13 Nisan 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

13 Nisan 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

13 Nisan 1939 mühim karşılaşması Beşiktaş cuma günü Ankaraya gidiyor A Beşiktaşlılar geçen sene Ankarada yaptıkları maçta Mili küme fikstürü mucibince bu hafta Ankarada iki müsabaka yap- ması icab eden İstanbul şampiyonu Beşiktaş takımı cuma sabahı Anka” raya hareket edecektir, Geçen hafta Fenerbahçeyi açık bir sayı farkile mağlüb ederek mili kü- mede mühim bir rol oynıyacağını is- bat eden Siyahbeyazlılar bu seyahate en kuvvetli kadrolarile ve 20 kişilik bir kafile halinde gitmektedirler, Be- şiktaşlılara bu seyahatlerinde klüb taraftarlarından büyük bir kafile de iştirak etmektedir. Mini kümenin henüz bidayetinde olmamıza rağmen Beşiktaşlıların An- Karada yapacağı iki karşılaşmanın metleesi aşağı yukarı az bir farkla bu senenin şampiyonluğu hakkında bir kanaat verecek “mahiyette olduğun- dan karşılaşmaların ehemmiyeti çok büyüktür, Siyahbeyazlılar her İki kar- şılaşmadan da galibiyetle avdet ettik- leri takdirde milli küme birinelliğinin gene İstanbul klüplerine nasib ola- tağını şimdiden söylemek imikân da- hiline girecektir. Fakat Beşiktaşlılar Ankarada mağ- Mübiyete uğrarlarsa milli küme şampi- yonluğunu Ankara klüplerinden bi- rine terketmek zarureti karşısında kalacağımız tabildir. Çünkü Ankara- dan müsabakalara iştirak eden Anra- gücü ve Demirspor başi başına ihmal edilmiyecek birer kuvvet olduklarını yaptıkları müsabakalarda isbat etmiş bulunmaktadırlar. Fenerbahçelilerin milli küme şam- Piyonluğu üzerindeki şansı henüz kaybolmamakla beraber Ankara ve İzmir seyahatlerinde bugünkü takım- Tarile müşkülâta uğrıyacakları tah- min edilmektedir. AKŞAM 'ın tefrikası olarak federasyon tarafından seçik mişlerdir. AGMİ kümenin bu en mühüm Kar- Şilaşmalarını takib için spor muhar- rirlerimizden Ulvi Yenal Ankaraya gitmiştir. Maçların tafsilâtını tele- fonla gazetemize bildirecektir. Atletizm müsabakaları Beden Terbiyesi İstanbul bölgesi Atle- tizm ajanlığından: 1 — Fenerbahçe sahası koşu pisti esaslı bir surette tamirat görmekte olduğundan 16 - 4 - 1999 Pazar günü yapılması evvelce karar altına alınan müsabakalar 29-4-1089 Pazar gününe bırakılmıştır. Program miu- cibince 23-4-1939 Pazar günü yapılması te- karrür olan otma ve atlamalar 16-46-1089 Pazar günü sabahı saat 10 da Fenerbahçe sahasında | yapılacağından, bu müsabakalara girmek istiyen atletle Tin Cuma günü akşamına kadar Bölge At- letizm ajanlığına müracaat etmeleri teb- diğ olunur. 2 — Aşağıda isimleri yanlı hakemlerin 16-4-1080 Pazar yünü sabahı Fenerbahçe stadında bulunmaları rica olunur; Ali Riza Sözemip, Cemil Uzunoğlu, Kâ- zim, Vasfi, Nazmi, Neriman Tekli, Füru- zan Tekil, Bakır, B. Şaran, İhsan Belor. Seri bisiklet yarışları Beden Terbiyesi İstanbul bölgesi Bisik- let ağanlığından: 1 — Seri bisiklet yarışlarının sekizinci- si 16-4-1030 Pazar günü sabahı yapıla- caktır. ? — Yarışa tam saat 830 da başlanacak- tr. 3 — Yarış yolu: Topkapı sahası önün- den başlamak ve ayni yerde bitmek üze- re Silivrikapısının ilerisindeki 75 inci kilo- metreye kadar gidip gelmek olmak üzere 150 kilometredir. 4 — Bu yarışa iştirak edecek olan bisik- letgilerin yarış saatinden evvel hazıri muş oldukları halde yarış yerinde bü- Yunmaları ve isimlerini hakem heyetine kaydettirmeleri lizimdir. 'Tefrika No. 68 AŞKIN KURBANI — Büyük macera romanı — — Tabii! Lâkin bu son raddeye gel- memenin bir yolu var! — Ne gibi? Bir fikrin varsa, karde- şim, söyle bana... Emin ol ki elimden geldiği kadar sana yardim ederim. Bu nefret ettiğin izdivaca mani olmağı ben de isterim. — Sevgili ablacığım! Senin beni ne kadar sevdiğini bilmez miyim... — Elbette Tenducuğum... Hayatta senin güler yüzünü görmek en büyük emelim... Haydi kalbini bana aç... Es kisi gibi derdleş. Yardımıma ihtiyacın var m? Genç kız sırrını söylemek üzere ağ- sını açmak üzere idi ki, birdenbire Ra- tibin tenbihi aklına geldi. Ne olursa olsun her şeyi gizlemeği vadettiği için: — Hayır! » dedi, « Şimdilik bir plâ- mum yok. Lâkin ne olursa olsun Fahri beye varmıyacağıma emin olabilirsin. 'Tondunun birşey söylemiyeceğini anlıyan Perihan fazla israr etmedi. Lütfiye hanım vasıtasile işi kurcala- mağa karar verdi. Düğüne mani ol- mak için mutlak Ratip bir şeyler ha Nakleden: (Vâ-Nü) zırlamış olacaktı. İki kardeş şundan bundan biraz ko- nuşduktan sonra Perihan kalktı: — Ben aşağı iniyorum. Halamın yanına gideceğim, gelir misin? — Hayır ablacığım... Biraz işim var. Odamda kalacağım. — Pekâlâ! Genç kadın Lülfiye hanımın karşi- sına oturmuş, konuşuyordu. » — Bu mühim anlarda şöyle yalnız konuşmak ihtimali beni pek memnun etti. Zavallı Tenducuğumu kurtarabil. mek için acaba birlikte bir çare bula- maz mıyız? — Ne gibi, kızım? Paşa kati olarak hükmünü verdi, Nikâh muamelesi ya- pılıyor bile... — Evet amma belki biraz daha ge- ciktirebiliriz. — Ne faldesi olacak.... Sonu gene ayni neticeye varmıyacak mı? — Öyle... Sonra ihtiyar kadını coşturmak için düve etti: — Zaten Fahri bey de pek fena bir Avrupa - Cenubi Amerika maçı Bundan birkaç sene evvel Uruguay şampiyonu bir Avrupa turnesine çık- mış, ilk maçını Pariste yapmıştı, Ma- çı kolaylıkla kazanamıyacaklarını gö- ren cenubi Amerikalılar sinirlenmiş- ler, rakiplerile kavga etmişlerdi. Hat- tâ kalecileri hakeme tokat bile atmış- tı. Bu vaka üzerine Uruguaylılar mem- leketlerine dönmekten başka çare bu- lamamışlar ve angajmanlarını fesehe- derek cenubi Amerikanın yolunu tut- muşlardı. Hakeme tecavüz eden, hasımlarının üzerine atılan bu oyuncular, 1924 ve 1928 olimpiyadlarında ağabeyleri olan Nazazzi, Andrad, Scarone, Pelrone Ma» al gibi Avrupada büyük birer nam bırakmış oyuncuların iyi tesirini bir anda silivermişlerdi. Uruguay fede- rasyonu bu hareketi irtikâp eden ©- yuncuları cezalandırdı. Bu ilk vakadan sonra 936 Berlin olimpiyadlarında gene Avrupa idareci ve futbolcüleri ile cenubi Amerikalılar arasında ihtilâflar çıktı. Berlinde aleyhlerinde verilen kararlardan mün- fail olan Peruljar, geçen sene Fran- sada yapılan (dünya kupası) maçla- rına birçok orta ve cenubi Amerika takınlarının iştirakine mani oldular, Nibâyet, İtalyanların galibiyeti ile ne- elenen son (dünya kupası) maçla. rında Brezilyahlar hakemlerinin ka- rarlarından şikâyet ettiler ve maçla- rin idare şeklinden memnun olmadık- larını söyliyerek memleketlerine dön- düler. Üç, dört sene içinde arka arka- ya meydana gelen ve cenubi Amerika- lıların, Avrupalı idareci ve futbolcüle- rin arasını açan bu vakalardan sonra F,İ.F. A. reisi bay Jules Rimet yeni dünyaya doğru bir seyahat yapmıştır. F.İ.F. A, relsinin ilk hedefi mev. cud ihtilâfları halletmek, sonra da €s- ki ve yeni dünya futbolcüleri arasın- da samimiyeti takviye elmek üzere her sene bir Avrupa - Cenubi Amerika maçını organize etmeğe çalışmaktır. Bay Rimet'nin tasavvuruna göre bu maçlar bir sene Avrupada bir sene ce- nubi Amerikada oynanacaktır . F.İ, F.A, nın kıtalar arasında or- ganize etiği ilk maç Iki Avrupa muh- teliti arasında oynanmış, ikincisi de Londrada Avrupa muhteliti ile İngi- tere milli takımı arasında icra edilmiş ti. B. Rimert'nin bu tasavvurunun ne dereceye kadar muvaffak olacağı henüz! şüphelidir. Yalnız şunu ilâve edelim ki, kıtalar arasında yapılan maçlar birer fanteziden başka birşey değildir. Federasyonlar bu gibi muhtelitlere o- yuncu vermekten çekindikleri için ha- kiki kuvvetli takımlar meydana getir. mek kabil olamamaktadır. Muhtelif tarzda oyun oynıyan futbolcülerden mürekkep olan bu takımların oyunu maksadsız olduğu için şimdiye kadar oynanan maçlara muvaffak olmuş nazarile bakılmamaktadır. parti değil ki — Olabilir. Lâkin Tendu derin bir aşkla Ratibi seviyor, aşkının büyüme- sine her ikimiz de müsaade ettik. Pa- $a birdenbire çıka gelmeseydi şimdiye kadar evlenmişlerdi bilel... Büyüttü- ğüm bu çocuğun bu kadar ıztırab çek- mesine vallahi içim dayanmıyor... — Hakkın var halacığım... Babamı bu inadından vaz geçirmeli... Ağladık, İ yalvardık, para etmedi. Şimdi şöyle düşünüyorum. Kafa tutsam hasıl olur? «Kardeşimi bu adamla evlendirmekte israr ederseniz ben de gene aileyi ter- kederim» desem, bu tehdid onu korkut- maz mı? İki kızını da kırmak istemez ya! Lütfiye hanımefendi biran düşün- dü: — Kızım! Kardeşin için her feda- kârlığı yapmağa hazır olduğunu bili- yorum. Lâkin paşa inadcı. Bak benim müdahalem bile ona vız geldi. Emin ol ki, bu hareketinin dargınlıktan baş- ka hiç bir faidesi olmıyacaktır. — O halde ne yapmalı?.. Bu izdiva- cın önüne geçmesinin yolu yok demek- tir. — Bir yolu var... — Nasi? — Kaçmak! Perihan hayretle tekrarladı; — Kaçmak mı, Tarsus mektupları i 'Tarsusta imar hareketleri hızla devam ediyor Mevcut kırk köy mektebine bu yıl daha on mektep ilâve edilecek 'Tarsustan bir görünüş Tarsus (Akşam) " — Çukurovanın en eski ve tarihi ğ bir beldesi olan Tarsus, Kızvatna ve Kilikyada mü- him bir mevkidir, Gözlü kulede de- vam eden hafri- yat sahasında İş- putahsuya ald olarak Obulunan bir mühür ve ka- rısı Puduhepanın Kadeş harbinde bir Omukaveleye Tarsus kaymakamı bağlandığını göste (O B.AliOran Ten tablet, Kilikyanın daha evvel Kızvatna adıyla anıldığını ve Kiz- vatnanın Sanıldığı gibi Karadeniz ve- ya orta Anadoluda değil, Çukurova- da olduğunu meydana çıkarmıştır. Gözlü kule hafriyatı her cepheden faydalı olmuş ve birçok gizli tarihi safhalarını ortaya koymuştur. Türkiyenin Adapazarından sonra büyük kasabası ve mühim bir ka- zası olan Tarsus daha ziyade bir çif- çi memleketidir. Ziraatta pamukçu- Tuk başta gelir. Senede beş milyon kiloya yakın pamuk istihsal edilmek- ! te, bünun dörtte üçü mahalli fabri- | kalarda sarfolunmaktadır. Bu itibar- | la Tarsus merkezinde birçok fabrika- | lar kurulmuştur. Nafiz Vekâletince | yaptırılmakta olan sulama kanalları- | nın tamamlanmasından sonra Tar- İ : İni sus iktisadiyatında büyük bir inkişaf müşahede olunacağında şüphe yok- tur. Tarsus, yurdumuzda mektebi en çok bir Kazadır. Merkezde beş ilk bir | orta okulla'bir-Amerikan- kolleji-ve kırk köyde tam ve noksan teşkilâtlı ilk okullar vardır, Bu yıl on köy oku- lunun daha inşası Tarsus köylüleri ekseriyetle okuyup yazma bilir ve hattâ İstanbul gazete- lerini muntazaman takib edenleri vardır, Halktaki okuma sevgisi müte- madi surette tezayüt eylemektedir. — Öyle ya! Vaktile sen de öyle yap- mamış miydin? — Evet amma Tendu tecrübesiz, na- rin hılkatlı bir kızdır. Birçok tehlike- lere maruz kalabilir. — İşte onun için bende birlikte gideceğim. Yabancı memleketlerde se- yahat ederiz, Rüştünü isbat etme za- manını bekleriz. Lekesiz, tertemiz onu kocasına teslim ederim. Perihan mütemadiyen: — Kaçmak, kaçmak!... - diye tekrar- Yuyordu. Lütfiye harım: — Sense burada kalırsın. Babanı Genç kadın kendini tutmasa âdeta sarhoş gibi sendeliyecekti. Tırnakları. nı koltuğun kollarını batırarak: — Hakkınız var. İyi düşünmüşsü. nüz... Ne zaman gidiyorsunuz? Lütfiye hanım cevap vermeğe vakıt bulmadan bir hizmetçi: — Efendim biri sizi görmek istiyor. 'Tahire hanımefendi tarafından bir pa- ket getirmiş. — Bakayım ne imiş!... Dışarı çıkarken yavaşça Perihana tenbih etti: Fabrikatör bay Sadık Eliyeşil kendi hesabına bir ilkokul binası inşa ettir- mektedir. Her teşekküle ve her vesile ile yardımlarda bulunan bu hamiyet- perver hemşerimizin bu güzel hare- Keti takdir ve memnuniyet uyandır- mıştır. Halkeyi, ülküsü yolunda ilerlemek- tedir, Evin mobilye ihtiyaçları Tar- sus zenginlerinin ve kültürsever hal- kın teberruları ile giderilmiş, salon ve sahne inşaatı. sona ermiştir. Umu- mi sıhhat vaziyeti iyidir. Memleket hastanesine gene vatanperver Tarsus iabrikatörlerinin yardunlarile ilâve Olunan yeni ve modem paviyon Sa- yesinde yatak kadrosu elliye çıkarı- Ian Memleket hastanesi ihtiyacı kar- şılayabilmektedir. Umran hareketleri bilhassa son yıllarda tam bir hız bulmuştur. Büt- çesini otuz bin liraya yükseltmiş olan Belediye, umumi hizmetlerin başarı ması yolunda takdire şayan mesai göstermektedir. Bunun neticesi ola- rak; şehrin su, elektrik ve kanalizas- yon gibi yeraltı tesisatı sona ermiş, modern bir park, şehir sinema ve ti- yatro binası, fidanlık, asri mezarlık, Cümhuriyet meydanı, Çocuk bahçesi, açık pazar, mezbaha, keresteciler çer- $ısı, hayvan pazarı, üç umumi helâ tesis edilmiş, istasyonla şehir arasın- da iki kilometre uzunluğunda yol parke ve kaldırımları beton olarak döşenmiş, binlerce metre murabbal kaldırım ferşiyatı yapılmış, caddeler muhtelif süs ağaçlarile süslenmis, ” İ eski yol, kaldırım ve köprüler tamir, yeni köprü ve menfezler inşa olun- muş, itfaiye kadrosu en mükemmel ve modern bir hale sokulmuş, şehir imar plânı ve haritalar yaptırılmış- kararlaşmıştır. |tır. Merkezde birçok yeni ve güzel eser- ler vücude gelmesini temin eden de- ğerli idareci kaymakam B. Mehmed Ali Oran kazayı teşkil eden köylerde de, kanunun tatbiki sayesinde gene birçok tesisat meydana getirmiştir. — Sakın hizmetçiler duymasınlar. Boş bulunup da yanlarında birşey söy“ deme... Genç kadının gözleri öfke ile parlı- yordu. — Mutlak paket bahanesile Ratip bir haber yolluyor. Dünkü mektubun ce- vabıdır. Kaçmaları için hazırlık... Ben bu teşebbüslerine de sed çekmeği bi- dirim, Hemen sokağa fırladı postahaneye koşup şu telgrafı verdi. Çabuk geliniz, tehlike var. Perihan Bu, Nadirenin adresine Kadri Mem- duh paşaya çekilmişti. Tendunun mektubunu alınca Ratip ni öğrendi. Mesele biran evvel pas&” portları yaptırmaktı. Oda kolay İşi Zira gerek poliste gerek konsolosbâ” nelerde pek çok arkadaşı vardı, Nüf09 küâğıdlarını aldırmak için uydurmâ paket bahanesile köşke adam yoll#” mıştı. Hareket günü yapılacak plâni da izah ediyordu. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: