve Dançig Temps gâzetesi verilen kararları memnuniyetle karşılıyor Temps gazetesi «İskenderun ve Dançig» serlevhasile yazdığı bir baş- makâlede Cenevrede elde edilen an- laşmalardan memnuniyet beyan edi- yor ve diyor ki: # «Milletler Cemiyeti konseyinin top- lantısı bitti ve en mühim Iki mesele konseyin topladığı günde tahmin edilmiyen en rhükemmel şartlar al- tında halledildi. Cenevrede hazır bu- lunan devlet ricali, itiraf etmelidir ki gösterdikleri hüsnü niyet ve gayret- ler sayesinde, biribirine tabantabana zıd görünen noktai nazarları yaklaş tırmağa muvaffak olmuşlardır. Sancak meselesinde Fransa ile Tür- kiye arasında konseyin tasvib ettiği Ye pek yakın bir istikbalde vukuun- dan korkulan ihtilâtları bertaraf eden esaslar dairesinde doğrudan doğruya bir anlaşma hasıl olmuştur.» Müteakıben Temps gazetesi Dançlg meselesinde de elde edilen anlaşma” dan bahsettikten sonra: «Konseyin, müşkülât arasında İş görmeğe mecbur olduğu düşünülür- se bu neticeler, memnuniyete şayan- dır. Sancak meselesi Ohalledilmiştir. Sancağın Suriye devletinde ayrı bir varlık teşkil etmesi ve dahili işlerinde tam bir istiklâli haiz bulunması ka- rarlaştırılmışlırı diyor ve anlaşma- nın esaslarını anlatıyor. Prenses Culyana- nın balayı sporu yerine gitmişti. Yeni evliler bu- rada her gün sky İle kayarak bol bol kış sporu yapıyorlar. Yukarıdaki re- simde veliahd, kocası ve bir dostları görünüyor. Bulgarlar mantar ihraç eidyorlar Sofya 21 (Akşam) — Bulgaristanda 1936 senesinde çoğalan ihracatı arasın-) da kurutulmuş mantar da vardır. Bul gar mantarlarına yabancı memleket pazarlarında çok İyi pazarlar bulun- muştur. Bunu nazarı itibare alan Bul- grlar, bu sene daha çok miktarda man- tar ihracatında bulunmak için şimdi- den tedkikatta bulunmaktadırlar, tar ihracatı, Bulgaristanda bu sene or- ganize edilerek diğer ihracatın sırasına girecektir. Bulgar polis teşkilâtında ıslahat yapılıyor Sofya (Akşam) — Bulgar polis teş- kilâtında islahat yapılması kararlaştı- rılmıştır. Polis müdürü Golübof tara- fından hazırlanmakta olan yeni zabı- ta kanunu lâyihası, ay sonuna kadar bitirilerek nazırlar heyetine verilecek- tir, Yeni kanun, Alman polis kanununa! göre yapılacaktır. Böylelikle Bulgar polis teşkilâtı asrileştirilecektir. «İttihad ve Terakki » nin son devirlerinde suikasdlar ve entrikalar Cemiyet nasıl battı? Teceddüd fırkası niçin doğdu, Tefrika No, 4 nasıl dağıldı? Yazan; Mustafa Ragıb Bütün halkı memnun etmek, her bağıran ağıza bir lokma vermek kabil miydi? Fakat bu tenkid ve mürakabenin haddi, derecesi var mı idi? Umumi $e- viyesi henüz yükselmemiş ve bin bir emelle hareket eden unsurların bu- lunduğu bir memlekette tenkidlerin umumi bir anarşiye yol açacağından korkanlar vardı. Bu tarzda düşünen- lerin kanaatlerine bakılırsa hüküme- ti tenkit ve fillen mürakabe etmek arzu Ye cereyanı müsalt bir saha bu- lursa, kisa bir zaman sonra umum? bir vaziyete girecek, söz ayağa düşe- cek, halkın birliğini ve itaatini sar- sacak yeni bir karışıklık, büyük bir, çığ yığını gibi, bütün memleketi kap- layncaktı. Zaten memlekette ötedenberi hükü- metin her işinden memnun olmıyan büyük bir muhalefet vardı. Bugüne kadar ses çıkaramıyan, baş kaldır. maktan çekinen bu muhaliflerin, bu takdirde hükümet ve (Merkezi umu- mİ) icraatına karşı muarız vaziyete geçen «İttihad ve Terakkizye mensup unsurlarla birleşecekleri muhakkaktı. VAZİYETİ NASIL DÜZELTMELİ? Bu vaziyete behemehal ve mutlaka bir çare bulmak iâzımdı. Şayed, işi olu- runa bırakarak bir tedbir alınmazsa, gü- nün birinde bütün «İttihad ve Terak- kisnin hayatı nihayet bulacak, belki de neticesinden henüz ümid kesilmiyen- harbin fena bir akibete doğru gitmesi- ne yol açılacaktı. Şu halde, sebepleri biribirinden doğan bu kötü cereyanları ortadan kaldırmak elzemdi. «İttihad ve Terâkkisnin en nüfuzlu ve en kudretli lideri Talât bey, son gün: lerde bu çareyi aramakla endişeli daki- kalar geçiriyordu... Acaba bu tehlikeli vaziyeti nasıl dü- zeltmek mümkün olacaktı?, Talât beyle arkadaşları, o güne ka- dar hâdiselerin sık sik değişen, birçok renklere ve şekillere giren vaziyetleri karşısında kalmışlar, fakat bunların asıl sebeplerini keşfetmek üzere zihin yormamışlardı. Halbuki şimdi zaman böyle kayıtsız davranmağa hiç de elverişli değildi. Fe lâketin, inhilâlin; heran çıkması ve önüne geçilemiyecek derecede kopması muhtemel bir ihtilâlin beliren ilk alâ- metleri hükümetin kudret ve nüfuzu- nu tehdid ediyordu. böyle feci bir aki- bet ortadan herşeyi silip süpürecek, te- e ME Günlük hâdiselerle uğraşmaktan zi- yade, şimdiye kadar yapılan işlerin hâ- lâ devam eden fena tesirlerini kaldır- mak için biraz geçmiş vakaları göz ö- nünde bulundurmak lâzımdı. BÜTÜN İŞLER BOZUK GİDİYORDU? Talât böyle arkadaşları, vaziyeti ta- mamile kavrayabilmek için harbin se- Yirleri üzerinde durmaktan ziyade, memleketin dahili ahvalinin şeklini ve rengini ve bu hâdiselerin yaptığı tesir- leri tedkik etmeği muvafık gördüler. Son zamanlarda harbin doğurduğu ne tice ve zaruretlerden dolayı hükümetin kredisi kırılmıştı. Çünkü harbin baş- langıçtan beri gelip, geçen hâdiseler den, yapılan işlerden çoğu «İttihad ve 'Terakki> (fırkası ve hükümeti için memnuniyet verici bir mahiyette de- ğildi: Memlekette ne inkiaşf etmişti? Mem lekette ümran, refah namına ne yö pılmıştı? «İttihad ve Terakkisnin harp içinde hangi isabetli hareketi, hangi hayırlı kararı hükümetin icraatına bir misal olarak gösterilebilirdi?. Bütün bunlardan başka dahilde em- niyet, asayiş kalmamış, idaresizlik yü- zünden halk, Hükümet kapılarında sü- rünmeğe, İşini gördürememeğe başlar muştı. Açlığın, sefaletin günden güne art- ması, millette harbin doğurduğu zaru- retlere mukavemet kabiliyetini sarsı- yordu. Bütün memleket (idare örtye)- ye tâbi olduğundan divanı harplerin hâkim olduğu bu devirde diğer mahke- Kurşuna dizilmesi bir çok kilü kallere sebebiyet veren «İttihad ve Terakki» nin maruf fedailerinden Yakub Cemil yesi hususunda pek zayıf kalıyorlar. dı!.. Halk nazarında hükümet, yalnız ve münhasıran korkutan, her isteği, ölüm- le, tehdidle karşılıyan, halktan pek çok şey alan, mukabilinde hiç bir şey vermiyen bir teşekküldü, Vicdanlarda hiç bir hürmet hissi bırakmamıştı!. Muhakkak ki, bu yalnız harbin tesir- ierinden ileri gelmiyordu. Memleketin çok fena, çok berbad bir şekilde idare edilmesi, bütün bu kötü vaziyetleri do- ğurmuştu. Acaba cemiyet muhalifle- rinin, meşrutiyetin ilânından beri id- dia ettikleri gibi, «İttihad ve Terak- kiz erkânı idarecilikte hakikaten be- ceriksiz ve tecrübesiz mi idiler? İşlerin zahiri şekli, artık bu iddiyaya da hak vermek lâzım geldiğini gösteriyordu. TALAT BEYLE ARKADAŞLARI KARARLARINI VERDİLER VE... Halbuki hükümetin her türlü tehli- keden uzak bulunarak bekasi ve deva- mı için, eski nüfuzunun iadesi çarele- rine baş vurmak zaruri idi. İşin başı açlık, sefaletti: Bütün hal- kı memnun etmek, her bağıran ağıza yaşıyabilecek bir lokma vermek kabil değildi, Fakat hiç olmazsa «İttihad ve "Terakki, mensuplarını tutmak, bun- ları himaye etmek lâzımdı. Cemiyetin ve hükümetin istinad edebileceği bu zümre, mümkün mertebe refaha eriş- tirilirse, cemiyet camiası içinden gele- cek bir tehlikeyi önlemek kabil olur- du. Bu da 82 bir şey değildi, Fakat halk tabakaları arasına sira- yet eden menfi propagandalara -kısmen olsun- mâni olmak da behemehal şart- ta: Refah bulamıyan, tazyik gören, ya- pılan işleri beğenmiyen halk, yapılan bütün bu yolsuzlukları cemiyetin sü- kütle karşılamasına çok sinirleniyordu., idi. Şu halde ne yapılmalı idi?, Talât beyle arkadaşları kararlarını verdiler: Harbin başlangıcından beri halkın gihnini kurcalıyan ve her biri bir tenkid ve muahaze mevzuu olarak istismar edilen meselelerin üstündeki e$ rar perdesi kaldırılacak; bunlar, mü- nasip bir lisanla izah, münakaşa edile- - cek, pek göze batan kusurlar, birer se- Lep ve mazeret bulunmak suretile izah ve hakikat itiraf edilecekti!. Herşeyin cesaretle anlatıldığı ve bu kusurların düzelmesine çalışıldığı gö- rülecek olursa, milletin maneviyeti sağ» lamlanacak, emniyeti artacaktı. Bu da, harbin bir müddet daha sızıltısız olarak idare edilmesine imkân verecekti. Bu netice elde edilirse «İttihad ve Terak- ki için pek büyük bir kazançtı. İşte 15 eylül 332 (1916) da «İttihad ve Terakki kongresi» bu maksada iç- timaa çağırılıyordu. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: