9 Haziran 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

9 Haziran 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

9 Haziran 1937 AEŞAM Ağustos istanbulun eğlence ayıdır. Eğlencesiz geçen günlerin acısını festival günlerinde çıkarmak kabildir Sık sık, hemen her gün, günde beş on dofa tekrar ederiz: İstanbul eğ- lencesiz bir şehirdir; eğlence yerleri yok denecek kadar mahduddur; mev- Cud olanlar da her keseye elverişli değildir. Sabahtan #kşama kadar “'ıştık- tan sonra işinden yorgun a bir İstanbullunun başını eği din- lendireceği, tatil günlerini çoluk ç0- Cuğile beraber neşe içinde geçireceği ucuz, fakat eğlencesi bol bir yer bul- ması hayli güçtür. Kışın İstanbulun eğlence yerleri sinemelardan ve bir iki tiyatrodan ibarettir. Ekseriyeti kasvetli olan barlarda eğlenirken boğulmak mu- kadderdir. Bir mevsimde adedi beşi altıyı geçmiyen bir kaç konser müs- İesna, İstanbullunun musiki ihliya- Canı tatmin için gramofon plâkı radyodan bâşka vasıta mevcud değil- dir. Ancak yazın kırlara, bahçelere, deniz kenarlarına dağılan halk, ken- di kendine biraz eğlenmek imkânını Memleketimizin büyük küçük bütün şehirlerinde ayni şikâyet duyulur. Kazaları bir tarafa bırakalım, çok kalabalık şehirlerimizde, halkın neşe ihtiyacını hakkile karşılıyacak mües- 8es eğlence yerleri hemen hemen yok gibidir. Hattâ İstaribula nazaran hiç mevcud değildir denebilir, Saat do- küzdan itibaren bütün şehirlerimiz- de hayat durur, herkes evine çekilir; bu sırada da şehrin yarısından fazla» sı uyumuştur. Ancak çalışkan Halkeve leri ile, Orduevleri bu sakin hattâ uyuşuk hayata biraz neşe katan ye güne müesseselerdir, Birkaç tahta çakılarak sahneye benzetilen yüksekce bir yerde san- dalyeler üzerine dizilerek şarkılar söyüyen yorgun, bitkin seyyar çal- gıcı truplarile, görgüsüz, bilgisiz, pa- Javracı tiyatro kumpanyalarından birinin bir vilâyeti ziyareti - buda na- diren olur - bir hadise teşkil eder. Eğlenceye susayan halk onları din- Jemeğe, görmeğe akın eder, Fakat bu truplarj da ihyası O karşılamaktan çok uzaktırlar. Eğlence insanların tabii hakların- dandır. Bunun için de şehirlerde -eğer kendiliğinden eğlence yerleri tecessüs edemiyorsa. belediyeler bu işi yap- mağı üzerlerine alırlar. Bütün belediyelerimizin bu mühim mesele üzerinde düşünmekte ve bir --. ün da harekete gelmekte oldu- ğu görülüyor. Bu vadide ilk hareke- te geçen belediye de İstanbul beledi- yesidir, Evvelki sene tertib ettiği İs- tanbul festivali ile şehirde hiç yok- tan bir eğlence havası estirdi. Ge- çen sene programını biraz daha geniş tuttu. Festivallerin büyük bir alâka uyandırması üzerine, şehrin büyük bir ihtiyacına parmak koyduğunu anlıyan komite, bu sene programi- nı biraz daha genişletti. Geçen seneki İstanbul festivalinin yalnız İstanbul halkına inhisar et- mediği de anlaşıldı. Festival ayı için de yakın ve uzak birçok vilâyetler- den İslanbula akın akın misafir gel- di: Muhakkak olan bir şey vursa, İs- tanbul festivali İstanbullulardan baş* ka bütün memleket halkının eğlence ihtiyacını kismen karşılamağa başli- yan, hareket uyandıran cazib bir ş6- kil almağa başladı. 1 Ağustosta başlayıb 30 Ağustosa kadar tam bir ay geceli gündüzlü devam edecek olan bu seneki festi- valde cumartesi ve pazar geceleri şe- hir donanacak, her gün, her gece şehrin bir köşesinde bir eğlence âle- mi kurulacaktır. Meselâ şair ruhlu bir insansınıy, tabiata Aşıksınız. Öyleyse mehtab âlemlerine katılacaksınız. İstanbulun eşi bulunmuyan mehtabını Boğüziçin- de doya doya seyretmek; Balkanlar- dan gelen festival heyetleri ile bera- ber, büyük bir yolcu vapurunda gü- lüb, söyleyip, bol bol eğlenmek fırsa- tı herkese veriliyor. Çoktandır Anadolu havasını din- lemediniz ve bu yüzden kulaklarınız paslandise, festivalde memleketin her bucağından gelecek gruplar, hem milli havalarımızı söyliyecekler, hem oyniyacaklardır. Köroğlu, Sepetçioğ- lu, Zeybek, Üçayak oyunları, Kari deniz havaları, milli kıyafetler için- de, memleketin öz çocuklarının ağı” larından dinlenecektir. Balkanlardan ve gene orta Avru- padan »k muhtelif festival he- larda, Boğazın kıyılarında balolar tertib edilecektir. Klâsik Türk musikisi meraklıları- na da İstanbul festivali bulunmaz bir fırsattır, çünkü iki gece verilecek klâsik Türk musikisi konserinde çâ- lacak ve söyliyecek sanatkârları bir daha hiç bir yerde toplu olarak din- lemeğe imkân bulamıyacaklardır. Dans meraklıları için bu arzuları- nı festival devam edeceği müddet bol bol tatmin etmek kabildir. Şeh- rin muhtelif yerlerinde verilecek ge- ce eğlencelerinde dans müsabakaları i Yapılacak, kazananlara hediye verile cek ve muhtelif semtlerde birinci ge- len çiftlerin şerefine 'ayrı bir balo ve- rilib bu çiftlerin içinden en güzel dans eden çift ayrılacaktır, Spor meraklıları için İstanbul 1es- tivali ne güzel bir fırsattır. Tenis, futbol, yüzme, güreş müsabakaları, kayık ve at yarışları yapılacaktır. İsteyenler bu müsabakaların seyirci- si kalacaklar, isteyenlerin bilfiil işti- rak edeceklerdir. — * Bahçelerde temsiller, açık havada tiyatrolar, orta oyunları, revüler, danslar, varyeteler; oBüyükderede, Adada, Fatihte, Şehremininde, Be- yazıdda, Sarayburnunda, Beylerbeyi sarayında, Üsküdarda, Kadıköyünde velhasıl İstanbulun her mıntakasın- da her akşam bir eğlence bulmak ka- bil olacaktır. Senenin büyük bir kısmını eyino kapanarak eğlencesiz geçiren İstan- bul halkı için, festival devamınca bir senenin acısını çikarmak kolay ola- caktır. 1 Ağustostan 30 Ağustosa ka- dar İstanbula en uzak vilâyetlerden gelmek de güç değildir. O bir ay için- de trenlerimiz, vapurlarımız âzami ve ucuz tarife tatbik edecekler, İs- tanbula gelecekler, otellerde ucuz ya- tap ucuz yiyecekleıdir. En uzak bir vilâyetimizden İstanbula gidiş geliş İren ücreti ile, İstanbulda beş gün kalma ve beş festivale iştirak etme masrafı ancak elli liraya mal olacak- tir. Bundan ucuzu da can sağlılığıdır. yetleri oyunlarını gösterecek- Her halde unutmamalı, Ağustos ler, muhtelif sergiler açılacak, saray- ' ayı İstanbulun eğlence ayıdır. EET > k Tefrika No, 118 “Ittihad ve Terakki,, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Yazan: Mustafa Ragıb Es-atlı Cemal paşanın Şamda cuma selamlık alayları - Mısıra yapılan ve akim kalan taarruz hareketi Bu tarihlerde Vehib paşa, üçüncü ordu kumandanı sifatile Kafkas cep- hesinde bulunuyordu. Vehib paşa or- dusundan gelmiş bir çok erkân ve za- bitan vardı. Bunlar Vehib paşanın Cemal paşa ile gizli münasebetlerine dair hiç bir malümata malik değildi- ler. Bu zevatın mütalealarına göre Vehib paşanın bulunduğu mevki ile Şam ve Kudüs arasındaki uzaklık ve vesaitsizlik de gözönüne alınırsa, bu iki kumandan arssında böyle bir ya- kınlığın teessüs ettiğine hükmetmek hâta idi, Ismail Hakkı paşa, ilk yaptığı tah- kikatta bu neticeyi almakla beraber, evvelce Talât paşanın söylediği söz- leri boş farzetmenin lüzumsuzluğunu düşünüyor ve tahkikatına devam ediyordu. İsmail Hakkı paşa, Kafkas cephe- sinde bulunan ve kendisince itimada şayan zevattan bu malümati alınca, vaziyeti aydınlatmak için Cemal pa- şanın hareket ve faaliyetleri etrfında gene Suriye ve Filistin hâdiseleri hak- kında tahkiket yapmağa karar verdi, Bunun için hem paşanın dahili siyâ- set ve idaresini! ve bu sahalardaki hâ- diselerde - Talât paşanın iddia ettiği şekilde - bir faaliyeti olup olmadığını meydana çıkaracak, âyni zamanda harb vakaları karşısında nasil bir hattı hareket takib ettiğini araşlıra- caktı Cemal paşa, Suriyede selâmlık resimleri tertib ediyordu Cemal paşanın Suriyeye ilk gittiği gündenberi aldığı tavır ve hareket, çok manidardı: Esasen mizacı baki- mından mağrur ve teferrüde meyyal olan Cemal paşa Suriye ve havalisin- de tatbik etmeğe başladığı şiddet ve tahakküm politikasile beraber, âdeta müstakil bir hükümdar gibi bir ha- yat sürmeğe başlamıştı. Bahriye nazi- rı, döbdebe Ye ihtişam içinde bir ha- yat sürmekle kendisinin - o zamana kadar bu havaliye gelip geçen - bütün kumandan ve idare adamlarmdan hiç birinin haiz olmadığı kudret ve nüfuz sahibi olduğunu göstermek is- tiyordu. O, bu şaşaalı hayatla muhiti- ne korku ve hürmet telkin edeceğini ve bu suretle istediği gibi vaziyete hâ- kim olacağını düşünüyordu. Cemal paşa, Şamda bulunduğu 2za- man cuma günleri - tıpkı halife ve padişah gibi - cuma selâmlık alayları tertib ettirir ve kendisi araba ile ön- de mızraklı süvari müfrezesi olduğu halde Şamdaki ikametgâhından Eme- viye camiine cuma namazına giderdi. Cemal paşanın bu tarzda hareketi daha 0 zaman İstanbulun nazarı dik- katini celbetmişti. Fakat Cemal paşa, dini merasimin bu gibi alayişle yapıl- masının Arâp kabileleri üzerinde bü- yük bir tesiri olduğunu ileri sürmüş ve İstanbuldaki hükümet arkadaşla» rını kandırmağa muvaffak olmuştu. Cemali paşanın - şahsi mizacına uy- gun olmakla ber&ber - bir nevi lüzum lu siyaseti mahiyetinde telâkki edi. len bu selâmlık alaylarına o vakit bü- yük bir eheramiyet verilmemişti. Fa- kat şimdi, Cemal paşanın Suriyede müstakil veya muhtar bir idare kur- mağa çalıştığı rivayetleri karşısında bu selâmlık olayları da manidar gö- rülüyordu: Cuma selâmlıkları - Arap anane ve tarihine göre - halifelere mahsus merasimdi. Cemal paşa, dah& Osmanlı hükümetinin Suriyede bir mümessil ve kumandanı sifatile bu gibi vaziyetlerde bulunması, gizli emel- lerine bu kabil alayları bir fırsat itti- haz etmesi ihtimali çoktu. Belki de bu selâmlık alaylarilo buradaki hal kı, kendisinin gizli tasavvurları için ilk gündenberi hazırlıyordu. Cemal paşa bile itiraf ediyordu Cemal paşa, Suriyeye gider gitmez, kendisinin dördüncü ordu kuman- danlığına nasıl bir maksatla tayin edildiğini düşünerek, ilk hazırlıkları- ni yaplıklan sonra, birinci kanal s6- ferine başladı, Bü maksatla ordu kâ- rargâhı 15 kânunusani 1915 de Bİ- rüssebiden Süveyş kanalını doğru hareket etti. Fakat bir-aylık bir tec | rübeden sonra Kenalı geçmek müm- kün olmadığı görüldü ve tekrar karargâhı Kanaldan eski yerine, Bi- rüssebi'e geldi: $ Şubat 1915. Bu ilk tecrübe Türk ordusuna binlerce şehid ve yaralıya mal-olmuş, İngilizlere yüz- lerce esir terkedilmişti. Bu Kahal se- ferinin nasil tertib ve idare edildiği- ni İzah etmek; benim hem salâhiyetim, hem de mevzuum haricindedir. Yal- nız şurasını kaydedeyim ki bizzat Ci vaşa di lâhare neşredilen hat r da birinci Kanz! seteri € da şu itirafta bulunmaktan rine miştir «Hakikati söylemek bu birinci Kanal seferini icra e miz zaman hiç kimse Kanalın ne su- retle mürürü: kabil olacağını bilmi- yordu. Böyle bir keşifi taarruziye cid- den muhtaç idik. Behemehal hücumu cebri ile geçilmesi zaruri olan Kana- Jı mürür içine gibi veğalt ister?» Cemal paşanın da f ettiği gibi derin bir gaflet içinde evvelce hiç bir kanaat mevcut olnuyerek yapılan bu askeri hzreket, Harbi umumide yapılan hâtalardan bir misaldir. Hal. buki gerek Baver, gerek Cemal paşa Jar, İngilizlerin Mısır ve dolayısile Şark hâkimiyetine nihayet vermek üzere «Kanali geçmek» fikrine büyük bir ehemmiyet veriyorlar, fakat pek az vesalt ve vukuf ile bu işi basarma- ğa çalışıyorlardı!. İstanbul sokaklarındaki arazözler Mısır seferinde kullanılıyor! İngilizlerin on son sistem harp ve- Saitine reğmen Osmanlı ordusunun ne kadar iptidai vesait ve malzeme ile hareket ettiğini göslerir dikkate şayan bü misali buraya. zikredeceğim: Seferberliğin ik günlerime idi. Bir gün Dolmabahçe c ne Sultan Reşadın yaptığı bir aslâmlık resminde hazir bulunanı Harbiye nazırı Enver paşa, Şehremini Cemil pasyı bir ke- nara çekerek: — Elinizde sokak sulamağa mah- sus arazözleri bana veriniz. demişti Harbiye nazırımnın bu srozöleri ni çin istediğini anlamıyan Cemil paşa: — Bunları ne yapacaksınız? Der demez Enver pasa bir sır tevdi eder bir tavırla! — Siz yabancı değilsiniz; benim için şayanı itimadsınız. Biz, Mısıra sefer açacağız. - Bu rozözlerle çölde askere su vermek lâzımgelecek, belki de burada sulama işinde bunları kul- Janacağız, dedi, Cemil paşa, Harbiye nazirmmı Vâzi- yeti bu kadar basit düşündüğünü gö- rünce: — Aman efendim, bü srozözler çöle yaramaz, şehir içinde kullanılabilir. Bunlardan bir fayda beklemek abas- tir. demişti. Fakat Enver paşa, son derece ısrar ettiğinden Şebremininin İstanbu! s0- rını sulamak içini Seferborlikterni evvel Avrupadan getirttiği bu arozöz- lerden dört tanesi Şehtemanetinden Harbiye nezçretine verilmişti. Gerek Cemsl paşanın hatıratında- ki i gerek Enver paşa İle Cemil paşa arasında geçen bu mükâleme de ispat ediyordu ki büyük hulya ve ümidlerle Mısırı almağa çalışan En- ver ve Cemal paşalar, bu büyük, biraz da muhal bir hareketi başaracak ne vukufa, ve de vesaite maliktiler Vehib paşa Cemal paşayı teselli ediyor Cemal paşa, Suriyeye yevleştiği den bir kaç ay sonra teşebbüs ettiği Kanali geçmek tasavvurunun bu su- retle akametle neticelenmesinden çok müteessir olmuş, fakat Suriyede ta- kındığı tavır ve harekete bir mâni teşkil etmemek ve manevi nüfuzuna menfi bir tesir icra etmemek üzere, bu teessürünü muhitinden saklamağa çalışmıştı. Ancak ordu kumandanla- rından Vehib paşa, Cemal paşanın ne dereceye kader müteessir olduğunu tahmin ettiği için - Armarndaki dostluğa güvenerek - bu eski giklâb ve ordu arkadaşım teselli etmeği ih- mal etmemiş, kendisine şu mektubu yazmıştı: (Arkası yar)

Bu sayıdan diğer sayfalar: