27 Mayıs 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

27 Mayıs 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

27 Mayıs 1938 AK Li AM Sahife $ AKŞAMDAN AKŞAMAx Iyi giyinmeğe dair... Yerli ve ecnebi bir çok münevver- lerin toplu bulunduğu bir meclistey- dik. Bu gibi kalabalıklarda mutad olan hareket ve manzaranın göze çarpmadığını görerek, Falih Rıfkı Atay'a dedim ki: prondenleri taklid etsin? Eğer biri öte- kine uyacaksa mendenler bizi nü- mune alsın... Ve sonra, lâtif nüktelerile anlattı: — Parası bol bir adamın şıklaşmak için en meşhur terziler, kunduracı, gömleçki ve şapkacıları doalşması kâfidir.. Müdahale etmesin, surf on- ların giydirmelerini beklesin elverir... Oldu işte monden adamın zevahi- ri. Tabii hepsi bu kadar olursa yet- mez!... Dudaklara bir Tüzüumlu lü- zumsuz tebessüm, yahud sahte bir ciddiyet iliştirmek; yüzün her bir parçasına aynada vaktile telebbü edilmiş ifadeler vermek; moda fikir. lerin parçacıklarını kaparak zamanı gelince bunları şırp diye yapıştırmak l ve kendine alafranga «Maşallah!» de- dirmek; bütün etiket kaidelerini, ça- tal biçak tutmaktan sessiz aksırma- ğa kadar, nazari ve ameli surette su gibi bilmek lâzım.., Gerçi bunlar da az şey değil amma, iliraf etmeli ki, münevverliğin şeralti daha ağırdır ve Atayın hakkı var! .. Buna rağmen mondenlik de yaba- na atılmaz!.. Onunda kaidelerine riayet etmeli... Geçenlerde «İyi giyinen» zümremi- zi medhetmiştim. Öteki beriki bana takıldı. Fransa gibi lüks eşya imal eden fabrikaları çok memleketlerde - moda ve zarafet telkin ediyor, sürüme se- behiyet veriyor diye - şıklık rekabetine girişen şahsiyetler mergup görünüyor. Bizde eskiden hiç bir milli giyim eşyası olmadığı ve bu işin ticaretini de Türkler yapmadığı için milleti gü- zel giyinmeğe sevkeden böyle bir yazı yazmak da doğru sayılmıyabilirdi. Fakat şimdi elbette vaziyet başka- laştı, Bizde ona göre ağızımızı değiş- tirebiliriz! En basit, en mukni taraflarından başlıyayım. Kendi tecrübelerimle bi- liyorum: Hayatımın muhtelif devrele- rinde bir tek elbisem olduğu da, on elbisem olduğu da vakidir. Buna is- tinaden söyliyebilirim ki, on elbise on sene giderse, bir elbise - tenasüb kaidesi müddetince - bir sene git- mez! Altı ay gider, belki de daha az... kumaşlar, köseleler, fötrler de, insan- lar gibi dinlenmek ihtiyacındadırlar. | Dinlenmzelerse muhakkak ki, fazla | hizmete koşulmuş mahlüklar halin- de çabuk yıpramırlar.. Artık bile mem, vücudümüzden, bunların me- samatına tahammur eğici maddeler mi oluyor; ve istirahate bırakıldığı zaman, bunlar uçuyor mu?.. Her ne hal ise, giyeceği çok olan, bu kü- çük servetinin her türlü diğer mena- filni elde ettiğinden manda, paraca da tasarruf eder! Kıyafete «Tavsiye meklubudur!» demişler, doğru... «Buyrun kürküm!>» © da doğru... Hele yenmiş bir topu- Zun, kirli bir yakanın, boyasız bir botinin, uzamış traşın berbad şey ol- | adı. Termometre 29 dereceye kadar sefahete yakın | Rumeli sahili Bebek - Istinye yolunda istimlâke başlanıyor ğinden, Belediye bugünlerde bina sa- hiplerine tebligat yapacak ve kendi- lerine 15 günlük mühlet verecektir. | İstimlâk muamelesinin ağustos ni- hayetinde ikmal edilerek buradaki bi- naların istimlikine başlanacaktır. Preis Bibesko bugün geliyor Dost Romanya hükümetinin tay- yarecilik teşkilâtı reisi ve meşhur tay | yareci prens Bibesko bugün hüsusi bir tayyare le şehrimize geliyor. Kı- sa bir müddet Yeşliköy hava meyda- | nında istirahat ettiktens onra Anka Taya gidecektir. Prens Bibesko ayni zamanda bey- nelmilel «Lig Aeronotiks in de relsi- dir, Bahar havası Geçen haftaki mevsimsiz sıcaklar geçti Mayısın ilk on beş günü İstanbulda kışı andıracak kadar serin geçti, Bu- nu müteakip mevsimsiz #icaklar baş- çıktı. Salı günü akşamı İstanbul civarı- na yağan yağmur ve rüzgârın şimal * den esmeğe başlaması Üzerine iki gün- denberi lâtif bir bahar havası hü- küm sürmektedir, Dün en fazla sıcak- hik 20 derece idi. Akşam termometre 18 dereceye kadar inmiştir. Bu sene kışın uzun sürmesi yüzün- Gen çiçekler vaktinde açamamıştı. Birkaç gündenberi bütün bahçeler çi- çekle dolmuştur. Valide hanının yarısı yıktırıldı Eminönündeki Valide hanının yıktı- rılmasına devam ediliyor. Hanın yarısı yıktırılmıştır. Handa çok sağlam pot- rellere, demir aksama Traslanmıştır. Başka çok miktarda taş ve tuğla da çıkmıştır. Bunlar satılmakta ve kam- yonlarla kaldırılmaktadir. Hanın yıktırılması işi haziran sönü- na kadar bitecektir. Bundan sonra ar- sanın tesviyesine başlanacaktır, oan rr duğu muhakkak!... Bunlar, meziyet- lerinizi en mütehassıs o mümeyyizler nazarmdan gizler; hayat imtiha- nında dönersiniz! Lâakal kınk nu- mara alırsınız... | «Münevverlik - mondenlik» muka- yesesinde Falih Atayla hemfikir ol- makla beraber, ben de kendi hesabt- ma iyi, temiz giyinmeyi tavsiye eden- lerdenim... Hani derler ki, Parisli mi- dinetler parayı bol sarfetmeden de zarif olmasını bilirlermiş ve Alman- yalı şoförler ve vatmanlar beheme- hal ense ve surat sinek kaydı traşları, ayakkabılar ve elbise tertemiz olur- larmış... İşte her vatandaşı da asgari böyle görmeği gönül ne kadar isti yor! Züppelik değil, israf da değil; fakat iyi ve temiz giyinmek... (Wâ-Nü) Haklı şikâyetler Çabuk bozulan yollar İzmirden B. Hüsnü Vamık ya- nın üstüne kadar su ve çamur içinde, inhisar fabrikası bu yol Üs- ri, Sabah, akşam © binlerce nin hallerini karşıdan görüp te acımamak Imkânsızdır. Pencreleri- miz tam caddeye namr bulunduğun- dan bunlara şahid oluyorum. Evimizin arka cephesine gelince; Celal Bayar enddesi, İşbu cadde dahi diğerinden geri kalmaz. Bu cadde üzerinde bulunan evlere sidip gelmek ve hele mektebe gidip geleni o yavru- ları Allah acım» “ Geçenlerde de Bölme şosesinin bir taraftan öte yandan bozulduğunu bir gazete yazıyordu. Keza Yenicami etrafında tecrübe ma- hiyetinde yapılan asfalt kısa bir za- iman zarfında bozyluverdi. Bütün bu teşebbüslerin niçin böyle netice verdiğini fen erbabına sordu- Bunuz zaman: — Bizim asfatlara nazaran diğer memelketlerdekiler şu kadar misli pahalıya çıkıyor da onun için daya- niyorlar! - demektedirler! Ucuz etin yahnisi tatsız olurmuş. Biz de, memleketimizin yollarını ücu- ga değil, biraz daha fedakârlıkla sağ- Hafta tatilinden İstisna edilen dükkânlar Satmalarına müsaade edilen maddelerden başka şey satarlarsa ruhsatnameler geri alınacak Hafta tatili kanunundan İstisna edilen tütüncü ve saire dükkânların- dan bir kısmının hafta tatilinde sat- malarına müsaade edilen mevaddan başka, dükkânların arka tarafların da sakladıkları eşyayı da gizlice sat- tıkları görülmüştür. Belediye, hafta tatilinden istisna edilen dükkân ve müesseselerin hazi- rana kadar ellerindeki ruhsatiyelerini göz önüne alarak Belediye şubelerine bir tamim göndermiştir, Bu tamime göre, bu gibi ruhstalyelere: «Hafta tatillerinde satılması caiz olan mad- delerden maadasının satılmaması şar» tile işbu ruhsatname verildi, kaydi- nin ilâve edilmesi bildirilmiştir. Bu kayde rağmen hafta tatilinde satılması yasak olan madds ve eşya- ları satanların ellerindeki ruhsatiye- ler istirdad edilecek ve bu gibiler ka- nuna muhalefet ettikleri için mahke- meye sevkedileceklerdir. Liselerle ortamekteplerde bugün dersler bitiyor Liselerle ortamekteplerin derslerine bugün nihayet verilmektedir. İmtihan- lara haziranda başlanacaktır. Bay Amcaya göre ... — Amin biri göz tedavisi için yeni | | hu?.. usul keşfetmiş bay Amca: . Gülmek!,.. Ne gülüyorsun ya Sahi söylüyorum... / .. Gözleri uzağı görmiyenleri gük | dürerek iyi etmek kabilmiş... Talebeler arasında Yazı müsabakası talimatnamesi bildirildi Cümhuriyetin 15 rein 15 inci yıldönümü münasebetile Türk inkılâbına ve Ata türke eid olarak ilkmekteplerin son sınıflarile orta mektep ve liselerin bü- tün sınıfları talebesi arasında birer yanı müsabakası tertib edildiği yazıl- muştı, Buna ald talimat Maarif mü- dürlüğüne gelmiştir. Talebe arasında yapılacak bu müsabakaya mekteple- rin türkçe ve edebiyat muallimleri ne- zaret ve müsabakanın tertib edilen Sualler dairesinde yapılmasını temin edeceklerdir, Yeniköy' sulh mahkemesi Büyükdereye naklediyor İstanbul Oo Müddelimumüliğinden: Şimdiye kadar Yeniköyde bulunan (Yeniköy sulh mahkemesi) 1 haziran 938 tarihinden itibaren Büyükdere vapur iskelesi caddesi 331/333 No. lu binada faaliyete geçecektir. | Garip bir ein bir cinay cinayet Cibalide bir genci sokakta yaraladılar Dün Cibalide bir hiç yüzünden bir cinayet olmuştur. Küçükmuslafapa- şada oturan Muhiddin isminde bir genç, Küçükmustafapaşa caddesinden geçer- ken, polisçe müseccei Mustafa ismin- de biri, önüne çıkmış: — Nereye gidiyorsun be delikanlı? diye sormuştur. Tanımadığı bir adamdan böyle bir sual karşısında kalan Muhiddin, Mus- tafaya: — Sen ne karışıyorsun, sen kim- n?... diye sormuş, Mustafa ; — Sen benim kim olduğumu şimdi anlarsın! diyerek bıçağını çekmiş ve Muhiddinin vücudünün $ol tarafına gelişigüzel birkaç defa saplamıştır, Mustafa, Muhiddini kanlar içinde bırakarak yangın yerine sapmış, yara» lının imdadına gelenler kendisini Cer- rahpaşa hastanesine kaldırmışlardır. İşe el koyan zabıta, &z sonra Mus- tafayı yakalamışlardır; hakkında lâ- zam gelen kanuni takibat yapılmak- tadır. Sene sonu münasebetile İcra- da 4 gün tediye muamelesi k yapılmıyacak istanbul Oo Müddetumumiliğinden: 937 mall senesinin hitamı hasebiyle kuyudat ve defatirin 938 senesine dev- ri için İstanbul icra muhasibi mesul- Tüğünde mayısın 31 inci salı ve hazira- nın birinci çarşamba, ikinci perşembe üçüneü cuma, dördüncü cumartesi günleri tahsilât ve tediyat munmelesi yapılmıyacaktır. Bir çocuk başka bir çocuğu taşla başından yaraladı Fatihte oturan Sadık ve Nezir isim- lerinde on altışar yaşında iki çocuk kavga etmişler, Nezir taşla Sadığı ba- şından yaralamıştır. Polis, Sadığı tedavi altına almış, Neziri yakalamıştır. CEMAL NADİR Güz MAJTALMLARI AMA II /71 İSTANBUL HAYATI Kıssadan hissel Boğaziçi vapurunda karşılaştılar, Kanepede oturan, yeni geleni baştan aşağı sürerek güldü: — Bu ne hal azizim” Bu kadar eş- kâğıdlarmı kanepenin köşesine yığdı, iki elindeki şişkin valizleri do yere bi- raktıktan sonra mendilini çıkardı. Burnunun ucundan damlıyan terleri silerken homurdandı: — Ne dükkünmdan bahsediyorsun iki gözüm? Dükkân açmak değil, bu gidişle yakında topu atacağım. Bizim evin halini görme, Nereden şeytana uyduk ta sayfiyeye çıktık bilmem ki, Dört kişi iken birdenbire dokuz olduk, Ahbabı müstehzi bir tebessümle ba« şanı salladı: — Galiba akrabalar misafirliğe gel diler, Adamcağız garib bir tavırla yüzünü buruşturdu: — Evet, akraba imişler. — Ne demek? Akraba imişler de sen tanımıyor musun? İçini çeke çeke izah etti: — Senelerce evvel sılaya gittiğim zaman bir defa görüşmüştük. İyi ha. tarlıyamıyorum amma, galiba bizim merhum pederin mekteb arkadaşı ola» cak. Mezuniyet almış, İstanbula gel- mişler, Araştıra soruştura bizim evi bulmuşlar. Bir akşam üzeri beş kişilik kafile kapıya dayandı, Eh, gelen misa- fir kovulmaz ya! Bir kaç gün dinlen- dikten sonra giderler dedik. Fakat gitmek şöyle dursun, günden güne eve daha iyi yerleşiyorlar. Tam yirmi gündenberi oturuyorlar. Bu gidişle yazı bizimle beraber geçirmek niyetin- de oldukları anlaşılıyor. Ahbabı bir kahkaha atarak: — Dur, dedi. Sana bir hikâye anla tayım. Belki kıssadan hisse çıkarırsın: Vaktile bir adamcağızın evine gece vakti biri gelmiş. Ev sahibine: «Ben Allahın hemşirezadesiyim. Tanrı mj safiri olarak size geldim» demiş, O devrin safiyeti icabı ev sahibi derhal misafiri içeriye almış. Bu Tanrı misa- firide sizinkiler gibi eve yerleşmiş. Daima Allahım hemşirezadeliğinden bahsederek evde yiyip içip rahatına bakıyormuş, Ev sahibi haftalarca bek- lediği halde misafirin gitmek niyetin- de olmadığını görünce bir gün o soka» ğa çıktığı sırada heybesile hasırını alp mahallenin camisine bırakmış, Akşam üzeri de misafiri eve gelirken yolda karşılıyarak doğruca efmiye götürmüş. Misafir, eşyasının camiye getirildiğini görünce sebebini sormuş. Ev sahibi de; «Sen Allahm hemşireza- desi değil misin? İşte dayının evi bu- rasıdır. Burada hem daha rahat otu- Tursun; hem de dayını gücendirme- miş olursun» diyerek kapıyı çekip çıkmış. Arkadaşı hikâyesini bitirince öteki, gözlerini denize dikerek derin bir dü- şünceye daldı. Herhalde kıssadan his- sesini çıkarmıya uğraşıyordu. Cemal Refik 3 ayda bir tekrar edilen Daimi fotograf müsabakamıza alt tafsilât 14 üncü sahifemizde okuyunuz. * ... Eğer seninki bir muayenehane açıp da doktorluğa başlarsa alimal- para B. A. — Evet!... Hele bugünlerde Fransaya giderse milyoner olur!...

Bu sayıdan diğer sayfalar: