19 Ağustos 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

19 Ağustos 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ota SİN ME Ellek zana” Bahife 10 AKŞAM Kaftalık piyasa Ihracat faaliyeti artmağa başladı - Rekolte hakkında gelen haberler Bu seneki ihracatımızın, geçen se- neye nazaran daha fazla olacağına şüphe yoktur. 936 senesinin dört ay- ık ihracatile 937 senesinin dört aylık ihracatı arasında büyük bir fark var- dır. Henüz ihracat mevsimine yeni giriyoruz. Bu fark ihraç mevsiminde daha ziyade göze çarpacaklır. Muhtelif memleketlerle olan ihra- cat vaziyetine gelince, Fransa ile ara- mızdaki ticaret münasebetleri gün geçtikçe daha normal bir sahaya gir- mektedir. İngiltere, Belçika, Hollan- da birinci derecede münasebatta bu- lunduğumuz memleketler arasında- dır. Türkiye - Sovyet Rusya son ticaret anlaşmasının iyi tesirleri görünmek- tedir, Türkiye - Almanya arasındaki ticaret anlaşması henüz kati bir hale gelmemiştir. Fakat alınan haberlere göre esaslı meseleler halledilmiştir. Müzakerat teferruat üzerinde cereyan etmektedir. Bir taraftan, her iki taraf arasında odası, bu sene Alman firmalarının Türkiyeden çok mal alacaklarını, alâ- kadar yerlere bildirmektedir. Satın alınacak mallar arasında nohud, fa- sulye, mercimek, bakla gibi yiyecek maddeleri de vardır. Rekol ilke Gün geçtikçe, bu seneki rekolte va- ziyeti hakkında daha kati malümat elde ediyoruz. Geçenlerde buğday re- koltesinin 300 bin ton olarak tesbit edildiğinden bahsetmiştik, alâkadar yerlere gelen son malümata göre, Ege mıntakasında pamuk mahsulü 12 bin Tütün — Diğer ihrucat maddele- rinde olduğu gibi tütünde büyük bir faaliyet yoktur. Afyon — Uyuşturucu maddeler in- hisarı, her tarafta afyon setın almak- tadır. İhracat için, inhisar idaresine talebler başlamıştır. Fındık — En ziyade Fransa ve İn- giltereye ihracat yapılmaktadır. He- nüz Alman piyasasile her zaman Ol- duğu gibi büyük münasebetler başla- mamıştır. Diğer ihracat maddelerimiz Balmumu, deri gibi mallar üzerin- de büyük işler yoktur. Bu mallara ait piyasa sükünet devresi geçirmekte- dir. Tiftik piyasasındaki canlılık de- vam ediyor. Başta Sovyet Rusya İn- giltere piyasadan mal almaktadır. Yerli fabrikaların yapağı üzerindeki | alışları bitmiştir. Mevsim münasebetile, balık ihraca- tı da durmuştur. Yaş meyva ihraca- tına gelince, kavun karpuz ihracatı da sükünet devresi geçirmektedir. İn- giltereye yapılan bir parti karpuz ihracatından sonra bir şey olmamış- tar. 'Ege mıntakasından gelen haberlere göre, Urlada, Karaburundaki kurak- lık üzümleri müteessir etmektedir. Maamafih üzüm mahsulü her tarafta kemale ermiştir. Kuraklık daha ziya- de siyah üzumlere zarar vermektedir. ilekim öğütleri (Baş tarafı 7 nci sahilede perhizde kalsa kilosunun ne kadar düşeceği düşünülürse, herhalde ted- birli davranılır. Halkın şikâyet ve temennileri Garip bir cümle İzmirde Değirmen dağında oturan B. Celâl Tüzimer yazıyor: Fuar münasebetile İzmir belediyesinin ve ya fuar komitesinin bam binalara be- yaz bez üzerine yuzurak uslırdığı yazılar herkesin nazarı dikkatini celbetmektedir. Yazi aynen şudur: (İzmir enternasyonal fuarı ranseyman bürosu) Dikkat buyurursanız bu cümlede tek kelime türkçe yoktur. Fuar için memle- ketin bir çok yerlerinden İzmire gelecek olan halk acaba bu yazının ne demek is- tediğini anlıyabilecek mi? Fuar komitesi, İzmir belediyesi bu mâ- nayı Made edebilecek türkçe bir cümis teşkilinden âciz mi idiler? Halkın anlıyabileceği birdi! ve yazı kullanması için alikadar makamların na- zarı dikkatini celbetmenizi rica ederim. Tepebaşı Halk bahçesi helâsı Beşiktaşta oturan bir okuyurumuz ya- yor Beyoğlunda, Tepebaşı Halk bahçesinde gok garip bir usule şahid oldum. 100 mu- maraya girenlerden para İstiyorlar. Du öene ilk delk bu bahçenin helisina girdi- &im zaman bir kadın yanıma yaklaşarak — Lütfen 100 numara parası diye ben- den para istedi. Bu şahsı âdeta bozma- mak için verdim. İstanbulun göbeğinde bulunan bir Hale pebaşında bir gazinoda açık rumca şar- kılar söylenmektedir. Alâkadar olan me- murlar bu duymuyor, yoksa Tumea bilmediklerinden animiyorlar mı? SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÖLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfazdur Tefrika No. 936 vi Mevkuflar unutulmuşlardı. Yedi ay geçtikten sonra meşrutiyet ilân edildi İsmail paşa kapıda duran zabite Ahmed Bedevinin Manisada zabit olsn babasının ve Pizrende zabit olan büyük kardeşinin hapsedilme- leri hakkında telgraf çekilmesini em- etti. (1) Ve Ahmed Bedeviye böy- le tecavüzlerde devam eder ve derhal itirafta bulunmazsa babasının da, kardeşinin de askerlikten tardedile- ceklerini söyledi. Artık ok yaydan çıkmıştı. Ahmed Bedevi İsmail paşanın bu sözlerine karşı da bigünah babasile kardeşine reva görülen muamelenin zulüm ol- duğunu, esasen kendisinin bu gibi adaletsizlikler için isyana hazırlan- dığı, böyle tehdidlerin değil, ölesi efradının vatan menafii uğrunda idamlarının bile kendisi üzerinde İs- tenilen tesiri icra etmiyeceği yolunda mukabelede bulundu. Paşalar pek küstah ve muannid buldukları bu genci bir daha huzur- larına çıkarmadılar! Bir gün sona Harbiye Mektebi fizik muallimi mi- ralay Fethi bey riyasetinde istihkâm muallimi erkânıharb binbaşısı Saf- fet, edebiyat muallimi binbaşı Derviş, kimya muallim muavini yüzbaşı Şev- ki, rasca muallim muavini yüzbaşı Remzi beylerden mürekkeb olarak bir hocalar divanıharbi teşkil edildi. Bu divanıharpte istintak daha ziyade bir hasbıhali andırıyordu. Hâkimler maz- nuna karşı pek cemilekârane davra- nıyorlardı; âdeta derdleşiyorlardı. Bu şaşırtıcı derdleşmeler şiddetli bir is- tintaktan ziyade maznunu yoruyor, buradan sağ kurtulmak imkânı ola” muıyacağını düşünmekten mütevellid buhran ile bir gün ekmeğini kapının parmaklığından dışarı fırlatarak ne- fere zabitine söylenmek üzere ağır sözler serletti. ya sokmamak için buna lüzum gör- medi. Ahmed onbuşının candan ah- babi olup evvelce Romanyada bulun- muş olan diğer bir nöbetçi de Ahmed Bedeviyi Romanyaya kaçırmağı tek- lif etti, Fakat o buna da razı olmadı; arkadaşlarile bir yerde bulunmağı istiyordu. Yüzbaşı Ahmed ağanın te- şebbüsile bu arzusuna nail oldu. Bu- tondur. Bu rakkam geçen seneye na- zaran fazladır. Anadoludaki yapağı mahsulünün de 24 bin kilo olduğu anlaşılmıştır. i dd l e vaziyeti Bu hafta içinde ihracat maddele- rimizin geçirdiği vaziyeti birer birer aşağıya yazıyoruz: Buğday — İhracat bütün harare- tile devan? etmektedir. Bu sene buğ- dayın, ihracat maddelerimiz arasında ikinci dereceyi bulacağına şüphe yök- tur, Bunun böyle olacağı mevsim ba- şında da tahmin edilmiştir. Bunun 6e- beplerini şu suretle izah edebiliriz: 1 — Rakip memleketlerde, bilhassa Tuna memleketlerinde mâhsulün az- uğ. 2 — Türkiyede temiz ve bol miktar- da mahsul elde edilmesi. Bunlardan ikinci sebep arasında otemiz» mal çıkarmanın büyük Tolü cinslere ve tiplere göre ayrılmış mal hazırlamaktadır. Çifçinin Bu sahada meşguliyeti biraz daha devam ederse, Türkiye buğdayları, dünyanın en iyi buğday cinsleri diye şöhret alacaktır. Esasen şimdiye kadar bu şöhreti ala- mamasına hayret etmek lâzımdır. Çünkü Amerikanın meşhurManitoba buğdayları, vaktile Kayserinin yük- sek rakımlı arazisinden tedarik edil- miş buğday cinsleridir. Manitoba gibi soğuk bir iklirmde ancak bu cins buğ- Yapılan bir hesaba göre, mevsim başından şimdiye kadar bir milyon li- radan fazla buğday ihrac edilmiştir. Arpa — 936 senesinin ilk dört ayın- da 100 bin liralık arpa ihrac edilmişti. Bu senenin ilk dört ayında, ihrac edi- len arpanın kıymeti, 1 mlyon 600 bin liradır. Arpa en ziyade, Belçika, İngil- tere, İtalyadan istenilmektedir. Gön- derilen arpalar en ziyade biralık ar- palardır. ki çocuklara daha uzunca kaynatıl- mış yahut tâkim edilmiş süt vermek ve bu sütle meşgul olurken bilhassa itinalı olmak icap eder. Bu süt serin- de ve mümkünse buz dolabında mu- hafaza edilecektir. Süt muhafazası için küçük buz kutuları da imal edilir. Çocuğu beslemede kullanılan em- zik, şişe, tencere, burduk, kaşık gibi Şeylerin temizliğine de daha itina et- melidir. Yazın bu husustaki ihmaller tahmin edilmiyecek felâketlerin men- gei olur. Bütün bu tedbirler alındığı za- man bile, çocuğa tamamile mikropsuz bir süt verilmiş değildir. Bunun için- dir ki müstesna sıcaklarda âdi inek Sütü yerine müstahzar kuru toz süt- lerden vermek mecburiyeti hasıl ola- bilir. Çocuğun daimi beslenmesinde bu kuru toz sütlerin bazı mahzurları ola- bilir. Fakat bu mahzurler hiç bir za- Ancak bu tedbirler sayesinde yazın süt çocuklarında hazma ait hastalık» ların önüne geçilecektir. Fakat bu aa- 1 Muhtelif pik neşriyatı, 14: SON. bunsltıyordu. Bu kadar rahim ve müş-| iü bir yerde bulunmak da manevi Akşam neşriyat 1830: Piikin dans | çk âdeta tun ile hemfikir görü- | kuvveti arttırıcı bir tesir yapıyordu. musikisi, 1030: Spor müsahabeleri; Eşref e. ye Şefik taratından, 30. Badi ve arkadaşları | men hâkimler karşısında ağızdan faz. | (Mevkuflarm bulunduğu devkani tarafından Türk musikisi ve halk şarkıla- | la söz kaçırmamak çok müşküldü. odanm altındaki boşlukta sanayi Ti 2030 Ömer Rıza tarafından afabei | © Asabın günlerdenberi devam eden | mektebi talebesi çay kaynatırlardı ni ea m "çe Kaan isim | gerginliği artık erici bir hal almıştı, | Bu talebe bir gün mevkuflara deçay (Sant uyarı), 2115; ORKESTRA, 2215: | Trabuonlu Ahmed Bedevi istirahate istemişlerdi de nöbetçüer Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün | iptiyacı olduğunu görerek hükimle- | Mani olmuştu. Kuru ekmekle terkos Roma (420) saat 23,15: Konser, Stras- burg (349) 10: Mozart: (Figaronun düğü- nü! operası, Nis, (253) Verdi: «Otellos operazi, Menake (805) 20: Öyeret parşa- lar, Bükreş (368) 2425: Senlemik Konser, Oslo (1154) 22.15: Org konseri, Varşova (1830) 23: Piyano konseri, Peşte (5d) 23: Viyana (507) sat 21.20, Hamburg (332) mİ, Samatya: Kocamustafapaşıdı Rıdvan, Alemdar: Çemberlitaşta Sarı Rasim, Şehremini: Ahmed Hamdi. E. 8181011 514 92 1200 141 Va, 321 5.14 1218 165 109 MAŞ İdarehane: Babskli civan Acımusluk So. No. 13 rinden müsaade diledi. Bu ezginliğin beklenilen itiraflara yol açacağı ümidile divanıharb bu müsaadeyi diriğ etmedi. Ahmed Bedevi höceresine iade olun- du. Orada pranırasını yana bırakarak bitab uzandığı sırada Harbiye, Dahi- liye zabitlerinden binbaşı Sabri bey geldi; nöbetçi yüzbaşısıni çağırttı ve takıldığından hiç haberi olmadığını gösteren sahte bir tavır yaparak pran- ganın çıkarılmasını emretti. Fakat bütün bu kurnazlıklar boşa gitti. Çünkü biraz istirahat Ahmed Bedevinin manevi kuvvetini tamami- hareket tarzımı takdir etmesi genc? yeni bir kalb kuvveti aşısı gibi tesir etti. Bundan sonra divamharbin tat- li ve samimi muamelesi değişti, İstin- taklara resmi şekilde devam edildi Ahmed Bedevi Tophane «salması- na» naklolundu. Burada çok sıkıştı- rılırsa itirafta bulunmaktan ise dai- ma yanında taşıdığı çakı ile intihara başlamıştı. (Talim var) diye sınıftan çıkarılmış maznunun üstünde inc? bir ceketle bir fanilâ vardı. Odada yatak yoktu. Akşama doğru yırtık bir ot minderi getirdiler; örtü verme- diler. Gıda günde bir çift tayın ek- meğinden ibaretti. Bu şerait altında hastalanmamak bir mucize olurdu. İstintak kâh Har- biyede, kâh Tophanede devam edi- yordu. Yağan karlar açık pencere- den içeriye giriyordu. Soğuk taham- mül edilemiyecek dereceye varmıştı. Ahmed Bedevi hastalandığı halde kendisine bakılmıyordu. Bu hal ile (1) Ahmed Bederinin babası hapis, son- ra tekaüde sevkedilmiş, Kardeşi de meş- rutiyete kadar mevkuf kalmıştır, muş gibi bir durumda bırakılıyorlar- dı. Mevkufiyet müddeti 7 ayı bulmuş- tu ki meşrutiyet ilân olundu. Bu ha- beri hemşerisine Trabzonlu Ahmed onbaşı getirdi, «Salma» mevkufları dz yedi ay ustura görmemiş yüzleri- le, uzamış saç, sakallarile yırtık elbi- ve arkadaşlarının sa- de ve şeeni surette göstermek istedim. (Arkası var) Bir kaç gün evvel Erzurum ihtilâli hak- kında garip bir ş 2 R # pE a $ 4S YE BEE g8 EBE EB. ssevuwu Sd 2 89 uysa asnuins

Bu sayıdan diğer sayfalar: