27 Aralık 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

27 Aralık 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| | | - POLİTİKA İtalyan talepleri etrafında Avrupa ve Afrikada Fransaya alâ çok mühim bazı yerlerin İtalyaya ter« ki maksudile Romada ve diğer İtalyan beldelerinde yapılan nimayişlerin İtalya devletinin geniş mikyasta yeni talep ve teşebbüslerde bulunması için bir hazırlıktan ibaret olduğu artık anlaşılıyor. Çünkü İtalya hükümeti şimdiden filiynta geçip 1935 senesi iptidala” rında B. Mussolini ile B. Lâval arasmda Romada imzalanmış muahedenin feshedildiğini Fransa hükümetine bildirmiştir, Fransa hükümeti de munhe- denin feshine sebep olarak güsterilen İtalyan delillerini cerheğerek cevap vermiştir. Muahedenin feshi ile eski vaziyetin avdeti lâzım geliyor. Yani Fransa» run Du muahede ile İtalyaya teslim etmiş olduğu Binguzinin ccnubundüki (Tisti) dağları civarındaki 200,000, Trablisgarbin cenubundaki 100,000 ki- , Jometre murabbamdaki arazi İle Fransiz Somalisi şimalindeki 1000 kilo. metre murabbündaki parça ve buna mücavir Babülmendep boğuzna hâ- © kim Dumeyre ndasınm Fransaya iadesi, Fransanın Tunustaki İtalyan un- surun müstakbel vaziyeti, Habeşistandaki Fransız demiryoluna İtalyan- larm da ortak edilmesine sid taahhüdlerin hükümsüz kalması icap edi- yor, Fakat İtalya böyle düşünmüyor. Araziye aid emri vakilere dokunulmi- yacağı ve çünkü yukarıdaki yerlerin mezkür Roma anlaşmasından ziyade İtalyanın umumi harbe eski müttefiklerine karşı girmesi için Londrada akdolunan gizli müahedenin on üçüncü maddesi kanaatindedir. esas üzere terkedildiği Hattâ Roma anlaşmasının feshine de sebep olarak mezkür Londra mua» hedesindeki İtalyaya yeni müstemlekeler vermek için yapılan taahhüdlerin halamam kaldığım gösteriyor, Kısacası ve açıkcası İtalyanın bütün istediği kendisine daha birçok yerler verilmesidir, Bu yerleri de yalnız Fransadan talep ediyor. Yeni istediği arazinin de neler olduğunu gelince Romada ya- pılan nümayislerde ihsas edildiği gibi bunların başında Tunus gelmektedir, İtalya Tunusun üzerinde Fransanın meşru bir hâkimiyeti ve hüküm. ranlık hukukunu bile tanımıyor. 1881 de Bordo'da akdolunan muahede ile Fransanm yalnız Tunus beyinin hükimiyet ve hükümranlık hukukunun ve ararisinin başka devletler tarafından dokunulmasına karşı himayeyi ta- ahhüd etmiştir. Halbuki sonra kendisi bu haklara dokunmuştur. İtalyaya güre Fransa Tunusta gasib mevkiindedir. İki tarafın hukuki telâkki ve içti- bağları ne olursa olsun meseleyi asıl halledecek olacaktır, unsur kuvvet ve silâh AKŞAM Randevucu Atinanın muhakemesi gizli oldu Maznunun ve arkadaşlarının evine devam eden yedi kadın âmme şahidi gösterildi Kandevucu Atina ile arkadaşları mahkeme huzurunda kızları fuhşa teşvik etmek suçların- dan mazaun Atina ile kızı Zizi Anas- tasiy uç ortakları Katina ve Eleni- uhakemelerire dün asliye birin- a mahkemesinde başlanmıştır. Bunlardan Atina mevkuf ve diğerleri gayri mevkuf bulunüyorlardı. Reis B. Ertuğrul Said, maznunla” İ rın hüviyetlerini tesbit etti. Ana, Türk | ndan, 48 yaşında, dul ve bir kız çocuğu olduğunu, rumca okuyup yazmak bildiğini, sabıkası bulunma- dığını, Beyoğlunda doğduğunu ve ha- ler Balo sokağında oturduğunu, iki- buçuk aydanberi mevkuf bulunduğu- nu söyledi. Atlnanın kızı Zizi Anasta- siya da evli olduğunu söyledi. Diğer sahıkasız, Türk tabaasından olduğu- nu, okuyup yazmak bildiğini ve Bey- oğlunda Bursa sokağında oturduğu- nu söyledi. Eleni de Yunan tabaasın- dan olduğunu ve misafir olarak Ati- nanın eyinde bulunduğunu bildirdi. Bundan sonra tahkikatı yapan dör. düncü sorgu hâkiminin sofi tahkikat açılması hakkındaki kararnamesi okundu. Kararnamede, maznunlar Kakkında gizli randevü evleri açmak ve genç kızları fuhşa teşvik etmek #uçlarından dolayı yapılan tahkilmt neticesinde bunlardan Atinanın, on Senedenberi Beyoğlunda Balo soka- Eındaki evinde ve daha evvelce de oturduğu evlerde genç kızlarla erkök- lerin buluşmalarını temin ve onları bu harekete tahrik ettiği, bu arada henüz yirmi bir yaşını ikmal etme Gizli randevu evi işletmek ve genç miş Harikliya, Vedia, Melâhat, Hati- ce, Ülger, Nimte, Fatma, Necdet, Hayriye, Şükran ve Servet adlarında- ki kızları evine slıştırarak evindeki ülğer kızlarla tanıştırıp para, lüks hayat ve nüfuz istimalile evine deva- ma ikna ettiği ve suçunun devam et- tiği; Katinanın ise, Bursa sokağında Ki evini gizli randevü evi haline geti- rerek Atinanın evindeki kızları ken- di evine de devam ettirdiği gibi Mad- len, Sultana, Hicran, Muzaffer, Yo- Janda ve Kristaniya adlarındaki altı genç kızı Berut o uümumhanelerine gönderdiği; Atinanın kızı Zizi Anas- tasiyanın, Yunanislandan buraya kış celbederek ecnebi namı altında ve Atinanın evinde erkeklere çıkarılması- na Lavassut ettiği, diğer suçlu Eleni- nin de bunlara suç ortaklığı yaptığı, kendi inkârlarına rağmen delillerle sabit olduğu kaydedilerek 'Türk ceza kanununun 436, 69, 526 nci madde- lerine göre, Anastasiyanın Ga 436 ncı madde ile 65 inci kaddenin ikinci fık- Tasma göre haklarında ceza kesil- mek üzere muhakemelerinin yaptk ması isteniyor ve Eleni, Poliseni Sıva, Ruhsar, Ülger, Yolanda, Vedia adla- rında yedi kadın da âmme şahidi ola- rak gösteriliyordu. Kararname Ookunduklan sonra müddelumumi; dava mevzuu adabi' umumiye aleyhine işlenmiş bir suç olması itibarlle muhakemenin gizli yapılmasını istedi, Mahkeme bu tale bi kabul ederek salon boşaltıldı ve maznunların hafi olarak muhakemo- lerine devam edildi. Zehirli yılanlar tarafından muhafaza edilen eski bir Hind mabedi tile meli 55 Hurma yâprakları üzerine yazılmış bir vesikaya raslıyan ppraş m Hindi rahip Ce. | Hindlibir rahip burada ismi geçen meçhul bir mabedi ara" | mek gayet tehlike. nubi Saylonda, Ab-İ maküzere yola çıkmış, mabedi buldukları zaman binlerce | li bir tesebüstü lantota köyünden İ yılanla karşılaşmışlardır. Yılanlar hiç kimseyi içeri sok- Miübdü binasi si 60 kilometre uzak- İ makistemiyorlardı, hattâ rahiplerden biri üzerine saldıran| tık bir harabeyo ta, asırlardanberi İ yılanlar zavallının 12 saat içinde ölmesine sebep oldular. | dönmüştü, Kapıla. metruk olan bir mabed keşfetmiş tir, Bu mabed ku- rulalıdanberi, zehirli yılanlar tarafm- dan muhafaza edilmektedir. Hindistanın büdhistlerle meskün olan yerlerinde metruk kalmış bir ma- bedin yeniden keşfedilmesi arada 5i- rada vukua gelen hâdiselerdendir. Fakat, Conubi Saylonda bu defa mey- dana çıkarılan eski mabed son zamaân- larda keşfedilen bu gibi binalar ara- sında büyük bir sürpriz teşkil ediyor. Çünkü o mabedin bekçileri asırladan- beri zehirli yılanlârdir. Ablatöta civarında eski bir mabed bulunması lâzım geldiği bir rahip ta- rafından tedkik edilen eski evraklan anlaşılmıştır. Hurma yaprakları Üze- rine yazılı olan bü eski eserler otuz asırdan fazla eskidir. Her halde yüz senedenberi o mabedin ne olduğunu kimse blimiyordu. Ve binanın tama- mile yer yüzünden kaybolmaması Jâ- zımgeliyordu. Budhist rahip hükü- metten müsaade aldıktan sonra yanı» na bir iki arkadaş alarak mabedi ara- mağa çıklı. Bu suretle teşekkül eden sefer çok garip bir seferdi, Vesikada, mabedin Hindistanda eşleri bulunmıyan gayet zehirli yılanlar tarafından muhafaza edilmekte olduğu yazılı bulunuyordu. Bu yılanların insanlara hücum ettiği ve ebediyen o mıntakada yaşıyabilme- leri için lüzum olan hayati şartların da temin olunduğu hildiriliyordu. Şu halde mabede yaklaşabilmek için kalçalara kadar çıkan kalın çizmeler giymek icab ediyordu. Heyet, yılanls- rın henüz orada bulunmasına pek ih- limsi vermemekle beraber, bu çizme- Terle mücehhez olarak yola çıktı. Rahip ve arkadaşları o havalide üç ay mütemadiyen dolaştılar. Nihayet zâhmetlerinin boşa gitmediğini gör- düler. Çünkü bir gün bir ovaya vasıl oldular ve bu ovayı Ihata eden dağla- rın birinde sik bir bakir ormanın ağaçları üzerinden, birdenbire bir kubbenin yükselmekte olduğunu gör- düler, Rahip ve arkadaşları o tarafa doğ- ru yürüdükleri zaman mabede yak- laştıkça yüzlerce, binlerce yılana te- sadütf etmeğe başladılar. Bu soğuk hayvanların nasıl olup ta asırlarca orada yaşıyabildikleri anlaşılamamış. tır. Her halde Saylon adasında o cins yılan hiç yoktur. Yılanların bir kısmı ağaçlardan aşağıya sarkıyorlardı. Kuş- yuvalarında buldukları yumurtalar ve yayrularla geçiniyorlardı, Rahiple arkadaşları oralara yaklar şınca, onların da Üzerine hücuma ha» zırlanmışlardı. Onun için rahipler bel- lerinden yukarısını da kalın elbise- lerle muhafaza ettikten sonra yolla- rma edevam etmişlerdir. Buna rağ- Mabedin içindeki 6 metrelik Buda heykelinin kucağında | tı kilitli değildi. Böy- bile yılanlar yuva yapmışlardı. le olduğu halde ka- Ppılar senelerdenberi hiç açılmamıştı. Rahipler olanri pek güçlükle açmağa muvaffak olabildi. ler, Mabedin dahili, zinet itibarile es« ki güzelliğini ve ihtişamını muhafa- za etmişti. Bütün diğer Hind mabed- lerinde olduğu gibi, burada da kıymet. tar dekorlar vardı, Budha'nm heykeli altı metre irtilamda idi ve sanat iti- barile bir şaheser teşkil ediyordu, Ma. bede çıkan basamaklar mücevheraf ile süslüydü. Taştan sandukalar için- de mabede ait kıymetli eşya bulünu- yordu. Orasını keşfetmeğe muvaffak olan rahipler sekiz asırdanberi metruk olan o mabedin emsalsiz bir mucize eseri teşkil ettiğini anlatıyorlar. Bazı yerlerde kuşlar yuva yapmışlar, bâzı yerlerde ise yılanlar karargâh kur- muşlardı, Hattâ Budha'nın kucağın- da bile yılan yuvaları vardı. Metruk kalan ve yakınında kimse ikamet etmiyen bu mabedin ne olacas ğa şimdi belli değildir. Onun yeniden ihyası düşünülmektedir, Fakat oraya gidip gelmenin zor olmasından dola» yı, bünün pek kolay olamıyacağı zan» nedilmektedir, Asırlardanberi bekçilik vazitesi gören yılanlar da ayrıca bir tehlike teşkil etmektedir. Rahiplerden biri bu yılanlar tarafından ısırılmış ve kurtarılmasına imkân olmadan 13 saat zarfında ölmüştür. Münakasa kanunu ve iki fikir Devlet, mal slacağı zaman müna- kasa açar. Bu münakasaya da dev- let sermayesile «teşekkül eden fab- rikalaria, hususi fabrikalar da İşli- rak ederler, Bu usulü mantıksız bulanlar çok- | tu. Çünkü devlet ayakkabı fabrika- sına büyük bir sermaye ayırdıktan sonra, ayakkabı ihtiyacını bu fabri- kadan temin etmeli, ne diye bu fab- rikanin mümessilini karşısına ala- rak, hususi fabrikalarla bir tutarak münakasayn davet ediyor? Madem ki devlet, ayakkabı, kumaş gibi ihtiyaç- lar için, piyasadan münakasa ka- nunlarile mübayaalta bulunacaktır, bu fabrikaları ne diye açmıştır? Mesele, bü suretle orlaya konduk- tan sonra, bu süalleri hazlı bulme- mak kabil değildir. Hükümet bunu düşündüğü için, devlet mübayaası için yeni bir kanun lâyihası hazırla- miş ve mevlise vermiştir. Bu lâyiha- ya göre hükümet, bir malı alacağı zaman, evvelâ kendi"fabrikalarından temin edecek. Eğer kâfi gelmezse hu- susi fabrikalardan alacak. Bunu haber alan bax: fabriketörler Anka- raya giderek, bu lâyiha hakkındaki fikirlerini, alâkadar makamlara söy- lemişlerdir. Devletin kendi ihtiyacını, kendi İabrikalarından tedarik etmesi ka» dar mantıki bir hareket olamaz. Bir de, mukabil tezi dinliyelim. Fabrikatörler diyorlar ki: — Bir fabrikanın en büyük gayesi devlete mal satmaktır, Çünkü bü- yük partiler halinde mal alan dev- letten daha büyük müşteri olamaz. Şayet devlet, kumaşı, deriyi kendi fabrikasından alacak olursa, biz te- sisatımızı daraltmak mecburiyetinde kalacağız ki, bu yüzden sanayi tah- dide uğrar, inkişaf edemez. Herbalde, lâyiha işlenirken, her iki fikri de telif etmek, faydalı tarafları. ni almak daha faydalı olacak. — H. A“ GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ ROOSEVELT merika Cümhurreisi bay Roose- veli, Ametikarın tesanüdünü ilân etti. Franklin Delano Roosevelt 1882 s0- nesinde Nevyorka doğmuştur, 1904 te Harvard Üniversitesinden mezun ol- muş ve bir sene sonra akrabasından Anna Eleanor Roosevelt İle evlenmiş- tir. James, Huna, Elliot, Franklin ve John A. isminde beş çocuğu olmuş- tur. Roosevelt üç sene daha Colum- bia üniversitesinde hukuk tahsil et- miş avukatlık yapmıştır. 1910 da Nev- york senatosuna Âza intihap edilmiş, 1913 te istifa ederek Bahriye Nezareti müsteşar muavinliğine tayin olun- muştur, 1920 senesine kadar orada kalmış, 1928 de Nevyork valisi olmuş, 1932 de de Birleşik Amerikanın oluş ikinci Cümburrelsliğine demokrat fır kasının namzedi olarak intihap edil- miştir. İkinci defa 1936 da namzedli- ğini koyarak bunda da kazanmıştır. MEHMED AKİF air Mehmed Akifin ölmünün İkinci yıldönümü münasebe- ile üniversitede bir toplantı yapıla- rak hatırası taziz edilecek. Mehmed Akif 1873 senesinde İstan- bulda doğmuştur. Fatih müderrisle- rinden İpekli Hoca Mehmed Tahir efendinin öğludur. İstanbul Mülkiye sınıfının birincisi olarak mezun ol muştur. Baytar mesleğinde bir müd- det çalıştıktan sonra 1908 de bu mes- eği bıraktı, kendini edebiyata ve ilmi meşguliyetlere hasretti, Mülga Darül- fünun Edebiyat fakültesinde Edebi- yat muallimliği yapmıştır. İlk Büyük Millet Meclisinde Burdur mebusu idi, Mehmed Akifin en esaslı eseri yedi cildden mürekkep «Safahat» tır, Bun- İ İdadisinde orta tahsilini bitirmiş; son- | Ta Mülkiye Baytar mektebine girerek | lar sıra Ile Safahat, Süleymaniye kür süsünde, Hakkın sesleri, Fatih kürsü- sünde, Hatıralar, Asım, Gölgeler isim- lerini taşırlar. Mehmed Akif Kuranı, Mısırlı Ferid Vecdiden Müslüman kadını, Sald Ha» lim paşanın fransızca olarak yazdığı İslamlaşmak isimli eserlerini tercüme etmiştir, Arap ve İran dillerini iyi bilirdi Mehmed Akif türkçeyi en açık ve en tabil şekilde aruz veznile kolay ve pü» rüzsüz bir surette yazmıştır. İstiklâi marşı Mehmed Akifin eseridir. Yaze dığı güfte Büyük Millet Meclisi tara» fından kabul edilmiştir. Gerek İstik- lâl marşı, gerek Çanakkale için yaz- dığı manzum parçalar en güzel eser- lerindendir, < Zogu | vvelki gün bütün Arnavudluk- ta kral Zogunun &si kuvvetlere karşı hareket eden kıtaatın başında Tirana girmesinin 14 üncü yıldönü- mü kutlandı. Arnavudluk kralı birinci Zogu 1894 de doğmuştur. 'Tahsilini Ma- 'naslırda ve Galatasaray İlsesinde bi- tirmiştir. Annesi tarafından Toptant Ailesine mensubdur. Cihan harbin. den sonra sulh devrinde Yugoslav. yaya temayül göstermiş, 1920 de Da- hiliye Nazırı, bir sene sonra Başvekil olmuştur. 1924 te bir ihtilâl neticesinde Yu- göslavyaya kaçmağa mecbur oldu ise de ihtilileilerle mücâdele edereli muzaffer olmuş ve ordu başında Tik rana girmiştir. Bu tarihte kendisi Cümhurreisi intihab edilmiştir. 1928 ağustosunda Arnavudluk mede Usi tarafından birinci Zogu ünvanllş kral ilân edilmiştir. 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: