5 Haziran 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

5 Haziran 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Saksı içinde Şeftaliler ved Büyükdere meyva eyva fidanlığında 60 bin fidan. ve her fidanın bir künyesi var Set muavini B. Şecaat Büyüderede, İstanbul - vilâyetinin kurduğu meyva fidanlığı ve enstitü- sü, memleketin en kiymetli mües- seselerinden biridir. Hacıosınan bayırından Büyükdere şosesine çıkılır çıkılmaz, dallarının ucu bir seviyede, büyük, yemyeşil bir bahçe ve bu bahçenin etrafında be- yaz boyalı, tertemiz binalar görü- nür. Bu iki yüz yirmi dönüm ba- kımli erazide, memleketin en güzel yemişleri yetişlirilmekte, memleke- tin dört bucağına, aşılı yemiş fidan- ları dağıtılmaktadır. İstanbul vilâyeti meyva enstitüsü ve fidanlığı 1931 de kuruldu. Çok kıymetli, değerli, idealist iki mütehassı. 1 sımızın, enstitü şefi bay İbrahimle, muavini bay Şecaatin bilğili çalış malarile, altı sene içinde fidanlık as- ri bir yemiş bahçesi, fenni bakımla yetiştirilmiş güzel bir fidanlık oldu. Bugün fidanlıkta aşısız altmış bin- den fazla fidan vardır, dört yüz el- li çeşid fidan da tedkike alınmıştır. Gelecek sene için de iki yüz kilo tohum eklimiştir. Enstitü mesai odalarındaki dos- yalar, müessesenin bilgi ve görgü makanizmesı ile idare edildiğinin en güzel misalleridir. Fidanlık bölme- lere ayrılmış, her bölme numaralan- mış ve plân çizilmiştir. İki yüz yir- mİ dönüm erazi içinde, 60 bin fidan arasında bir tanesini enstitü şefine veya muavinine gösterip sorsanız; «Bu ağaç ne ağacıdır? Nereden gel- miştir?... Size hemen bir dosya çı- karacaklar ve ağacın nereden, han- gi tarihte geldiğini, ne zaman dikil- diğini, ne zaman aşılandığını, ne za- man tutup, ne zaman yeşerdiğini ve hangi tarihe kadar yemiş verdi- ğini, ne gibi hastalıklar geçirdiğini, yemişinin evsafını söyliyeceklerdir. Fidanlıktaki her ağacın ayrı ayrı ve tam birer künyesi mevcuttur. Müessesenin lâboratuarında, .her ağacın âdeta radyografisi yapılıyor, | cuklarıdır. İ renirlerken, bir yandan da, | tirtilip di. nescinden elyafına kadar, kökün- den yaprağına kadar her tarafı sıkı bir tahlile tabi tutuluyor, üzvi ve kimyevi hassaları, hastalıkları teşhis ve tedavi ediliyor. Matlüba muvafık olan ağüçler bakılıyor, teksir edili- yor, kötüleri bırakılıyor, va saklama, meyva kurutma, Odalarında talebe tatbikat dersi görüyör. Müessesenin onu kız olmak üzere kırk talebesi vardır. Bu talebelere ilk sene 50, bir buçuk sene sonra 60, İki sene sonra 70 kurüş yevmiye ve- riliyor. Mektep bir buçuk senede kal- İn; iki senede usta bahçıvan yetiş- tiriyor. 'Talebenin sıhhi şeraiti haiz yemek odaları, yatak odaları, banyo daire- leri, el yüz, ayak yıkama lâvaboları vardır. Günde 26 kuruşla öğle, ak- şam yemeklerini yiyorlar. Bahçede küçük bir spor sahaları vardır. Oras da voleybol oynuyorlar. Bu kırk talebe İstanbul köylü ço- Bir yandan sanat öğ- rahat Yaşamağa, disipline ve temizliğe ülı- şıyorlar. Bu bakımdan müessese tam içtimai bir yuvadır. Büyükdere meyva fidanlığı ve ens- titüsüne 1931 denberi memleketimi- sin muhtelif yerlerinden fidan ge- Imiştir. İki sene evvel de İtalya ve Orta Amerikadan yemiş fidanları gelmiştir. Bugünse memle- ketin muhtelif yerlerine Büyükdere fidanlığından fidan gönderiliyor, ya- kında harice de fidan gönderileceği muhakkaktır. Geçen sene Anadoluya 2,000 fidan sevkedilmiştir.. Yirmi beş bin fidan da İstanbul ve civarında satılmıştır. Piyasada bir buçuk, iki liraya satılan fidanlar, müesseseden yirmi beş otuz kuruşa alınmaktadır. Sevkedilen yemiş ve fidanların ambalajları dikkate şayandır. Bunu bir misal ile anlatacağız. 4 Müessesede kırk talebe var. Bir buçuk senede kal- fa, iki senede usta bahçıvan yetiştiriliyor İstanbul vilâyeti Büyük- dere meyva fıdanlığı ve enstitüsünün serde yetiş- tirilen şeftalileri, bahçe ve binaların umumi görünü- | şü, çiçek bahçesinden bir köşe Geçen sene Antalyaya yapılan sevkiyatı, Antalya gümrüğü alakoy- muş ve: — Bu ambalajlardan da metalarin ecnebi Ometaı olduğu anlaşılıyor, menşe şehadetnamesi isteriz! demiş- ler. Gerek metan ve gerek ambalâj- ların yerli olduğu bu güzel işin Bü- yükdere fidanlığında yapıldığı anla- şılınca hem hayret, hem de takğir edilmiştir. ... Müessesenin kurulduğu günden bugün kedar vazifeseverlikte genç- lerimize örnek olarak gösterilecek şef İbrahimle muâvin Şecaat, efradı gö- rülmemiş kadar kalabalık bir alle babasına benziyorlar. Bir babe na- sıl evlâtlarını tanırsa, onlar da ağaç ve fidanlarını öyle tanıyorlar ve öy- le, o kadar seviyorlar. İyi Yetiştiril. miş ağaçlıklara, iyi yetiştirilmekte olan fideliklere bakarlarken, izahat, verirlerken gözlerinin içi gülüyor, Yemiş ağacı ve yemişçiliğin ne ol. duğunu anlamak için Büyükdere fidanlığını görmek elzemdir. eflâko ser çükmiş ağaçlar yok. Ağaç- ların hepsi bodur., fakat hepsi bir boyda, bir seviyede. Gövdeler bir İnsan boyu kadar yükseliyor ve bir hizada dal veriyor. Ayrılan dallar da, iki veya üç çatal, f#kat gene ayni boyda. Bu çatallar gene bir boyda, bir seviyede budaklanıyorlar, yap- raklanıyor ve orta kısımları boş ka» hıyor. Kısaca şöyle anlatılabilir: Bü- tün yemiş ağaçları, top akasya şek- linde toptop... Resmimizde gördüğünüz saksı içindeki şeftaliler de bütün ağaçlar gibi, bir boyda yetiştiriliyor ve tur» fanda yemişlerini veriyorlar. Bir ay evvel, serde yetişen bu küçücük ağaçların incecik, zar gibi kabuklu, bol sulu şeftalileri yendi. Bu kıymetli müesseseyi kuran İs“ tanbul vilâyetini takdir, müessesenin başında bulunanları tebrik ederiz. | rinde Haziran 1997 Çingene orkestraları ve çingene artistler Macaristandaki çingeneler beş yüzüncü yıldönümlerini kutladılar Çingene çalgıcılar içinde milyonlar kazananlar dünyanın en zengin kadınlarile evlenenler var Macarisandaki çingeneler bu mem- Jekete yerleştiklerinin beş yüzüncü yıldönümünü bu hafta kutladılar. Bu müanesebetle Macaristanın her şehrinde ve bahusus memleketin payıtahtı olan Budapeştede çingene orkestraları tarafından bir çok fes- tivaller tertip edilmiştir. Çingene musikisi tarihi ayni 28- manda Macsrstanın tarihi demektir. Çünkü Macar kralları, prensleri, 2â- degânı ve meşhur kumandanları bu musikinin meftunu olduklarından bunların himayesi ve teşviki ile bu musiki memleketin tarihi ile beraber ilerledikçe ilerlemiştir. Macar saraylarının ve kümandan- Yarının hiç bir zaman eksik olmıyan Jevazımından biri de bu musiki ve bunun çingene sanatkârlarıdır. Bunun içindir ki Macaristan po- | Mika, askerlik, muhtelif sanayi sa- halarında, iktisad âleminde büyük büyük adamlar yetiştirdiği gibi mu- siki sahasında çingenelerden pek bü- yük ve meşhur simalar yetiştirmiştir. Bu musikişinasların geçirdikleri hayat ve tercümei haller Macaristan terihinin mühim bir kısmını teşkil €der. Bu musiki sanatkârları Macar krallarının ve. büyük adamlarının yanından hiç bir zaman eksik olma- dıklarından memleketin mukaddera- tında ve tarihinde mühim rol oyns- mişlardır. Meselâ bugün Marmara şeh- musikişinası bir zaman Avusturya - Macaristanın başında bulunan Ha- bsburg hanedanı sarayında çok mü him bir sima idi. Asıl nand Arany olup kısaca Feri Baezi denilen bu adam imparatoriçe Kli- zabete Budapeşleyi ziyaretinde çat- miş ve sarayın en mühim adamla» rından biri olmuştu. O zaman çok güzel ve genç olan | imparatoriçe Budapeşte sarayında Feri Baczi ile arkadaşı (Radic) in kemanlarını dinlediği zaman bu çin- gene musikisine bir daha hayatı müddetince aâyrılamıyacak surette meftun ve alâkadar olmuştu. Gariptir ki iki çingene musikisi üstadı genç imparatoriçeyi ipekli rop- ları içinde yarı çıplak bir halde neşe içinde gördükleri zaman &deta bu kadına âşık olmuşlar ve en güzide melodileri, mehâret ve sanatlarının bütün inceliklerini kullanarak çal- mışlardır. İmparatoriçe bu lâtif ve hazin ke- Man seslerini başını önüne eğmiş ol- duğu halde dinlemiştir. Başırı kaldırdığı zaman göğlerin- den akan yaş damlaları çingenelerin gözünden kaçmamıştır. Çünkü bu göz yaşları iki sanatkâr için en de- ğerli mükâfat idi. | Macar zadegânından yaşayan beyaz saçlı çingene | ismi Ferdi- | Feri Baczi, Almanyanm son impa- ratoru ikinci Vilhelmin sarayında da mühim mevki olmuştu. İm- parator daha veliahd iken bu n- gene sanafkârmın müsamerelerine ık sık devam ediyordu. İmparaâtariçelerin, > imparatorla- rın, kralların ve prenslerin bu çin- gı musikişinasına güsterdiği o te- veccüh ve tâkdir ret kalmamış ve k ir altınlara gark etmşi Meselâ ri Feri Baczi- nin bir şarkısı için 1,500 altın balı- şiş vermiştir. Bunun için Macaristanın çingene Bunların çoğu i malı bir çok uşak bulundurarak ta prensler gibi met ve darat için- de yaşarlar. Bunlardan Yanos Biha- ri, az zaman İçinde milyoner olmuştu. Kemanını çaldığı zaman elleri her taraftan sıkıştınlan banknot öle dolardı, a bu sanatkârın âkibeti feci olmuşt Kazaen arabadan di Eünden ol eli kırılmış ve bir daha keman çalamaz olmuştur. Neticede kendisi de, sanatı da unu- tulmuş ve zavallı adam sefalet için- de ölmüştür. Macar nın çingene yaüsikisi sa” natkârları, hünerleri nız zengin olmakla kalm, Bunlardan bir çoğu keman avladıkları zadegân ve milyoner X Yarı ile evlenn Meselâ Amerikanın meşhur mil- yonerlerinden Chimay'in biricik genç kızı, Yanesi Rigo isminde Macar çinge- ne çalgıcısına âşık olmuş ve kendisi ile evlenmişti. Bu hadise bir zaman Amerikanın . ve Avrupanın Kibar âlemlerinin başlıca hararetli ve he- yecanlı mevzuu olmuştu. Gene Macaristanın çingene musi- Kişinaslarından Feri Potikorios Av- Tupanın enzengin bir kadını ile ey- lenmişti. Rusyadaki Çarlık hanedanının bü sanatkârı Çarın hususi treni ile Petersburga celbettiği meşhurdur. Bu adam öldüğü zaman milyoner zev cesi 120,000 alün frank sarfederek kendisine bir mezar yaptırmştır. Çingenenin çocukları valdeleri ve İni ettikten sonra beş milyon altın İrank miras almışlardır. İşte Avrupanın saraylarına ve bü- tün dünya zenginlerine Kemanları ile hâkim olan Macaristanın çinge- neleri bü yerde yerleştiklerinin beş yüzüncü yıldönümünü gene keman sesleri ile tesid etmişlerdir. — P, vu sanan a av aa a Karamanda biçki ve dikiş dersleri Orada | Karaman (Akşam) .— Orta okulda biçki ve dikiş dersleri ciddi bir disiplinle takib olunmakta ve kızlarımız hayata atıldıkları zaman zabmet çekmiyecekt şekilde yetiştirilmktedir, Klişemiz ortâ okulda biçki ve dikiş dersi esnasında talebeleri hocalarile bir arada göstermektedir,

Bu sayıdan diğer sayfalar: