18 Eylül 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

18 Eylül 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 12 — —aa 18 Eylül 1937 —— 2 Yeryüzünde neler var? Garip şeyler vw Evvel zaman içinde us Estonyalı dört arkadaş, Killik adın- daki küçük yelkenlilerine, binerek de- niz yolile dünyayı dolanmak Üzere açıldılar. Uzun tırnaklar Makas tırnaklar kesilsin diye de icad edildi. Tırnak altı günde bir milimetre uzar, i Size tavsiye ederim, tanıdığım bir “Bu yelkenliyi de bizght “Kendileri | çocuk gibi yapmayınız, sakın ondan yapmışlardı. Bu dört arkadaşın acöle- | örnek Aalmâyınız. $İ'de yok. Bundan bir senâ evvel yola | çıktılar. Ancak dört senede dünyayı dolaşabilecekler... İşi gücü” bırakıp dünyayı dolanmak üzere denizlere a- ,çılmak hoş şey. Ben de elimde kalem, önümde kâğıd dünyayı dolaşıyorum, | bu seyahati de sizin için; yapıyorum. Bu da hoş şeyi. göm Tuhaf bir ev Amerikalının biri tuhaf biz ey yap- ti. Bu evi birkaç saatte yapmak ko- Jaymış, Evin banyosu yoktur, Pulveri- zatörü vardır. Bu suretle bir düğmeye basıp yukanılıyor. Bu çocuk dişlerile tırnaklarını ko- parır, bu ayıplar, çirkindir. Ben onun yerinde olsam, 6 günde bir kere tırnakları ölçer âlimlerin haklı olup olmadığını anlamağa çalışırım. Tırnakların 6 günde bir milimetre uzadığını âlimler söylüyor. Kedi fare davası Hindistanın bir şehrinde farelerle mücadele için belediyeden 15,900 rupi: istediler, Belediye bu parayı vermedi, tekliti Feddetti. Elektrik ve kalorifer tesisatı evin or- tasında madeni direktedir. .Hava ve ışık tepeden girer duvarlardaki ay- nalara aksedip yayılır. Mutfakta otomatik tencerelerde ye- mek pişer... Velhasıl bu tuhaf. evde bütün kolaylıklar mevcuttur, Oturanlar, yorulmadan her işlerini görürler. Esbabı mucibesi: Hayvanları öldür- mek yasaktır. Halk bu yasağın fare- lere şamli olamıyacağında israr etti, Bunun üzerine belediye şöyle bir karar çıkardı: «Biçare mahlükların canla- rına kıyarmız. Allah bunu emreder. i öldürsün diye kedileri ya- ştır. Bu işi kedilere bırakaca- am pasi Alınız. Dört | parçam aliniz Her oyuncu sırasile bilya. atınız. İş en üstteki odunu dü- | Resimde gördü- tanesini üstüste | günüz gibi bü dizipiz bir kule nektedir. İki odunu düşüren bir n kaybeder, üç odunu düşüren , yüğünü en alta, yapınız. Beşinei- oyundan çıkar. En üstteki odunu dü- Boş zamanınızda oynayın en küçüğünü en sini biripe buipi | üste koyunuz. U- de bir. değneğe ren üç puan kazanır. Her oyuncu bilya atar, en fazla puanı ka- Nisancılık | Üç odun Böş the kul. | | Üç muhtelif ti boyda üç odun lanılmaiŞ şişe ta. | zakça bir mesa- i bağlayınız. #eye bir çizgi çi- döğneği eline | ZİNİZ ve o çizgiden sıra ile büyük bir alacak, sallıyacak ve İpli Ucundaki tapa ile emüstteki tapayı “düşürmeğe çalışınız. tu kazanır. Eyiği bilmecesi Oyunu kazan şartlarının aynıdır. o İsim : | Adres: o * 1 inci harfim «Anadolu. da 2 tane «Rumeli» de hiç yoktur. 2 nci harfim «Nazilli. dö“1'tanedir İzmirde yoktur. 3 üncü harfim «Kafesi te var, soda» da yoktur. 4 üncü harfim «ev» de'bulunmaz, «av» da bulunur. 5 inci harfim orakı» dâ'vat, «şarap» ta var, «alkol de yoktur. 6 nci harfimi Amasya'nın” başında ve sonunda bulursunuz, bulamazsınız. Acaba ben metesiyim? «Bilecik» te “ “ Bu bilmecemizin hal müddeti 8 teşrinievvel cuma gününe kadardır, Bilme- cemizi doğru halledenlerden; İ inciye: 10 lira — 2 nciye: 5 Lira, 3 üncü ve 4 üncüye 3 er Jira — 5 inciden 11 inciye kadar 1 er lira, * 11 inciden 20 nciye kadar birer şişe kolonya, 21 inciden 30 uncuya kadar birer kıravat. 31 inciden 50 nciye kadar birer mendil, 5I inciden 70 inciye kadar muhtelif hediyeler, 71 inciden 20 inciye kadar birer kitap verilecektir. > Çocuk Dünyası karilerine Bilmwecelerimizi halleden karilerimizin resimlerini Çocuk dünyası sahife #ine basacağız, bunun için isteyin karilerimiz bilmecelerle böraber resimlerini de göndersinler. Gazeleye resmi konmak için muhakkak mükâfat kazanmiş olmak sart değildir. de yeryüzünün en ufak kil ini görüyorsunuz. Bu kilisenin adı da Sen-Minyatür kilisesidir. İngilte- rede Fadmut şehrindedir. lara kadar yer- yüzünün en vah- ŞA insanları orta Afrikada yaşıyan zenciler olduğu iddia edilirdi, ya- pılan lerden, yerşüzü- nün en vahşi in- sanlarının Avustralyada yaşadıkları anlaşılmıştır. Gözler inceleme- vardır. Onlar: «Gözsüz hiç birşey ve hiç bir kimse göremez» derler. Bunun için kayıklarının baş taraflarına güz Birşeyden kork- tuğumuz zaman gözlerimiz dört açılır, nefesimiz kesilir, kalbimiz ! buzlu huzlı çarpar. İ Bütün bu korku alâmetleri (ise korkuya muka- 1 vemet (edecek kuvvetimizi art- tırırlar, Nev-Yorkta çabuk bayatlıyacak yi- yecekleri nakletmek için 775 tane Frigolü kamyon Bu gördüğü- nüz örümcek çok sıcak diyarlarda yaşar, Sırtındaki kabuğu öyle ka- lındır ki, ilk ba- kışta akrebe Nihayet bir gece komşusu dayanama» dı, duvarı yumrukladı; 4 — Uyuyamıyoruz, — Neden?. — Radyodan? — Garip şey, halbuki Mozart'ın nin- nisi çalınıyor!.. eye Hafıza Şikâyet ediyordur — Yeryüzünde bizim öğretmen ka» dar kötü hafızalı kimse yoktur. — Her şeyi unutuyor mu? 5 — Bilâkis hiç bir geyi unutmuyar!,.. | | Onüç yaşındaki kahraman Akşam saat yedi, ağustos. Oscan güneşin son kızıllıkları altında hafif hafif dalgalanıyor. — Yüz üç... Artık yetişir! dibinde duranların yanına elinden oltayı attı, engin baktı: — Hava bozuyor, yarın fırtına var; artık geri dönmeli... fırlattı, ufuklara dan babasının kayığı ile açılmıştı. Eğer vaklile dönüp kayığı gene yerine bırakmazsa, babasından dayak yiye- cekti... Yelkenleri açtı, dümene oturdu, li- mana doğru pupa yelken yollandı. Kervenin keyfi yerindeydi. Kayığın arkasına yaslanmış, bir şarkı tuttur- muştu. Birdenbire doğruldu. Sağa baktı Buna da ne oldu?.. Bu beyaz bir yattı, Biraz evvel ba- lıkçının yanından geçip gitmişti. Hal- buki şimdi denizin ortasında duruyor- du. Sesler, haykırışmalar duyuluyor- du Kerven dümeni ( kırdı, yata doğru ilerilemeğe başladı... Yattan sandalın geldiğini görmüşler, hem haykırıyor- lar, hem mendil sallıyorlardı.., Kerven yaklaşıyordu. Birdenbire gözü yatın yanıbaşında parlak bir şe- ye ilişti ve işi anladı. Bu serseri bir torpildi... Yatın motörü de bozulmuş- tu, işlemiyordu. Bu torpil yata çarpa- cak olursa felâkelti. Suyun üstünde ne yat kalırdı, ne de yolcu!.. İşte bu- nun için yalın içindekiler feryad edi- yorlardı. Motör işlemiyordu. Yelkenleri, san- dalları yoktu. Torpil de yavaş yavaş yaklaşıyordu. Ama bir yaklaşan daha vardı. On üç yaşındaki balıkçı, ağır ağır yakla- şıyordu, Torpile yaklaşıyordu. Yaklaş- | ta, yaklaştı ve ustalıkla ilmekli bir İp attı, Kerven torpilin ne olduğunu bis liyordu. Nasıl tutulursa patlamıy ğını ona öğretmişlerdi, Kerven İpi al dığı derse göre attı, torpili yakaladı, sandalının kıçına bağladı ve ağır ağır gene yoluna devam etti. Torplli bir Kerven yüz üçüncü balığı sandalın | On üç yaşındaki balıkçı, izin alma- | Balıkesirde sünnet düğünü | kıyıya kadar çekti. Üstyanı kolaydı; Kıyıdan yatın im- dadına koştular. Limana © getirdiler, | Yolcular serseri torpil macerasını an- lattılar, Bahriye nezareti hemen bir gemi sevketti. Serseri torpili imha ettiler. Ama bütün bunlar olmadan evvel Kerven geç kalmiştı. Limana gelince Ondan sonra yüz üç balığın he- sabını gördüler. Bu sırada da yatın yolcuları geldi. Macerayı anlattılar. Baba oğlunu kucakladı, bağrına bas- püp sevdi. nin göğsünde pırıl pi- dıyan bir madalya var.. Can kurtardığı için ona madalya verdiler, Kerven artik denize açıldığı zaman enginleri gözlüyor: Kurtarılacak can varmı? diye: Onun yaşında bir kahra- man için tek madalya yetişmez, göğ- ünü madalya ile doldurmağa niyet Balıkesir (Akşam) — Çocuk esirgeme kurumu, başkan doktor Kâmil Sesli. oğlunun yüksek gayret ve mesaisi ile senelerdenberi memlekete faydalı olmak» tadır, Kurum bu 30 ağustosta 50 çocuğu sünnet ettirmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: