28 Mayıs 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

28 Mayıs 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Güreşçilerimiz neden yenildiler? Ekipimize reislik eden federasyon Pragdaki müsabakalara sJ& Ankara (Akşam) — Güreşçilerimizin Avrupaya yaptıkları son seyahat gaze- telerde hayli neşriyatı mucip oldu ve #yrupanın muhtelif yerlerinde yapılan müsabakalarda alınan neticeler muh- telif bakımlardan tenkide uğradı. Seyahatte ekipimize relslik eden gü- roş federasyonu umumi kâtibi B. Şina- si Özdemir ayni zamanda bu neştiyata da bir cevap olmak üzere seyahat neti- celeri hakkında «Akşam»a şu izahatı verdi: — Seyahat, maçlar ve alınan netice hakkındaki intibalarımı soruyorsunuz, İler şeyden evvel bu noktayı tebarüz ettirmek isterim ki, Avrupa güreş şam- piyonası, güreşte kalburun üstünde kalmış milletlerin girebileceği bir mü- subakadır. Bu müsabakaya tam takım halinde iştirak edip birkaç müsâbaka kazanabilmek de Avrupanın birçok mil lelierine nasip olmayan bir şereftir, "Takımımızda bir dünya birincisi ve Ü- çüncüsü bulunmasına rağmen bundan Evvelki her hangi bir umumi tasnifte Türk ekipinin altıncılıktan da daha iyi bir netice ald hatırlamıyorum.Bu | itibarla on !ki millet içinde bütün şans-| sızlığımıza rağmen altıncılık derece- | si kazanabilmemiz burada bir çokların- dan işittiğim gibi bir facın şeklinde gösterilecek kadar fena bir netice di- ye kabul etmiyorum. Seyahafımız maalesef şanssız başladı ve öylece devam etti. Güreşçilerin sıh- batleri, çiban çıkarmak, sakatlanmak gibi vesilelerle bozuldu, ve tam sıhhat- li bir ekiple alacağımız normal randı- mam da bu sebeple almak kabil olama- Ğı. En bedbinimizin bile çok iyi bir ne- tice alacağına emin olduğu büyük Mus- tafanın elinde çıkan çiban ve geçirdiği ameliyat daha İlk merhalede bizi kuv- veli elemanımızdan mahrum bir hale getirdi, Yaşarın ilk müsabakalarda sa- katlanması, Küçük Hüseyinin karşısı- na ilk müsabakalarda dünya birincisi ve ikincisinin çıkması temadi eden şanssızlıklardan oldu. Tallin müsabakalarının neticesini biliyorsunuz. Bu şimal memleketinde gerek ekipimizin bıraktığı umumi inti- ba gerek beynelmilel güreş federasyonu ile yaplığımız temaslar memleketimiz ramına çok müsait bir hava yarattı. Başta değerli reisleri olmak üzere bütün federasyon erkânının bize kar- şı gösterdikleri alâka ve iyi kabul tavsifin fevkinde idi, Gelecek Avrupa şampiyonasırtın Tür. | kiyede yapılmasını teklif ettiğimiz tak- dirde bunun kendileri tarafından mü- zaheret ile karşılanacağının bize tek- £sr vadolunması bu alâkanın derecesi hakkında bir fikir verebilir, Burada şunu da hatırlatayım ki kon- | greye iştirak eden bütün murahhaalar gelecek şampiyonanın kendi memle- ketlerinde yapılmasını yalniz teklif et- mekle kalmamışlar bunlara âdeta 1s- | rar da etmişlerdi. Tarafımızdan hiç umumi kâtibinin beyanatı bir enstantane bir teklif vaki olmadığı halde federas- yon erklnının bize bu yolda bir nevi teminat vermiş olmaları bu seyahat he- sabına kaydedilecek değerli bir kazanç sayılabilir, z Pragdaki maçlar Tallinden sonra Çekoslovakya fede- rasyonunun davetine icabet ederek Praga gittik, Orada yaptığımız müsa- bakayı 2-4, Zilindeki müsabakayı 1-2 ve Bratislavadaki müsabakayı da 1-5 kazandık. Pragdaki ilk müsabakada Küçük Hü- seyinle Yaşar puanla Mersinli ile Ke- nan tuşla kazandılar, Çoban ile An- karalı Ahmet puanla mağlüp sayıldı. Zilinde Hüseyin, Yusuf Aslan sayı ile galip, Yaşar da sayı ile mağlüp sa- yıldı. Buradaki müsabakalar daha ziyar de gösteriş mahiyetinde idi, Ameliyat- tan iyileşmeğe yüz tutan Büyük Musta- fa ile Mersinlinin yaptıkları serbes gü- reş gösterişleri çok beğenildi ve alkış- Jandı, Bratislavada yapılan maçlara gö lince burada Ankaralı Ahmedin bir yetine mukabil, Yusuf Aslan, Çoban ve Mersinli tuşla, Kenan ve Kü- çük Hüseyin puanla beş galibiyet ka- zandılar, Seyahatımızın neticelerini bu suret- le hülâsa ettikten sonra bu neticeler daha iyi olamaz mıydı şeklindeki mu- kadder suallere cevap vererek diyece- ğim ki: Evet bu neticeler daha iyi ola» bilirdi. Eğer hesapta dehii olmayan ba- zı arızalarla karşılanmamış olsaydık... Hesapta dahii olmıyan diyorum çün- kü meselâ kendisinden şahsen çok ş6y- ler ümit ettiğimiz büyük Mustafanm yolda bir ameliyatı icap ettirecek dere- code rahatsızlanacağını daha evvelden nasıl tahmin edebilirdik? Her şeye rağ- men Tallin seyahatinden alınan neti- celer iyidir denilebilir, On iki milletin seçme güreş takımları arasında altın- cılığı almak elbette bir şeydir, Ancak bu, güreşte bizim alabileceğimiz en iyi netice şeklinde telâkki edilmemelidir. -| Daha çok çalışmak ve bilhassa teknik. “ li ve sistemli çalışmak sayesinde ve pek yakın bir gelecekte sporun bu sn- hasında daha parlak bir netice alacağı- mıza şüphe yoktur. Filvaki Tallin m sabakalarından edindiğimiz en büyük istifade de güreşçilerimizin hazımları- nın nasıl yetiştiklerin! yakından göre- bilmeleri ve kendi kuvvetlerini önce bilmeleri olmuştur, Bütün sporlar gibi güreşler de bugün kuvvet kadar ve hat- tâ kuvvetten ziyade teknik ve hünere dayanan bir spor haline gelmiştir. ; Kızılay haftası 1 haziran da başlıyor, herkes Kızılaya üye yazılmalıdır kımı bugün saat 17 de Taksim stadında Galatasaray ile ilk ma- çını yapacaktır. Bu maçtan evvel altilar okupası dömifinali için saat 15 de Beykoz - Süleymani- ye kurşılaşacaklardır. amm amma Tamışvar - Fener maçı MM küme maçlarından çıkarı. miş olan Fenerbahçe takımı Roman- yanın en kuvveti timlerinden biri olan Tamışvarla karşılaşıyor. Haksız bir kararla futbol fazliyet- lerine sekte vurulmak istermiş olan Sarılâciverdillerin bu O bareketleri etmek mesuliyetini üzerine almış olan Fenerbahçe idarecileri, bu ha- reketlerile, bilfiil spora verdikleri kıymeti ve mesuliyetlerini müdrik olduklarını göstermişlerdir. Bugün, bir Avrupa lakımmı şeh- rimize getirip oynatmak belki de mad- di zararlı neticelenebilecek bir iştir. 'Tarafdarlarını ve sporcularını tat min etmek arzusunda olan Fenerbah- çeliler böyle maddi! bir zarardan çe- kinmediklerini bu suretle isbat etmiş bulunuyorlar. Şehrimizin en güzel sahasi olan Fenerbarhe stadı bir müddettir, maalesef, metrük bir vaziyette kal- mıştı. Fenerbahçe klübü, sahasını bu temasla faal bir hale sokmuş olar caktır, Bir yaz günü, Fenerbahçe stadına gidip maç seyretmek haki- katen bir zevktir. Sarılâcivetliler şeh- rin ortasındaki stadlarda fiatler yük- seltilirken, kendi sahalarının dühu- Hyelerini indirmek suretile iyi bir de jest yapmışlardır. Fenerbahçe tkımmı epey zmndır sahada görememiştik, Sarılâcivertli- lerin popüler takımımı ve oyuncula- rını kuvvetli bir Avrupa takımı kar- şısında a'kışlamak için büyük bir s8- yirei kütlesinin önümüzdeki pazar günü Kadıköy stadma koşacağım Umuyoruz. Haber aldığımıza göre 'Tamişvar takımı 12 haziranda oynamak meo- buriyetinde olduğu Romanya Kral kupası finali için Filistin ve Mısır turnesine gidemiyecektir , Macar oyunculardan mürekkeb olan kuvvetli Tarmışvar takımı kar. şısında Fenerbahçeli oyunculara mu- vaffakıyetler temenni ederiz. U.Y, Serbes güreş birincilikleri Edirne grupu seçmeleri nihayetlendi Edirne (Akşam) — İki günden- beri Edirnede devam eden grup gü- reş müsabakaları bugün neticelen- miş ve Ankaraya gidecek Edirne gru- pu seçilmiştir. Müsabakalar çok çe- tin olmuş ve üç bölgedende ekipe güreşçi seçilmiştir. Bu müsabakalara Tekirdağ, Kırklareli ve Edirme böl geleri iştirak etmişlerdir. Çarşamba günü Halkevinde baş- uyan güreş müsabakalarını general Kâzım Dirik ve «bölge başkanı veli Niyazı şereflendirmişlerdir. Geç vakte kadar kalan güreş mü- sabakularına ertesi günü bölge sa. lonunda devam edilerek neticelendi. SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM .—Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Tefrika No. 144 İttihad ve Terakki ile Şerif paşa arasındaki ihtilâf Fikirlerdeki ihtilâf ve nifak, cibilli- | rütbeler aldığını, gençlik hayatını, yetlerdeki hased, bütün ibtiraslar meydana vüruluyordu. Ahrar ve on- lara destek olan Türkün gayri unsur- iarın mümessilleri, gazeteleri İttihad- cıların hükümeti gizli diktatörlükleri altında zebun bir halde tuttuklarını yazıyorlardı. Bu hal ile dünya unutulmuş gibi idi; yeryüzünde sanki yalnız bir İs- tanbul ve İstanbulun içindekiler var- dı, Eski hasta adamın mirasını pay- Yaşmağa müheyya Avrupa ve Balkan kükümetleri bu halden istifadeyi hiç düşünmiyeceklerdi! Milleti, devleti kurtarmak için bütün ihtiraslar tes- kin edilerek elele verilecek yerde bu post kavgaları, boğuşmalar arasında meşrutiyetten alınmış kuvvet eziliyor, mahvoluyordu. Meşrutiyetin ilk günlerinde cemi- yete girmek için gösterilen şevk ve meyil gibi şimdi de cemiyete muhale- fet hevesi bir moda halinde sirayet ediyor, İstanbulda fikirler gittikçe cemiyete muarız bir duruma geçiyor- du. Kümil paşanın iskatı üzerine avcı taburlarının İstanbuldan Ibadı sözleri tabii kapanmıştı. İttihadı Muhamme- di cemiyetinde ise cüret günden güne artıyordu. Derviş Vahdeti Volkan gazetesinde neşrettiği makalelerle cemiyeti farma- sonlukla açıktan açığa itham ediyor, efkârı tahrik eyliyordu, (Şeriat) sözü halkın dilinde sık, sık dolaşıyordu. Derviş Vahdeti Enderunlu Lütfi gibi arkadaşlarının da teşvikile tulluğu yolda ilerledikçe sadedi! halktan bir çoğu kendisini din müdafii sıfatile al- kışlıyor, saray muhiti de bu slkişlara yabancı kalmıyordu. Halife de başmu- sahib Cevher ağa vasıtasile takrirleri- ni ihsanlarla ve selâm, mahzuziyet tebiliğlerile izhar ediyordu! İşkodrada halkın büyük bir kısmı şeriat ahkâmmnın tatbiki telebile ca- mide toplanmıştı, Halbuki hükümet bü hükümlerin aynen tatbiki cihetine gitse ilk evvel kıyam edecek gene bu Arnavudlar olacağına şüphe edilemez- dil Mâballi ulema bunlara vaızlar, na- sihatler ederek sultefehhümü izaleye ve sükünü indeye muvaffak oldu. İstanbulda Serbesti sahibi Mevlân- zade Rifat ile Prens Sabahaddin ce- miyete muhalefet yolunda kuvveti! adımlar atıyorlardı. Her ikisi Ahrar fırkasile müttehld programlarına gö- re efkâri tehyic ederek kansız bir hü- kümet darbesile veliahd Reşad efen- diyi tahta iclâs eylemek için fırsat güzetiyorlardı. Ali Kemal cemiyete en şiddetli hü- cumlarda bulunmakta kendisinde hak görüyordu! Cemiyet ile herhangi bir sebeble arası açılanlar Ahrar fırkasın- da kendilerine yer buluyorlardı. Mebusan intihabı gibi Girld mese- lesi de Rumlarda cemiyele muhalif duygularının şiddetle izharına sebeb teşkil ediyordu. Ermenice gazeteler de cemiyete hücumda Rumlardan pek Aşağı kalmıyorlardı, İttihad ve Terakkiye karşı kuvvetli muhalefet bayrağını açanlardan biri- #i Abdülhamid zamanının hariciye na- sırı ve Şürayı devlet reisi Kürd Said paşa oğlu İstokholm elçisi Şerif pa- şa - Beau Şerif ve Jön Türklerce Boş herif! - olmuştu. Şerif paşanın evvelce Avrupada Ah- med Rıza bey İle arası iyi olduğundan bahseylemiştik. Meşrutiyetten sonra Şerif paşa Londra sefaretine tayinini istemiş, fakat İttihadcılar buna ya- naşmamıştılar, Paşa da bundan sonra üuycallıkla nail olamıyacağını pimi ede mağı düşünmüş, İttihadcrlarin arası son derecede açılmıştır. Şerif paşa Ahmed Rıza beye ve Meşveret gazetesinş yardım şeklinde verdiği paraların makbuxlarını neş- reylemişti. İhtilâf şahsiyata intikal eylemekle Jön Türkler de gerek Ser veti Fünun mecmuasında, gerek ayrı- ca risalelerle Şerif paşa aleyhinde neş- riyatta bulunmuşlar ve daha Sultani mektebinde - Galatasaray lisesi - iken memuriyet hayatında suraya intisabi- nı, babasını «bitaraf bir sadrazam» olarak sadaret makamına çıkartmak üzere uğraştığını nakl ile paşayı teş- hir için didinmişlerdir. (Bu neşriyat arasında babası Sald paşanın valiliği zamanında hususi kâtib sıfatile yanında bulunan ve ai- lesi efradına, hususile Şerif paşaya merbutiyet gösteren muallim Nacinin Sald paşa hakkında evvelâ medhiye ve kasideler tanzim ettiği, sonra mef- tur ve perişan halde ib'ad olununca aleyhinde hicviye yazdığı da görülü. yor. Şerit paşa ile İttihadcıların arasın- daki zıddiyet ve münaferet bir ara o kadar şiddetlenmiştir ki paşa otuz bir marttan sonra Azmi beyin İstanbul polis müdiriyeti umumiyesi esnasında İttihadclların kendisini öldürtmek üzere Pariste oturduğu daireye adam sokmak teşebbüsünde bulunduklarını bile iddia eylemiştir. Şerif paşanın büyük babası Hüseyin ağr Süleymaniyeli idi, Sald paşa ba- bası Hüseyin ağayı İstanbula getirte- rek Abdülhamidin huzuruna çıkart- mış, uhdesine mirimiranlık rütbesini tevcih ettirmişti. Şerif paşa İttihadeılardan ümidini tamamen kesince ailesi Süleymaniyeli olmak itibarile kendisine prenslik tev- cih olunur hulyasına kapılmış, Kürd- lük ve Kürdistan davasını iltizam ey- ler olmuştur. Ancak İttihad muhaliflerine para yetiştirmeği ümidlerinin tahakkuku için elzem sayan Şerif paşa hep Avru- pada yaşıyarak gerek babasının em- Jiklen maada bıraktığı yüz yirmi bin alınlık servetlen hissesine İsnbet eden miktarı, gerek prensesinin pa- ralarını tüketmiş olduğu için kendi- sinde bu davayı istediği gibi yürüte- cek iktidarı bulamamıştır.) Kâmil paşa oğlu amiral Said paşa muhalif (Yeni Gazete) nin sermayesi- ne üçte iki nisbetinde iştirak eylemiş- ti. (Hukuku Umumiye) gazetesinin neşriyatı hükümet ve cemiyetçe pek dikkatle takib edilmek lâzım gelen bir şekil almıştı. Amiral Sald paşa bu ga zeteye de (neşriyat ücreti) diye ayda 60 altın bağlamıştı. İkdam gazetesinin başında Ali Ke- mal bey İttihsd ve Terakkiye her gün ateşler püskürüyordu. Arnavud Başkim, Çerkes Taavün cemiyetleri gibi teşekküller Abrar fır- kasına yanaşıyorlardı. Ahrarın yanı- başında mevki alan Kâmil paşa yeni sadrazam Hüseyin Hilmi paşa aleyhin- de propagandalarda bulunuyordu. Bu seböplerle İltihad ve Terakkiden gâyrimemnunların adedi gittikçe arlı- yordu, Abdülhamidin işsiz kalan hafi- ye ordusu İttihad ve Terakkinin tabit düşmanlarıydı, Saraya menşubiyetle tufeyli yaşamağa alışmış memurlar da işten çıkarılınca kalben ve lisanen bunlara iltihak eylemişlerdi. Gene sa- raydan çıkarılan ahçı, hademe gibi binlerce adam da bu gayrimemnunlar ordusunu kuvvetlendiriyorlardı. Evvelce vergi ve asker vermiyerek Abdülhamid devrinin nimetlerinden müstefid olan İstanbullular şimdi im- paratorluğun diğer yerleri ahalisinden farksız muameleye tâbi tutuluyorlar- dı; askere alınıyorlardı; her vergi ile mükellef bulunuyorlardı. Abdülhamid devrinde askerlik et miyen softalar şimdi kendilerine hak kın başka sınıf ve tabakalarından ay« rn muamele göstermiyen meşrutiyete Gaeribdir ki (Cebelibereket) sanca- ından mebus intihab olunan bir Ho- ca miktarı az olmıyan talebesine eski. #i gibi imtihan usulünü kaldırmağa çalışacağını vaadetmekle Tey kazan- Türkün intibahını menfaatlerine mugayir gören bir çok frenkler de İt- tihad ve Terakkinin düşmani kesilmiş» Jerdi, (Arkası var) ği

Bu sayıdan diğer sayfalar: