22 Mart 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

22 Mart 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİYASİ İCMAL ——— İngiliz - Italyan münasebatı İngütere ile İtalyanın arası, Akde- mizde (efendice) adım verdikleri bir yapmış bulunmalarına rağ- Men, gün geçtikçe daha eiyade açılı- Yor. Bu açılmanın başlıca sebebi İn- Mülerenin denizden tekrar dünyanın #R büyük deşileti olmak için bir sene İçinde yüz elliye yakın yeni harb ge- MİSİ insa ettirmekte olmasıdır. İtalya, İngüterenin bu hazırlığını Akdenizde kendisini boğmak için yaptığı kanaa- Bir defa iki tarafda yekdiğerine kar- P itimadsızlık tekrar uyandığından er birinin alelâde zamanlarda pek de Bazar: dikkati celbetmiyecek olan her hareketi bir düşmanlık be tahrik kas- Ü olarsi; telâkki ediliyor. Kral altıncı Corcun taç giyme merasimine henüz © ve fahtından feragat etmiyen ve Mevcudiyeti vesmen İnnınan Habeşis- tar İmparatorunun bir mümessil gön- eğe alelüsul davet edilmesi İtalya tarafından kendisine bir hakaret sa- Wld:. Buna karşı Hdlya taç giyme me- Tastmi için Londraya ayrı bir sefarat | heyeti ööndermemeğe karar verdi. Yal- Tiz Londradaki İtalyan büyük elçisi temsil edecektir. r Eski, köhne, harab bir gemi, Artık #fer yapmasına izin verilmiyor? Bu- Mun için de hurda flatine satılacak. sahibi bu geminin içinde “Oğup büyümüş, hayatını bu gemide geminin içi bin bir hatıra İle dolu, Bir türlü satmağa gönlü ra- A olmuyor. Nihayet günlerden bir gün aklına şey geliyor, gemiyi kurtarmanın buluyor. Beş on amele gemi- de çalışmağa | başlıyor, gün geçtikçe © sayısı yüzü buluyor, inşaat yor ve kısa bir zaman içinde ge- Mü yüzen bir kilise haline geliyor. Hur- halinde #atılmaktan kurtuluyor. Aynı zamanda da sahibine kazanç te- Min ediyor: Bu yüzden kilisede dua “debilmek için sahibine ufak bir pa TA vermek lâzım. Garabete düşkün olan Amerikada bu yüzden kilise çok rağbet görmek- İtdir. Her gün yüzlerce kişi bu yüzen geliyormuş... zi ASLAN , Aslan diyip geçeriz veya hayvanla» Tın Şahı der susarız. Acaba yeryüzün- ,Se kaç cins aslan olduğunu bilen kaç “$i vardır?.. Erkek aslanın yeleli, di- $İ aslanın yelesiz olduğunu bilmek i değildir. Erkeği yeleli, dişisi ye- İsiz aslanlar Habeşistan cinsi Atlas » Yeryüzünün en güzel lanları da Atlas aslanlarıdır. Atlas aslanlarından başka dört aslan daha vardır: Gucera, Sene- al, vasati Afrika, şarki Afrika 2s'an- pe zehirliyecek bir hadise teşkil etmekle- dir. İtalya başvekili Mussolininin T'rab- ulsgarb seyahati ve bu münasebetle Müslüman ülemine hitdben meşrolu- nan beyannameler ve söylenen nutuk lar İngilizler tarafından İngiliz İmpa- ratorluğunun seksen milyon tutan en mühim unsuru Müslümanları İngilte- reye düşman. yapmak için bir inirikâ ve manevre olarak karşılandı. İngiliz politikasına sadık bulunan Ağahan ve emsali rüesanır İtalya başvekiline der- hal cevab vermeleri ve kendisinin hi- mayesine ihtiyaçları olmadığını söyle- meleri şüphesiz İngilterenin teşviki edir. Şu kadar var ki İtalya başvekili söz“ le kalmayıp Trablusgarb ve havale sindeki Müslümanları diye ve âdetle- rini muhafaza ve iktisadi cihetle Tre- fahlarını arttıracak kanunlar çıkar- mak suretile filen de Müslümanlara teveccühünü isbat edeceğini söylemek» le şark âlemi üzerinde nüjuz ve tesi rini bir kat daha arttırmağa çalışaca- ğı ve buna karşı İngilizlerle Fransiğ- ları Müslüman tabaalarına geniş hak- lar ve müsaadeler vermeğe tebar ede- ceği ve bundan her iki devletin İtalyo- MA AL Doktor Townoed diyor ki: — Amerikada bolluk temin etmek için bir çare vardır. O çare de şudur: Altmış yaşına gelen herkese devlet ay- da 200 dolar versin ve bir de şart koş- sun, her ayda 200 dolar alan herkes bu parayı bir ay zarfında tamamile sarledecek. Bu suretle para piyasada Bunun bir de tecrübesini yapmuşlar, Vaşingtonlu altmış yaşında bir bahçı- vana 200 dolar vermişler. Adam karı- sile birlikte tepeden tırnağa kadar son | moda elbiselerle giyinmiş ve 16 şubat- İ tan 28 şubata kadar 200 lirayı son me- teliğine kadar yemiş, ikinci aylığı bek- | lemeğe başlamış!... ZJİYVANYA ANSİKLOPEDİSİ Bilmem bugün Litvanya hakkında tam bir fikri olanlar kaç kişidir, fa- kat yirmi sene evvele gelinciye kadar Ttvanyanın kültürü meçhuldü, Bu- günse ansiklopedi yapıyorlar. Bu ansiklopedi 16 cild olacak. 5.000 nüsha basılacak. Litvanyahla- rın lisanı ando-germanik dillerden Balto-slay lisanıdır. İSPANYADAKİ ŞATOLAR Tabir malümdür. Hulya kuranlara; İspanyada şato yapıyor, derler. Bir Fransız muharriri, İspanya har- bini kaleme almış: Biribirlerini ye- mekte devam ediyorlar, ne var ne yok, her şeyi yakiyolar, diyor ve ilâve ediyor: — İspanyadaki şatoları bile yıkı- yorlar! MUHARRİRLERİN ÖMRÜ Bir şair, ilhamı gelmediği günler oturmuş ve muharrirlerin vasati kaç yaşında öldüklerini araştırmış. «Eli kalem tutanlar birliği âzalarından ölenlerin hepsi de yetmiş beş buçuk yaşında ölmüşler. Doktorlara göre, muharrirlerin uzun ömürlü olmaları tabii imiş. Yazmak asâbı daima gergin tutuyor da vücudü yıpranmaktan koruyor. muş... Bizlerin kulaklarımız çınlasın! Fare ile Deve Bir zamanlar Marsilya fıkraları mü- Mâğanın şaheser örneklerini ver- ti, Bundan sonra da galiba Sow Ve fıkraları Marsüya fıkralarının ye- ini tutacak. » Birini nakledelim: » Soryet Rusyada kaçakçılara aman oklar, Gümrük memurları da hiç #koya gelmezler. i Son zamanlarda Sovyet hükümeti şeri Sovyet hududundan girme- Katiyyen yasak etti, int e Ertesi gün gümrüğün önüne ül deve geldi, Gümrük memurları; — Huduttan giremezsiniz, yasak, dediler. — Neden? — Hükümet farelerin girmesini ya- sak etti, — İyi amma biz jare değiliz ki... Gümrük memurları başlarını sal- ladılar; © “ — Fare olmadığınız isbat ediniz! kardeşini vurdu Babalarından kalan evi satmağa yanaşmamasına kızmış! Karaman 21 (Akşam) — Burada Sekiz çeşme mahallesinde bir cinayet olmuş, bir genç kızkardeşini yaralıya» rak öldürmüştür. Bu mahallede otu- ran Nuri ile kızkardeşi Fatınanın ba- balarından kalma bir evleri vardır. Nuri evi satmak istediği halde Fatma buna razı olmıyordu. Bu yüzden ara- larında münakaşalar oluyordu. Gene böyle bir münakaşa esnasında Nuri bıçakla Fatmayı yedi yerinden ağır surette yaralamıştır. Fatma kal- dırıldığı Millet hastanesinde aldığı ya- radan müteessiren ölmüştür. Nuri yakalanmıştır. Manisa valisinin gençliğe yardımı Manisa (Akşam) — Valimiz memle- ketin imarma çalışırken gençliğe de bütün mevcudiyetile yardım etmeği ihmal elmiyor. Halkevinin merkez kadrosuna bağlı Yıldırım, Sakarya adlarında iki klübü ve kütüphane teş- kilâtı vardır. Her gece âzalar toplanıp dir. Halkevinin ve buna bağlı spor kol- larının fazla âzası olduğu için bina ih- tiyaca kâfi gelmediğinden tevsii ka- rarlaştırılmıştar. İstasyonun askeri hastanesi tarafın- da modem bir spor sahası üzeredir. , Yıldırım spor klübü temsil kolu t8- rafından (Kahraman) piyesi temsil Kıskanç koca Karısına topuklu iskarpin getiren bir genci öldürdü Afyon 20 — Dinar köyünden Ze- ha adında bir kadın bir hafta er- vel şehre inen Ramazan isminde bir delikanlıya: — Mademki sen şehre iniyorsun, para vereyim de bana bir topuklu iskarpin al.. demiştir. Zeliha parayı vermiş, şehirden dö- nüşünde Ramazan ayakkabıyı gölü- Tüp Zelihaya verirken, Zelihanın ko- cası Recep tarafından bıçakla sağ böğründen yaralanmışlır. Ramazan yarım saat sonra ölmüş, katil yaka- lanarak adliyeye teslim edilmiştir. Portakal ihracatı Dörtyoldan yapılan ihracat bitti Dörtyol 20 — Dörtyoldan Alman- yaya olan portakal ihracatımız sona varmıştır. Elde ihracata elverişli mal kalmamıştır. Bu sene Almanyaya memleketimizden portakal ihracı do- layısile portakal | diatleri oldukça yükselmiştir. Mersinde yerli mallar 100 adedi 300 - 500, Yafa cinsleri 500 - 1200 ku- ruşa kâdar satılmaktadır. Muntakamızda yetişen o cinslerden elde bulunan portakallar ancak da hill ihtiyaca tekabül edecek dereci- dedir. Rize 20 — Bu sene Rizeden 60 mll- yon portakal ihraç edilmiş, iyi fiat le satılmıştır. En çok Almanya satın almıştır. Manisa Halkevi Manisa (Akşam) — Halkevimizde müddetleri bitmiş olan şube idare he- yetleri seçimi yapıldı. Vali ve parti başkinı B. Lütfü Kırdar şube idare heyetleri ile görüşerek vazife alan ar- kadaşlarının vazifelerini ne suretle yapmaları lâzım geldiğine ve Halkevi- nin ne suretle duha muvaffakıyetli iş- ler göreceğine dair kendilerine direk- tif vermiştir. Bu arada köycülük şube- sinden Şevki, gösterit şubesinden Ce- 141 Gürsoy dil tarih şubesinden Çaga- tay ve içtimai yardım şubesinden Ra- sim kolların bütün mevcudiyeti ile çalışacaklarını vadetmişler, düşünce- lerini izah ettiler. Çaylar içildikten sonra her şube başkanı ile üyeleri 88- çilerek toplantıya nihayet verilmiştir, Masal mammmayamna mıı Cçilbi... İSTANBULDA İLK GRAMOFON Bir zamanlar İstanbuldaki © gra mofon salgını ne idi? Merevde bir gramofon... Bugün son derece harcı âlem olan gramofonun İstanbula ilk dela ne zaman getirildiğini ve halka nasıl teşhir edildiğini öğrenmek mi istiyorsunuz?... O hâlde 4 nisan 1306 senesi tarihli Sabah gazetesinin nüshasına baka «Mucidi meşhur Edison'un icadger- desi olup bu kere Mösyö Silag ve Pe- ter nam zatlar marifetile Beyoğlunda edinmek isterseniz 23 mart 1200 yani 1874 nisan 4 tarihinde çıkan «Tiyat- ro ismindeki mizah gazetesinin nüs- hasını işte önünüze seriyorum: *— Efendim sizi Beyoğlunda gör- düm.. sizin gibi tamalıkârlar pek orala- ra çıkmazlar... (Demek o zaman Bey- oğluna çikmak mühim bir hovarda» lik İmiş)... — Bizim kerime eldiven istemişti de... — Nasıl Beyoğlu dükkünlarını be- ğendiniz mi?, — Ne söylüyorsun birader?. Beğe- kin «Otel dö Peşte de vaz'ı mevkii teş-| Pilmiyecek şey mi?. Herifler alış ve- hir kılınan fonoğraf nam öâletin ma- beyni hümayunu cenabı mülükâne canibinden iştira buyurulduğu ve mumaileyhimâ tarafından diğer bir fotoğraf daha celbedilerek enzari €r- babı meraka vazedileceği işitilmiştir.» man Beyoğlunun belki de en mühim otellerinden biri olan «Otel dö Peştsde acaba şimdi ismini hatırıyan var mı?- meraklıların uzaktan ilk gra mofon âletini seyretmeleri,.. Kimbilir © zaman bu ses çıkaran âlete ne ka- OSMANLI BANKASI NASIL YAPILDI? © Her zaman önünden geçtiğiniz ve İstanbulun en büyük binalarından biri olan Osmanlı bankası ve Merkez bunkası binasının nasi yapıldığını hiç merak etmeyiniz? Eğer öğrenmek isterseniz beraberce 7 nisan 1306 ta- rihli Sabah gazetesine şöyle bir göz gezdirelim; «Bank Osmani ile reji idaresi, bankı mezkür idarehanesi civarında vaki olup Glavani hanı namile maruf olan hanı yıktırıp yeniden yaptırmak ve badehu oraya nakletmek üzere ma halli mezküru müştereken 15000 lira» ya iştira etmişlerdir. Mezkür han bun» dan yetmiş sene evvel inşa edilmiş o- Jup 1650 metre muralibai bir saha iş- gal etmektedir. Bu han yiktırıldıktan sonra yerine gayet güzel bir bina in- şa edilecek ve mezkür binanın hariç- ten bir ban suretile görünmesine dik- kat olunacaktır. Hanın masarifi inşaiyesi 40,000 Ii ra tutacaktır...» YARIM ASIR EVVEL BİR EĞLENCE ÂLEMİ Sizi şimdi 1306 senesindeki eğlen» celerden birine götüreteğim. Bir ba- Bunun için de 1308 senesi nisanının yedinci günü çıkan Sabah gazetesin- de şu yazıyı okumamız kâfidir. #Dünkü gün eyyamı letafet baha- zın şa'şaa nisar bir yevmi behcet efzası olmak münasebetile mesinei di- lârayı «Sâdâbad; a şitap eden erbabı tenezzühe had ve nihayet olmamıştır. İki sahili nazarrübe arasında cere- yan eden nehrin rengi kebüdu dilâ- rası nazarlardan kâmilen kaybolcak surette binihaye sandallar ve kayıklar rın istilâsma uğramıştı. Sahileynin her tarafına kurulmuş mecalisi zevk ve Akşam Üzeri avdet tekarrüb eyledi- ği vakit bir taraftan dahili nehirde kalarlanmış sandallar ile kayıklar tatlı tatlı cereyan eden nehrin akınlı- sına tebaiyetle aheste revan oldukları gibi berren dahi binlerce araba lâtif çimenler ile mestur bulunan şoseden Şişliye kadar bir kafilei letafet resan teşkli eylemiştir ki, hakikaten vasfı ve tarifl imkân haricinde idi, Bu münasebetle Taksim, Beyoğlu ve Tepebaşı cihetlerinde görülen iz- diham hayret reşanı efkâr olacak de- receyi bulmuştu. ALTMIŞ SENE EVVEL BEYOĞLU Biz şimdi şikâyet ediyoruz. Musevi vatandaşlarımız türkçe konuşmuyor. hele Beyoğlunda türkçe konuşanlar pek az... Beyoğlunda bir tatlı su fran- sızcasıdır gidiyor... Halbuki altınış bu kadar sene evvelki gazeteler de ayni Hem bu şikâyetleri hem de 60 sene evvelki «mizah» hakkında bir fikir IBu resmi kesip rişin yolunu biliyorlar... Dükkünları- ni karı ve kızlarla doldurmüşlar.. in- sanın bir alacağı olmasa bile almağı heves ediyor... Bunun için alış veriş gırla... Çünkü kızlar adamı uzaktan celbediyorlar. Dükkâna gelen müşte- rileri kapıdan karşılıyorlar. Birçok taltiflerde bulunuyorlar... Kapısında büyük bir tenekeden el- diven asılı olan bir dükkâna girdim., — O neden?, — Şimdi bu Beyoğlunda âdet. dük- kânda ne satılırsa büyük bir şeklini kapıya, asıyorlar... Gözlük ise büyük bir gözlük, kundura ise büyük bir kundura.. araba ise bir araba, — Atlarile beraber mi?, — Orasını bilmem.. ne diyordum. Kapısında tenekeden büyük eldivn asılı duran dükkâna girüilm. Genç madamaya sordum: Ben — Madama siz de eldiven var mu? Madama — Ben tü'kçe bilmez. amma burada eldiven yok. Elimle teneke eldiveni gösterdim: — Canım bu ne?. — Onlar gant... Eğer gant istersen vereyim.. fakat eldiven yok... Anladım ki, madama bana «gant> denilen şeyi eldiven diye yutturmak istiyor. Amma hiç ben gantı eldiven diye yutar mıyım? — Canım sen eldiveni görünce tar numaz mısın?. — Tanırım.. tanım amma bira der.. belli olmaz. bakalım her eldive- ne benziyen şey eldiven midir? Kan eldiven diye verir de bakarsın ki «gant» dediğinden çıkmış.. ne yapan '| sın o zaman?. Biz madama ile çekişirken yanımı- za dükkân sahibi geldi. Güç hal ile maksadımı anladı; — Canım, dedi, o gant diyorsa eldi- venin fransızcasıdır... Eldivenin sivi- lize adıdır. Sen al bu gantları... Baktım beni tongaya bastırıyorlar, hemen: — Çorbacı. dedim.. ben gant mant bilmem.. sen bana doğru dürüst eldi- ven verirsen ne âlâ. yoksa dünyada gant almam ben... Böyle söyliyerek dışarı çıktım. Bİ- rader az daha bana yutturucaklardı.» Görüyor musunuz. Beyoğlu mağa- zalarımız bâlâ 60 sene evvelki halde.. eski tas, eski hamam.. bu meseleyi kö- künden halletmek lâzım... Anadoluda yetişen meyvalar Konya 21 — Yüksek ziraat enstitüsü toprak doçenti B. Kerim Ömer bura gazetelerine bir makale yazmıştır. Bu makalede deniliyor kl: «Geçende Türkiyede yalnız yetişen meyva nevilerini saydık 44 kadar ol- duğunu bulduk. Halbuki birçok men leketlerde bunun 20 - 25 1 ancak yeti- şir, Dünya üzerinde pek husus! iklime muhtaç bir kaç çeşit nebatı ayırrırsak Anadoluda yetişmeyeni yok demektir.» m (AKŞAM)ın Çocuklara mahsus müsabaka resmi: $ saklayınız.)

Bu sayıdan diğer sayfalar: