3 Eylül 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

3 Eylül 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 10 SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM Tefrika — "Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Ne. 197 Abdülhamid, Çırağan sarayında oturmasını ve hayatı için mükerreren teminât taleb etti Karasu efendi — Milletin necabe- tinden ve hissiyatı hasenesinden ümidvar olabilirsiniz, Sultan Hamid — Ya ailem? Bu anda salonun kapı tarafında durmakta olan zabitler yaklaşmış idiler . Sultan Hamid parmağile onları gös- terdi, — Bu askerler hayatımı muhafa- za edeceklerine yemin ederler mi? Esad paşa — Hayatınıza dokunul- mak düşünülmediğini temin edebi- Tirim . Abdülhamidde emniyet hasıl ol- muş gibi göründü, Düşünceli, düşün- celi; — Şimdi nasl yaşıyacağım? İki gündenberi ancak tek bir hademe bana hizmet ediyor. Kadınlarla bir- likte hemen, hemen yiyecek bir şey bulamıyoruz! Dedikten sonra müsterhimsne bir sada ile şu sözleri İlâve etti: — Milletin bana Çirağan sarayını ikametgâh tahsis eylemesini rica ede- rim. Ben orada doğdum. Biraderim Sulfan Muradın hayatını senelerce orada korudum ve ihtiyacatını temin ettim. Şimdi bahçeleri geçerek ve kimseye görünmiyerek oraya gitmek benim için kolay olur, Sonra Arif Hikmet paşaya döndü: — Siz bu yolu bilirsiniz! Arif Hikmet paşa cevap vermedi. — Fakat yeğenim - Sultan Mura- dın oğlu Salâhaddin efendi Çırağan- da oturuyordu « orasını evvelâ terkel- melidir. Çünkü iki harem bir yerde oturamaz. Gene kimseden cevap çıkmadı. Sultan Hamid yavaş, yavaş cüret- leniyor gibiydi. Mazisini müdafaaya başladı; — Ben millete o kadar iyilikler et- tim! Fakat millet bunları takdir et- medi. Yunan harbi unutuldu mu? Meşrutiyetin ilânından sonra kanu. nu esasiye riayete yemin ettim. Ye- minimi tutmaktan biran fariğ olma- dım. İstanbulda son iğtişaşı ika eden dört buçuk herif çıkmış ise onları cezalandırmalı. Ben kan dökmekten nefretimi ispat etmiş değil miyim? Ne kadar idam hükümlerini imzadan imtina ettim. Kati bir zaruret hasıl olmadıkça bunların hiç birini imza etmedim. Gene cevap yok. Kısa bir süküt. Karasu efendi — Gerek kendinizin, gerek çocuklarınızın hayatınız için üzülmeyiniz, hiç korkmayınız. Abdülhamid — Buna yemin eder misiniz? Siz, askerler! Allaha, asker» lik nam ve şerefine yemin ediniz. Zabitler baş işaretile cevap yetdiler ve (buna karar vermek bize aid bir iş değildir) demek ister gibi heyete bak- tılar. Abdülhamid bunun mânasını an- Tadı: — Ne yapabilirim? Meşiyeti ilâhiyel Muktazayı kader böyle imiş! Ben bu- nu anlamışım. Karşısındakilerin bu süküt ve sü- küneti Abdülhamidin kalbine tekrar korku verdi. »—— Hayatımın muhafaza olunacağı- na emin misiniz? Millet buna tekef. fül ediyor mu? Bu muhabere esnasında paravanın arkasına çekilen genç şehzade Abdür- rahim efendi - bir kaç sene sonra de- şardı. Şehzadenin iniltileri hazır bu- Tunanları tehyic etti, Böyle bir hal ve manzara karşısında kalınmak ihtima- Ji kimsenin hatırından geçmemişti. 33 sene bir sözü, bir işareti koca bir imparatorluğu titreten bu müstebid hükümdar şimdi bir çocuğunun hiç- kırıklarına göz yaşlarile mukabele ediyor, ancak çocuklarının hastalık. larında izhar ettiği bir baba şefkati gösteriyordu. Ağzından çıkan bir irade koca mem- Teketin her köşesinde kanun kuvveti. ni haiz, ha nun ve Şeriat hüküm. lerini tatile kadir olanı bu subik haka- © nın şimdi «ez'afülibad. menzilesinde zebun bir halde gözlerinde yaşlarla görünmesi heyet âzasının kalblerinde zaaf ve rikkat emareleri uyandırmak- ta idi. Bu hale artık nihayet vermek icab ediyordu. Esad paşa şu kestirme cevabı verdi: — Biz resmen ancak işittiğiniz teb- ligatı yapmağa memuruz. Dileklerini- zi millete iblâğ eyliyeceğiz. Abdülhamid — Bu felâkete sebeb olanların Allah müstahakını versin! Karasu efendi (Abdülhamide baka- rak) — Evet. Allah âdildir. Emin ola- biliriz ki kabahati olanlara istihkak. larını verecektir! Abdülhamidde ikinci bir titreme hissedildi! Huzzarı selâmladı. Heyet çıktı. Abdülhamidin hareminden acı feryadlar duyuluyordu. (Abdülhamid ile heyet arasında ce- reyan eden muhaverenin anlatlığımız. bu şekil Karasu efendinin La Jeune Turgiue et Ja rövolutlon (1) eserine alınmış ifadesine İbtina ediyor. Eli- mizde başka bir vesika bulunmamak dolayısile bunu kontrol etmek kabil olamamıştır. Acaba heyet âzasından Aram efendi bu tarihi hâdise hakkında hiç bir ve- sika birakmamış mıdır? Miralay Galib bey - Mütekaid ge- neral Galib - bu muhavereyi gününde tesbit eylemiş bulunduğunu ve yakın- da neşreylemek tasavvurunda olduğu hatıratında bunu tafsilen yazacağını bana söylemişli. Buna intizar edelim. Yalnız General Galibin bana anlat- mış olduğu bir garibeyi burada nak- letmeden geçemiyeceğim: (Mebus Karasu efendi Abdülhamid karşısında bir eli ceketinin iç tarafın- da duruyormuş. Miralay Galib bey Abdülhamidin yanından çıkıldıktan | sonra bunun sebebini kendisinden 80- rar. Karasu: — Abdülhamid daima yanında si- lâh bulundurur. Belki yeis ile bize karşı silâha davranır diye düşündüm. Benim de rovelverim belimde hazır harekette bulunacağı 938 Briç Olimpiyatları EI No. 8 Şimal ve cenub: Dört kupa dedi. Kafo açılışında altı yaptı. Pika çıkışında da dörde ödtr oldu. Kâğıdı veren: Cenub. Şark ve garb: Zonda. vs RDS 342 s Cenubun elinde kuvvetli sinek bulun- duğundan müzayedeyi açmalıdır. Garb ise zonda olduğundan böyle bir kâğıda mukabelede bulunamaz. Esasen elinde sağlam olarak üç, dört leveden fazla yok- tur. Şimal «bir kupa. dan fazla deklâre edemez. Bundan sonra sıra şarka gelir. Şark elki karo» demeli mi, dememeli mi? Elinde aşağı yukarı altı leve var. Fakat bunları, bilhassa ortağı pasla geçtikten sonrr deklâre etmemelidir. Cenubda sinekten başka kâğıd yoktur. Bu itibarla kupayı birden fazla yükselte- mer. Şimal ise ortağı kupayı ikiye çıka- rınca partiye gitmesi tabiidir. Şarkın açacağı en münasib kâğıd karo runsıdır. Maamafih şimal ve cenup elleri açık olsa en iyi kâğıd pika oluyordu. Tik çıkılan karoyu yer keser, Yerden küçük bir kupa oynanır, Garb üçlüyü ve- rince şimal beşliyi koymalıdır. Şark leve- yi kazanır, fakat muhasım taraf geriye kalan ievelerin kozcu tarafından alınma- sına mâni olacak kuvveti haiz değildir. Şimalin kupaya boş vermesi çok yerin- de bir oyundur. Zira leveveyi bağışla- mayıp ta büyük kozâl alırsa oyununu çı- karamaz. Bu ikinci leveyi büyük kozia aldığını farzedelim: Bu takdirde normal oyun şu olur: Yere ikinci bir karo kes- tirir, bundan sonra kozları çekip almağa başlar. Kozlar 2 - 3 suretinde düşmüş ise alta sinek, pika ası, dört kupa ve keğ- tiği iki karoyu alır. Fakat kozcu şarka dört atu düştüğünü görünce iş değişir. Kozları çekmeğe devam etmezse şark he- men karolarını alır. Kozcu sineklerini ai- İ mağu teşebbüs edince şark ikincisini ke- duruyordu, Abdülhamid bu yolda bir ! anda ben de | nefsimi müdafaa edecektim! cevabını | verir. Hakikaten heyet âzası arasında en müteheyyic görünen Karasu efendi | imiş.) Silâh kullanmakta fevkalâde me- | hareti meşhur olan ve saltanalı esna- sında huzurunda herhangi bir sebeb. le el cebe sakulmak, bu harekette bü- lunan için büyük bir tehlikeyi celbe. den Abdülhamid böyle bir anda kar- şısında Selânik mebusu Karasu efen- | din'n aldığı bu kabadayıca tavra aca- ba dikkat etmiş miydi? Bu bize ikinc! Sultan Mahmud hu- turunda yapılan büyük top tecrübesi. ne ald meşhur Çakşır hikâyesini ha- tarlattı! Şehzade Abdülmecid efendi İttihad- cılara yaranmak için resmettiği halt tablosunda Karasu efendiyi böyle eli ceketinin içinde göslermiştir!) Hareket ordusu kumandanlığı ikin» ci Abdülhamidin İstanbulda kalma» sını muvafık bulmadı. Sadrazam Tev- fik paşanın Çırağan sarayının Abdül- hamide tahsisi yolundaki müracaati- ni kabul etmedi. Selânikte Yalılar ci- hetinde (Alatini) köşkü mahlü, padi- şaha ikametgâh tahsis edildi. (Bu bina sonra hükümetçe satın alınmıştır.) İki süvari bölüğile iki zırhlı otomo- bil sarayın büyük kapısına gönderildi. Gece yarısı olmuştu. Hâreket ordusundan miralay Galib beyle beraber memur edilmiş olar üç zabit içeriye girerek gene mabeyin başkâtibi Cevad bey ile Abdülhamide haber gönderdiler ve Çit köşküne doğ- ru İlerilediler. Abdülhamid Çit köşküne çıktı. Bir koltuğa oturdu. Zabitlerden biri kati bir ifade ile Selâniğe gönderileceğini Abdülhamide söyledi. Abdülhamid — Ne vakit? Diye sordu. Zabit: — Hemen şimdi efendim. Her şey hazırdır. (Arkası var) (0) Sarron. ser. Binaenaleyh bu gibi ahyalde oyunu emniyet altına almak için kozların anor- mal düşüşünü gözönünde tutarak her ihtimale Karşı ik koz levesini bağışlamak icab eder, Bi No, 4 1 ve eemub: Dört pika dedi ve yap- ak mükemmel bir müdafaa karşi- oldu. Bam iy rafın üzerinde «beş kupa kontre» olarak kaldı, Şark ve garb bir içeri girdi Kiğıdı veren: Garb Her iki taraf younda, 7 6 vT6 Şi G Şa c #hymessi Yasa 4.1094 Deklirasyon Şimal 14 Pw Pas Pas Pas Eğer cenub birden dört pika deme te yavaş yavaş yükselirse şark ve «beş kupa. ya kadar çıkarır. Fakat ce- nub birden edöri pika. deyince şark kontre etmeli, garb de pasla geçmelidir. Cenub sa Pas Garb Pas Şark Kont Konte teşebbüs eder. Şarkın ise kozcuyu içeri alacak levenin kara olacağını görmesi ve ona göre hareket etmesi lâzımdır. Birinci koz levesini aldıktan sonra şark karo boşunu çekmelidir. Gerbin koya- cağı onlu İle yerin damı ortadan kalkar, İkinci koz levesi ile el tutunca şark karo valesini oynar, bu defa as ortadan çıkar. Müteakiben sinek ruasile el tuttuğu za- mat da karodan bir leve alır. Bu suretle kozcuyu bir içeri alar Eğer oyun şark ve garbde ebaş kupa. da kalırsa nal ko: etmelidir. Dikkatli oynadığı takdirde koscu içeri ata- bilir. Şimal oyunu pika ile açmalıdır. Şark bu leveyi alır ve yere geçip koz pasım yapabilmek için derhal yere bir pika kes- tirmelidir. Şimal, yerden oynanacak ilk koza boş vermeli, İkincilde ruayı basıma“ a1 ETIA KN Ebe, Hanifeye çocuğunu düşürmek, için zehirli ilâç mi verdi? Dün ağırcezada Hanifenin hemşiresi ile kızının ifadeleri dinlendi Kütahyada açılan garib bir ölüm davasının slâkadarları dün İstanbul Ağırceza mahkemesinde istinabe yo- Hile dinlenmişlerdir. Aldığımız malümata nazaran dava» nın mevzuu şudur: Bir müddet ev. vel Kütahyada bulunan Hanife adın. da bir kadın orada hâmile bulunduğu çocuğunu düşürtmek üzere Hatice a- dında bir ebeye başvurmuştur. İd- diaya nazaran ebe Hatice çocuğu dü- şürmek için Hanifeye zehirli bir ilâç vermiş ve bir kaç gün sonra da Ha- nife ölmüştür. Bunun üzerine Hani- fenin çocukları da İstanbulda Cihân- gir civarında oturan teyzeleri Bedri. yenin yanına gelmişlerdir. Kütakya adliyesi bu ölüm vak'ası Üzerine hukuku umumiye namına ebe Hatice aleyhine kanuni takibata gi. riştiği sırada burada bulunan hemşi- resi Bedriye de yetim kalan çocukla» rın vasisi sıfatile Kütahya Ağırceza mahkemesine bir istida vererek Hati. ce aleyhine ayrıca şahsi hak davası açmıştır. Bunun üzerine Kütahya mahkemesi İstanbul Ağırceza mah. kemesine talimat yazarak burada da- vacı Bedriyenin ve diğer alâkadar- ların istinabe yolile ifadeleri dinlenip evrakın oraya gönderilmesini istemiş. tir. İstanbul Ağırceza mahkemesi dün davacı Bedriyeyi dinlemiş, Bedriye şunları anlatmıştır: — Hemşirem Hanife Kütahyada Adalar arası yüzme şampiyonası Yarın Heybeliada plâjı havuzunda yapılacaktır Her sene olduğu gibi, bu yıl da Beyoğ- Iw Halkevi tarafından tertib edilen Ada- Yar arası yüzme şampiyonası düsabakası bu pamr günü Heybelide havuzun- da yapılacâktır. Müsabakada kazanânla ra madalyalar ve diplomalar veçilecektir. Yarışlara saat 15 de başla mecali. Bayanlara.14 yaşa kadar v9 mm. serbes, 50 m. sirtetü 4 x 100 bayrak 100 m. serbes 200 m. serbes 100 m. sırtüstü 100 m. kurbağalama 4 x 100 bayrak | 100 m., 200 m., 400 m. serbes) 14 « YI yaşa kadar: Yarışın bütün safhaları fllime alına- caktır. T. 8. K, İstanbul Bölgesi başkanlığında, Bugün çıkan bazı yevmi gazetelerde Bölgemiz futbol ajanlığı tarafından 11/9/1938 tafihinde üzere ter- “ip edilen 1938 - 1939 yıh lig maçlarının futbol federasyonundan gelen bir emirle tehir edildiği yazılmakta ve bu tehire sebeb olarak da dört klübün lig maçlarına işti- Tük etmemesi gösterilmektedir. Bu husus hakkında futbol nundan bölgemize hiç bir emir #ir, Lig maçlarının 24/9/1988 gününe te- hiri bu dört ktüple bir anlaşma matuf olmayıp sırf 17 ve 18/9/1938 günle- rinde Ankara muhtelit takımı ile bölgemiz muhtelit takımı arasında şehrimizde ya- pılacak olan müsabakalar dolayısile ol- duğu tavzihen beyan olunur. ..21100000000004 A AEAENANEAEA SAANEN EAEEEE idır. Şark bu Jeveyi asla alır ve bir koz- Şimdi kazcunun yegüne ümidi karoda- dır. Bu itibarla ee karo ma oynar, Şimal karoya veremez, çün- kü boş verirse kozcu eli yerde birakarak yerden tekrar karo veya sinek çorirebi- lir. Halbuki buna mâni olmak lâzımdır. Diğer taraftan şimal düşünmeden ilk karoya, ası korsa kozcu oyununu çıkarır. Çünkü elinden ya karo veya sinek oynı- yacaklır. Karo gelirse şark pas yapar, iki karosunu da ülir. Sinek gelirse ruası para eder ve bir kozla yere geçerek Karo pasını yapar, Halbuki şimal flk karoya, damı koymak- ia oyunu kurtarır. Şark damı rua ile aj- mak o meeburiyetindedir. Bundan sonra yere ancak bir defa daha geçebilir. Bu suretle şark kendi elinden karo veya gi- nek açmak mecburiyetinde kalır, netioe- de içeri girer. federasyo- belik yapan Hatice de yanmış bir çi- ranım ucuna siğara ağızlığından çi- karılmış nikotin koyarak bu ilüci is- timal ettirmiştir. Bunun üzerine hemşirem zehirlenmiş ve ölmüştür. Şimdi çocukları benim yahımda bu- Tunuyorlar. Hemşiremin ölümüne se bebiyet vermek suçundan dolayı ebe Hatie aleyhine davacıyım. Bundan sonra, ölen Hanifenin do- kuz yaşındaki kızı Kâmran şahit ola- rak dinlenmiştir. Küçük Kâmran vakayı şöyle anlatmıştır: — Annem çocuk düşürmek istedi. ğini ebe Hatice ablama söylemiş, Ha- tice abla da orada bir komşumuzun i evinde anneme çıra ile bir Hâç yap- muş. Bu ilâcı kullandıktan sonra an- nem çok hastalandı, kan zayi etmeğe başladı. Bunun üzerine bizim eve gelen ebe Hatice abla bu defa başka bir ilâç yapacağını söyliyerek bana; «Git bir yerden biraz beygir gübresi ile bir parça peynir getir.» dedi. Ben de Cevriye teyzelere gittim, onlardan beygir gübresi ile peynir alıp getir. dim. Ebe Hatice abla bu gübre ile peyniri birbirine karıştırarak anneme verdi, Annem; «Ben bu ilâcı kulla. nırsam ölürüm. Çok sancılanıyorum.s dedi. Hatice abla; «Sen korkma, Bu ilâç sancıyı kesecek, seni de iyi ede- cek. Ölmezsin.. dedi. Annem ilâcı kullandı ve üç gün sonra öldü. Mahkeme, iddia makamının talebi vechile davacı Bedriye ile küçük Kâmranın ifade evrakının Kütahya Ağırceza mahkemesine gönderilmesi» 7 İl | 1 — Eski parçalanmış caya. ? — Hayvanat meskeni - Uzatma. 3 — Yerleştirme - Tenekeyi yapıştırın. 4 — Menfi edatı - Tersi göz yaşıdır - Vermek. 5 — Kör - irad. $ — Portakala benzer amma ekjidiç « Ödeme, 7 — Terek - Yama - Başına D konursa 1 Mevcudat > Kenar ciheti 3 — Çiçeği çay gti içilen bir'ağaş « tavaf ettiği bir yer. 4 — Cenubumuzda dost bir devlet « Büyük değil, 5 — Şöhret, —Et, Je, Maskara, 9 — Eb, Ot, Ekşi, Mi Remz, Ek, İt. Yukardan 1 — yolberler, 2 — Emanet, Ebe, 3 — Duvak, 4 — Yakamoz, $ — Serenat, 6 — Anıt, Mas, 7 —Sap, a —'On, Çarşı, 10 — Nevale, Alt Beykoz parkında çocuk | deniz hamamı Beykoz Parkının önünde çocuklar için bir deniz hamamı yapılacaktır. Parkın içi ilk mekteb talebesi için O yun bahçesi olarak kullanılacak v8 o civardaki medrese de yine çocuklar ra kütübhane haline getirilecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: