27 Ağustos 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

27 Ağustos 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

? Suni kauçuktan yapılan cerrah eldivenleri membaları olmıyan Avrupalı mem- leketlerde suni ham maddeler bulk mak için âlimler ve müftefenninler tarafından fevkalâde gayret sarfe- dilmektedir. Bu faaliyetler şimdiden İlim ve teknik sahalarında mühim keşiflere sebeb olmuştur. Bunlardan biri buna adı verilen suni kauçuktur. Bu suni lâstik tabii Kâuçuk değerine muadil olduktan baş- ka teknik kullanışı itibarile bir çok cihetten faiktir. Suni lâstik şimdiye kadar ilim ve teknikte kullanılan tabii kauçuğun her suretle yerini tutmaktadır. Bu hususta yapılan bütün tecrübeler müsbet neticeler vermiştir. Şimdi suni kauçuk en nazik âlet lerde meselâ operatörlerin (cerrahi | ameliyatında ellerine geçirdikleri hu- Sus eldivenlerin imâlinde dahi kul. Yanılmaktadır. Cerrahiye aid beynelmilel ana mecmua bulunan Zentrolblott für Chirurgle'nin son nüshasında suni kâuçuk, bunadan yapılan operatör eldiyenlerinin tabii kauçuktan imal Müstemlekesi ve ham mem Evlenirken akıl başta olmalı imiş! Nevyorktan bildirildiğine göre Ame- Tikarın Teksos eyaletinde evlenmek is- teyenlere mahsus olmak üzere gayet Earip olduğu kadar da haklı bir tedbir alınmıştır. Bundan sonra evlenmek is- teyen bir kızla bir erkek evvelâ sıkı bir Muayeneden geçirilecektir. Bu muaye- ne onlardan birinin veya ikisinin de ni- kâh memuruna veya rahibe gitmeden €vvel içki içip içmediğini tesbit etmek- ten ibarettir. Şayed evlenmeğe nâm- Türk - Macar | ticaret anlaşması | Anlaşmada bazı tashihler Yapılması muvafık görüldü Türkiye - Macaristan ticaret an- a bazı tashihat yapılması Muvafık görülmüştür. Bundan bir müddet evvel Alman anlaşması için Berline ogiden Türk oheyelinden Türkofis başkanı B, Bürhan Zihni Berlinden dönüşte Mararistana ge çerek Türkiye - Macaristan ticari münasebatı ve iki memleket arasın- da meri ticaret anlaşması üzerinde temaslar yapmıştı. Çok iyi şekilde neticelenen bu te- Maslar iki memleket ticaretinin da- ha çok inkişafına yardım edecektir. Karşılıklı müzakereler sırasında an- aşmanın hükümleri gözden geçiril. miş ve bazı hükümlerin tashihi ka- Tar altına alınmıştır. Ankaraya dönen B. Bürhan Zih- hinin İktisad Vekâletine verdiği iza- hattan sonra anlaşmada tashihi mu- karrer hükümlerin teferrüata müteal- “lik cihetlerinin muhabere suretile müzakeresine (o başlanmıştır. Konuş- malar pek yakında neticelenecek ve tashih edilen hükümler alâkadarlara tebliğ edilecektir. Damgaresmi kanunu Ziraat kredi kooperatifleri kanu- Bunun damga resmi hakkındaki Maddesi yanlış tatbik edilmektedir. “Kanunun icab ettirdiği şekilde mua- Mele yapılması Ziraat Vekâleti tara- fından İktisad Vekâleti kanalile alâ- .Kadarlara tamim edilmiştir. E | mek kabil olacaktır. I Metresini tehdid Müstesna fırsat! Mağazamızda yapılacak değişiklik hasebiyle Bugünden itibaren: Bütün mallarımız Gayet ucuz fiatlarla satılmaktadır. Bu fırsattan istifade ediniz. Kalivrussi ve Ş.sı A edilenlere faik olduğu uzun uzadıya izah edilmiştir. Şöyle ki bunadan yapılan eldiven- ler on beş ve hattâ yirmi defa kulla nılmaktadır. Yani bu kadar defa ta- kim edilmeğe müsaiddir. Tabii kau- çuktan yapılan cerrah eldivenleri ise ancak beş altı defa takime taham- mül etmektedir. Bundan başka yir- mi defa kullandıktan sonra da suni kauçuk eldivende pek azdelik ve rahne peyda olmaktadır. Bu rabneler ise kolayca tamir edil- mektedir. Binaenaleyh cerrahi eldi- venlerin tedariki güç olan uzak ve | yabancı memleketlerde bu eldivenle- ri otuz defa ameliyatta istimal et- Bu netice suni maddelerin keşti için âlimlerin kafa patlatarak yap- tıkları sây ve gayretlerin tabii olanla- rından daha iyi ve kullanışlı maddele- rin icadına salk olduğunu İsbat et- miştir. Artık bizim bilmediğimiz çok hu- susi sahalardaki keşiflerin ehemmi- yeti ancak bunlarda ihtisas sahibi olanlar tarafından takdir edilmek- tedir. zed olanların içki içtikleri anlaşılırsa | evlenme memuru veya rahip onların nikâhlarını kıymaktan imtina ediyor. Teüsas'ın bu tedbire müracaatındaki maksad akıl başta değilken evlenen | kadınların ye erkeklerin ileride bed- baht olmalarına mâni olmaktır. Çün- kü tutulan bir istatistik birçok izdi- vaçlâra sarhoş hâlinde ve akıl tama- mile başla değilken karar verildiğini meydana çıkarmıştır. eden Şaban Üç gün hapis cezasına mahküm oldu Bebek civarında oturan aâmavud Şaban adında biri uzun zamandan- beri beraber yaşadığı Nadire adında- ki kadınla dün eşya almak mesölesin- den kavga etmiştir. Kavgada Şaban bıçağını çekip Nadirenin üzerine hü- cum ederek: — Şimdi seni kana boyayıp öldü- receğim, Diye kadını tehdid etmiştir. Nadi- renin müracaatı üzerine Şaban ya- kalanarak adliyeye teslim edilmiştir. Asliye dördüncü ceza mahkemesinde yapılan muhakeme neticesinde Şa- ban tehdid suçundan dolayı üç gün hapse mahküm olmuştur . Bu akşam Viyana Konservatuvarından Meşhur Muganmiye MAROTHY SZANTHO Yunan Operası Tenoru BAKEA ve Bariton YUNKA'nın iştirakile NOVOTNİ Bahçesinde Seanslarına başlayacaktır. TEPEBAŞI - DAİRE Nefis yemekler itinalı hizmet A Kurtlarla beraber yaşamak istiyen genç köylü kızı Romanyanın Su- gag kasabasında Joana Mandrila is- minde küçük bir kız vardı, bundan 15sene evvel bir gün civardaki köyler - den birine biriş için gitmiş ve bir daha geri dönmemiştir. O esnada Sugag ci- varından sik sık kurdlara tesa- ! düf edildiği için Joana'nın kurdlar ta- rafından parçalandığı zannolunmuş- tur, Gerek kızın anası ve babası, ge- rek zabıta tarafından yapılan tahki- kat hiç bir netice vermemiş, bir müd- det sonra herkes Joanayı unutmuş, öldüğünü zannetmiştir. Fakat Joana'nın hakikt bir orman hayatı yaşamağa başladığını kim hatırı- na getirebilirdi? Ancak bir gün or- manda odun kıran oduncular kurdla- rın hücumuna maruz kaldıkları za- man bu iş meydana çıktı, Romanya oduncuları ormanlarda yaşadıkları için korku nedir bilmezler. Onun için bir gece ormanda kurdların baskınına uğrayınca önlerinde yan- makta olan ateşin içinden birer odun alarak kendilerini müdafaaya koyul- dular. Uçları yanmakta olan odunları gören kurdlar derhal kaçtılar. İçlerin- de yalnız bir tanesinin daha yavaş ha- reket ettiği için geride kaldığı görül dü, Derhal bunun takibine girişildi. Odunculardan bir tanesi tüfekle mü- cehhez olduğu için önden yürümeğe başladı. Oduncular biraz sonra, geride ka- lan kurda yetiştiler. Odunculardan biri elinde tuttuğu odunu kaldırıp kurda vurmak istedi, Bereket versin yanındaki arkadaşı onun kolunu tu- tarak odunu indirmesine mâni oldu ve ayni zamanda: «dur, vurma, o kurd değili» diye bağırdı. Hakikaten oduncuların önünde du- ran mahlük, kurd deği! tamamile vah- şileşmiş bir kızdi. O da kurdlar gibi homurdanarak ve dişlerini göstererek Joana namında küçük bir köylü kız, bir gün ormanda kurtların eline düştü, onlarla senelerce beraber ya- şadı. Bir gece bir kurt sürüsünün başında oduncu- lara hücum ederken yakalandı, aylarca uğraşıldı, vahşi hayatını unutur gibi oldu, bir köylü gençle nişanlandı, fakat bir gün nişanlısiyle beraber orman kenarındâ dolaşırken, ansızın ortaya çıkan bir kurt sürüsüne katıldı ve ortadan kayboldu, kızın kurtlarla beraber ormanda yaşadığı tahmin edilmektedir oduncuların üzerine hücum etmek i3- tiyordu. Oduncular güçbelâ vahşi kızı yakaladılar ve en yakın köye götür- düler. Orada bu vahşi kızın Joana oldu- ğu anlaşıldı. Kız kaybolduğu zaman küçük bir çocuktu, şimdi tabii büyü- müştü, Joana lisanını tamamile kay- betmişti. Ne pişmiş yemekleri ağzına götürüyor, ne de vücudünün elbise lerle örtülmesine tahammül ediyor- du. Kız hep çırılçıplak dolaşmak ve çiy et yemek istiyordu. Aradan aylar geçmiş, yavaş yavaş vahşi Joana tekrar insanlara alışma- ga başlamış, eski zamanı hatırlamış. Başından geçen macerayı anlatmış- tır: Bir çok seneler evvel bir gün or- manda yolunu kaybettiğini, böğürt- len toplarken orman içerisine daldı- ğını, geceyi orada geçirdiğini, uyku- da iken işittiği gürültüler üzerine uyandığını, etrafının kurdlar tara: fından sarılmış olduğunu gördüğü- nü, fakat bu kurdların kendisine hiç bir fenalık yapmadıklarını birer birer nakletti, Ondan sonra Joana kurdlar- la beraber yaşamağa başladı. Kurd arkadaşları bir Şikâr ele geçirdikço bir parçasını da Joanaya bırakıyor- lardı. Bu suretle Joana da kurdların bu vahşi hayatına alışmıştır, Rumen kızı tekrar insanlara alış- tıktan sonra dahi ormanda sevgili kurdlarile geçirdiği seneleri hatırla- dıkça o hayata olan iştiyakından do- layı içini çekiyordu. Fakat Joana ar- tık yalnız değildi. Zengin bir Rumen köylüsünün oğlu ona âşık olmuş ve onunla nişanlanmıştı. Her iki taraf hararetli bir-su- rette düğün ha- zırlıkları yapıyor du. Her şey yo- lunda gidiyor gibi görünüyordu. Jonnanın bütün harekâtı onun artık insanlardan uzak- laşmıyacağına de- lâlet ediyordu. Far kat iş böyle zann©- dildiği gibi çıkma- dı. Bir akşam Joa- nanın nişanlısı Petroviçle kız bir gezin- ti yaparken bir orman kenarına kâ- dar ilerilemişlerdi. Petroviç bu gezin- tinin ne neticeler vereceğini bilseydi tabii ormana kadar ilerlemekten çe kinirdi, Ptroviç nişanlısına birçok âşıkane sözler söylediği halde Joana çok dal gın görünüyor ve o sözlere hiç ehem- miyet vermiyordu. Kız mütemadiyen orman havasını derinden derine içi- ne çekiyordu. Bir aralık Joana nişan- Usına: «Yakinimizde kurdlar var, Kokularını alıyorum!» diye bağır- mış, Petroviç bu sözleri kahkahalar İle karşılamıştır, Çünkü kurdları göz lerile görmeden onların yakında ok duklarına inanmak İstemiyordu. Fakat, bir iki dakika sonra dokuz büyük kurd birden çalılıklar arasın- dan çıkarak nişanlıların bulunduğu tarafa yürümüşler, Joanaya doğru ilerlemişlerdir. Petroviç derhal civar- daki ağaçlardan birine tırmanmış, nişanlısını da yukarıya çekmeğe ça- Tışmıştır. Fakat, Joana, zamanla kurd- lardan öğrendiği homurtuları savu- rarak ve gözlerini de aç bir kurd gibi açarak nişanlısının elinden kurtul. muş ve kurdlarla beraber çalılıklar arasından kaybolup gitmiştir. Vah- şetin cazibesi gene galebe çalarak kızı alıp götürmüştür, Şimdiye ka- dar Sugag zabıtası tarafından yap lan araştırmalar hiç bir netice ver- memiş, Joanayı tekrar ele geçirmek mümkün olmamıştır. O şimdi şüphe- siz gene sevgili vahşi kurdlarile be- raber civardaki ormanlarda yaşar maktadır. Dilencilikie mücadele Polis ikinci şubesinde bir grup teşkil edildi Emniyet direktörlüğü ikinci şube müdürlüğü, dilencileri sıkı surette takibe başlamış bulunmaktadır, Bu takip Işi için ikinci şube emrinde mik- tarı kâfi bir sivil grup teşkil edil miştir. Bu grup şehrin muhtelif yerlerini dolaşarak orasgeldikleri (dilencileri toplayıp müdürlüğe getirmektedir. ler. Dilenciler hakkında icab eden tahkikat evrakı tanzim olunarak mev- cuüden Adliyeye yerilmektedir. Son iki gün içinde kırk kadar dilenci toplan. miş ve mahkemeye sevködilmişlerdir. İkinci şubenin dilenci takibatı bilâ- inkıta devam edecek ve dilenciliğin esaslı surette önüne geçilmeğe çalışı- lacaktır. 100Olirasını almış Nazmiye b idim ile Mustafa aleyhine dava açtı Aksarayda oturan Nazmiye adın- da bir kadın dün müddeiumumiliğe , | müracaat ederek akrabasından Mus- tafa adında biri aleyhine dava AÇ- | mıştır. Nazmiye istidasında, akraba- sından Mustafa İle evlenmeğe karar verdiğini ve Mustafanın bu münase- betle sık sik eve girip çıktığını bik dirmekte ve son zamanlarda araları açılarak evlenme işi bozulunca Mus- tafanın kendisile kavgaya başladığı- nı, evvelki gün de gene kavga çıkâ- rarak gürültü arasında yatağın ak tında bulunan yüz lirasını da zorla alıp götürdüğünü iddia etmektedir. Müddeiumumilik, muhakeme edil- mek üzere Mustafayı Sultanahmed üçüncü sulh ceza mahkemesine ver- Yazın İstanbula pek seyrek indi ğini bildiğim için kendisini iskele- de bilet alırken görünce gayri ihti- yari sebebini sordum. — Şahitlik etmeğe gidiyorum, de- di. Bir alacak davasında taraflar- dan biri beni şahit güstermiş de. Ve deniz üzerinde sıralanmış san- dalları göstererek ilâve etti: Bugün de aksi gibi balık bol hani bu işol- masa idi ne güzel balık tutacaktım. O sırada iskeleye yanaşmış bulu- nan vapura beraber girdik. Daha oturmadan bir sual sordu: — Şahitliğe gitmesem ne olurdu sanki? — Ne olacağını anlatayım, de dim. Kanun şahadet için çağrılan herkesin mahkemeye gelmeğe mec- bur olduğunu tasrih eder, Hukuk ve Ticaret davalarında meşru bir sebep olmaksızın davete icabet etmiyen şahit on beş liraya kadar cezayı nakdiye mahküm edilir. Ve gelme- mesi mahkemenin talikini mucib ol- muş İse talikten mütevellit masari- fi muhakeme ile de mahküm edi- lebilir. Hâkim şahitlerin zabıta ma- rifetile getirtilmesine dahi karar verebilir. Ceza davalarında usulü dairesin- de davet olunup ta gelmiyen şahit- ler bu hareketlerinin sebebiyet ver- diği masraflarla beraber yirmi lira- ya kadar hafif para cezasına mah- KANSIZLI iziik icin muntahip eibba Aarafından tertipedimiştir. Kanun Bilçcileri Gitmemenin cezası eğine dey kanl Mia eden küm edilirler. Ve hâkim isterse bun- ları ihzar müzekkeresi ile zorla ge- tirtir. İhzar müzekkeresi verilmeyip te yeniden celbname ile davet olu- nurlar ve gene gelmezlerse evvelce hükmolunan cezadan başka aynı su retle gene bir ceza hükmolunur. Maamafih şahidin gelmemesini mâ“ Zur gösterecek kâfi sebepler bulun- duğu takdirde masraf ve cezaya hükmedilmediği gibi eğer bunlara hükmedilmiş ise kaldırılır, Ceza kanununun 282 inci madde- si ise şöyle der : <Her kim adliye makamları tara- fından şahid, ehlivukuf ve yahud tercüman sıfatile davet olunup da Asılsız bir sebebi ileri sürmek sure. tile icabet mecburiyetinden vares- te tutulmuş veya icabet etmekle be- raber şehadet etmekten veya ehlivu- kuf veya tercümanlık vazifesini ifa- dan istinkâf eylemiş bulunursa âl tı aya kadar hapse veya on liradan yüz liraya kadar ağır para cezasi. na mahküm olur, » Baktım muhslabım vapur tarife. sini gözden geçiriyor, — Hayırdır inşaallah, dedim, dö- nüş vapurunu mu hesaplıyorsunuz? — Hayır, dedi. Vapurumuz mah» keme saatinden kâfi zaman evvel bizi köprüye çıkaracak mı diye ba- kıyorum. Avukat Emcet Ağış Nörasteni, zafiyet ve Chlorose elimiştr. SIROP DESCHTENS, PARIS

Bu sayıdan diğer sayfalar: