June 9, 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

June 9, 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

w ( MEMLEKET HABERLER! |) Tokatta meyva ağaçları haşerelerile mücadele Alınan neticeler çok iyidir, Tokatta meyvacılığa hız verildi Tokatta meyva ağaçlarile mücadele ve Ziraat müdürü Seyfi Köysel Tokat (Akşam) — Vilâyetimiz ik- lim ve toprağının ziraate ne kadar müsait olduğu şimdiye kadar bu mın- takanın çeşitli mahsul yetiştirmekle, bilhassa ihracat mallarımızdan olan nefis Taşova tütünü, afyon, mahlep, pancar, yumurta ve meyva istihsali- le sabittir. İlimiz muhitinin bu kabiliyet ve münbitliğini nazarı dikkate alan Zi- raat müdürlüğü işe. meyvacılıktan başlamıştır. Bu sene Vilâyet merke- ziyle Niksar ve Zile kazalarında mey- va bahçelerine kış ve yaz mücadelesi tatbik edilmiş, bütün meyva ağaçla- nnin kabukları kazınarak kireç ba- danası yaptırılmış, elma ve mahlep ağaçlarına Arsenikli zehirler sıkıla- Tak İponomot ve Karpokapsa haşere- lerine karşı mücadele yapılmıştır. Bu suretle senelerdenberi devam edegelen adı geçen hastalıklar tama- men körletilerek meyva ağaçları bu Mfetten kurtarılmıştır. Yine Ülmiz 2i- rant müdürlüğü halka ve köylüye Aanlıyabilecekleri bir dille ağaç ve bah- çe bakımı ve mücadelesi hakkında öğütler tabettirerek dağıtmıştır. Bun- dan başka meyva bahçesi sahiplerile fidancılara bahçe tesisi ve idaresi bil'amel gösterilerek ağaç kıymet ve sevgisi anlatılmıştır. Nümune fidanlığı bir mislidaha genişletilerek (o vilâyetin Uihtiyaciyle mütenasip bir şekle sokulmuş ve ye- niden bir çok meyvalı, meyvasız ağaç tohumları ekilmiştir. Halka ve köy- Jüye müsmir ve gayrimüsmir binler- ce fidan dağıtılmıştır. Hali hazırda Esad Mahmad Kurakurd Kızın gözleri doluyor... — Faruk bey!.. — Seni biran ızluraptan kurtara- cağım diye deli gibi seviniyordumı!., İşte bak; daha şimdiden < gözlerinin rengi değişti, Dudaklarına kan geldi. Görüyorsun ya, ne iyi yaptım Mari- yal.. Kardeşinden sana bizzat el ya- msile mektup getireceğim. O zaman anlıyacaksın ki, ona hiç bir şey olma- mıştır. Sevgisini paylaştığımız bu adâ- ma, dünyanın en büyük şefkat ve he- | yecanile hitab ederek senden haber- ler götüreceğim!.. Kardeşinle tanışa- cağım için, ayrıca bir çocuk gibi sevi- niyorum şimdi!.. Sana ondan kucak kucak haberler, sevgiler, buseler geti- receğim!.. O zaman eskisi gibi yüzün gülecek, gözlerin parlıyacak, dudak- ların gene kızıl bir ateş rengile yana- cak!.. Benim güzel Mariyacığım; kar- deşin için bu son bir aydır çektiğin iztıraplar yok mü, bilmezsin beni nâ-, sıl deli ediyordu?., Kız ağlıyor... — Faruk bey; siz benim tahayyül ç Ettiğimden daha asil daha yüksek bir | insanmışsınız!.. Alla fidanlıkta 15,000 akçe ağaç, 10000 akasya, 4000 bir başlı aşılı kiraz ve vişne, 4000 kayısı, 2000 badem, 2000 dut, 4000 armut, 10,000 elma, 18,000 aşısız elma ve 3000 aşısız armut flda- nı mevcuttur. Bundan sonra müsait arazisi olan- lara Meccanen elma fidanı tevzi edi- lerek fenni meyva bahçeleri vücude getirilecek ve bunlara bakmak için bahıçıvanlar yetiştirilecektir. Vilâyetimizde geçen senedenberi Merkez ve Erbaa kazalarında pamuk tecrübeleri yapılmaktadır. Geçen se- ne çok iyi neticeler alınmıştır. Bu s6- neki neticelerin daha Iyi olacağı tah- min ediliyor. Yaş ve kuru meyvâların ambalaj ve standarize İşlerinin islâhı düşü- nülmekte ve bu husus içinde bir ta- limatname hazırlanmaktadır. İzmir civarında iki tren kazası İmir 'i (Akşam) — İki tren kazası olmuştur. İzmirden Ödemiş kazasına gitmekte olan katar, İlk Kurşun İs- tasyonuna yakın bir yerde trenyolu üzerinde oturan Tireli Cabar Dur- muş oğlu 26 yaşmda Hüseyini kese- rek öldürmüştür. Ankaradan İzmire gelen 1106 nu- marslı ekspres, Manisanm Horozköy ve Müradiye istasyonları arasından geçerken Osman âdında biri, tren- den atlamış, iki ayağıda kın mak suretile ağır surette yâralan- mıştır. Yaralı Manisa hastanesine kaldırılmıştır. ECE!.. Tefrika No. 61 a şükrediyorum, iftihar ediyorum di sizin gibi bir sahibim olduğu için!.. Zabit kalkıyor... — Saat kaç Mariya?.. — On biri çeyrek geçiyor!.. — On dakika sonra tayyare mey- danında bulunmalıyım!.. Tam on bir buçukta hareket edeceğiz!.. — Faruk bey; rüzgâr var, yağmur yağıyor. Bu havada nasıl gideceksi- niz?., — Sen hiç merak etme!,. Beni gö- türecek tayyareci, Almanların en meş- hur pilotlarından biridir... Muhak- kak ki iki buçuk saat Sonra Odesada olacağız!.. — Hemen dönecek misiniz? — Akşam saat dörtte oradan ha reket etmemiz icab ediyor!.. — Demek hava kararmadan dön müş olacaksınız? Mi — Evet, herhalde altı ile yedi aras sında buraya gelmiş bulunmalıyız!,, — Sizi kalbim heyecanlarla yani” rak bekliyeceğim Faruk beyi.. , — Teşekkür ederim Mariyal,, —— At yarışları Diyarıbekirde yapılan yarışlar çok heyecanlı oldu Her sene ilkbaharda iki defa yapı- lan ve büyük bir alâka uyandıran at koşularının ikincisi de dün yapılmış- tar, Koşuları binlerce halk seyrelmiş- tir. Koşuda seyirciler arasında birin- ci umumi müfettiş bay - Abidin Öz- meri vali Ferid Nomer, vali muavini Kâzım Demirer, ve polis müdürü İb- rahim de bulunuyordu. Birinci koşu: Üç yaşındaki halis kan Arab erkek ve dişi taylara mah- sustu, 1400 metrelik bu tay koşusuna 6 hayvan iştirak elmiş neticede yüz- başı Aslanın Koşarı birinci, Selâmi 'Terhanın Uysalı, ikinci Fehmi Vur- elin Kizılkırı üçüncü gelmişlerdir. İkinci koşu: 1937 senesinde (180) liradan fazla mükâfat kazanmamış halis kan Arab at ve kısıraklara mah- sustu. (2400) metrelik bu koşuya 6 hayvan iştirak etmişti. Neticede teğ- men Rahminin Merzuku birinci, yüze başı Hüseyinin Yıldınımı ikinci .ve Mehmedin Şahini üçüncü gelmişler- dir. Üçüncü koşu; 4 ve daha yukarı yaştaki halis kan Arab at ve kısırak- lara mahsustu, (2200) metrelik bu koşuya üç hayvan iştirak etmiştir. Neticede Sald Aydının Geyiği birin- ci, Sabri Atlının Mesudu ikinci ve Mehmedin Kulası üçüncü gelmişler- dir, Dördüncü koşu; 4 ve daha yukarı yaştaki halis kan Arab at ve kısırak- lara mahsustu, Bu uzun mesafeli 3500 metrelik mukavemet koşusuna da üç hayvan iştirak etmiştir. Neti- cede Mehmed Bozun Benliyüzü bi- rinci, Sabri Atlının Budağı ikinci ve Mehmedin Şahini üçüncü gelimişler- dir. Kazanan hayvan sahiplerine ye- künu (1335) lira tutan muhtelif mü- kâfatlar verilmiştir. Bu koşular mu- hitimizde hayvani cinsinin ıslahı nok» tal nazarından mühim bir teşvik ol- maktedir. Adapazarı öğretmenler sandığının kongresi Adapazarı (Akşam) — Adapazarı öğretmenler biriktirme yardım san- dığının yıllık kongresi yapıldı. Kon- gre 6 snat sürdü. Çok hararetli mü- nakaşalar oldu. Yasalarının birçok. maddeleri değiştirildi. Bir yıllık müsbet ve verimli çalış- masile kongrenin takdirini kazanan eski idare heyeti tebrik edildi. Aşa- ğıda adları yazılı zevat yeniden se- çilerek kongreye son verildi. Kâmil, Remzi, Tevfik, Hüseyin, Mecid, Ferid, Şükrü idarecilere yeni yıllarında başarılar temenni ederiz, Kız, zabitin gözlerinin içine baki- yor... Ni — Kardeşime; onu deli gibi göre- ceğim geldiğini söyleyin olur mu?.. — Mariya; vallahi Kıskanıyorum, ne kâdar çok seviyorsun bu adamı?., — Sizl de seviyorum Faruk beyi. Hem nasıl?., Kız, hazırladığı bir demet çiçeği, masanın Üzerinden alarak zabite uza» tıyor... — Alın bu demetil. İçinde onun sevdiği çiçekler var!.. «Kardeşin eli ile topladı bunları!..» diyin!.. Sonra benim için onu, yüzlerce defa elâ göz- lerinden öpün!,. Saçlarından okşa- yınt.. ve diyin ki «Kız kardeşin seni biran hatırından çıkarmamıştır. Ge- ce gündüz senin için ağlıyor, dua edi- yor!» — Peki, söylerim!., Çiçeği kızın elinden alıyor ... — Haydi ver kaputumu Maâriya; artık hemen gitmeliyim!.. — Faruk bey korkuyorum!.. — Deli misin; ne var korkacak?. Hava kararmadan buradayım!,. Bas na sicak bir çorba hazırlamağı unut ma ama, emi?.. Kiz, kaputu 3abitin omuzlarına koyuyor... — Haydi Allah ısmarladık şimdilik Mariyol,, — Güle güle Faruk böyle, 9 Hazran 197 Ayakkabı fiatleri çok ucuzladı Üstü keten altı deri 730 - 140 kuruşa ayakkabı satılıyor Son zamanlarda ayakkabı #atle- l dır. Bunlar da, senede 500 bin çift rinde ucuzluk başgöslermiştir. Bunun en büyük sebebi, ayakkabıcılarla, lâs- tik ayakkabı yapan fabrikalar arasın- daki rekabettir. Üstü keten, altı ka- uçuk erkek ayakkabıları 110 - 120 kuruşa kadar satılmaktadır. Ayakka- bıcılar da Üstü keten altı deri ayak- kabı yapmaktadırlar. Bunların fiati 130 - 140 kuruş arasındadır. Henüz bu ayakkabılar piyasaya yeni çıkarıl- dığı için miktarı pek azdır. Fakat ayakkabı imalâthaneleri, bu yeni, ucuz, yazlık ayakkabılar için gece ve gündüz çalışmaktadırlar. Yakında piyasaya bol miktarda ucuz keten ayakkabı çıkacaktır, Buna karşı, üs- tü keten, altı kauçuk ayakkabı imal | eden fabrikülar ne yapacaklardır? Herhalde bunların da rekabet etmek İçin, fiatlerde tenzilât yapacakl; Şüphe yoktur, : Ayakkabielları bu rekabete sevke- den sebeplerden biri de, deri fiatleri- nin ucuz olmasıdır. Son aylar içinde, yerli derilerin fiati pek ucuzlamıştır. Meselâ: oğlak derileri, iki ay evvel 180 - 200 kuruştur. Şimdi 130 - 140 ku- Tuşa kadar düşmüştür. Bunun sebebi bu mallar üzerine iş olmamasıdır. Oğlak derileri, en ziyade kadın ayakkabılarında kullamımaktadır. Bu yüzden kadın ayakkabıları da ucuz- Yamıştır. Türkiyede ne kadar ayakkabicı var? * İstanbul Ticaret Odesı tarafından yapılan bir hesaba göre, 'Türkiyede 60 bin küsur ayakkabicı vardır. Bun- lardan, 30 bin ayakkabıcı İstanbulda bulunmaktadır. Tabii bu yekünun içine usta, kalfa, çırak gibi, bu mes- lekte muhtelif dereceleri ve ehliyetle- ri işgal eden kimseler girmektedir. Gene bu hesaplara göre, 60 bin kişi- lik âyakkabıcı ordusu senede 21 mil- yon çift ayakkabı yapabilir. Bu ayak- kabıların içinde, çizme, iskarpin, kundura, terlik gibi her nevi giyecek eşyası bulunmaktadır. İstanbul Odası tarafından yapılan bu hesapları mübalâğalı bulanlar olabilir, bu şüpheyi gidermek için, ayakkabıcıların yekünu hakkında, Ayakkabıcılar cemiyeti relsliğini ya» pan B. Abdullah ile görüştüm. Bu zat ta, İstanbulda ayakkabıcilıkla meşgul 20 - 25 bin kişi bulunduğunu temin etmektedir. Bu ayakkabıcı ordusunun başında Beykoz ayakkabı fabrikasını da göz- önüne getirmek lâzımdır. Bu fabri- ka, günde 300 çift ayakkabı yapacak kabiliyette bir müessesedir. Bundan başka, üstü keten, altı kauçuk ayak- kabı yapan Ifstik fabrikaları da var- Zabit, hemen acele adımlarla yürü- yerek, kapıdan çıkıp gidiyor... ve Odesadayız... Alman karargâhı umumisi... Erkânıharbiye telefonla Odesa hava kumandanlığını bulu- yor... Konuşuyorlar!., — Alo!.. Alol,. Hava kumandanlığı mı?.. — Evet!.. — Tayyareden haber var mı? — Hayır, henüz bir haber yok!.. — İbrsili telsizle bulabildiniz mi?.. — Evet, demin konuşmak kabil ol- du, Üç buçuk saat evvel yola çıkmış- Jarie, — Kaçta gelmeleri lâzımdı? — Bir saat evvel burada bulunma» hı idiler... — Merkezler hiç bir haber vermi. yorlar mı? — Hayır; yalnız H-2 istihbaratı, tayyareyi, bilâamza sahilden denize doğru uzaklaşırken gördüğünü söy- ledi, — O halde? — Şimdiye kadar gelmeleri Jâzim» dıl, — Belki bir kaza? — Henüz bir şey söylenemez ku mandanım!,. w— Tayyare hakkında verilecek ma» Iimattan derhal erkânharbiyeyi ha- ayakkabı yapıyorlar, Deri fabrikalarının istedikleri Ayakkabı imalâthanelerindeki bu faaliyet üzerine, deri fabrikaları dâ gece ve gündüz çalışmaktadır, Şimdi- ye kadar deri fabrikalarının bu dere « ce çalıştığı görülmemişti. Yalnız deri İ fabrikatörlerinin şikâyet ettiği bir | kaç mesele var, bunlardan biri, ham deri meselesidir. Deri fabrikaları, C&- nubi Amerikadan ham deri getiri” mekteydi. Bu memleketler, 'Türkiye- den mal almadıkları için, bugünkü ticaret muahedeleri şeraitine göre, Cenubi Amerikadan deri ithali müm- kün değildir. Amerikan derileri hem kalın, hem de büyüktü, Deri fabrika“ törleri, bu evsafa yakın derileri, Ha beşistandan getirtiyorlardı. Son İtal- yan - Habeş muharebeleri » buna da mâni olmuştur. Şimdi Mısırdan, Tu- nustan deri getirtiliyor. Fakat bu de- riler de beğenilmiyor. Deri fabrikatör leri İktisat vekâletine müracaat ede- rek Cenubi Amerikadan deri getirtii- mesini istemişlerdir. Bu müracaat, ticaret muzhedeleri şeraitine uygun görülmediği için kabul edilmemiştir. Eldiven sanayii de ilerliyor Yakın senelere kadar, Türkiyede eldiven yapılmıyordu. Bugün iki eldiven fabrikası, Türkiyenin deri ek diven ihtiyacını temin etmektedir. Bi- divenlerimiz için, yerli oğlak derileri kullanılmaktadır. Bunun için dışarı“ dan ham madde gelirmeğe lüzum yoktur. Beyoğlunun en şık mağazâ- larında görülen eldivenler, yerli mal Jarıdır. ü Bundan başka Deri fabrikalarımız, döşemelik derilerde de muvaffak ol- maktadır. 'Türkiyede bu işlerle meş- gul 34 fabrika bulunmaktadır. Bu ye- künüun haricinde, teşviki sanayi ka nunundan istifade edemiyen küçük deri fabrikaları da vardır. Otuz dört büyük fabrikadan 24 tanesi İstanbul- da, üçü İzmirde bulunmaktadır. Dİ- erleri, Bahkesir ve Denizlidedir. Fa- kat umumiyet itibarile Türkiyede de- ri sanayiinin toplandığı yer, İstanbul girin Ki a et narhı Konya yeralan encümeni son top- lantısında et fiatlerini tedkik etmiş ve yeni narh koymuştur. Bu narha göre erkek koyun eti ve kuzu 35, dişi koyun eti 30, sığır 20 kuruştur. Karamanda bol yağmurlar Karaman (Akşam) — Karaman havalisine bol faydalı yağmurlar yağı dı. Hava setinledi, meyva ve diğer mahsul çok bereketlidir. — — — ——. — Emredersinizi,. Telefon Kapanıyor... v.. Yarım saat sonra... Karargâh umumi telâş içindedir. Tayyareden hâlâ bir haber yok... Gittikçe endişe- ler artıyor... Tuna orduları kuman- dan! general Koş bizzat beş dakikada bir telefonla merkezden tayyare hak- kında bir haber gelip gelmediğini s0- Yüyor... Türk kolordüsu kumandanı- nın tayyare ile İbrailden gönderdiği mektup çok mühlmdi. Odesada heye- canla beklenilen bu mektubun, mi hakkak bugün erkâwharbiyece oku- narak, İbraildeki Türk kuvvetlerine icab eden ömir ve talimatın verilmesi lâzım geliyordu. Alman karargâhı, şimdi hem tayyare için, hem de alına- cak malümatla verilecek talimatın vaktinde yetiştirilemiyeceğinden en dişe ediyor... Hâlâ haya kumandanir Eından bir haber yok... Aradan yirmi dakika daha geçmiş Birdenbire erkânharbiyenin telefo nu çalıyor. Kısa bir muhavere... — Alo... Alol,. Erkânharbiye mi? —Eveti., v İbrallden kalkan tayyare, bilâari za sahaya indi! — Yok canım!.. —Evet, şimdi geldi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: