29 Nisan 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

29 Nisan 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MEYVACILIK: Meyva ağaçları aşılamaların- da aşıların muvaffakıyetle tutması için alınacak bazı tedbirler Çekirdekten yetişti. rilen meyva ağaçları yabani olurlar; yani aslına çekerler, bunlar- dan bittabi güzel ve nefis meyvalar elde edilemez. Bu gibi fi- danlraı, ağaçları ebii- leştirmek © maksadile, bunların — aşılanmaları Mizumdır. Meyva ağaçlarına ti bik olunan aşı: Ya güz veya yaprak aşım ve yahut kalem aşısı olur. Bundan başka ban ağaçlara da, â; İncir, dut ih gibi ağa: lara da düdük aşsı tabir edilen aşı yapılır. Göz aşıları da, yapı- dikları mevsime göre, i sürgün göz veya durgun namile iki grupa | ayrılırlar. Sürgün güz aşısı bu mevsimde, durgun aşısı da sonbahara doğru yapılır. Durgun göz aşısı aşılandığı vakit tular, fakut fazla sürmez, ertesi sene ilkbaha- rından itibaren sürmeğe, kuvvetienmeğe | başlar, İ Yapılan göz aşlarından en makbulü durgun süz aşısıdır. Gerek göz aşılarının ve gerek düdük ve Kalem aşılarının mu- vaffakıyetle tutması için, kalem ve göz- derin aşılanan anaca iyi bir şekilde temas etmesi, yerlerinden uynamaması, hava al- mamaları lâzımdır. Kalem aşılarında kalemlerin, göz aşı- larında gözlerin bağlanması, iyice yer- Teştirilmesi lâzımdır ki, aşısı tutmuş ol- ur... Kalem aşılarında da aşılanan kalemle- rin kuşlar tarafından üzerlerine konarak Sallanmaması, binaenleyh kalemin gy- bamaması için de, resmirizde görüldüğü tarsda, kalem aşıları üzerine mukavves bir dalın, aşılanan kalemler üzerine bağ- lanmasi, çok faydah alur. Bu suretle ka- lemler üzerine konmak üstiyen kuşlar bağlanan, ve resimde görülen dal üzeri- De konar ve aşıyı zedelemez. Gerek göz âşılarında ve gerek kalem | aşılarında, gözlerin, kalemlerin iyi bağ- lanmasi ve hava almıyacak bir şekilde yerlerine oturtulması için, rafya veya ip- İlklerle bağlanması ve badehu m ması lizımdır. Bu vazifeyi daha mel bir suretie ifa eden ve elektrik cere- yanı bulunan ber memlekette tedariki kabil olan ve elektrikçilikte tellerin İzo- | lesind kullanılan yapışkan bandların aşıcılıkta da mükemmel ve muvaf; le istimali kabil olduğundan, bu bundi nn aşıların sarılmasında, bağlanması istimallerini, muhterem okuyu tavsiye ederiz. Şerit şeklinde satılan ve pek ucuz olan bu bandlar, yağmurlardan, #irat: Barteiyeden “kolay kolay mütcessir olmayan bu bandların eşicııkta da kul- ası faydalı olu: Aşıların, bilhassa Kalem aşılarında aği- İnan kalemlerin mükemmel bir tarzda tutması için kalemlerin taze olması, 'su- yunun kaçmış olmaması, kurumuş Dbu- | Yunmumasına çok ehemmiyet vermek lâ- mir. Bunun gibi göz aşısı yapılırken de, göz- Jeri alımıp aşılanacak dalların keza nemli buluması, taye olması, kırk sekiz saatten fazla kalemlerin kalmaması, kalmış olan AKŞAM'ın tefrikası AŞKIN KURBANI — Büyük macera romanı — İhtiyar, cevap vermedi. Geçirdiği günleri tahayyül ediyordu. Vapur bat- tığı zaman deniz onu baygın bir halde sahile atmıştı. Ayılınca parasız ve ev- raksız kaldığını görmüştü. Demek biri onun kâğıdlarını çalarak İstanbula gelmiş; sahte şahsiyetle aileye girmiş- 11? Bunu yapabilen adam muhakkak Xi, bir dolandırıcı, bir hırsızdı, Leke- Jemekten korktuğu o ismi bu herif elbette günün birinde kirletecekti. İş- te bu mukadder... Ve mutlak buna mâ- ni olmalı! Kâdri efendinin hayret ettiği bir şey daha varsa oda hüviyet hirsızına Lütfiye hanımefendinin kanmasıydı. Bu yabancı herif aileye aid bin bir ha- tırayı nereden biliyordu? Düşündükçe içinden müthiş bir öf- ke kabarıyordu. Ne fena vaziyet! He- rifin sahtekârlığını meydana çıkar- mak lâzım! Lâkin kendi de öyle fena bir mevkide idi ki... Gözleri yaşlarla doldu. Hayır; hayır bu olamazdı! O alçak herif evlâdları- nın yanında kalamazdı! ÇİÇEKÇİLİK: Senenin her mevsiminde güzel şebbuylar nasıl Şebboylar; kokuları, çiçeklerinin renk- leri itibarile bahçelerimizi süsleyen en lâtif, hoş manzaralı çiçeklerdendir. Şebboylar; senenin hemen her mevsi- minde güzel çiçekler açar. İlkbahardan başlayarak sonbahara kadar çiçeklerin- den istifade eimek, çiçek açtırmak ka- bildir, Şebboyları dört IK grupa ayırabis iz 1 — Yaz şebboyu, 2 — Kasım şebboy, 3 — Kış şebboyu, 4 — Ağaç şebboyudur. Bunlur her ne kadar şekilleri itibarile birbirlerine benzerlerse de, çiçeklerinin erenmeti, renkleri, büyüklüğü elhetlerin- den birbirlerinden ayrıltar, I — Yaz gebboyu: Girof!ö &'etâ Guara: #ine. Bunun beyaz, kırmızı, a), pembe sari açık ve koyu menekşe ve ebrulu renkte olmak üzere, başlıca, $ - 9 muh- telif nevi varsa da en güzeli şunlardır; 1 — İngiliz Şebboyu: G. det Anglals, ? — Dresd yedi vereni, Bemoutand do Dresd, 3 — Erfurt yedi vereni, B, 'Brfurte, 4 — Parlak yapraklı kiris, Kiris â famille Bisse. Yz şebboylarının bütün nevileri açık havada, temmuz ve ağustos aylarında eki- Hirle Kânumusani ve şubat aylarında ise camekânlarda ekilirler, Bu yaz şebboyu nevilerinin evvelki iki- si o senenin nisan ve mayıs aylarında, #0n ikisi ise daha sonra çiçek açarlar ve #ldanları bir sene yaşayabilir. H — Kasım şebboyu: Bunun pek çök nevi yoktur. Fakat bütün şebboy nerile- rinin renklerini ihtiva eden çeşitleri vardır. Kasım şebboyu ekildizten bir sene son- Ya çiçek açarlar. Ağustos, eydi da eklem tohumlar, ertesi sene ayni ay- larin çiçek açarlar. İlkbaharda ekilen Devileri ise, ertesi senenin ilkbaharında çiçek açar. MI — Kış şebboyu: Bu şebboy boy- ca diğerlerinden daha kısa olursa da çi- çekleri, çiçeklerinin keisleri büyük ve Tenkli ve gayet parlaktır. Bunun tohum ları ağustos iptldalarında ekilir ve şubat- tan itibaren mayıs nihayetine kadar çi- çek açarlar. Bunların da bir çok nevileri vardır, Iv — Ağaç gebboyu: Acık havada bir çok seneler hararet ve soğuğa tahammül edip yaşayabilirler. Manzarası ufak bir ağaca benzediği için bu isim verilmiştir. Yetiştirilmesi tıpkı yaz şebboyları gibidir. Gerek ilkbahar ve gerek ağuslasla eki- Mir. Bu çeşit şebborlarla duvar diplerini süslemek kabildir. İlkbaharda yumurta #arısı renginde çiçek açar, kokusu hoştur. Bu nevi şebboylar yahnka$ olurlar. gayet hoştur. Yalınkat çiçek açan, mahün şebböyu denilen “bir sebboy daha vardır ki, pek makbuldür. Pembe, koyu kırmızı rengin- izeldir ve to- ; yani temmuz, Ağustos aylarında ekilirler ve Ukbaharda | çiçek ağarlar. Bahçelerde ve saksılarda | yetiştirilmek istenilen kış şebboyları ve diğer nevirleri için şu terkibte toprak isti. mal olunur kalemlerden göz alınmaması lâzımdır. Gözleri alınacak kalemlerin aşı esnasında nemli bir bes içerisinde sarılı bulündurul- ması lâzımdır. İşte, hulâsa olarak bildirdiğimiz. bu hususata dikkat edilecek olursa, yapılan, aşdanan aşılardan yüzde doksan muvaf- fakıyet temin edilmiş olur. 'Tefrika No. 84 Nâkleden: (Vâ-Nü) Yavaşça başını kaldırdı. Ratibi hay- rete düşüren azımkür bir sesle: — Ölmeğe hazırlanan ve dünyadan eteğini çekmiş bir insanın sözüne İti- mad edebilirsiniz... Yalan söylemeğe hiç bir mecburiyetim yok... Bari bu suretle size minnetimi ödiyebileceğim- den Cenabı hakka şükrediyorum. — Ne demek istiyorsunuz? — Tendu hanımı sevdiğinizi, fakat İzdivacınıza mani olunduğunu Söyle- diniz değil mi? — Evet! den bu adam nişanlınızın babası de- ğildir... Kadri Memduh paşa değil dir. Ratip, muhatabının . çıldırdığına hükmetmekle beraber ciddiyetle söy- Jenen bu sözlerin tesirinde kalıyordu. — İleri sürdüğünüz mesele o kadar mühim ki, inanmakta tereddüd ediyo- rum. Eğer hakiki Kadri Memduh pa- şa ölmüşse, demek ki, o isimle geçinen bu adam sahtekâr?... — Ebet, efendim... Sahtekâr. Yalan- 29 Nisan 1939 EE kokulu, renkli çiçekler açan yetiştirilir? i ; , Bir araba âdi tarla toprağı, yarım ara- | ba eski inek gübresi, yarım araba dere kumu ve yahut olmazsa kömür tozu, bunlar güzelce karıştırıldıktan sonra, fi- deleri, tohumları bu toprakla doldurul- muş kasalara veya saksılara dikmelidir. Şeboyları nasıl yetiştirme! lar, umumiyetle her lar, bununla beraber'serin ve nemli top- | rak sairlerine mürsecahtır. İyi şebboylar yetiştirmek için, iyi cins tohum tedariki lâzımdır. Katmerli şebboy mevilerinden (o tohum” alınamaz. Yalnız, yalınkat şebboylar tohum verirler. Bina- enaleyh şebboy tarlalarında yalınkatla- rın tohumluğe, tefrik edilmelerini tavsiye ederiz. Tohumları, kalburlardan geçirilmiş, bah- çe toprağile doldurulmuş saksılara ek- mek lâzımdır, Ve bu kasaları da bahçe- nin gölgeli yerlerinde muhafaza etmelidir. “Tohumları mümkün mertebe seyrek ek- meli, sık sık ekilirlerse elde edilecek 1i- danisr pek zayıf olurlar. Tohumlar ekildikten sonra her gün in- ce süzgeci kovalürla sulamahdır. Fidan- lar $ - 6 yaprak hasıl edince, bunlar bu- | ndukları yerlerden çıkarılarak hazır- | $ olan yerlere çaşırlılır veya diki- irler Fideleme işlerini kuru bavada yapmalı ve köklerinde yapışık toprak bulunma- Kış şebboyları fazla rütubetten olurlar, saksıya beşer fide dikilirse kâ- rı, bulundukları (saksılarda, yağmurlardan muhafaza etmek için hu- susi ve üzerleri örtülü mahallerde muha- faza edilirler. Bunun için de lodosa karşı duvar altlarında 1 - 15 melre yüksekli- ginde hususi çardaklar yapılıp bunların altlarına konurlar. Böyle yapıldığı tak- dirde çubattan ilkbaharın sonuna kadar hepsi çiçek açarler. Nisanda saksılardan çıkarılıp, hercai menekşelerle birlikte, bar- İalara, parsellere dikilirler. | Şebboylara bir nevi bit, poseron, ânz | olur ki, buna karşı da en müessir ilâç | tütün suyudur. Tütün suyu az mikdar- | da arap sabunu mahlülü ile ve tulumba | ile püskürtülürse bütün birler mahvo- Yarlar, cı — Peki bu iddianızt isbat edebilir misiniz? — Tabii ederim! Delikanlı telâşla: — Aman anlatın! . dedi Kadri efendi cevap vermek üzere ağzını açarken birdenbire sustu, Ne söyliyecekti? Hakikati ortaya çı- karması için kendisinin kim olduğunu | meydana vurması lâzım geliyordu. Ha- yır, Kadri Memduh paşanın bu düştü- gü hali üleme göstermiyecek! Katil sı- fatile çocuklarının karşısına çıkmıya- cak! Genç avukat helecan içinde idi. Şim- di artık ihtiyarın sözlerinin doğrulu- ğuna inanmıştı. Müthiş bir sırrın anahtarı Kadri efendinin elinde oldu- ğuna kani idi. — Bildiğinizi anlatın... Konuşun... Allah rizası için susmayın! - diye yal- vardı, » Kadri efendi ıztırablı bir sesle inli- yordu: — Söyliyemem! Söyliyemem! — Amma niçin?... Bu hayati bir mesele... Meydana çıkmalıdır! Eğer o sırada kapı açılıp gardiyan görünmeseydi belki de ihtiyarcık artık dayanamıyarak içini dökecekti. Fakat bu üçüncü şahsın önünde süküt et- mekten başka çaresi yoktu. Zaten ge- len adam misafirlik saatinin geçtiğini TAVUKÇULUK: ! Çok şık, güzel ve pek yü- murtlayıcı bir cins hind ördeği Hind, koşucu cins dediğimiz ördek, Teş- Maimizde görüldüğü gibi, diğer ördek cins- lerinde. tamamile tefrik olunabilecek | vasıfları vardır. Bu cins ördeklere Hind cinsi denmesi- nin sebebi, Avrup: ve memleketimize Hindistandan getirilmiş olmasından dola- yıdır, ki, bu ismi almış olması İhtimali 15 ördeklerin, resminden de anla- şılacağı gibi, vücudleri karin, ince uzun, küçük, ayakları oldukça uzun ve yüksek- tir. Tüyleri yumuşak, başları beyaz, vü- cudleri çok çeviktir. Boyun ve gagaları uzun Olduklarından yiyeceklerini sulak ve batakhklardan bile urayarak bulup te- | darik ederler. Bunun gibi bu cins ördekler süratle koşarak uçarlar. Sulak ve bataklık olan yerlerden çok hoşlanırlar. Bununla bera- Der bu cins ördekler çok yumurtlayıcı bir cinstir. Geniş meraları olan, sulak bulunan çayırlıkh yerlerde, bu cins ördeklerin tek- #irini ehemmiyetle tavsiye etmek isterir. Kuşdili, Kurbağalıdere, memleketimizin bif çok yerlerinde, İstanbul muhitinde, Büyükdere gibi, mahallerde, keza Trak- ya, İzmit, Adapazarında bu cins ördek- erin teksiri kabil ve şayanı tavsiyedir. ördeklerin tüyleri pek makbul- dür. İki düzine ördeklerin tüy haslat- ları, takriben iki kiloyu bulur. Bu ördek- lerin umumi evsaflarından biri de, vü Gudleri siyah, kanatlarının: uçları da si- yah yemin üzerine beyazdır. Gagaları sivri ve pek uzundür. Velhasıl çok şik ekonomsel bir eins ördektir. Evlerinde bahçeleri ve bahçı uzları bulunan yerler vsiyeye şayandır. Kızılırmak, Yeşilirmak, Sakarya, Ada- pazari gibi sulak mahallerde yetiştirii 89, epeyce hasılat temin edilir, yuburlalarından, * etlerin- Okuyucularımız her hafta du sütunlarda ziraate ait müteaddit yazılar ve mülehassısımıza sor- dukları meselelerin cevaplarını bulacaklardır. Gazetemizde intişar eden ziraat yanlarının iktibası ve kitap, risale (| şeklinde neşri hakkı mahfuzdur. haber veriyordu. Ratip ayağa kalktı. Çıkarken tekrar yalvardı: — Söylediğiniz gibi bana karşı sa- mimiyet duyuyorsanız her şeyi açık- ça anlatırsınız... «— Bu akşam düşüneyim de belki ya. rın geldiğinizde size müthiş bir sır if- şa ederim... O zaman yalan söyleme- diğimi anlarsınız. — Peki yarın gelirim! Ratip hem yürüyor hem kendi ken- dine: «— Eğer bu adam deli değilse kim bilir nasıl feci bir ifşaatta bulunacak!» y“” Nadire ile Kadri Memduh paşa s€- yahate gitmek üzere hazırlanırken Pe- rihahın çektiği telgraf geldi. Genç ka- dının kendisini böyle âcele çağırması paşaya halecan verdiyse de zahiren sükünunu bozmadan kâğıdı cebine attı, Nadire sordu: — Nedir 0? — Hiç... Ehemmiyetsiz... Bir iş için! Sofraya oturdular. Lâkin erkeğin gırtlağından lokmalar geçmiyordu. İçine müthiş bir korku girmişti. Aca- ba mahkemede işler sarpa mı sarmış- tı? Kızlarının o gün mahkemeye gide. ceklerini biliyordu. Telgrafın çekildiği saate baktı. Tam çıkar çıkmaz veril miş! Demek mühim birşey cereyan et- mişti ki, Perihan onu hemen görmek OKUYUCULARIMIZIN SORGULARINA CEVAPLAR Muhtelif zirai meseleler hakkımda Kasımpaşa, Muharrem Derinden: 1 — Tavuklarınzın ayakları üzerinde görülen ye ayaklarından koparıp gönderdiğiniz hastalık nümunesi tedkik edildi; bunun tavuklarda tesadüf edilen ayak uyüzü tesirile meydana gelen kireçlemedir, ki, isinde göle görülemiyecek k. dar bir takım Sarcoptigue nevinden ha şereler vard Bunun tesirile ayaklar da kireçlenir ve hayvanın ayakları müthiş kaşınır ve tavuklar iztırablarından gağa- larile - bu kireç tabakasını koparırlar vE! Sal hayvanlara da geçer, böyle kları kabarmış, kir: miş tavukları hemen ayırmak ve aşa tarifimiz. veçhile, tedavi etmek llzımdr. Buna, ayak uyuzu dediğimiz bu b yetle tavukların parmakla da görülür ve hastalık buradan baş- bilâhare bötün ayakları baştanba- şa istilâ eder, ayaklar kireçe sıvanmış gibi Haslalık bazan da bütün vü- ilâ eder. Bu kabarcıklar içerisinden sarımtıra bir su akar, bunun tesirile ayakların kışırı derisi pul pul olur ve bilâhare çoğalır. Tedayisi: Ayakları evvelâ seak su ile banyo yapmak ve bir müddet ayakla sıcak suda bırakmalı, sonra üzerine vazr- Hn veya kolza yağı sürmeli, Böyle ka- buklar yumuşadıktan sonra, bunlar sert bir fırça ile ve en iyisi tel bir fırça ile ayaklardaki kabukları çıkarmalı, sonra da, bunun üzerine yüzde 1 - 2 nisbetinde mış (kreolin veya asidfe- güzelce yıkamalı ve bun- dan sonra da kükürtle yapılmış merhem sürmelidir ve ayakları bir bezle bağla- malıdır. Bundan başka ayaklara keten tohumu Mapası koymak ta faydalı olur. Bu suret- le ayaklar sık sık dezenfekte edilerek ka- bukların dökülmesi lâzımdır. Tavuklarda görülen bu ayak uyuzü- nun nasıl tedavi edileceği, buna karşı ne yapmak lâzımgeldiği hakkında, bundan iki üç ay evvel intişar eden ve Babsâll caddesinde (Ankara caddesi) Hilmi Kitap evi tarafından taht edilmiş olan (Halk Ziraati) nam eserimizde izahat vardır. Bunu okumanızı tavsiye ederiz. 2 — Lufa tohumlarını piyasada mak kabil değildir. Bunu Yeşilköy tohum wlah İstasyonundan bizzat gidip alabilir- siniz, size bir mikdar tohum verirler. Yal- »le ediniz, çünkü tohumların dik- 8s—ç yapılır, hangi çiçeklerin istiyorsanız, bunu bildiriniz. 4 — Gönderdiğiniz gül yapraklarındaki in. çeliklemesi hastalık, mantari bir hastalıktır, karşı di Bordo bulamacı yapmanızı (av- siye ederiz. İâcın nasıl yapıldığını, keza (Halk 2i- Taati) kitabımızda bulabilir, ona göre hareket edersiniz. Okuyucularımızdan ricamız. On, on beş sual sorarak, zarf içe risine bir de pul leffederek mektup- la cevap istiyen okuyucularımıza, tahiren cevap vermek imkân ha cinde olduğu gibi, gazetemiz mari- fetile de sorulacak zirai meselelerin, azami 2-3 den fazla olmamasına dikkat edilmesini rica ederiz. istiyordu. Gözlerinin önünde bin bir hayal canlandı. Katil olduğu meydana çıkıyor... Tâ- bil o zaman sahte hüviyeti de anlaşılı- yor. Çek davası da yeniden canlam- yor. Hapislere atılıyor. Sonra kurul muş bir sehpayı görür gibi oldu. Dili kapkara sarkan kendi cesedi sallanı- or! : Alnından soğuk terler dökülüyordu. Dehşetie irkildi. Biran: «— Acaba kimseye görünmeden ka- çıp gitsem mi?» diye düşündü. Fakat sonra: «-- Deli miyim? Neye korkuyorum? Kim benden şüphe edebilir ki? Mutlak gene Tendu meselesi içindir. Perihan birkaç zâmandır ses çıkarmıyordu: Ha; zırladığımız plândan sarfınazar etti sanmıştım. Şimdi herhâlde bana tat- bikini rica edecektir. Oldu olacak o işi de yapar, öyle giderim. Bu suretle elim« de daha çok para bulunur.» Bu karari verdikten sonra metresi- ni okşıyarak: — Güzelim, seyahatimizi bir iki gün tehir etmek mecburiyetinde kalacağız Galiba... Bu havadis seni üzdü mü? — Yoo... Ehemmiyeti yok... Benim asıl maksadım mahkeme mahkeme sü“ rüklenmemekti, onu temin ettik... Var. sın birkaç gün sonra olsun, (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: