3 Aralık 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

3 Aralık 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Geçen yaz Amerikalı Ted Naylorun kendisini Niyagara şelâlesine atacağı haber alındı, fakat bu haberin aslı çık- madı. Bu işi ilk yapan Rod-İzlandlı Sam- Paç'dır. 1829 da, Şelâlenin 110 metre yük- | seğinde bir basamak yaptırdı... Tecrü- © be günü mayosunu giydi, ancak başım £ ç kendi icadı bir şeyle sardı. Boşluğa atladı, şelâlenin homurdi. yan sularında kayboldu. Dakikalar, uzayan dakikalar geçti... Artık herkes adamın boğulduğuna kanaat getir. mişti, Derken adam meydana çıktı. Bu tecrübeden sonra Sam-Paç dalgıç- lıkla geçindi. y Bir kaç sene sonra şiddetli akan Ge- © mese nehrine daldı, fakat bu sefer bir daha çıkamadı. Bu hâdiseden sonra kimse böyle bir tecrübe yapmağa da kalkmadı. | | i İ Top, top, top... Bu gördüğünüz sıra sıra bacalar, henüz yerlerine yerleştirilmemiş top- lardır. Bu toplar Amerikadadır- Bü- yük bir fabrikanın bahçesinde duru- yor. Bu yüzlerce top -Amerika deniz filosuna “konacaktır. Pastayı tamamlayın Resimde gördüğünüz pasta parça- lanmıştır. Hattı müstakim üzere vu- rTacağınız iki makas darbesile üç parça yapınız, sonra bu parçaları o suretle diziniz ki dört köşe olatak tam pasta meydana gelsin. — Aramıza kimse giremez, kimse bizi ayıramaz!... BAY AK ile BAY KARA İki arkadaş. Bay Akile bay Kara | kızlardan birine verdiler. Kız onları kolkola dolaşıyorlardı. Bir sinemanın önünde durdular, Ak — Bu sinemada güzel bir filim var: Çılgın prenses. Haydı girelim. | Çok methettiler. Kara — Hayır. Çok fena bir filim- MİŞ... Ak — Hayır hayır, Biletleri ben alacağım. Loca mı ala- yım, balkon mu? Kara — Nerede alırsan al, her yer rahi dır... Amma, mademki isli- yorsun koltuk al. Bay Ak biletleri aldı, Kontrol me murlarına gösterdi, Kontrol memuru — Yanlış bilet vermişlef. Bir tek boş kollük var. Söyle arkaya bir iskemle koyayım. /£Kara — İskemle mi?.. Yok canim ben çıkıp gidörim, Ak — Sen koltukta otur, iskemle- de ben otururum. Haydı yürü, Vestiyerde paltolarını, şapkalarını çıkardılar. Biletlerini yer gösteren haydı girelim. | i yerlerine götürdü. Ak — Teşekkür ederim bayan. On kuruş bahşiş verip oturdular. Kara — Bu kadınlar da haraççı... Nefret ediyorum bu kadınlardan!... | Biraz sonra sinema başladı. Kara — Aman he fena dekor!... Ak — Güzel dekor, Birinci kısım bitince herkes mem- nundu. Herkes filimin çok güzel ol- duğunu söylüyordu. Yalnız bay Kara somurtuyordu. Elem eğlenin hem Çingenelerin sayısı Çingeneler şehirlerin nüfuslarına güç kaydedilirler. Çünkü göçebedirler, bir yerde durmazlar. 18 inci asırda Avrupada 200.000 çin- gene vardı. Bir zaman sonra sayıları 180,000 oldu. Çingenelerin sayısı bu kadar da kal- pp madı. Zamanımızda oMacaristanda 280.000, Yugoslavyada 116,000, Ro. manyada 100.000, İspanyada 30,000, Viyana civarında 20,000, İngilterede 20,000 çingene vardır. Asya ve Afrika- da da binlerce çingene dolaşıyor. İkiyi dört yapın Geçen haftaki ) sahifemizde iki- yi dört yapın di- ye bir resim 0- yunu vardı; Bu oyunun halledil. miş şeklini der- 2 kö- pek işte böyle dört oluyor. Ağaçta tavşan Siz tavşan sesi duydunuz mu? Tav. şan pek nadiren seş çıkarır. Ancak ca&- 'nını tehlikede gördüğü zaman haykı- rr. Geçenlerde bir orman bekçisi bir fer- yad duydu. Bu ses bir ağaçtan geliyor. du. Yaklaştı. Bir de ne görsün, ağacın > 2 dalları arasında bir tavşan var, Tavşanı kartal kapmış, yükselmiş ve bir aralık her nasılsa gagasından hayvanı kaçırmış, tavşancağız bir ağa- cın tepesine düşmüş... Orman bekçisi hem tavşanı kurtar» mış, hem de ağacın tepesinde dolaşan kartalı öldürmüş!.. Karilerimize Bilmecelerinize soyadlarınızı yaz. | mağı unutmayınız, ye almanızı kolaylaştırır. Bilmecelerinizi temiz kâğıda temiz yazınız. — Üstad Cemal Nadire — Ak — Ne nefis filim. Kara — Ne kötü filim. İkinci perde başlayınca Kara mü- temadiyen tenkit ediyor, Ak da ona aktörlerin güzel oynadığını isbat et- meğe çalışıyorlardı. Perdede aktörler konuşuyorlar; Baba — İşte geldim kızım, Kara — Bu baba çok gülünç. Ak — Çok mükemmel bir baba, Baba — Seninle konuşmağa geldim kızım. Ak — Bravo... Baba — Konuşalım kızım. Ak — Fevkalâde. Kara — Bayaği!... Ak — Ayağa kalkar, alkışlar, hay- kıfır: - Bravo, çok güzel, Tevkalâde!, Bir şaheser... Seyirciler — Eyvah, biri çıldırda!.. Ak haykırarak alkışlamakta devam ediyordu: Biraz sonra bir polis me- muru geldi, bay Akı kapı dışarı etti. Bay Kara homurdana homurdana filimi sonuna kadar seyretti... öğrenin İlk davetname 1280 tarihinde, bir yaya posta neferi Monpelyeden Gap şehrine bir mektup götürdü. Mektup Sen-Marsel Huge idi. Mek- tupta rahibe Armand ananın öldüğü bildiriliyordu. Mektup Romanca yazılmıştı. Mektu- bun sonunda ölenin ruhuna dua edil. mesi rica ediliyordu. Bu ilk davetnamedir ve o gündenbe- ri de bu gibi davetnamelerin şekli pek değişmiş değildir. le yapılacaktı. Ayşe, Ali, Fatma, Veli vesaire... Küçük Ayşe annesile beraber ilk de. fa İstanbula geldi. Tanıdıklarından bi. Arada sirada donunu islatirdi. Bir gün gene bu kabahati yapınca rine gittiler. Misafir odasında piyano | annesi çikişti: vardı, Ayşe eşyalara göz gezdirdi, sonra annesine yaklaştı: — Anne sen de böyle bir masa al, — Nasıl masa kızım? — Şu gösterdiğim masa gibi bir ma- sa... Dişleri var. Piyanoyu gösteriyordu. ... Küçük Ali gördüğü rüyayı anlatı- yordu. Amma bir türlü hatırlıyamıyor. du. Düşündü, düşündü, sonra kardeşi- ne döndü; — Gerisini sen anlat dedi, sen bili. yorsun çünkü rüyamda öen de var. dın!., ... Küçük Fatmanın bir kusuru vardı. Jaa. iie — Pis Fatma... Yaramaz Fatmâ... gene donunu ıslatmış... Şimdi ne yapa» cağız... Fatma soğukkanlılıkla cevap verdi; — Temiz bir don giydireceksiniz! “.. Küçük Veli ile annesi yürüye yürü- ye Ayasofya müzesine geldiler. Veli çok yorulmuştu. Meryemle İsanın resmine baktı baktı da: — İsa çok talihli çocukmuş dedi. Annesi sordu: — Neden? — Annesi onu kucağında gezdiri. yor!... #*#» Ayşe, Ali, Fatma, Veli misafirlik oy. nuyorlardı. Geceydi. İlle kahve içece- ğiz diye tutlurdular. Babaları: — Olmaz dedi uykunuz gelmez... Hepsi bir ağızdan haykırdılar: — Zarar yok o gelmezse biz ona gi- deriz!,.. ; Birinci Kânun Bilmecesi | *-.--........ 1 —3 hafli einsan cildi» nin sonuna 3 harfli «bir nevi topraks 1 koyunuz. «Uzaklaştırma, koyma; olsun, 2—3 harfli «peris nin sonuna, bizde bilhassa fotoğrafla çekilmiş resim için kullanılan 3 harfli «temiz, berak» 1 koyunuz «delilik» olsun. 3 — 3 harfli ebüyük dovuls un sonuna 3 harfli eçiftin mukabilis ni koyunuz «kordon; olsun. ... Bilmecemizi doğru halledenlerden 1 inciye 10 lira, 2 nciye 5 lira. 3 üncüye ciye eş dolma kâlemle bir kurşun kalem. 75 karilmize muhtelif hediyeler verilecektir. lâstik mürettip takımı, 4 üncü ve 5 in- Xa Garbi Avrupada torlar, şık, zarif, güzel kadınlar angaje edip mu ayene günleri muâyenehanelerinde hastalar arasında bulunduruyorlar, Doktor odusındu beklemenin ne de- mek olduğunu bilirsiniz. Bir müddet okunur, sonra elrafa göz gezdirilir ve nihayet yanındaki ile konuşulur; — Artık sabrım tükendi. — Ne yapacaksınız, çare yok. Has tası çok. — Siz benden evvel mi geldiniz? — Evet, benden sonra da siz geldi. niz. Amma benim uzun işim yok. İyi. leştiğim için doktora teşekkür edece- ğim. — İyileştiniz mi? — Tamamile iyi oldum. Amma çok çektim. Hastalığı kimse teşhis ede medi, kimse tedavi edemedi. Nihayeb bu doktora geldim. muayene etti ve derhal hükmünü verdi... Bir ilâçla bir haftada birşeyim kalmadı... İşte güzel, zarif, şık kadınların vazi- fesi, bu sözler bekleme odasındakilerin, duyacağı kadar yüksek sesle söylene miştir. Hollanda da çamaşır günü Hollandalılar yer yüzünün en te miz insanları olarak tanılırlar, Hol- landada haftada bir gün her evde çamaşır yıkanır ve o gün çamaşırlar rın sokaklara asılmasına izin vardır. Resmimizde çamaşır günü Hollanda Kampa çıkan gençler çadırlarını r& simde gördüğünüz şekilde kurmuşlar, Her beş sırada dört çadır var. Her çâ- dırda kaç kişi olduğu da yazılı, Çadır. da oturanlar o suretle değiştiriniz ki, her çizgi üstünde 50 kişi bulunsun. «

Bu sayıdan diğer sayfalar: