29 Nisan 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

29 Nisan 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A EZ (5 Bir koşucu tasavvur ediniz ki, 200 kilometreyi en önde Köşüyor, birin- ciliği kazanmasına yüz metre kala da, hızını yavaşlatıyor ve kaşuyu s0- nunculukle bitiriyor, | Budalanın birdir! diyeceksiniz de- | ği mi? | Bir insan tasavvur edinik ki, bir | yere gidiyor, saçlarını kestiriyor, traş oluyor. Berber yüzünün her tarafını bitiriyor, yalnız çenesinin sağ tarafı kalıyor; bu zat: Öf, bu traş sahiden traş deyip kalkıyor, ve çenesinin sağ tarafındaki kılları traş ettirmeden | çıkıp gidiyor. Böyle bir insana da" deli dersiniz değil mi?... Ya bütün sene derslerine çalışıp sınıfta birinci iken imtihanlara son Üç ay kala çalışmağı gevşetenlere ne dersiniz?. Gayret çocuklar, hızınızı kesmeyi- niz. Şunun şurasında bir iki ay kal- dı, ayni hızla çalışmanıza gayret edi- niz, sınıfınızı iyi derecelerle geçiniz, ondan sonra bütün tatil müddeti gö- nül rahatı ile e; irsiniz. Oklar GEN A AZ özret şecaklar || Kayalıkta bir şehir: Cebelütt EE Son günlerde gazetelerden hemen her gün Cebelüttarık adını okuyor- sunuz, Cebelültarık için: «İspanyol kayası, İngiliz istihkâmı derler. Cebelüttarık her şeyden evvel bir kaya parçasıdır. Bu kaya parçası İs- panyanın tam güneyinden uzanır ve kendi ismini taşıyan boğazı teşkil eder. Kayanın boyu beş kilometredir, eni bir kilometre kadardır, Yüksekli- ği 425 metredir. Bu kaya karadan ayrılmıştır. Dar ve yassı bir toprak parçasile karaya bağlanmıştır. Bu #ınır bitaraftır, ne İspanyanın malı. dır, ne de İngilterenin. Kaya yalçındır; ne çıkılır, ne ini lir. Ancak bir yamacı az meyillidir. Cebelüttarık şehri bu yamaca kurul. muştur. İklimi kurak ve sıcaktır. Bu koca kayada ne kaynak, ne kuyu, nede bir damla su vardır. Kayada mevcud sular yağmur su- larıdır. Bir damla yağmur suyu 2i- Vaka Doğanın odasında cereyan eder. Yatağın üstünde büyük bir plân kâğıdı; kalemler, pergerler, ced- veller... Gündüz, eli şakağında dü- şünceli | dolaşır. Doğanla Güler yere diz çökmüşler. Üç kardeş konu- şurlar: — Ne tuhaf kızsın sen, lâf anlamı- yorsun. Sana söyledim ya... — Sana söyledim ya,sana söy- ledim ya... Boyuna bunu söylüyor- sun. Eğer adamakıllı anlatsan elbette Yukarıki resimde 95 ok vardır. Ki- mi A kimi B ve ilh harflere doğrudur. En çok ok hangi harfe doğrudur! Bunu bulabilirsiniz? Amma bu okların kaç tane oldu- ğunu da sayacaksınız. Şeker rengi sever- siniz değil mi?... Doğ- lerin ilmi adlarını biliyor musunuz? Böyliyelim. Şekere kırmızı rek vermek için ( «triparamidodiphevyitolycarbi- noltrisulfanote de ( sodlums, pembe Tenk vermek için e«tertraldichorof- lovwnoreisceinesales kullanılır, Başka renklere kullanılanları yaz- mıyalım, hepsi de buna benzeyen isimlerdir, yan olmaması için tertibat alınmış, sarnıçlar yapılmıştır. Cebelüttarık İngilizlerindir. Müs- tahkem bir kaledir, Ancak hariçten bakıldığı zaman kayanm müstahkem — Amma ben arka pervaneyi öne sürdüğüm zaman ikiniz de muvafık buldunuz. — Ya yan dümen... Yan dümeni kim buldu?... Uçarken yeri, geçeceği yeri kazacak makineyi kim düşün- dü... — Haydi haydi, gevezeliği bıraka- lım da İşe bakalım... Ben tayyaremi- zi tünele indirecek makineyi keşfet- tim. — Anlat, — İşte: Evvelâ noktayı koyalım. — Sabahtenberi belki yüz defa noktayı koydun. — Sözümü kemse... Söyliyeceğimi şaşırtıyorsun. — Tabii, söz anlamayan benim, se ni şaşırtan benim. — Gene mi kavga?... Kavgayı bı- rakalım. Devletin bizim icadımıza ihtiyacı var. — Modem tekniği altüst edece- gim... Hem Güler haydi sen bir kö- şeye çekil. Yer altında uçan tayyare mizi icad etmek için sana ihtiyacımız yok. —bBen sizin işinize karışmam. sessiz sadasız oturuyorum. — Peki... Haydi söyle Doğan, n#- kaldık? CAT mevki olduğu anlaşılmaz. Ne projek- tör görünür, ne top, ne tüfek, İngi- lizler, osenelerdenberi, insanlardan üstün bir gayret sarfederek Cebelüt- tarık'ı okuvvetlendirdiler. Kayanın altı kazılmıştır. İçi oyulmuştur ve İ oralarda, yer altında büyük bir aske- ri şehri kurulmuştur. ingiltereden Hindistana gitmek için Cebelüttarıktan göçmek şarttır. Bu Hindistan yolunun bir gün ken- disine kapanmaması için İngiltere Cebelüttarık'ı müstahkem kale ha- line soktu. > Cebelüttarık'tan geçmek için İn- giliz nöbetçi ve gözcülerinden izin al- mak lâzımdır. Denizaltı gemilerini kontrol için de son senelerde Cebe- Deniz altındaki gemiler ancak yük- seklerde uçan tayyarelerden görüle- biliyor. Cebelüttarık istihkâmlarının plâ- nını kimse bilmez; orası hattâ İngi- liz seyyahları için bile memnu mun- takadır. anaraaaasnasasasasaanı 1 — Haydi haydi, bu dünyada akılı yalnız sen değilsin... — Sen hiç değilsin. Güler söze karışır: — Siz ikiniz de akıllı mısınız san- ki... — Ne dedin, ne dedin... Üç kardeş el şakasile karışık kar. | gaya başlarlar. Tam bu sırada oda- ya anneleri girer. Etraftaki kâğıdla- rı, kalemleri toplar, bir köşeye fırlatır: — Ne oluyorsunuz? — Eyvah plânlarımız, söyliyeyim. Kapının elektrik zili sulmuş, onu tamir edebilir misiniz? Hepsi bir ağızdan — Ederiz anne... Koşup kapıya giderler. 9 Harfli bir mastarım; 9,8, 7, im ekötüe 2,3, 5, 6, ım eköles 6, 4, üm «köpek» 1, 2, 4, üm «engeledir. Bilmecemizi doğru halledenlerden birinciye 10 lira, ikinciye 5 lira, üçüncüye 8 lira, dördüncü ve beşinciye 1 rer Ura, ayrica 75 karilmize de muhtelif hediyeler verilecektir. Mart bilmecemizde hediye kazananların listesini 25 nisan salı nüshasında ilân ettik. lüttarık'da bir tayyare üssü kuruldu. | Tavus kuşu Tavus kuşu, sülün cinsinden bir hayvandır. Seylin ve Hindistanda yaşar. Tavus kuşu daha evvel zaman- da Avrupaya getirildi. Bir efsaneye göre ilk tavus kuşunu getiren Büyük İskenderdir. Asyada iken kendi kadar azametli olan, kâ- baran bu kuşlardan bir kaç tane ya- kalatıp Yunanistana götürmüş. Tavus kuşu tüylerinin renklerile meşhurdur, Başında tacı vardır. Kuy- ruğu parlak on sekiz tüyden mürek- keptir. Tavus kuşu karbardığı zaman şöy- İ le bir döner, kendini gösterir. Bumu büyük, kendini beğenmiş olan insanlara «tavus kuşu gibi ka- barıyor» derler. Bu güzel tüylü, gösterişli kuşun İ sesi dik ve çok bettir. Tavuş kuşu haykırdığı zaman insan kulaklarını kapar. Üstüste haykırdığı zaman in- sana <le -on, Le - on: dermiş gibi gelir. Kumrular ise «Üsküdara gide lim, Üsküdara gidelim» diye öterler. İşaretler t/, XEZ: Pi İN e AYA! A:XME 7 77/4 ni 45 Dd Pa Yukardaki şekillere çok dikkatli bakınız, sonra aşağıdaki suallerin ce- vabını veriniz: 1 — Birbirine benzemiyen kaç işa- ret var? 2 — Birbirine benziyen iki sıra var mı? 3 — Bir sıranın tamamile zıddı bir sıra var mı? 4 — En çok hangi işaret var? $ — Eşi olmıyan tek bir işaret var mı? mür madeni vardır ki, bu madenin sahibi ve işleyicisi dört kardeştir: Metven kardeşler, Bu kardeşler bahçelerini kazarlar- ken bir kömür damarına rasladılar. Bunun üzerine ellerine kazmaları alıp yollar açtılar, kömür istihsaline başladılar. Bugün üçü madende çalışıyor, biri de satış işlerile uğraşıyor. Senede yüz ton kömür istihsal ediyorlar,

Bu sayıdan diğer sayfalar: