17 Şubat 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

17 Şubat 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAM Düny alara sığmıyan Vilhelm bir köyün reklâmı oldu... Diyorlar ki: Eski Imparator hâlâ ann ele almak ümidindedir... Dün: 2 nei Vilhelm erkfini harbiyesile bir manevrada..” Parisin, günü gününe haberler ulaş- taran bir ajansi bizlere de haber gön- dermiş. Diyor ki: <Holandanın sessiz bir köyünde ih- tiyar bir bay 78 inci yılını kutladı. Bu mutlu törende torunları vardı. Bu tö- renin kahramanı eski Kayzer, İmpa» rator Güiyomdur. Bütün yer yüzünün medeniyet âlemine gündelik olup bi- tenleri günü gününe yayan bu ajan- sın bildirdiği benim elime dün geçti. Dün geçti de okudum, saloz hocayı - din perdesi altında halka talkın verip kendi salkım yutan hocayı düşündüm. Dünyalara sığmam diyen o hocanın £rkasından şalr, onun sözünü tekrar eçlip sormuş: Şimdi ne dersin? Ben de 2 nei Vilhelmin Felemenk köyünde geçirmekte olduğu hayatı okuyunca kendi”kendime düşündüm: Bu adam da dünyalara sığmam derdi, acaba şimdi ne der? Ve bu sualin cevabını derhal gene kendim verdim. Der ki: — Gündelik kıymeti kaybolmakla beraber, her hangi bir gazetenin bir iki sütununa sığarım!... Almanya imparatoru, Prusya kralı 2 nci Vilhlem için bundan daha aci hiç bir şey olamaz. Hayatta iken Av- rupa haritasmı değiştirdi, ölümün- den sonra tarih sahifelerini kabarta- tak, ölümüne yakınken ise - reklâm uğruna - boş kalmamağa mahküm bir kaç sütuna mevzu oluyor.. ... Eski Almanya imparatorunun 78 in- di yıhnı kutlama haberini günü gü- nüne yayan reklâm ajansı diyor ki: «Vilhelm o'köye çekildi, 6 köyde ümit besliyor. Gülyom, eski Alman- yada yeni bir âlem doğduğunu kale bfle almıyor, gönlü menfada ölmeğe razı olmuyor, olamıyor...» Düşünüoyrum: Bir elinin çolak ol- masile Napolyonu taklit ettiğini örtbas eden 2 nci Vilhelm, hiç de- ğilse menfa hayatında Bonapart asar etini göstermeliydi. Napolyon Sent - Helende Fransayı leceğini aklından bile geçirmedi. Amma Vilhelm Bonapart olamaz. Onun ka- nında halkın kanı, Gülyamun damar- larında ise asil olduğu iddiasını güt- rın Almanlar da onun cesedini Berli- ne taşırlar, Fransızların Napolyonun kemiklerini Parise naklettikleri gibi... Belki de propaganda ajansı Vi helmin ümidinden bahsederken bunu ima etmek istiyor... Ancak şunu te menni edelim ki, yarmın Almanya baş Kumandanı, .büyük harbin Fran- ız mareşali gibi, her hangi bir muzaf- feriyetten sonra, , Vilhelmin mezarı Çünkü büyük harpten sonra mare- şal Foş 5 mayıs 1921 de, elinde Os- terliç kılıcı, Napolyon türbesinde diz çöktü ve dedi ki: — Haşmetmaab, kabrinde rahat yaşa. Kabrinde bile Fransanın galibi- yetine çalışıyorsun. . Eğer ordumuz, ll e a Şe dan göğüs kabartarak geçiyorsa, bu yolu bana Osteliçte kullandığınız kı- ıç gösterdi; zaferi temin eden kuv- yetleri nasıl toplayıp nasıl kullanmak Eğer bu sözleri yarının bir generali 2nci Vilhelmin mezarında tekrar ede- cek olursa Avrupanın sonucundan ha- yır beklemeyin... Yer yüzünün dört bucağına günü gününe gündelik haberleri veren rek- lâm ajansı yazıyor: «Yüzlerce kişi eski Almanya İmpa- ratorunun oturduğu şatoyu geziyor. Bunun için de yol göstermeğe lüzum yok. Her kime sorsanız Doorn şato- sunun temeli kaç tarihinde atıldı. Han- gi koridordan hangi odaya. gidilir, Wilhelm hangi. tarafta yatar, hepsini söylerler...» Tıpkı eski devirlerin mezad mali işportaları gibi... Mahmudpaşa yoku- şunda gezgin satıcı sergisini açar, ge- İp geçene haykırırdı; — Her ne alırsan yirmişer para- ya... O yanı kuruşa, bu yanı yrmişer Gelip geçenlerö bu sergide hangi mal yirmi paraya, hangi mal kırk pa- raya diye göstermeğe hacet kalmazdı... Maamafih reklâm ajansı bu kadar- la kalmıyor. Ne olur ne olmaz, belki bir meraklısı düşer de, Felemengin Şarkla garbin arasındaki propa- ganda farkı budur. Bizim için yarım asırlık yalı harabe, onlar için altı yüz yılık şato kâşanedir. Bu da taşla tah- ta farkı... Osmanlı imparatorluğu tahtaya kıymet verip ormanlarını mahvedecek yerde, taşa değer verip ormanlarını zenginleştirseydi... Amma nafile, © hem ormanlarını kökünden budadı, hem de keresteyi dışarıdan getirdi... Bugün Vilhelmin en büyük zevki odun kesmekmiş.:. Onun kestiği odü- nun bir parçasına milyon veren Ame- rikalı mülyarderler varmış amma, bir kıymığını bile bulamıyorlarmış... tâ“ hi“Vilhelm ve-ilâhi ajans, Vilhelmin kestiği bir odun kıymığına milyon ve- Ten milyarder de İsteğini. bulamaz da, dünya mecmuaları onun odun keser- ken çıkarılmış resmini nereden bu- lurlar?... Amma reklâm bu, ne der- sin? Söylenecek bir tek söz var: At- ma be kardeşim hep din kardeşiyizi... İşe bakınız, ki bunu da söyliyemi. yeceğiz, çünkü din kardeşi değiliz. «At martini Debreli Hasan>'da hoş değli. İzin veriniz de Paristeki Prese » Actualite'ye hitap edelim; Selâmi İzzet Sedes Bugün; Eski İmparator Doorn şatosunun ormanında odun kesiyor. Tefrika No, 19, «İttihad ve Terakki » nin son devirlerinde suikasdlar ve entrikalar Cemiyet nasıl battı? Teceddüd fırkası niçin doğdu, nasıl dağıldı? Yazan: Mustafa Ragıb Vagon ticaretinin temeli nasıl atıldı? İsmail Hakkı paşanın kara Kemal beye ilk darbesi İsmet beyin şehremanetine tayini zerine Cemil paşanın muarızları ge- niş bir nefes aldılar. Artık şehremane- tile (Merkezi umumi) ve Hayri efen- di arasındaki ihtilâflar tamamile hal- edilecek - Cemil paşaya muarız olan - İttihadeıların dedikleri gibi «memle- ket işlerindeki ikilik» ortadan kalka- caktı. İSMET BEY NE VAADETMİŞTİ? Pühakika, İsmet bey şehremini ol- duktan sonra (Cemiyeti umumüiyei be- lediye) içtimsında şehir mümessille- rine ilk nutkunda muayyen bir prog- ramla hareket etinek lâzımgeleceği- ni ve şehremanetinin müzaheret gör- meden çalışaınıyacağını- söylemiş, bu #öelerile resmen Cemiyeti belediyede- ki azayı ve hükümet kasdettiği hal- de, hakikatte kendisine müzahir ola- Tak Kara Kemal beyle şeyhislim Hay- Tİ efendiye istinad ettiğini ima etmişti, Yeni şehremini diğer taraftan İstan. bul halkının da kendisine karşı iti- madını temin etmek ve Cemil pağa- nin istifası tizerine sabik şehremini- nin faaliyetinden pek memnun ka- lah İstanbul hemşerilerinin teessü- Tünü gidermek için söylediği nu İ tukta halkın en hassas bu Tunduğu mevzuları ihmal etmiyepek: «... havayici zaruriyeden olan me- Yad ve esyanın temin ve teshili teda- riki, es'arın muhafazai itidali, ihti- kârın men'i vukuu, gureba ve muh- tacine muavenet, esnaf cemiyetleri- ne mercii rüyet tayini için bir idare teşkil edeceğini.» vaadetmişti ARTIK ROMANYADAN ALINAN UN MUKVELESİ ŞTİ “İşmiet beyiik-iş; olarak » burada zikri. mevzutmuz. “haricinde olan» şehremaneti ile evkaf arasındaki pü- rüzlü işleri halletmiş, hatta vaktile Cemil paşanın şiddetle reddettiği Me- şihat dairesinin avlusuna da parke döşetmiş ve bu suretle şeyhislim Hay- Ti efendinin arzularını yerine getir- mişti. i Yeni şehremini, selefinin şehrema- netinden ne gibi sebeplerden dolayı çekildiğini yakından biliyordu. İsmet bey, her şeyden evvel (Merkezi umu- mi) yi, bilhassa Kara Kemal beyi memnun etmek lüzumunu takdir et- mişti. İsmet bey, dahiliye nazırı Ta- Yat beyin şehremameti hesabına Ro- manyadan satın almağa teşebbüs et- tiği yüz bin çuvallık un mukayelesini teklif ettikleri mahud yüz bin çuval unu almıstı. Bu suretle Kara Kemal beyle arkadaşlarının t kazanmıştı. Fakat yeni şehremini bunâ rağmen, nutkunda halk Jehinde vandetti- # şeylerden hiç birini yapmamıştı. Yani halk, ne kolaylıkla ihtiyacını tedarik etmiş, ne ihtikârla ciddi bir mücadeleye girişilmiş, ne de şehrin fakir tabakasına yardım yapılabil işti. HÜKÜMETİN BELEDİYEYE VERDİ- Ğİ AVANSLAR ESNAF CEMİYETİNE DEVREDİLİYOR.. 'Bundan başka hükümet - harp olur olmaz, daha Cemil paşa zamanında - gehremanetinin pahalılıkla mücade- esi ve lüzum görüldüğü takdirde 2a- rurt ihtiyaçlar da piyasaya mal çı- kararak nazım rolünü oynaması için Emanete gayet geniş mikyasta avans- lar vermişti. İsmet bey, selefi Cemil paşanm düştüğü vaziyete uğrama- mak için, şehrin ihtiyacı olan ekmek- Mk unu bizzat getirtmek cesaretini görmedi: Yeni şehremini, Cemil pa- şanın, Talât bey vasıtasile, Roman- yadan getirteceği un mukavelesini feshettiği gibi, şehrin iaşe işlerine fit- len ve doğrudan doğruya müdahale etmek ve bu suretle kendisine bağlı ve minnettar olacak iktisadi teşekkül. ler meydana getirmek istiyen Kara Kemal beyin müracaatini reddedeme- miş ve hükümtştten aldığı bu avans- ları esnaf cemiyetine ve bu yeni te- şekküllere deveetmişti. Yeni şehremini bu hareketile Ka- ra Kemal beyi kurduğu ticari ve ik- tisadi şebekenin süratle inkişafını, ve bu şebekenin şehrin iaşe işlerini tek başına idare #tmesi imkânını hazr- Tadı. pe İşte bu tarihlerde Kara Kemal be- yin himaye ettiği Ekmekçiler cemiye- ti, biraz sonra'da milli mahsulât şir keti İstanbulun muhtac unu doğrudân doğruya Anadolüğan getirtmeğe bağladılar. Yani şehteme- neti, şehrin fesi isini “Kara Kemal beyin bu müessesesine bıraktı. ŞEKERE DE EL ATMIŞLARDI. Şebrin iaşe umurunun başında ge len un ve ekmek işi bu suretle Kara Kemal boyin müesseselerine geçtikten sonra, şeker işi ele alındı: Harbin ilk günündenberi her gün-fiati artan şe- kerin azlığı da çok şiddetli bir buhran halinde halkı ezmeğe başlamıştı, Şe- ker getirten tüccar, şehrin ihtiyacını hiç gözönüne almıyarak getirttikleri şekeri, akla hayret verecek fiatlerle piyasaya çikamıyorlardı. Çok pahalı olan bu şekerden şehrin fakir halk istifade edemiyordu. İsmet bey, şeke- rin halka tövgiin! esnaf . cemiyetine | bıraktı. Bu suretle şehtemaneti namı- na getirtilen, daha doğrusu tedarik edilen şskerler de gene Kara Kema) beyin himaye ve Idaresi altındaki 68- naf cemiyeti Yâsıtısile vesika le hak hiç bir tedbir #immamıstı: Nüfus ba- şirini 240 dirhem şeker İsabet edeceği hesab edildiği halde, bu bir avuç şe keri bulamıyan hastalar, emeikli ço Cuklar ıztirab içinde kıvranırlarken işini uyduranların evlerine kellelerle, sandıklarla şeker taşınıp duruyordu! VAGON TİCARETİNİN TEMELİ ATILMIŞTI şehrin iaşe işlerine henüz.açıkçasına müdahale etmiyen Kara Kemal bey, İsmet bey şehremini olur olmaz mey- danı boş bulduğundan açıkça hareke- te başladı ve İsmil bevden gördüğü kolaylık üzerine, İstanbula un ve buğ- day getirtmek Mmaksadile Anadolunun her tarafına harıl harıl mubayaa me- murları göndermekte tereddüd etme- di. Kara Kömsl beyin adamları (Mer- 'kezi umumiy den mwüzaheret gördük- lerinden ve bittabi her gittikleri yer. lerdeki valilerin, mutasarrıfların yâr. dımmı temin “ylediklerinden Anadö- Tudaki köylü ve zahire tacirlerile kh- Jaylıkla mükaveleler imz& ediyorlar, hükümetin müzehretils aldıkları va- gon vesikalarımı da İstanbula buğday lardı, Umumi harp seneleri içinde bir va» gon vesikasının bazan binlerce liraya devredildiğini, harp zengintiğinin bu çirkin safhasım o devrin iztiraplı ve sıkıntılı günlerini hatırlıvanlar, hAJA unutmamıs'ayttır. İste Anadoluda Yü- gon alısverisinin temeli bu suretle atılmış oluyordu, İSMAİL HAKKI PASA, KARA KEMAL BEYE İLK DARBEYİ VURMUŞTU. Fakat Kara Korna! beyin teşekkük leri, ilkönce timid ettikleri deredsde, kolaylıkla iş göremediler, vagon tedari- rinde müşkülâta uğramağa başladı- ler,

Bu sayıdan diğer sayfalar: