22 Mart 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

22 Mart 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hollivuttaki kıskançlıkların sebebi.. Duglas ile yeni karısı Hollivuta gidince iptida boykot edilmişler Paris (Hususi muhabirimizden) — Parise gelen meşhur mü- Ranniye ve filim yıldızı Lily Pons ile Yaptığım mülâkatın ilk kısmını geçen Mektubumda bildirmiştim. Bugün de Moltüvut hayatına ve oradaki çalışma azına dair ertistin anlattıklarını lireceğim, Lily Pons diyor ki: >— Hollivut eğlenceli bir şehir de- dir. Fakat orada mütemadiyen ça- Maldığından kimse sıkılacak vakit . Bundan başka bütün sine- MA mensupları birbirlerini tanıdıklar Kadan sık sık toplantılar yaparlar Ve kendi aralarında eğlenirler, Zen- Bin yıldızlar senede bir defa seyahate Sikarlar, bir çok yerleri gezerler. Bu #üretle hayatlarında bir değişiklik in ederler. — Hollivutta sinema artistleri ara- ında büyük kıskançlık mevcud ol duğunu söylerler. Birbirlerini kıska- artistler nasıl anlaşabiliyorlar? >— Hollivutta filhakika kıskançlık Sok fazladır. Bunun da sebebi verilen Ücretler arasında bir nisbet olmama- Mıdır, Meselâ bir filimde bir çok kim- # Oynar, En çok parayı yıldız, en a7 Parayı da fiğüran alır. Yıldız ehi bin dolar alırsa ikinci derecede artist beş veya on bin, figüran ise 15 - 20 ar alır, Ücretler arasındaki nisbetsizlik bir Yildizn filme temin ettiği muvaffa- Yetten çok büyüktür. Yani bir figü- AR Sa'yinin mükâfatını almadığı gibi iü E yıldızın aldığı da sa'yinin kat kat *vkindedir. İşte büyük küçük artist- arasındaki bu kazanç nisbetsizliği kukançlık doğurmuştur. iç bi hiç bir zaman bir yıldız ile I Ülğüranın sa'yi ve filme temin karti muvaffakiyet bir değildir. Fa- hiç bir zaman da ücretlerin bu kadar farklı olmasını icab ettirmez. “— Sinemada ne gibi rolleri tercih TSİnİz? — Ciddi aşk rollerini severim. Fa- ün bu rolü yaptığım zaman karşım» trt ettiğim bir aktör olmamak ile. Aşk rolü yapmak demek yarı & O hayati yaşamak demektir. İnsan hayatında sevmediği adamla EE lily Pons son çevirdiği filimden bir sahinede yaşayabilir mi? Böylece aşk rolünü de ikrah ettiği bir adamla yapamaz. — Cinsi cazibe hakkında ne düşü- nüyorsunuz? — Cinsi cazibe Hollivutun icad etti- ği bir yeniliktir. Garbo, Mae Vest, Marlene Dietrich bu modayi çıkar- muşlardır Sanat cazibesini cinsi cazi- beye tercih ederim. Bazı yıldızların cinsi cazibeleri ile büyük şöbret ka- zandıkları iddin ediliyor. Jorj Arliste, Şarlde, Lorel Hardide, Şirley 'Temple- de cinsi cazibe mi var? Bunların hep- sinin filimleri pek büyük para ka- zandırmaktadır. En büyük cazibe; istidad ve kabiliyettir. — İzdivacınıza ve Hollivuttaki izdi- vaçlara dair mütaleanız? — Pek iyi bir adamla evleniyorum, evlendiğim adam Nev Yorkun en bü- yük şef dorkestrlarmdan biridir. Mesleği ciddi olduğu için kendisinin de ciddi olduğuna eminim, bâhtiyar olacağımızı kaviyyen ümid” ediyo- rum; Sinema yıldızları arasında bazı- ları benimle evlenmek İstediler fa- kat ben kabul etmedim. Bir aktörle &vlenmeğe bir müsikişinas ile evlen- meği tercih ederim. Çünkü aktörlerin ömürleri rol yapmakla geçtiği için izdivacı da o kadar ciddiye almıyor- Jar, Aile hayatlarıda rolleri kadar Xısa sürüyor. Müstakbel kocam beni o kadar seviyor ki beni görmek için | Nev Yorktan her hafta tayyare ile Ios Ancelese geliyordu. Nihayet Ame- rikâada tayyare İle en çok mesafe kateden adam ünvanını aldı, - Sinema âlemindeki boşanmalar hakkında ne düşünüyorsunuz? — Cinsi cazibe gibi Hollivutta bo- | şanma da modadır. İşte ben bu mo- dayı beğendiğim için kenâime ciddi bir koca intihab ettim. Hollivutta iyi geçinen ailerler de var amma geçine- miyenleri ekseriyeti teşkil ediyor. Meselâ Norma Shearer ve Ervin 'Tal. | berg en iyi geçinenlerden #di. Kocası Ölünceye kadar tatlı tatlı yaşadılar, Duğlas ile Mari Pikford da iyi ge- çinenlerden zannediliyordu. Fakat sonra yarıldılar, Geçenlerde Duğlas Fayrbanks, yeni karısı Ledi Aşley ile | Honivuta geldi, Mari Pikfordun. dost- İ ları bü kadına boykot ettiler, görüş- mediler, kadın pek fena mütöessir oldu. Fakat diğer taraftan Mari Pikfor- dun da Kendisinden genç Şari Rocers | ile evleneceği tahakkuk edince kit oldular. Mari Pikford, Iedi Aşleyi davet etti, barış görüş oldular. On- dan sonra sinema âlemi de Duğlasın yeni karısı ile konuşmağa başladı. Hollivut işte böyle bir Holliyutdur. Orada yaşamak İçin o âleme uymak lâzımdır, B.0. Sinema haberleri Meşhur artist ve rejisör Viliy Forst yakında iki büyük filim çevire» cektir. Bunlardan birincisi Kai Kal ya” tı adındadır. Diğerinin mevzuu Mopo- #anın meşhur Güzel Dost romanından alınacaktır. A Bir müddettenberi Londrâda fi- lim çevirmekte olan Fransız artistle- rinden Annabellâ, kocası Jean Murat ile birlikte Parise dönmüştür. Pariste | bir filim çevirecektir, Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişli: Osmanbeyde Şark Merkes, Taksim: İstiklâl caddesinde Ke- mal Rebul, Beyoğlu: Tünelde Mai- koviç, Yüksekkaldırımda - Veniko- pulo, Galala: Topçular caddesinde Merkez, Kastmpaşa: Vasıf, Has- küy: Halıcıoğlunda Barbut, Emin- önü: Yemişte Bensason, Heybeli ada; Halk, Büyükada; Halk, Fa- fin: İsmail Hakkı, Karagü 7 Mehmed Fuad, Bakırköy: Hüâl, Sarıyer: Osman, Tarabya, Yeni- köy, Emirgân, Rumelihisarındaki eczaneler, Aksaray: Yenikapıda Sarım, Beşiktaş: Süleyman Recep, Kadıköy: İskele caddesinde Sotir- yadis, Yeldeğirmeninde Üçler, Üs- Küdar: Ömer Kenari, Fener: Ba- latla Merkez, Beyazıd: Cemil, Kü- çükpazar: Yorgi, Samatya: Koca- mustafapaşada Ridvan, Alemdar: Çemberlilaşta Sırrı Rasim, Şehre- mini: Ahmed Hamdi, “İttihad ve Terakki,, nin son devirlerinde suikasdlar ve entrikalar Tefrika No, 48, Yazan: Mustafa Ragıb Naşld şerbes bırakıldıktan iki gün sonra yeniden tevkif edilerek Bekirağa bölüğüne tıkıldı Fakat bu hâdisede madalyanın bir tar rafını gören Cevad bey, yelniz isyan, ihtilâl, (taklibi hükümet) teşebbüs ve hareketlerine gözlerini dikmişti. O, böyle bir hareketin hükümet ve bil- hassa şefi harbiye nazırı aleyhine hariçten geleceğine, fakat Enver pa şaya en yakınlarından bir tehlike çi- kacağına hâlâ inaumuıyordu. Binaen- aleyh bütün dikkatini, halk arasına çevirmişti. Artık Merkez kumandanı için silâhlı her türlü zabita vakası, ni- hayet bir isyana delâlet edebilirdi, Böy- le bir vakanın faili, günlerce (Bekirağa bölüğü) nde kalınağa, divanı harp serbest bıraksa bile, uzun zamanlar hürriyetine okavuşmamağa mahküm olurdu. O seneler içinde bunun bir çok misaline tesadüf etmek mümkün- dür, BİRAZ EĞLENEREK KEYİFLENMEK İÇİN... Bunun dikkate değer bir misalini yermek ve o günlerdeki (Bekirağa bö- lüğü) nün vaziyetini (göstermek Üzere dikkate şayan bir vakayı hikâ- ye edeceğim, Bu vakanın kahramanı, aktör Naşiddir: Bu kıymetli halk sa- natkârı, o tarihte Ferah tiyatrosunda çalışıyor, burada oyunlarına, temsil- Jerine devam ediyordu. Naşidin 05- kerlikle alâkası yoktu: İlkönceleri iki defa «bedeli nakdi» vermiş, sonra bir mükellefin para raukabilinde asker- dikten tecil edilemiyeceği hakkındaki kanun üzerine; Oburnundeki polbip- lerden dolayı amoliyat olmuş, bir de- fa bir sene, bir defa da altı ay «teb- dili hava» almıştı, Bu itibarla ti rosunda sevbesiçe çalışıyor, oyun na devam ediyordu. Naşid bir akşam, arkadaşlarından aktör Tahir (vefat etmiştir) ve Refik İle Beyoğluna, gezmeğe çıkmıştı. Mak- satları biraz eğlenmek ve bir kaç ka- deh ile biraz keyiflenip neşelenmekti. Üç arkadaş, Tepebaşı arkasında 'şimi- di İtalyan klübü olan binanın civârın- da o zaman (Karakuş) İsmini taşıyan bir birahaneye gittiler. Fakat bira, gamlarını dağıtmak, içkinin tesirile neşelenmek istiyen bu üç arkadaşın asabı üzerine müessir olamıyordu. Rıfkı ile'Tahir, hem kendilerinin, heri de Naşidin kadehine konyak kattılar, BİRDEN BİRE BİR EL SİLÂH ATTI VE., Artık her üçü de tamamile «kafayı tütsülemişler:, adam akıllı <olmuş- larsdı. Birahaneden kalktılar, yavaş yavaş yürüyüp, İstanbul tarafına ge- çerek evlerine gideceklerdi. Tepebaşı- nı geçtiler, Beyoğlu belediye dairsi ö- nünden ve tramvay caddesini takiben Şişhane yokuşuna doğru uzanıyorlar- dı. O zaman bu cadde bu kadar geniş ve böyle tanzim edilmiş değildi: Şimdi İ apartımanların işgal ettiği bu saha, i metrük bir mezarlıktı. Tam mezarlı- İ ğin önüne geldikleri sırada, aldığı ka- rışık içkiden do) büsbütün ken- dinden geçen Ri zamanın nezake- tini, idarel örfiyenin inzibat ve asa- yiş hususundaki şiddetli takyidatını, biran için, unuttu, Hiç bir sebep yok iken yanındaki tabancayı çekti ve ha- vaya bir el silâh atlı. Fakat aradan çok geçmeden üç ar- kadaş, Alman devriyelerinin koşarak kendilerine doğru ilerlediklerini gör- düler. Yakayı ele verdikleri muhak- kaktı., İçlerinde kendini kaybedecek derecede başı dönen aktör Rıfkı, şim- di ne tehlikeli bir oyun oynadığını id- rak etmişti! Birden bire kendisini top- ladı, mücrimiyetten kurtulmak için ani bir hareketle elindeki tabancayı Naşıdın cebine soktu. Bu sırada, Al man devriyeleri üçünü de çevirmiş ler ve 'Tünel başında Tekke polis ka- rakoluna götürmüşlerdi. «CEBİMDEN DÜŞTÜ VE PATLADI,» Naşid ile arkadaşları, burada silâh atmak cürmünden 'Türk polisine tes- lim edilmişlerdi. Fakat Alman devri- yeleri atılan bir el silâhın bu üç kişi- den kimin tarafından atıldığını bil. mediklerini söylemişlerdi. Polisler; her üçünün de üstlerini aradılar, taban ca aktörün &ebinden çıkmıştı: Artık bütün suç, Naşidin üzerinde tekâsüf ediyordu! . Sanatkâr, bu işte hiç bir kabahati olmadığı hâlde bütün mesuliyetin kendi omuzları üzerine yükleneceğini hissetti, Fakat asıl faili söylemek, ta- bancayı kendisinin değil, arkadaşı Re. fiğin attığını anlatmak istemedi. Na şid, erkeklik gürurile arkadaşlık has tırı için tabancaya kendisi sahip çıka rak: ı — Cebimden kazara düştü, patladı, Yoksa ben onu atmış değilim, dedi Fakat aktörün bu müdafaasını din- lemediler. Her üçünüm de biraz fazla kaçırarak oldukça keyifli oldukları hal ve tavırlarından belli” oluyordu. Bu takdirde Naşidin kendinden geçe- rek silâh attığına hükmettiler. 'Tek- ke polis karakolu, aktörün, tabanca“ nın kendisine aid olduğumu itiraf et» mesi üzerinö, afkadaşları aktör Tahir ile Refiği serbes bıraktı ve Naşidi de polis müdüriyefi umumiyesine göm derdi., i YORGANIN ALTINDAN SAKALLI BİR BAŞ UZANDI. O zaman pölis müd maniyede bilâhare « ki merkezl umumisi> ittihaz edilen bi- nada bulunuyordu. Bütün İstanbul halkına neştli sântler yaşatan bu halk sanatkârının böyle bir suçtan poliş müdürlüğüne getirilmesi bütün mü- düriyet erkânı tarafından şefkat ve himayekârlıkla “karşılanmasına sebep oldu. Herkes Nâşidin biran evvel kurs tulmesı için suçunu hafifletmek, onu mesuliyetten kurtarmak istiyordu. O akşam. sanatkâr «meriyyülhâlar o- lanlara mahsus» bir odada misafir ct iler! Naşid, zaten heyecandan ve İç“ kinin tesirinden dolayı çok yorgun ve bitkindi. Kendisine gösterdikleri bir Karyolaya uzandı ve derin bir uykuya daldı, d Ertesi sabah, mahmurluğu Ye yor gunluğu geçen Naşid, gözlerini âçtığı zaman, geceyi geçirdiği demir karyos lanın üst kısmından yere doğru bak- tı, karyolarım âlt kısmındaki yorar nın arasından Sakallı bir baş uzandı ve Naşide; — Hoş gelmişsin! dedi, Aktörün yatak komşusu olan bu adam, bir Ermeni papazı idi. Naşid, papazın selâmına mukabele etmekle beraber, bu şüpheli adamla konuş“ mak, neden tevkif edildiğini sormuk istemedi. Belki de böyle alelâde bir tecessüs hisâile aralarında geçecek bir mükâleme, kendi vaziyetini büsbüs tün müşkülleştirirdi. Çünkü o, papa zın veziyetinden haberdar değildi. 4 BİR İNZİBAT ÇAVUŞU GELDİ VE. Sabahleyin Naşid, kahve, sigara ve saire ile izaz edildi. Kendisini derhal istievap ettiler, fakat o, Tekke kara- kolunda olduğu gibi, burada da ta- bancanın kendisine aid olduğunu, ân- cak silâhın kazaen düşüp patladığını söylediö. Naşid, polis omüdüriyeti umumiyesinde çok şefkallı bir mua- mele görerek iki gece kaldıklan sanra serbes bırakıldı. Artık o, bu hâdise- nin böyle iki günlük bir üzün- tüden sonra kapanıp gittiğini tahmin ediyor ve ucuz kurtulduğuna şükre diyordu. Aktör, müdüriyetlen çıktıktan son- ra evine ve tiyatrosuna döndü ve tek- rar oyunlarına başladı. Fakat bu ser- bes hayat çök devam etmedi. Bir ge- ce, Merkez kumandanlığından gönde- rilen bir inzibat çavuşu, kendisini Merkez kumandanlığından istedikle- rini ve ertesi gün erkenden kuman- danlık muhakim dairesine müracaat etmesini söyledi. Naşid, vaziyetten tekrar şüphelenmişti. Bu tebliğe he- men itaat etmeğe mecburdu; Gecik- tirmeğe, işi savsaklamağa muktedir değildi. Böyle nazik bir zamanda vas ziyetin şakâya tahammülü yoktu, Sa» bah olunca derhal hazırlandı ve doğ- rTuca Merkez kümandanlığı muhakim. Şubesine müracaat etti, İ Nuruos- Terak- (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: