6 Mart 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

6 Mart 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a zmetçi Orhanı misafir odasına — Bir dakika bekliyeceksinin. de — Şimdi hanımefendi iner. kaş misafir salonunda dolaşır- ie Masalardan birinin önünde dur- Ma, Sözleri hayretler içinde açıldı. üstünde duran kırmızı taşlı hayran hayran bakmağa baş- i dayi ehlikanın babasının ballan- dan allandıra anlattığı Hindistan- Mame tılsımlı yüzük olacaktı. em babasına bu yüzüğü Bom- Mahzaca yen bir mahraca vermişti. vu hediyeyi verirken de şun- arı Söylemişti: X yi Bu yüzüğün garip bir hususiyeti Yüzüğü yanında taşıyan er- | bir kadın mukavemet ede- Mi yüzük yanında iken hiç Agi, İstediğin kadına cesaretle Aşkından bahset. Kadınla ko- | Mkü, di mümkün olduğu kadar cü» işken Mehlikanm babası genç- 2 Pek çok kadın kalbine hükmet-! i tapy bu kırmızı taşlı yüzüğün karmakarışık heyecanlar | Acaba bu yüzüğü şura Ağıracak olsa. yüzüğün maddi l iymeti yoktu. Fakat ... Perii bu yüzüğü ele geçirecek olsa “8 Mehlikanın kalbini de avu- / Olay ne almış olacaktı. Fakat k Parmakları bir türlü yüzü- Uzanamıyordu. Kendi ken- doğru — Kiki sende.. diyordu. Bu yü- İilsim her halde saçma bir “İSA gerek, bunun için kendimi Mevkiine düşürmemeliyim... key, , ereddüt ediyordu. Acaba bir tecrübe etrneli mi 141? Şimdi Meh- © aş, salona girecekti, Yüzüğü cebi- tetiği ». Tılsımın tesirini bir kere- key ibe etse,,, Sonra evden çıkar- vey isa Yüzüğü bir köşeye bırak- pal blm yüzüğü eline almış, arasında evirip çeviriyor- Fakat birdenbire salon kapısı- genağı döndü. Mehlika geliyor- han tılsımlı yüzüğü cebine in- bugün açık tuvaleti. İçinde ne harikulâde idi: i ijür.. dedi, ne iyi oldu da gel- i * bügün kendimi çok yalnız bu- £, rpg # gere Bin loş bir köşesine çekildi- şimdiye kadar Mehlikaya derece çekingen hareket et- Bu fevkalâde nefis kadının yüz “eğine ihtimal vermiyordu. Fakat © Mug, Mademki tılsımlı bir yüzük Bugüne kadar takındığı çekin- ; Kenaş sarık tavırları tamamile bir i lazımdı. Yüzüğü Hintli mahracanın tavsiye etti- Yatan: İSKENDER FP. SERTELLİ <Btint Mn dişine tak. dalgaları ve Aşarak İspanyaya koş.. kra- eti» demişti. Sen nasil va- Yâpıyorsan, ben de tıpkı senin yapıyorum. Siz nasıl Ciyovaniyi kollarından bağ- baş ambara hapsettiler, hazırlıklarına başlamak sıra- KEMAL REİSİN İSPANYA DÖNÜŞÜ ü Mehlikanın sigarasını yakarken onun çok yakınına oturdu. Ve: — Mehlika, dedi, salonun bu loş- luğu içinde peri masallarındaki efsa- nevi güzellere benziyorsun... Mehlika son derece güzel gerdanı- ni meydana çıkaracak derecede ba şını arkaya bırakarak güldü: — Demek sen isteyince bir kadına böyle şairane sözler söyliyebiliyorsun.. şimdiye kadar bunu hiç bana karşi tecrübe etmemiştin, değil mi?... Orhan biraz daha sokuldu: — Sahi Mehlika. dedi. Sen bir er- keği çılgınlıklara sürükliyecek kadar güzelsin... Onun kanapenin üzerinde duran bembeyaz, yumuşacık elini tuttu. Mehlika: — Ben dedi, cüretkâr erkekleri çok beğenirim... Lâkin bugün senin ce- saretin de çok fazla değil mi?... — İnsan senin yanımda hertürlü cesareti göze alır Mehlika... Yoksa s6- ni sikiyor muyum?.. Mehlika hafifçe ona yaslandı: — Yoo, bilâkis... Bugün o kadar | yalnızım. ve sende o kadar cesaretli. sin ki... Orhan içinden: «Hayrettir, diyor- du. Vallâhi yüzük müthiş tesirini gösteriyor.» Mehlika birdenbire! — Niçin öyle daldmız.. hem baka» yım. a. sizin gözleriniz yepyeşilk miş... Deniz rengi.. ne güzel amıma... Orhan içinden; «Mükemmel. de- di.. yaşasın yüzük..> Mehlika Orhanın gözlerini medhettikten sonra sanki gıdıklanıyormuş gibi kahkahalarla gülmeğe başladı. Mütemadiye gülü- yordu. Orhan: — Kuzum.. niçin gülüyorsunuz?, Söylesenize.. Mehlika miünah minalı: — Bugün sizi bambaşka görüyo- rum.. dedi. Hani nerede ise acaba ba bamın yüzüğü sizde mi? Yanınızda mı? Cebinizde mi? diye şüphelene- ceğim. Orhan kıpkırmızı kesildi. Fakat renk vermedi. Mehlikayı biraz kendi- ne doğru çekti: — Senin yanında böyle bir tılsımlı yüzüğe öyle ihtiyacım var ki Mehli- Mehlika bugün ne kadar çapkındı: — Sahi mi?.. Peki bu tılsımlı yü- zükle ne yapacaktın?... — Senin kalbini elde edecektim.. — Farzet ki yüzük sende... Şu sağ cebinde,. Orhan gene kıpkırmızı kesilmişti. Yüzük hakikaten sağ cebinde idi. Yok- sa Mehlika yüzüğü alırken kapıdan kendisini görmüş mü idi?.. Ne olursa olsun bir cesaret daha gösterdi: Dudaklarını Mehlikanın omuzuna yaklaştırırken: Ah o yüzük bende olsaydı. eh gibi tamamile cüretkâr, cesur ol | O yüzük bende olsaydı... diye muri- dandı... Yarım saat sonra artık birbirlerini <Mehlikacığım», «Orhancığım diye çağırıyorlardı. Orhan hayretler içinde idi. Mahra- canın yüzüğünün bu harikulâde tesi- rine şaşıp kalıyordu, İşte ne zamandanberi başının için- de bin bir hayal kurduğu kadını bir saat İçinde elde,edivermişti. Mehlikalardani çıkarken yüzüğü bir köşeye atmağa kıyamadı. O günden sonra tecrübelerini genişletti. Artık eski pısırık Orhandan eser yoktu. Kadınlara karşı &zami derece- de cesurdu, — * Uzun müdettenberi hayalinde ya- gattığı Leylâyı, Ayşeyi sonra o şaya- nı hürmet bayan Kadriyeyi, Selmayı, Zeynebi hep kalbinin birer köşesine misafir etti ve tekrar dışarıya çıkârdı. Lâkin Mehlikayı bir türlü unutamı- yordu. O ne çapkın, o ne çıldırtıcı bir kadındı. Bir gün gene yüzük yanında Meh- Jikanın evine gitti, Mehlika yalnızdı. Onunla gene misafir salonunda otu- Tuyorlardı. Mehlika: — Sana bir likör vereyim. diye yerinden kaiktı. Arkası dönük likörü dolduruyordu. Orhan cebinden men- dilini çıkarmak İstedi. Lâkin dehşetli bir aksilik oldu, Mendille cebinden çı- kan kırmızı taşlı yüzük yere düştü. Mehlika likör: kadehi elinde Orha- na doğru ilerlerken yerde yüzüğü gördü: — A. dedi, bu bizim Bolulu ahçıba- şının yüzüğü... Ne zamandanberi arı- yordu. Bak nerede imiş... Orhan abdallaşmıştı.. biraz sonra: — Mehlika, dedi, yüzük dedin de aklıma geldi. Kuzum babanın yüzüğü nerede?... Mehlika kahkahayı attı: — O bende.. «bakalım bu yüzüğün erkekler üzerinde de tılsımlı tesiri yar mı?» diye merak ettim, yânma aldım, tecrübe yapmağa Karar ver- dim. İlk tecrübeyi ne zaman ve ki- me yaptığımı bilir misin?. — Kime? — Sana.. hani bana ilk ilânı aşk ettiğin gün yok mu? İşte o zaman yüzük benimi koynumda idi, «Bakalım en saf, en çekingen, kadınlara karşı en beceriksiz bir erkeği bu yüzük sa- yesinde “cesur ve cüretkâr yapabile- cek miyim.» diye düşündüm ve seni seçtim.. teerübemde çok müvaifak ol dum. Mehlika gene çapkın çapkın güldü: — Dün akşam de o altınış yaşında ki bay Macidi bu yüzükle tecrübe et- tim, O sümsük adamı ne hale sok- tum bir bilsen... Orhan süklüm büklüm Mehliks- dan ayrıldı. Şimdi bay Orhanın hiç bir kadına karşı €ski muvaffakıyeti kalmadı. Çünkü tılsımı yok... (Bir yıldız) #2 8 Mart 937 Cumartesi İstanbul — Öğle neşriyatı: 12,30 Plikla Türk musikisi, 1250 Havadis, 13 Güneş kiübünden naklen Güneş ko- rosu, 14 son. Akşam neşriyatı: Saat 18,30 Güneş klübnden naklen Bay Bedri Rah- mi tarafından konferans (Resim ve Ressam). 19 Şehir tiyatrosu ko- medi kısmı (Ismarlama koca), 20 Fa- sil Saz heyeti, 20,30 Ömer Rıza tara- fından arabca söyler, 20,45 Fasıl saz heyeti, sant ayarı, 21,15 Orkestra, 22,15 Ajans ve borsa haberleri ve etre- si günün proğramı, 22,30 Plâkla s0l0- lar, Opera ve operet parçaları, 23 Son. Ecnebi İstasyotların Bu Akşamki En Müntahap Programı Roma (420,8) saat 22 (U, Giorda- no) nun Fedora operası, Napolide ti- yatrodan nakil, Brüksel II (321,9) 22 Verdinin Alda operası. Radyo Paris (1648) 19 Mozart Festivali, Belgrad (437,3) 19,30 Keman konseri, Lüksem- burg (1293) 0,20 Saksofon kuartet. Dans musikisi Monako (405,4) saat 23,30 - Prag (470,2) 23,35 - Berlin (356,7) O! 7 Mart 937 Pazar Öğle neşriyatı — 12,30: Plâkla Türk musikisi, 12,50: Havadis, 13: Beyoğ- )u Halkevi gösterit kolu tarafından bir temsil, 14: Son. Li . ORİPİN Giren yere, Grip nezle baş, ve diş, ağrıları girmez Soğuk algınlığından mustarib bir aileyi ih- yakâr tesirile iyileş- tirmiştir. GRİPİN Daima yanınızda bulu- nursa kendinizi gripe, soğuk algınlığına nez- leye karşı sigorta et- miş olursunuz. No 122 «HAŞMETLÜ AMİRAL HAZRETLERİ TATLI UYKUSUNDAN NASIL UYANACAR?I» Gece.. Bütün gemiciler uyanık ve iş be- Hafif bir rüzgür. sanki 'Türk ge- milerinin yelkenlerini şişirmek için esiyor! Donanmada bir kaynaşma var.. Bütün denizciler baskına hazırla” niyor. Hepsi birer aslan.. hepsi de düş- mandan öç almağa susamış... Ve donanmada korkan, ecel teri döken bir tek adam var: Rahip Ciyo- yani, Ona, gece yarısı, Türk donanması- nın Malka limanında uyuklıyan düş- man gemilerine baskın yapmak üzere yola çıktığını - amiralin emrile - söy- demişlerdi. Rahip, hapsedildiği ambarda korku Te heyecan içinde titriyordu. Malkadan memleketine dönmek üzere yola çıkan Papanın vekili, Türk, İ wet. ad asi er — le rüdüğünü düşündükçe kafa tasının “açılıp kapandığını hissediyordu. Rahip Ciyovani güvertede - biç şüp- hesiz rahibe duyurtmak için - İtalyan- metlü amiral hazretleri tatlı uykusun- dan nasil uyanacak acaba..2)> Ciyovani bu sözleri işittikçe eski tarihi devirler gözünün önüne geliyor ve çok tehlikeli dakikalar içinde ya- şadığını seziyordu. Bir aralık Kulağına türkçe naralar aksetti: «— İspanyolları, gemilerile birlik- te, Malka limanında yakıp boğaca- ğızl» Ciyovani bu ateşli sözlerin, bu he- yecanlı bağrışmaların mânasını &ân- Jamamakla beraber, kendisini felâke- te sürkliyen bu maceradan kurtul manın imkâni olmadığını anlıyordu. İşte İtalyanca bir ses daha, «— Eski Bizans imparatoru Jüstin- yanosun İspanyaya gönderdiği ordu- nun konakladığı sehilden geçiyo- ruz!» (17 Rahip Ciyovani küçücük bir amba- rın içinde; muhleşem ve parlak de- | virler yaşamış olan İspanyanın şim- di kırk parçadan ibaret bir Türk de- nanmasile nasıl tehdit edildiğini gö- em ek rüyor ve hiddetinden yumruklarmı sikarâk yalvarıyordu: 4— Ey Mesih! Ey Ulu'Tanrının oğ- lu! Sana sığinıyorum..! Beni sen, bu korkunç facltanm kurbanları arasın- da bulundurma!» ... RAHİBİN CANLANDIRDIĞI TARİHİ DEVİRLERE BİR BAKIŞ.. Yedinci asra kadar İspanyada hâ- kim olan Arius mezhebi, Romalıla- rin uzun zamandanberi yaptığı ka- tolik propagandası tesirile ortadan kalkmış ve İspanyada da Katolik sal- tanati hüküm sürmeğe başlamıştı. (2) di. Papahk makammdan gelen emir- .ler harfiyen icra edilirdi. Papa İle, İspanyada teşekkül eden yeni hükü- met arasında kuvvetli ve esaslı bir ittihad husule gelmişti. İspanyayı «Rühban heyeti dare ediyordu. Toledo şehrinde heron beş günde bir defa toplanan Konsiller âdeta eski «NOVİ meclislere yerine kaim olmuş ve kendilerine onlardan çok daha fazla selâhiyet verilmişti. 589 da toplanan ve 62 peskopostan ibaret olan Üçüncü Toledo Konsilin- den itibaren hükümet tamamile pes- koposların idaresine geçmişti. (Arkas var) üklmaymıpj adi Gel Istanbul 5 Mart 1937 (AEŞAM KAPANIŞ FİATLERİ) Esham ve Tahvilât #t. dahli o 96,75Jİş. B. Hamiline 10,20 Kuponsuz 1933 » Müessis 83,— istikrazı 9,—İT.C. Merkez Ünltürki O 20,—| Bankası 96,50 . N 19,60 | Anadolu his. 22,50 » MM 15,60İ Telefon 6,50 Mümessil i (42,40) Terkos 11,50 » NM 39,20) Çimento 14,55 » NV İttihat değir. 10,90 İş Bankası (o 10,20| Şark O» 1,10 Para (Çek Fintleri) Paris (o 16,98,75) Prağ 22,63,15 Londra | 619,—| Berlin 196,— Nev York 79,15.—| Madrit (| 11,37,12 Müâno © 149790) pagrad 3441,— Ann BEŞİRİ zy 416,80 Cenevre | 8,45,50) “© e Brüksel (| 466,80) Pengo (o 9618 Amsterdam 1,44,12) Bükreş | 107,91,60 Sofya oo 64,29;75İ Moskova 5,02 a mama mmm akl Ticaret ve zahire borsas! 5 Mart fiat ve muameleleri 1 — İthalit: Buğday 240 çavdar 90 arpa 60 bulgur 15 kepek 15 ton çakal 1959 kedi 716 kokarca 26 kunduz 98 kurt 5 sansar 1577 tavşan 103089 tilki 11807 varşak 30 zerdeva 313 adet. İhracat: Yapak"59 razmol 149 iç fın- dık 2 ton tilki 10806 sansar 246 çakal 1669 zerdeva 241 tavsan 136000 mdet. 2 — Satışlar: “ Buğday yumuşuk kilosu 6 kuruş 2 1/2 paradan 6 kuruş 14 paraya kadar, Buğ- day sert kilosu 6 kuruş 5 paradan 6 ku- ruş 12 1/2 paraya kadar, Arpa kilosu 4 kuruş 27 1/2 paradan 4 kuruş 31 pa- raya kadar, Çavdar kilosu 4 kuruş 27 1/2 paradan 4 kuruş 30 paraya kadar. Mı- sir sarı kilosu 5 kuruş 5 paradan. Susam kilosu 17 kuruş 20 paradan 18 kuruş 5 paraya kadar. Yapak Anadol kilosu 60 kuruştan 64 kuruşa kadar. Peynir beyaz kilosu 41 kuruş 7 paradan 42 ku- Tuş 3 paraya kadar. Zerdeva derisi çifti 4900 kuruştan 5100 kuruşa kadar. San- sar derisi çifti 3300 kuruştan. Kunduz derisi çifti 1500 kuruştan 1800 kuruşm kadar, Tilki derisi çifti 500 kuruştan 950 kuruşa kadar. Çakal derisi çifti 200 kuruştan. 3 — Telgrafiar Londra must lâplata mast tahmili kor- teri 24 Şi. 10 1/2 Pe, Ki, 3 Kr, 51 San. Londra keten tohumu liplata mast tah- mili tonu 12 Ster. Ki. 7 Ke. 27 San. An- vers arpa Lehistan mart Nisan O tahmili 100 kilosu 129 B. Frank Ki, 5 Kr. 47 San. Liverpul buğday msıt tahmili 100 Hibresi 8 Şi. 7 5/8 Pe, Ki, 5 Kr. 86 Sun, Şikago buğday Hartvirtsr mayıs tabmili buşeli 133 1/4 sent. Ki, 6 Kr. 17 San. Vinipek buğday Manitoba mayıs tahmili kvşeli 127 1/8 sent Ki 5 Kr. 88 San. Hamburg iç fındık Giresun derhal tah» mil 100 kilosu 155 R. Mark Ki. 78 Kr. 57 San. Hamburg iç fındık Levan der. hai tahmil 100 kilosu (59 R. Mark Ki. :8Kr.575: (1) İspanyada Vizigot krallığının yi kılmak üzere olduğunu tahmin eden Bis zanslılar, güya İspanyayı inkırazdan kur- tarmak maksadile bir ordu göndermeğe karar vermişlerdi. İmparator Jüstinya- nos bu ordunun başıma Bizanslı bir ku- mandan tayin ederek İspanyaya gönder- di. Bizanslılar İspanyaya varınca Vizi- gotlerla karşılaştılar.. dahildeki eyalet- İere uzanamadılar; İspanyanın cenup sa- bilini baştanbaşta işgal ettiler, Vizigot- lar gerçi bir inkraz tehlikesi geçirmiş lerdi, fakat İspanyayı tarihe göçmekten kurtaran Atanagild bu sırada hükümdar ilân edilerek, kendisine yardıma gelen hiç bir millete sahilden içeriye ilerlemek fırsatını vermedi. Halk yeni hükümdar Atanagildin etrafına toplandı ve tekrar şibhicezirenin büyük bir kısmına sahip oldu.. isyanları bastırdı. memlekette sökün ve aşağişi kurduktan sonra, Tole- dodaki sarayına çekildi ve orada sükün içinde öldü. (567) 12) Kanunu ilâhi ile ruhani sıfatı bir- leştiren bir nevi hükümet idaresi: Gow- vemement thöoeratiğue. Roma ve İspanya ittihadından söüra, ilkönce İspanyada kurulan bu hüküme sistemi 589 Toledo peskoposlar içtima ından itibaren, katolik saltanatının bü küm sürdüğü memleketlerde de kabul edilmişti. Romada on beşinci asra kadar, Bizansta on ikinci asra kadar, İspanyada Endülüsün sukutuna kadar bütün şidde» tile Thdocratiğue, hükümet idaresi de» vam etmiştir 401 Mk es b ar anali gi İİ. dendiği

Bu sayıdan diğer sayfalar: