30 Haziran 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

30 Haziran 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“ , Bir gelin, demirle kayna- “nasını başından yaraladı! aç. ceva cürünücein vak EE vdar ve İSAM ii — Bir sarhoş da kendisine para vermiyen birisini yaraladı Dün akşam üzeri şehirde iki kanlı vaka olmuş biri bir alle geçimsizliği, diğeri de sadece sarhoşluk yüzünden olan bu hâdiselerin üç yaralısı Cer- rahpaşa hastanesine (kaldırılmıştır. İki vaka şudur: Kaynanasını yaralıyan gelin Şehremininde bir evde Feyzullah isminde birile karısı otuz yedi yaşla- rında Nerime ve Feyzullahın yetmiş yedi yaşlarındaki anası Hâkime otur- maktadırlar. 'Ekser gelin, kaynananın arasında» ki ezeli ve ebedi geçimsizlik bu sile arasında da vardır, Hâkimenin biraz da yaşının ilerlemiş olmasının tesiri- le gelinin her işine karışması Neri- meyi tamamen sinirlendirmektedir. Dün öğleden sonra hazırlanacak ak- şam yemeği için münakaşaya başlı- yan gelin - kaynana kısa bir zaman- da işi büyütmüşlerdir. Bir aralık ira- desini kaybeden Nerime bir köşeden «ine geçirdiği büyük bir demir par- çasını kaynanasının başma indirmiş ve çok derin bir yara açmıştır. Bayan Hâklme kanlar içinde oldu- ğu halde yere yıkılmış, bu feci sahne le karşılaşan Nerime de bağırıp ça- ğırmağa başlamıştır. Nihayet iş konukomşuya aksedin- ce zabıta da haberdar edilmiş ve söz- söyliyemiyecek bir halde bulunan ! Hâkime hastaneye kaldırılmıştır. Ha- yatından ümid yoktur. Suçlu gelin de tevkif edilmiştir. İki kişi de bıcakla yaralandı İkinci kanlı hâdis saat dörde doğ- ru adliye binası karşısındaki sokakta olmuştur. Burada Hayri adında biri, sabahtan beri içtiği bir haylı rakının tesirile evvelceden dargın olduğu Ca- fer Tayyarın dükkânına gelmiş ve 'Tayyarın yanında çalışan Halile yak- Jaşarak: — Sabahtanberi içiyorum amma, hâlâ aklım başıma gelmedi, Bana bi- raz para ver de rakı alayım! demiş- tir. Halil, parası olmadığından bahset miş, Hayri de: — Ben senden para almasını bili- rim!.. diyerek cebinde bulunan bir bıçağı çıkarmış ve Halili üç yerinden yaralamıştır. Yazıhanede bulunan diğer şahıslar Hayriyi tutmak istemiş- derse de, bu sırada Hayri, sarhoşlukla müvazenesini bulamıyarak düşmüş ve ayni bıçak kendisine de isabet ede- rek yaralanmıştır. Az sonra vaka yerine gelen polis- ler, iki yaralıyı bulundukları yerler- den alarak cankurlarana (yerleştir- mişler ve Cerrahpaşa hastanesine yol- Jamışlardır . Hastabakıcı hemşirelere diploma iz Nİ Diploma tevziinde nutuk söylenirken ve mezun olanlar İstanbul Kızılay cemiyeti Hastaba- kıcı hemşireleri mektebi diploma tevzii merasimi dün saat 17 de Aksa- raydaki mektep bahçesinde yapık mıştır, Merasime İstiklâl marşile baş- lanmıştır. Mektep muallimlerinden bayan Fatma tarafından bir nutuk Nakleden: (Vâ-Nü) Cebinden eflâtun zarfları çıkarttı, Boğuk ve yorgun bir sesle devam etti: -— Yolda düşeceğim sanmıştım... Şakağım öyle sızlıyordu ki, bağırmâ- mak için kendimi zor zaptediyordum... Sizi görmek emeli bana gayret veri- yordu... Ah, siz.. Sen.. Hayalin, is- min, her #aman içimde, kalbimde Benim sensiz yaşamam kabil mi? Atın üzerinde ıztırabla titrerken, ba- yılmaktan korkarken hep senin o sir- ma saçlarını düşünüyor, yakında on- lari rahat rahat, sabah akşam okşi- yabileceğimi kuruyordum... Hayatı- mun bundan sonraki kısmı yalnız sa- na alddir... Sesinde, yorgunlukla, bitablıkla be- Taber, derinden derine sevinç ahengi hissediliyordu. Başını iki eli arasına #ldı; gözlerini kapadı, öylece durdu. Yanında Bedia, ses çıkartmıyordu. Bir şey söylerse, sevincini belli et- mekten korkuyordu. Ne sualler sor- mak istiyordu. Fakat heyecandaki &sabının yatışmasını bekliyordu. Demek nibayet beklediği gün işte gelmişti, Acaba Hadiye hanım, boşan- Para Yüzünden. ERİR eke Aşk ve macera romanı miştir. Profesör "Tevfik Sağlam bir nutuk söyliyerek hastabakıcı mesle- inin sıhhat sahasındaki ehemmiye- tini tebarüz ettirmiştir. Bundan sonra mektep müdürü Mis Hazel Aris Goff tarafından dip- loma dağıtılmış, her talebeye mektep Söylendikten sonra bir konser veril. i rozetleri takılmıştır. Bu merasimden 'Tefrika No. 19 mağ nasıl razı olmuştu?.. Şimdi artık erkek uzvi ıztırabından şikâyet ediyordu: — Başım ağrıyor... Fakat ehemmi- yeti yok... Senin yanındayım ya... Kadın, bu sözleri işitmiyordu bile... Yeni saadetinin zevkli hayaline dal mıştı... Oh, hayat uğrunda mücadele ettiği acı günler bitmişti. İşte artık gayeye erişiyordu. En büyük müânlia, yani Hadiye, ortadan yok edilmişti. Bedia yazdığı aşk mektuplarına, ithaf ettiği resme baktı. Bunlar artık tamamen mazi! Hepsini yakıp yok et- meği muvafık buldu. Yerinden kalk- tı. Odadaki sobanın önüne çömeldi. Kâğıdları deste yaparak kibriti çaktı. Bir alev fışkırdı ve yapraklar, kara- rarak, kıvrılarak, uçuşmağa başladı- lar, İşte artık mazi ölmüştü, Yeni ve güzel istikbal, bütün ibtişamile başlı- yar! Zengin, bütün mânasile zengin ola- caktı. Bu tahayyüle gülümsedi. Fakat birdenbire, arkasından Lütfi beyin, aksi aksi: — Burada işin ne?.. Ne arıyorsun? Müddeiumumi geldi kikatı çabuk yapılacak Muhtelif adli meseleler etraünda Adliye Vekâletile temas etmek üze- Te bir kaç gün evvel Ankaraya gitmiş olan İstanbul müddelumumisi B. Hikmet Onat dün Ankaradan dön- müştür, B. Hikmet Onat dün kendi- sile görüşen muharririmize şunları söylemiştir: — İstanbul ve mülhakatı adiiyele- rinin muhtelif idari işleri hakkında Vekâlete izahat verdim. Burada İs- tanbul ve Üsküdar adiiye sarayları inşaatı etrafında da Vekâletle temas- ta bulundum. İstanbul adliye sarayı ile Üsküdar adliye binasının bu sene içinde inşalarına başlanması muhak- kak addedilebilirler, Meşhud suçlar kanununun ağır ce- zalı cürümlere de teşmili hakkındaki yeni kanunun tatbikatına gelince: Ağır cezalı yani ağırceza mahkeme- lerinin vazifesi dahilinde olan cürüm- lerin hazırlık tahkikatını başından sonuna kadar müddelumumilik ya- pacaktır. Tahkikatta azami sürat gö- zetilecektir. Bunlardan üç gün için- de tahkikatı ikmal edilenler derhal müddelumumiliğin iddanamesile ağırcaza mahkemesine (verilecektir. Ağır ceza mahkemesi de diğer dava lara tercihen bu davaların rüyetine derhal başlıyacak ve mümkün merte- be bir celsede muhakemeyi bitirmeğe çalışacaktır. Ancak, : tahkikatın tev- sli vesaire gibi zaruri sebepler zuhur ettiği takdirde muhakeme bir celse talik edilecek ve ikinci celsede bitiril- miş olacaktır. Geçenlerde Balıkpazarında sabun fabrikasında bekçi Şevkiyi sabun ka- zanına atarak öldürmekten maznun amele Mansur hakkında yapılan tah- kikat ta yeni kanunun tatbikatının kolaylıkla temin edilebileceğine iyi bir delildir. Müddejumuml!llk bu hu- sustaki tahkikatı süratle ikmal ede- rek iddianamesini! ağırcaza mahke- mesine vermiştir. Ağırceza mahkeme- si de temmuüzün dördüncü günü saat dokuzda bu davaya başlamayı karar- Jaştırmıştır. Kocası jiletle yüzünden yaralamış 'Kasımpaşada oturan bayan Muzaf- fer polise müracaat ederek kocası Ha- san tarafından jiletle yüzünden yara- landığını iddia etmiştir. Polis, kendisi- ni tedavi altına aldırmış, Hasanıda yakalıyarak mahkemeye vermiştir. EEE EEE ENE EE e era sonra talebe hep bir ağızdan and iç- mişlerdir. Bundan sonra talebeden bayan Muhterem bir nutuk söylemiş arka- daşları namına Atatürkün güzel bir büstünü mektebe hediye etmiştir. Bu sene mektepten 38 kişi mezun ol- muştur. - dediğini işitti. Güzel kadın döndü ve kapının eşi- ğinde, Hadiyenin put gibi durduğunu ... Bedia, lâkayd bir eda ile, çini soba- ya yaslandı. Lütfi bey sendeliye sen- deliye yerinden kalktı. Sevgilisinin önünde siper olmak istiyordu. Fakat kadın onu yavaşça iterek: — Korkmuyorum, bırak! - dedi. Hakikaten de korktuğu yoktu, Ra- kibesinin karşısında hâkim ve cesur görünmek hoşuna gidiyordu. Cereyan edecek sahnede serin kanlılığile her- halde galebe çalacaktı. Gözucile Hadi- yeyi süzdü: Kadının yüzünde ne ka- dar ıztırab var... Birkaç saat içinde, âdeta bir kaç senelik ihtiyarlamış, çökmüştü... Fakat kalbinde ona karşı zerrece merhamet hissi uyanmadı. Her mücadelede mazlum vaziyete dü- şen biri olur. Bu seferki de bu kadın- mış... Ne çıkar?., Esasen hayat, kuvvetliler ve kuvvet- sizler arasında bir boğuşmadan baş- ka nedir? Kuvvetsizler zebun olur, ezilir. Marifet, kuvvetliler cephesinde bulunmak!,, Odada, halecanlı, ağır bir süküt hü- küm sürüyordu, Nihayet Hadiye, bo- ğuk ve hazin bir sesle: — Buraya gelmeği hiç kurmamış- tım. Fakat aramızda son sözler söy» Jenmemiştir,.. Kapınız açıktı, girdim, ka Haftalık piyasa Piyasada faaliyet artıyor. Ticaret anlaşmaları müzakereleri alaka ile takib ediliyor İhracat mevsimi başlâdığı için pi- | yasada durgun manzara mevcud de- ğildir. İhracat işlerinin . arttığı bir Sırada, yeni ticaret anlaşmalarının başlaması piyasada büyük bir alâka uyandırmıştır. İktisad Vekâleti Türkofis müdür- lüğü yeni ticaret anlaşmaları için fanliyete geçmiştir. Türkiye - Almen- ya arasındaki ticaret anlaşmasını görüşecek heyetimiz Berline hareket, etmiştir. Yakında Türkiye - İspanya arasında müzakereler başlıyacaktır. İspanya ile yeniden ticaret münase- betlerinin başlaması en ziyade yumut- ta tacirlerini alâkadar etmektedir. Bundan başka Türkiye - İtalya arasında yeni biç ticaret anlaş- “ması da, zahire tacirlerini alâkadar eder, Esasen mevcud anlaşma muci- bince İtalya bizden arpa, buğday al- maktadır. Bu münasebetler yüzün- den, İtalya ile aramızdaki tediye mu- vazenesinde, İtalyaya karşı alacaklı vaziyetteyiz. Geçenlerde bu cihet göz önünde tutularak İtalyadan mühim mikdarda pamuklu eşyanın ithaline müsaade edilmişti. İtalyadan yapı- lan bu ithalât piyasada yeni bir ha- rekete vesile olmuştur. Çünkü aylar- danberi gümrüklerde bekliyen eşya, yeni bir karamame ile piyasaya ar- olunmuştur. Gelen eşyanın arasın- da kadınların giyebileceği eşya bu- lunmakta idi. Türkiye - Amerikan müzakereleri devam etmektedir. Amerikan heyeti, Amerikadan yeni talimat beklemekte- dir, Müzakerelerin müsaid bir safha- da bulunması, Amerika ile iş yapan it- halât tacirlerini memnun etmektedir. Fakat geçenlerde yazdığımız gibi Ame- rikaya döviz olmadığından Amerika- dan Ithalât imkânları şimdilik mev- cud değildir. Bu imkânsızlık, İzmir- den mevsim icabı Amerikaya ihraç başlayıncaya kadar devam edecektir. Rekolte vaziyeti Buğday rekoltesi hakkındaki tah- minler gittikçe teeyyüç eder bir mahi- yet almaktadır. Bu seneki buğday re- koltesi 3 milyon tona yakındır. Çav- dar geçen seneye nisbetle fazladır. Çav- dmar ekimi, Türkiye çavdarlarına kar- şı dış memleketlerden yapılan talep- ler yüzünden artmıştır. Geçen sene- Avrupadan çavdarlarımıza karşı olan istekleri temin etmek biraz güçtü. Arpa mahsulü de boldur, Bilhassa Kütahya, Eskişehir taraflarındaki ar- pa mahsulü kalite itibarile geçen se- nekinden daha iyidir. Arpalarımıza karşı İtalya, Belçika, İngiltereden ta- lebler vardır. Belçikadan bira fabı kaları namına bir grup, şimdiden Tür- kiye arpaları için mühim miktarda ta- ahhüdlere girişmiştir. Nefesi tıkandı. Sonra kesik kesik, devam elti: — Zannetmeyiniz ki sizden bir şey rica için geldim. Sesi isyanla titriyordu. . Merhametinizi dilenmektense ölmeği tercih ederim... Lütfi bey, Bedianın yanında duru- yordu. Ateşi fırlamıştı. Başı sızım si- am sızlıyordu. Yakasını açmak için, pârmaklarile çekiştiriyordu. Hadiye ona bakmıyordu bile... Göz- lerini rakibesine dikmiş, devam etti: — 'Tabildir ki size, benimle konuş- tuklarını haber verdi.. Boşanacak- mış... İşte ben de şunları söylemeğe geldim: Hiç bir zaman onunla evlene- miyeceksiniz... Çünkü yolunuzu kese- ceğim!.. Ayrı yaşamama rağmen, bo- şanmıyacağım!.. İşitiyor musunuz? Hiç bir zaman, her şeye rağmen, ne olursa olsun, boşanmıyacağım! Bedia, ses çıkartmadı. Yalnız, hari- kulâde biçimli olan kaşlarını hafifçe çattı. Hadiye sakinleşerek devâm etti: — Hâkimlerin huzurunda yuvamı müdafaa edeceğim... Ne mazimde, ne halihazırda bir hatâmı bulamıyacak- lar ki boşanmama karar versinler... 'Tabiatile namuslu bir aile kadınının hakkını serseri bir kadına kaptırmı- yacaklardır, Lütfi bey, yumruklarını sıkarak ho- mmurdandı; İhracat maddelerimizir. vaziyeti Tütün — Şimdiye kadar Çekoslo- vakya Fransa, Almanya, Mısır, İsveç* den tütünlerimize karşı talebler ok muştur, Bir haftaya kadar Polonya 1€- jisi namma bir heyet memleketimiz8 gelerek tütün tacirlerimizle temaslar- da bulunacaktır . Afyon — Uyuşturucu maddeler in- hisarı, bu sene afyon müstahsillerile daha yakından alâkadar olmuştur. Avans ve kredi şekillerinde yapılan tadilât, zürral daha ziyade memnun etmişlir. Ufak partiler halinde Uzak şark, Merkezi Avrupa memleketlerine sevkiyat yapılmaktadır . Kuru meyvalar — Bu sene kuru meyvalarımız rekoltesi hakkında bir hüküm vermek kabil değildir. Yala Trabzon ve civarında fındık mah- sulünün bol olacağından bahsedilmek- tedir. Üzüm ve incir mahsulü hakkında şimdiden birşey söylemek imkânsızdır. Dokuma ham maddeler — Roman- yadanAkala cinsi pamuklar üzerine talebler devam etmektedir, Bu suret- Je Romanya, pamuklarımız için yeni bir mahreç olmaktadır. Fransadan da pamuk tipleri üzeri“ ne teklifler yapılmaktadır. Bilhassa Paristeki Franko - Türk şirketi, Tür- kiyedeki pamuk nümunelerini istemiş- tir. Polonyadan da pamuklarımıza taleb başlamıştır. Gerek dış piyasalardan ve gerekse yerli fabrikalardan olan ta- Jepler yüzünden, bir balye pamuk sto- ku kalmıyacaktır. Tiftik için İtalyadan nümuneler İs- tenilmektedir. Sovyet Rusya İngiltere, Çekoslovakyadan tiftik ve yapağıya karşı olan talebler devam etmektedir. Vasiyeti hülâsa edecek olursak, bol mahsul senesi ve yeniden yapılan ti- caret anlaşmaları saysinde, dış ticaro- timiz yeni bir inkişafa namzed görü- nüyor. H.A. Halk türkülerini derleme heyeti Kütahyada Kütahya (Akşam) — Anadolu halk türküsü ve edebiyatını mahalterinde top- Jamak üzere Kültür bakanlığı tarafın- dan teşkil edilen derleme heyeti pazar günü akşamısşehrimize gelmişlerdir. Kendilerini istasyonda kültür mensup- ları karşılamışlardır. Heyet lisede mi- safir edilmişlerdir. vilâyetimiz çevresinde incelemeler yapacak heyet Cevat Memduh Altar, Halil Bedi Yönetgen, Hasan Ferit Al- Dar, Tahsin Bangu ve teknisyen Rıza- dan müteşekkildir. Grup birkaç gün vilâyetimizde kal- dıktan sonra tedkiklerine devam €t- mek Üzere Afyona gideceklerdir. — Sus... Yeter artı Bedia gene ses çıkarmadı, Fakat za” biri sükünu altında endişeyle düşünü- yordu. Suzanın annesi tarafından sar- fedilen cümleler kurşun gibi kalbine isabet etmişti. Hayır, asla!.. Kadının onu tahkir edişine üzülmüyordu. Fakat boşan- mak istememekteki inadı onu korku- tuyordu!.. Demek, demin umduğu gi- bi neticeye henüz vâsıl olamamıştı. Mücadele henüz bitmemişti! Filhakika o, son raddeye kadar uğ- rTaşacak, muvaffakiyeti kazanmağa çabalıyacaktı, Fakat iş uzun uzun mahkemelere düşünce vaziyet başka bir mecra alacaktı! Bütün hayatında zerre kadar lekesi olmıyan Hadiyenin boşanması için ne suretle hüküm ala” caklardı? Genç kadın biran afallıyarak, Lâzar efendinin saklı bulunduğu yere bak- tı. Bu muhavereyi şüphesiz şimdi o da dinliyordu. Hadiye, kapının eşiğinde durarak dedi ki: — Artık gidiyorum... Hayatımın 80- nuna kadar ömrümü geçirmek isledi- im evimi de terkediyorum.. Ama, sanmayın ki yuvamdan ayrılışım #i- zin lehinize bir kolaylık olur.. Ben hâkimler huzurunda hakkımı müda- faa etmeği öyle bileceğim ki oğlunuz bile ihtimal hâdiseden haberdar olur. (Arkası var), &ı ya RARBBERLEPEAŞERI, E gs a BEŞEPPEŞESİ REŞEE ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: