25 Ağustos 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

25 Ağustos 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

satışlarda sabit etiket kullanılacak Ticaret odası hilelere mâni olmak için sabit etiketleri münasip gördü Ticaret odası belediyenin teklifi ü- gerine pazarlıksız satış kanununun Su» Teti tatbiki etrafında bir müddetten- beri yapmakta olduğu tedkikatı bitir- miş ve neticeyi belediyeye bildirmiştir. Odanın tedkikatı umumi mahiyette. dir. Kanunun tatbiki arifesinde üze- rinde durulan başlıca mühim noktalar şunlardır: 1 — Kanun ilk önce hangi madde- lere tatbik edilmelidir? Tatbikat han- gi şekilde yapılırsa daha faydalı olur? 2 — Etiket meselesi... Etiketler ne şe- kilde olmalıdır? Eşyanın üzerinden ko- Jayca çıkarılacak etiket kabul edilirse ne gibi mahzurlar meydana gelebilir? Sabit etiket nasıl olur? İktisad vekâleti 1 eylülden itibaren Pazarlıksız satış kanununun evvelâ gı- da maddelerine tatbik edilmesinde fay. da görmüş, bununla beraber bu cihetin tedkikini istemiştir. Belediye tedkikat yapmış, İktisad vekâletinin vardığı ne- ticeyi elde etmiştir. Nihayet Ticaret 0- dası da kanunun önce gıda maddeleri- ne tatbik edilmesi mütalâasında bulun- muş, böylece bu cihet sureti katiyede | karar altına alınmıştır. : Pek mühim olan etiket meselesine | gelince: Bizde ötedenberi kabul edilen etiket şekli (müteharrik) etiketlerdir. Küçük birer mukavva parçasına eşyâ- nın fiati yazılır ve asılır. Bu etiketler ekseriya Iki taraflıdır. Her iki tarafın- da da rakamlar başka başkadır. Pazar-| Uksız satış kanununun tatbikatından | faydalı neticeler alınabilmesi için eş- yanın cinsine göre ayrı ayrı ve sabit eti, ketler vazı ileri sürülmektedir. Bu va- ziyete göre de etiket meselesini gıda maddeleri cinsine göre mütalâa etmek icap ediyor. Meselâ; çuvalla satılan gıda madde- Terine ne şekilde etiket konmalıdır? Şimdiye kadar yapılan tedkikler neti- cesine göre gıda maddelerinin kapları değiştirilecektir. Çuval yerine madeni kaplar kullanılacak ve etiket, meselâ, pirincin üzerine değil, pirinç kabının üstüne konacak ve sabit olacaktır. Bu suretle bir saniyede etiket tebdili gibi «müteharrik» etiketlerle her zaman yâ- pılması mümkün hilelere meydan ve- rilmiyecektir. Bazı maddeler için bu cihetin müş- | külâta yol açacağı akla gelmiştir. Me. selâ, pastırma satışlarında... Pastırma- cılar da sabit etiket kullanacaklardır. Pastırmalar kalite itibarile tasnif edile. cek ve dükkânda ayrı ayrı yerlere ko- nacaktır. Etiket şekilleri etrafında bu- günlerde slâkadarlara tebligat yamla» caktır, Belediye de yaptığı tedkikat netice. sinde pâzarlıksız satışa tâbi tutulma. sı kararlaştırılan maddelerden başka tuhafiye, zücaciye ve mahrukatın da pazarlıksız olarak satılmasını münasip görmüş ve hazırladığı raporu İktisad vekâletine göndermiştir. Belediye reisliği bu raporunda bu | maddelerin de pazarlık haricinde kal. ması sebeplerini anlatırken şu mealde bir de mucip sebep göstermektedir; «Bidhassa tuhafiye eşyası satan ma- ğazalarla zücaciye mağazaları büyük sermayelerle çalışan ve fiatleri mev- simden mevsime değişen maddeler ol- duğundan bu gibi müessöselerde ka- nun hükümleri gayet kolay surette tat- bik edilecektir. Halkımız gıda madde- lerinin kaliteleri hakkında az çok mâ- lümat sahibidir. Meyva, sebze gibi gi- da maddelerini alırken aldanâcağı 20- 40 paradan ibarettir. Halbuki zücâci- ye ve tuhafiye eşyasında aldatma, çok fazla nisbettedir. Bu takdirde bu mad- delerin de pazarlık harici kalarak mak- tu finte tâbi tutulması çok muvafık 0- Tur.» Belediye tarafından yapılan bu mü- racaalın vekâletçe nasıl telâkki edilece- ği henüz belli değildir. Bu hususta ge- lecek emre göre hareket edilecektir. Bil hassa önümüz kış olduğuna göre mah- rukat fiatlerinin de maktuiyete bağ- lanmasından halk çok istifade ede- cektir, Bu sene odun, kömür flatleri piyasası geçen senelere nisbetle - çok yüksek açıldığından şayed mahrukat fiatleri makul bir nisbet dairesinde maktul- yete bağlanırsa kışın yapılacak ihtikâ- rm önü alınmış olacak, bilhassa ma- halle aralarındaki küçük esnafın fır. sattan İstifadelerine imkân verilmiye. cektir. Yük arabası çarptı Beşiktaşta Camcı sokağında 12 numarada oturan Alikızı Zekiye Dolmabahçe civarında tramvay cad- desinin bir tarafından diğer cihetine geçerken sürücü Ahmedin idaresin- deki yük arabasının sadmesine ma- ruz kalmıştır. Zekiye ağır surette yaralanmış ve derhal hastaneye kaldırılmıştır. Arabacı Ahmed yakalanarak tahki- kata başlanmıştır, Barbut oynarlarken Tophanede Mescid sokağında sa- bikalı kumarbaz topal Rasihin oda- sında Arif, Ali, Cafer, Hasan, Ahmed, Niyazi zarla barbut oynarken cürmü meşhud halinde yakalanmışlardır. Kumar #letlerinden bir battaniye ile bir çift zar ve ortada dönen 280 | kuruş müsadere eğiliniş, kumarcılar hakkında takibata başlanmıştır. Bir gecenin romani Yazan: Perihan Ömer Onun başına, her bir taşından | damla damla kan sızan tacını | anası taktı. Benim başımın ebede tacı- nı, çalışarak geçirdiğim saatler işli- yor. Siz isterseniz burada kalın, ben, açlığımı, sefaletimi, her şeyi unuttu- racak büyük eğlenceme gidiyorum. Adamlar, bir kaç saniye biribirleri- ne bakıştılar, biri omuzlarını silkerek genci takib etti, ötekiler de ileriledi- ler. Sokak boş kalmıştı. Durgun ha- vada, sade saraydan taşan neşe ses- leri dalgalanıyordu. Biraz sonra sara- yın mermer merdivenlerinden inen iki adam göründü. Marius birden durarak merakla gordu: — Ey Petron, gecenin sevgili oğlu. Daha sabaha kaç saat var? Halbuki Gen eğlenceden kaçıyorsun, yoksa uy- kuya mı gidiyorsun? Petron, acı bir gülüşle cevap verdi: —-Ben uykuya gitsem bile o, ben- en kaçar. Halbuki onun kucağında beynimi, isteklerimi susturmağa öyle ihtiyacım var ki, Marius hayretle sordu: — Bunları sen mi söylüyorsun? No- Tefrika No. 20 şenin, zevkin, güzel ve genç babası, — Evet, ben. Bilsen, kalbim öyle boş ki ve bu boşlukta öyle ağır bir si- kıntı geziyor ki! — Bu gece, o parlak eğlencede de mi sıkıldın? — Asıl bu gece, sıkıldığımı anldım. Marius, ümidsiz nazarlarla arkada- şına bakarak söylendi: — Artık bizler için, zevk bulmak kolay değil Petron: — Çok eğlenen, bir gün çok sıkıl- mağa mahkümdur. Düşün, biz ne yapmadık. Neden arzumuzu almadık. Çalgı çaldırdık, en güzel kadınlara dans ettirdik, yedik, içtik, okşadık, ök- şandık hattâ dövdük, öldürdük bile. Yalnız bir şey yapmadık. Sevmedik. Aşk., Bunu ne sen, ne de ben hallet- | medik.. İşte bunu istiyorum. Marius şen kahkahalarla güldü: — Öyle ise, sakın arama, üstüne düşme, aşk çok yaramazdır, arandık- Ça kaçar, saklanır. Halbuki, kendi ha- dine birakırsan, hiç beklemediğin bir zamanda gelir, üstüne tırmanır. Ne kadar çırpınsan atamazsın. İçine gi- “Yeni Italyan sefiri geldi Bir iki güne kadar Ankaraya k Yeni İtalyan sefiri B. Ottavio De Peppo İtalyanın yeni Ankara sefiri B. Ottavio De Peppo, dün sabah, İtalyan bandıralı Filippo Grimani vapurile şehrimize gelmiştir. Yeni elçi, rıhtımda İtalyan sefare- ti ve şehrimiz İtalyan general konso- Tosluğu erkânile İtalyan kolonisi ta- rafından karşılanmıştar. B. De Peppo'ya hususi kâtibi dük Caracciolo di Melito refakat etmek- tedir. Yeni elçi, kendisile görüşen bir mu- harririmize demiştir ki: — Seyahatim gayet iyi geçti. Mem- leketinize sefir tayin edildiğimden kendimi bahtiyar addederim. Bir, iki güne kadar Ankaraya gideceğim. Haftalık piyasa Ihracat mınfakalarından müsait haberler. geliyor İhracat maddelerimizin vaziyeti de iyidir Ege mıntakası, hararetli devresine girmiştir. İktisad Vekili Şakir Kesebirin İzmir ticaret odasın- da, yaptığı toplantılarda da Ege mın» takasının vaziyeti görüşülmüş, bu sene daha çok ihracat yapacağımız neticesine varılmıştır, İzmirli ihracat- Çıların ifadesine göre, bu sene Al- manyaya daha fazla mikdarda üzüm satacağız, Tütün vaziyeti çok iyidir. Çünkü Bulgaristan ve Romanyada mahsul az yetişmiştir. Halbuki Ege mıntaka- sında tütün mahsulü mikdar itiba- rile az değildir. Kalite itibarile de ge- çen seneye nisbetle daha iyidir. Mersin ihraç mintakasına gelin- ce, bü mıntakadan şimdilik buğday ve arpa ihraç edilmaktedir. Henüz pamuk ihracatı başlamamıştır. Pamuk mahsulü hakkında bir fikrimiz yoklur. Yalnız Nazilli mıntakasında mahsulün bereketli olduğu anlaşılmaktadır . Karadeniz ihraç mıntakasındaki vaziyete gelince, fındık mahsulü az- dır, Fakat geçen seneden kalma stok olduğu için fiat pek yüksek değildir. Hububat maddeleri —Henüz buğ- day ihracatı için geniş işler başla” mamıişlır. Yalnız sert buğdaylar, ufak partiler halinde Yunanistana ihraç edilmektedir. Dünya buğday piyasası gevşek ve müphem bir manzara arzediyor. Fa- kat ticaret muahedelerile, Almanya» Gemlik bandosu İlk konserini verdi Güzel bir konser veren Gemlik bandosu Gemlik (Akşam) — İki ay evvel Halkevi İle Belediye müştereken bir bando takımı teşkil ederek bando muallimi bay Hikmet Öğretirin ida- resine tevdi etmişti. Bando takımı de- vamlı bir çalışma sayesinde konser rer, oturur. Sen bile onun asıl evi, ken- di yeri imiş zannedersin. Sonrada yapmadığını bırakmaz. Petron da gülerek söylendi: — Fazla anlatma, zira bilmezsin. — Yok, bilirim. Çünkü bu, öyle bir illettir ki, çekenden ziyade gören, din- yen, anlar, — Desene, çeken kendinden geçer de bir şeyin farkına varmaz. Marius ellerile, geniş hareketler yâ- parak, müstehzi bir sesle anlattı: — Peki bunları, ayıldıktan sonra anlat ta görelim. «Sahi mi, öyle mi yaptım. Öyle mi söylüyordum?. diye hayret edesin! Ve kati bir sesle ilâve etti: — Vazgeç Petron bü illet sana yas Petron bir zaman dalgın gözlerle, arkadaşına baktı, sonra yavaşça: — Hayatta bıkmadığım daha bir o kaldı, dedi, Onu da istemezsem. — O halde iste. İlâhlardan dilerim, bul da. Şimdi nereye gidiyorsun? — Sarayıma. — Öyle ise, yollarımız ayrı. Selâm aşk arayıcısı. — Selâm, zevkin ebedi dostu. Marius, ağir adımlarla yürüyerek kayboldu. Petron bir zaman, arkadaşının ar- kasından baktı, Sonra, başını yıldız ve mehtabla süslü semaya kaldırıp, sarayına doğru, başı boş, sade hafif verebilecek -bir iktidar kazanmıştır. Bando takımi geçen cumârtesi günü Atatürk heykelinin açılma töreninde İstiklâl marşiyle başlıyarak ilk kon- serini vermiş ve halkın uzun ve sü- rekli alkışlarını toplamıştır. ihracat | ya ve İsviçreye mühim mikdarda buğday satacağız. Arpa için, İtalyadan talepler de- vam etmektedir. İtalyadan başka, arpalarımıza müşteri olan * diğer memleketler şunlardır. Belçika, Al- manya, İngiltere, Hollanda... Çavdar için, Almanyadan da ta lepler başlamıştır. Maalesef çavdar mahsulümüz az olduğu için dış pi- yasalardan olan talepleri tamamlle tatmin etmeğe imkân yoktur. Kuru sebzeler — Kuru bakla st0- ku azalmaktadır. Çünkü kuru bak- Jaya karşı, Almanyadan, Fransadan büyük talepler baş göstermiştir. Bil- hassa Balıkesir, Karabiga kuru bak- laları Fransadan çok talep edilmek- tedir. Nohud için Almanyadan istek- ler vardır . Dokuma ham maddeleri — 'Tifük için, İngiltereden, Sovyet Rusyadan talepler başlamıştır. Bu suretle tif- tik piyasasına bir müddettenberi ârız olan durgunluk geçmiştir. Yapağı için de Almanyadan talepler vardır. Yalmz Almanya firmaları #at soru- yorlar. Yağlar — Zeytinyağ piyasasında- ki durgunluk devam etmektedir. Ara sıra, bu durgunluk bir fiat yük- selişine tahavvül etmektedir. Fakat piyasaya bol mikdarda mal geldiği zaman, gene fiat düşmektedir. Fakat fiat tahavvülleri, perakende piyasa- da hissedilecek bir derecede değildir. Trabzon ve Urfa yağlarına gelince, geçen haftaya nisbetle bir fark yok- tur, Gene Trabzon yağları toplan 69 - 70 kuruşa satılmaktadır. Meyvalar — Bu tene kavun flat- lerinin geçen seneye nisbetle, yüzde 20 nisbetind pahalı olduğundan bah» setmiştik. Piyasada en bol olan mey- va, şeftalldir, üzüm mahsulü de pa- halıdır. İzmirin çekirdeksiz üzümle- Tİ, 20 kuruşa, İstanbul civarındaki üzümler de 29 - 30 kuruşa satılmak- tadır. Maamafih üzüm mahsulünün yakmda ucuzlıyacağına dair ümidler çoktur. Çürküu İstanbul civarındaki bağların çoğunda, henüz üzüm idrak edilmiş değildir . Yakacak maddeleri — Odun fint- lerindeki pahalılık durmuştur. Her tarafta bir çeki odun 350 kuruştur. Alâkadarlar eylülden sonra odunun ucuzlıyacağından bahsediyorlar. Ye- ni orman kanununa göre, marttan eylüle kadar ormanlara balta vuruk ması yasak edilmiştir. Maamafih, Suariye vadisinde, Kandırada, Mar- mara sahillerinde İstanbula sevke- dilmek üzere bol odun bulunmakta, dir, Odun tacirleri, bu ormanlardan sevketmek için vasıta bulamadıkla- rüzgârın, zevk alarak yürümeğe başladı. Birden bir ayak sesi duydu. Gözle. rini indirerek baktı. Karşıdan acele yürüyen, bir kadın geliyordu. Durdu, tatlı sesile; — Selâm, gece yolcusu, böyle acele nereye? dedi, Kadın, hiddetle cevap verdi: — Sana ne. Romada kadınları her adımda rahatsız etmek âdet mi? — Hayır. Çirkinler gayet rahat ge- zerler. — Gözlerinde, geceleri, aydınlanan gözlük mü var, güzel olduğumu ne- reden biliyorsun? — Romada geceler aydınlıktır. Ro- malıların gözleri de karanlıkta görme- ğe alışıktırlar. Fakat, sözlerinden memleketimize yeni geldiğin anlaşılı. yor. — Evet, geldiğimede pişman ol dum, — Neden? — Karanlıkta gören insanlar üstü- me saldıriyorlar. Sokaklarda dolaş- maktan, benim de gündüzü görecek halim kalmadı. © — Sokaklarda ne işin var? — İşim yok, — Öyle, ise ne dolaşiyorsun. — Peşimi bıraksalar, dolaşmıyaca- ğım. — Eh! Ne yapacaksın? — Hava soğuk değil, bir köşede uyuyacağım. — Sokakta mi? — Ne yapayım? — Evin yök mu? , — Romslıların anlayışları, görüşle Ti kadar kuvvetli değil geliba? Petron güldü: — Peki, evin yok, kimsen yok, bü” raya, ne yapmağa geldin? — Kurtulmağa. — Neden? — Esir olmaktan kaçtım. Beni hef gün kırbaçlıyan, omuzlarımdan, kal* , kanlar sızdıran, yaralar, mor lekeler birakan kırbacından di” ba korkunç, daha çirkin olan efen dimden kaçtım. Ben Romayı arams# dan buldum. Talih beni büraya attı. — Bu adam, neden, senli mütemadi” yen dövüyordu? . — Çünkü benden fazla hoşlanıyor” du, — Eh! — Halbuki, ben ondan nefret eği yordum. Ve bunu saklamıyordum dâs — Bir esir olduğun halde? ' — Sen de bana hak vermiyorsur, Ne ise, artık serbestim, kendi kendi“ mi kurtardım. — Âlâ, ne yapmak niyetindesin? — Bilmiyorum. Şimdilik, olduğuma kanaat getirmek, bana Kâİ geliyor. (Arkası var),

Bu sayıdan diğer sayfalar: