June 26, 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

June 26, 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bağlarda, bu mevsimde, uçalma nasıl Bağlarda, bu mevsimde yapılan uç- alma ameliyatı da pek mühimdir. Bundan maksad mahsuldar sürgünle- rin filiz uçlarının, resmimizde görül düğü gibi, a noktasından, ucunu ko- parmaktan ibarettir. - Bu ameliyatla asmanın kuvveti kaç- ,.rw masına mâni olunur ve silkmenin de önüne geçlimiş ve asmanın kuvveti beyhude yere sarfettirilmemiş bulu- nur, Filizlerin uçlarmı almakla tasarruf edilen kuvvet çubuğun diğer mühim kısımlarına gider ve o uzuvları takvi- ye eder.. Asmanın kuvveti tekmil sürgünlere müsavi bir tarzda taksim edilmemiş olduğundan, sürgünleri de şüphesiz muhtelif kuvvette olur. Uçları alınan kuvvetli sürgünlerden | tasarruf olunan kuvvet ile, zayıf filiz- | lere yardım edilmiş olur... Uçalmaya tâbi tutulan sürgünler | Üzerindeki salkımlar, iyi teşekkül eder | ve çok büyür, salkımlar keyfiyet ve kemmiyetçe daha mükemmel olur. uçalma ile, salkımların kemale gel- mesinde mühim âmil olan, aşağıdaki yapraklara kuvvetin nüfuzu, binne- tice temessül hâdisesi teshil edilir. Uçalma ameliyatı körpe filizlerdeki &on salkımın, en aşağı lâakal iki yap- Tak yukarısından, haddı azami altı ve vasati dört yaprak üzerinden tır- nakla kesilerek icra edilir, Uçalmayı ne zaman yaymelı? Asmalarda çiçeklenmeden evvel başlıyarak, daneler teşekkül edinceye kadar, yazın ve lüzum görüldükçe ya” püabliir.. Çiçeklenmeden evvel yapılırsa, çi- çeklenme muntazam bir surette cere- yan eder, Bu sebepten bu ameliyatı tezahürden evvel yapmağı tercih et- melidir; bu zamanda sürgünler körpe olduğundan ameliyatın icrası da ko- lay olur. Bunun içindir ki, uçalma ameliyatına erken başlamak faydalı- dir. Bazı cins asmalarda, silkmeye İsti- dadı olan nevilerde, kuvvetin munta- zam taksim edilmesi için, uçalmaya biraz geç başlamak faydalıdır. Zayıf büyüyen asmalarda, en yuka- rıdaki salkımın üstünde nisbeten fa3- la yaprak terkederek uçalınmalıdır. Kuvvetli asmalarda ise keyfiyet ber- akisdir, bunlar da en son salkımın iki yaprak üzerinden ucu alınır. Gazetemizde intişar eden ziraat yazılarının iktibası ve kitap, risale şeklinde neşri hakkı mahfuzdur. Eszd Mahmad Karakurd — Mariya; bilsen bu akşam öyle muztarip, öyle bedbahtım ki. Birdenbire kirpiklerinin ucu ısla- mıyor... — Ne olur Mariya!.. Beni kollarının arasına al bu akşam, başımı göğsüne bastır, sık bütün kuvvetinle beni. Üzerine titrediğin küçük bir çocuğun gibi saçlarımdan okşıyarak, parmak- larını yüzümde gezdirerek öyle sık, Öyle sev beni!.. Oh Mariya; çok fena- yım, çok muztaribim bu gece, Kız, büyük bir heyecan ve hayret içinde zabitin yüzüne bakıyor... — Ne oluyorsunuz Fâruk bey, ne var?.. Allah aşkınıza söyleyin ne var?. — Hiç, hiç bir şey sorma banal. Yalnız senden sevgi ve şefkat istiyo- rum bugün!... O kadar!... — Köorkutuyorsunuz beni Faruk bev!.. — Ben de korkuyorum artık Mari- ya. “ Siz de mi korkuyorsunuz? — Evet, ben del. — Niçin? — Bilmiyorum, bir şey sorma be- ve niçin yapılır N Saksılardaki karıncalara karşı İstanbul B. Sedat: Bir kısım a veyi kısım şekerli su veya pekmeze, 5 kısım un koyarak karıştırınız, elde edilen ha- muru, köğit üzerine yayın: limon, portakal | saksıla karıncalar ndan çıkarak bu hamuru yerler ve ölürler. Pek zehirli olan hamuru istimal etmek çok tehlikeli olduğundan çok dikkat edilmesini ye ederiz. Bununla beraber, karıncâlı yerlere naf- talinli k rin kısmı azamı ölür veya saksıyı terke- derek kaçarlar. Limon, portakalların bu- dama mevsimi şimdi değildir. Zamanın- da tafsilât verilecektir. nar su dökerseniz, karıncala- ECE!.. Tefrika No. 78 msenikiyeti zesas bir kisim soda, 6-8 Mihalıççık (Akşam) — Kazaya bağlı Ömer köyünde, yaptırılan okul binasının açılma töreni gok parlak olmuştu! çocuklarını bir cami odasında okutan kültür sever Ömer köylüler, öğretmen ve muhtarlarının teşvikile, çok güzel ve sıhhi bir mektep binası yapmışlardır. Açılış törenine bütün kaza memurlarile, birçok kimseler davet edilmişlerdir. Kurdelâ kesildikten sonra davetliler mektebi gezmişlerdir. Ömer köylüler misafirlerine açık havada bir öğle ziyafeti vermişlerdir. — Faruk bey!.. Zabit, kızı saçlarından okşuyor... Parmaklarını esmer yüzünde dolaştı- nyor... — Bu akşam ne kadar güzelsin bil- sen. İnsanın gözleri kamağıyor sana bakarken... Kızı birdenbire kendine doğru çe- kerek onun esmer başını göğsünün üstünde sıkıyor... — Sana sahip olmak bir saadet Mariya. Yemin ederim dünyanın en büyük saadeti. — Faruk bey; ne kadar heyecanlı, ne kadar perişansınız bu akşam!.. Mu- hakkak benden sakladığınız bir şey var... Söyleyin, söyleyin, yalvarırım size Faruk bey söyleyin!.. Sizi böyle perişan edecek kadar büyük ıztırap- lara sevkeden şey nedir?. Vatanınız mi?.. Zabit acı acı gülüyor... — Hayır!.. — Kendinizi mağlüb telâkki edi- yorsunuz da yoksa!.. — Hayu, o da deği. i | TAVUKÇULUK: Gösterişli tavuk cinslerin- den: WYANDOTTE lar Şekli, evsafı hariciyeleri ile Koşiuşin ve Brahma cinslerine benziyen Wyandott- lar, et, yumurta ve süz kabiliyetlerini ih- Uva eden oldukça, yumurtlayıcı einsler- dendir. Wyandottlar, Amerikada, Brahma ve Kogşinşinlerin çifleştirilmesile elde edil- mniştir. Memleketimizde pek taammüm et- memiş olan bu cins l larımıza ehemmiyetle & Wyandottların evsafı müşi beyaz zemin üzerinde kırmız siyah benekli tüyleri vardır. Sarı, koyu mavi renkli olan tavokları, en meşhuris- ndir. Başları iri, boy kanatları kısa- dır. İbikleri de sade, gül ibiklidir. Kırmı- zi küpeli, sakalları yuva gaları sarıdır. Wyandottlar ber il ” elverişli, müşkülpesent © dandır. Piliçleri pek çab mirirler, Horosları, 35 - 4 tavukları, 3 - 35, pi- İçleri de 2 - 25 kilo gelirler. Besiye el- verişi, oldukça yumurtlayıcı, çok zarif ti vuklardandır. Ömer köyünde yeni mektep binası öylüler tarafından Şimdiye kadar — Şu halde niçin ıztırap çekiyor- sunuz? Faruk; ağır ağır başını kaldırıyor. — Senin için Mariya... Yalnız se- nin için ıztırap çekiyorum şimdi... — Benim için mi? — İşte yalnız onu sorma banâ... — Faruk bey; büsbütün korkutu- yorsunuz beni... Demek ben artık bir istırap mevzuuyum sizin için, öyle mi?.. — Evet, doğru!.. Bir ıztırap mevzu- üsun... Beni mezara kadar takib ede- Cek olan ebedi bir ıztırap mevzuu... — Niçin? — Seviyorum da seni, onun için Mariya! — Sevmek benim bildiğim saadet getirir, ıztırap değil Faruk bey!.. — Seven için bu sahada sevgiden gelen ıztırab da bir saadettir Mari- yal. — Faruk bey; gene çok müphem konuşuyorsunuz benimle!.. Ne demek İstiyorsunuz anlamıyorum!. Ne oluyor, Allah aşkınıza açık söyleyin ne var ortada?.. Deli ediyorsunuz beni bu müphem konuşmalarınızla!.. — Rica ederim bir şey sorma diyo- rum bana Mariya!.. Kızın beyninde, bin bir #htimal, bin bir korku ve endişe canlanıyor... ÇİÇEK: Zarif ve çok şık bir çiçek: Çanta çiçeği Calceolâria Hybriden Şekli, tıpkı bir çantaya benzediğinden çanta çiçeği ismini almıştır. Şeklinin pek zarif ve şık olması, muk- vimtırak renklerle âdeta bir #1 e, mozayik bir şekilde, ter: bulunması hasebile, tablatin çok zarif olan bu çiçeği salonlarımızı mütena man- zarslarile, süsliyerek berkesin nazarı dik- katini ceibeder. Çanta çi mükemmel ş lerden çok hoşlanı sahil memleketlerde pek in ve ratib mahal- . İki ztları müsait rde, salonlarda tiştirmek icap eder. Şark ve garp istikametindeki odalar bu çiçeğin bulundurulmasına müsaittir, Çan- ta çiçekleri tohum ve daldırmarile yetiş- tirilir. Iki senede ve yalnız tohumlarile yetiş- tirilen çanta çiçeği C. Hybriden ve C. Olâria integrifolia cinsleri pek mak- buldür. Bununla beraber daldırmalarile yetişti- rilen çanta çiçeği — C. rugosa ile Ç, Tri- umphdu Nolre cinsleri, en iyi salon ve bal- kon çiçeklerindendir. Çanta çiçekleri; gubattan mayım kadar salonlarda veya camekânlarda bulundu- Tulur, Tohumları ağustosta, çanaklara veya saksı tavaları konan kumlu funda toprağı içerisine ekilir. İnlaş edinceye kadar fazla hararetin bir zararı yoktur. Fakat ondan sonra, genç ve körpe mebat- cıkların dereceli harareti 8 - 10 clan se- Tin ve havadar mahallerde bulundurul- mist Hizimdir. Tohumlardan yetişen nebatlar, sonba- harda bir defaya mahsus olmak üzere, küçük veya mutayasmt saksılara nakledi- irler. Büyük saksılara nakletmek doğru değildir. İyi ve müsalt şartlar dehiiinde Kiş esnasında, çiçekler mükemmel bir şe- kilde inkişaf ederler. Çanta çiçeği saksilarını, yazın serin rap bir mahalde, kışın ziyadar ve de- recel harareti asgari 4 olan bir mahial- de bulundurmak lâzımdır. Arasıra sula- mağı unutmamak feap eder, Çanta çiçeği, küflenmeğe, tufeylât ve haşerelerin tasallutuna çok müsa'ttir. Bu takdirde bunlarla mücadele yapılmazsa bu pek zarif çiçekler harap olurlar. Çiçek- daha ziyade inkişaf ettirmek maksa- dile, bunların saksılarına gübre şerbeti vermek faydalıdır. Çanla çiçeği, keskin, kızgm güneşten çok müteessir olurlar. Bunları gölgeli se- rin ve havadar yerlerde bulundurmak lazımdır. Resmimiz pek şık ve zari? olan Calce- olürin Hybrideni göslermekted: Bütün bunlardan bir mâna çıkarma- ğa çalışmaktadır... Fakat nafilel. Bir netice bulamıyor!.. Meyus bir hal- ) de dudaklarını bükerek:. — Faruk bey; gelin içeri gidelim diyor... Bir köşede oturur, başbaşa sizinle derdleşiriz... Elimden geldiği kadar teselli etmeğe çalışırım sizi!.. — Olmaz, gideceğim Mariya!.. — Nereye gideceksiniz? — Kumandanlığa!.. — Saat yedi buçuk, kumandanlık- ta ne yapacaksınız şimdi?.. — Sekizde bir toplantı var. Orada bulunacağım!.. — Yemeğe gelmiyecek misiniz?.. — Bilmiyorum!.. — Faruk bey, bu gece mehlap var; erken gelin de sizinle biraz dolaşa- lım!.. Gene çamlara kadar çıkar, bir ağacın altında yıldızları seyrederiz... Zabitin başı birdenbire öne düşü- yor... Gözleri doluveriyor... Susuyor... — Niçin cevap vermiyorsunuz? — Söylesenize rica ederim; niçin cevap (vermiyorsunuz; (o gelmiyecek misiniz — Hayır gelmiyeceğimi!.. Kız birdenbire şaşırıyor... — «Hayır gelmiyeceğim!..» mi de- diniz?. Niçin gelmiyorsunuz?. — Öyle icab ediyor Mariyal,. — Yal.” ği line taşima nie | OKUYUCULARIMIZIN SORGULARINA CEVAPLAR Yakackı B. Hü- sameddin: tubunuzu “alâka | ile okuduk. Bağ ve bahçenizi ta- vuk ve diğer hay- Ii kafes tellerile etrafını tahdid et- meniz ( İâzımdır. Bunu en ucuz bir şekilde, şa tarzda yapabilirsiniz: Evvelâ, tel ile tahdid — edilecek mahalle, düz 225 2,50 metre uzun- luğunda 5-6 san- ilm okulrunda odüzügün meşe veya türgen merteklerini 3-4 metre fasılalarla, 30 - 40 santimi toprağa girmek şartil resmimizde görülen meşe külüğünden pılmış tokmakla toprağa çakılır. sivriltmeli, biraz ya- . Bu oldukça uzun olan mertekler, kazıklar, ancak resmimiz- de görülen, ve her bahçe sahibinin bah- çesinde bulunması lâzimgelen, yan ta- raflarında tutacak kollara tesbit edi- miş tokmakla kabildir. Ku pek basit olan âletle, hem bahçele- rinizin yollarımı ve hem de ckildikten sonra tazyik edilmesi Lâzımgelen tohum- ların tazyikinde istimal olunabilir. Kazıklar üzerine, tel kafesleri, iki veu sivri çivilerle tesbit etmek lâzımdır. Üzerine tel gerilerek kazıkların, her 5-6 tanesinin arasma, daha kalın ve bele lu harçia dondurulmuş kazıkların lundurulması, diğer kazıkları takviye miş olmak itibarile, daha muvafıklır. Bahçelerini ve bahçelerinin bir kısmı- nı, örgülü kafes tellerle tahdid etmek İs- üyenler, bu tarzda hareket edebilirter. Armut yapraklarındaki kırmız, lekeler ve haşereler Beyazıd, -B. Asım Türüt: Nümünesini gönderdiğiniz armud yapraklarında haşere tahribatını, diğeri de mantari bir hastalık gördük. Kırmızı lekeler, Gymnosporangium Sa- binae namındaki mantarların yaptığı bir hastalıktır. Civarınızda bulunması ihti- mali olan ardıç ağaçlarından gelmiştir. Buna karşı: Akaçlar çiçek bağladıktan sonra, her sene, yüzde İ nisbetinde Korda bulamacı - kirep ve göz taşından yapıl- mış mahlülünü - polvarizatörle ağaçlar Üzerine polverize ediniz. Diğeri, yaprakları kafes gibi delik de- şik yapan bir haşeredir. Buna Eriocem- peldes limacina ismini veririz. Waşere zarara başlar başlamaz, kalakilin veya koryonillen karbelineum ilâçlarmı suda hallederek yapraklar üzerine polverize ediniz. Bu ilâçlar hazırdır, her tohum mağazasında bulunur, mikdar ve yapılma tarzı üzerlerinde yazılmıştır. Puseronlara karşı Nişantaş, B, Hüsnü Namık: Puseronla- ra karşı, size, bir kaç ilâç tavsiye edebili- riz: 1 — Odun katranı 500 gram, karbı sad, keza 500 gram su 160 kilo. Ti — & 5 nisbetinde tütün suyu © 1-2 gaz yağı, $ç 2 - 3 nisbetinde arap sahum: NI — Toz balinde satılan katakilia, bunları suda hallederek puseronların bu- lundukları yerlere polvarizatörle veya filit tulumbasile, kuvvetli bir şekilde, İkişer gün fasılalarla serpiniz, bu suretle puse- ronları kâmilen öldürmüş olursunuz. Katakillayı ve diğer ilâçları tohum ma- Hazalarında hazır bulabilirsiniz . iyeti Susuyorlar.... Kız artık bir şey sor- muyor... Korkuyor. ihtimal, sormak- tan, öğrenmekten korkuyor... İçinde izahı güç bir sıkıntı var... Bir hissi kabieivuku ona: «Hiç bir şey sorma, hiç bir şey öğrenmeğe çalişma artık! Bonra tahammül edemiyeceğin bü- yük bir felâkete uğrarsın...» diyor. Şakaklarının acı acı sızladığını duy maktadır... Başı, omuzlarının arasına” yıkılmış öyle duruyor... Gözleri dolu..Ş — Mariys; ya sen bu gece bir yere çıkmak istiyor musun? — Niçin soruyorsunuz?.. Mademki gelmi; m — Belki geç vakit kurtulurum da gelirim diye düşündüm... Gene susuyorlar... Oda, derin bir sessizlik içinde... — Ne olur, bu gece bir yere çıkma Mariya! i — Neden çıkmayım?.. Ne kadar egoisisiniz... Hem kati olarak gelece- ginizi söylemiyor, hem de beni evde alakoymağa çalışıyorsunuz! .. Niçin?., — Sebebini sorma; ben öyle istiyo- rüml.. N — Ne tuhaf konuşuyorsunuz bu ges ce Faruk bey... — Israr etme Mariya; öyle istiyo- Tüm işte'.. Bu gece çıkma ne olur... — Peki madem istiyorsunuz, çık- mami... (Arkası var) amme v

Bu sayıdan diğer sayfalar: