29 Nisan 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

29 Nisan 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—. AKŞAM Sahife 8 “ Ehlisalib istanbulu nasıl fethetti ? 10 Nisan 1204 de haliçten şehre girdiler “ Askerler haydi müdafaa ediniz! Bu hem şeref, hem hayat memat meselesidir ! ,, diye teşvik eden imparatora, askerler: “ Tedahüldeki ücretlerimizi ver ! ,, dediler Son taarruz günü, bütün Haçlılar | yine silâha sarıldılar. Dönün Galatadan kalkıp Halicin İstan surlarına yaklaştı. Fakat taarruz &denlerin Korkusu, taarruza uğra yanlarınkinden fazla oldu. Zira sur- Jar üzerine umulmadık kesafette bir kalabalık birikmişti lâtin kumandanlar, saretini ve gayretini şu tebliğde bulundular; — Şehrin kulelerinden birine bay- Tağımızı ilk diken, yüz elli mark mü- kâfat alacaktır. Çök geçmeden saldiriş başladı ve umumi bir mahiyet alıverdi. Öyle müthiş bir gürültü oluyordu ki güya cehennemlerden zebaniler boşanmış- tı. Ancak böylelikle taarruz edilen noktalarda müdafilerin adedile mü- taarrızlarınki tekabül edebiliyordu. Hücum bir kaç saat sürdü. Netice de, şimal tarafından bir rüzgâr esti. Böylelikle gemiler karaya doğru itil- di. Birinin adı <«Pölerin yani Hacı», diğerininki «Paradis yani Cennet» olan iki gemi bir kulenin biri bir ya- nma, öbürü öteki yanına düştü. Bun- larda Saisson ve Troyes rahip yaset ediyorlardı. Derhal merdivenler duvara dayan- dı. Dayanır deyanmaz, iki Lâtin mu- | haribinin kule üstüne çıktığı görük dü. Biri Urboise İsimli bir Fransız, öbürü de Alberti isimli bir Venedik- liydi. Arkalarından kalabalık halinde arkadaşları da kuleye çıktı. Lâtinlerin tazyiki altında. kalan Grekler kaçmak mecburiyetinde kal- dılar. Bu kargaşalıkta, Alberti, düş- man askeri sanılarak bir Fransız İa- rafından yanlışlıkla öldürüldü, Fran- #ız, yesinden kendi kendini vurmağa kalktı. Haçlılar, muharebede son derece coşmuşlardı. İsmi yukarıda geçen pa- Pâsların bayrakları kulenin üstünde | dalgalandı, Donanmadaki bütün or- du bu muvaffakıyeti görerek cöştü. Her taraftan saldırışlar şiddetlendi. Gemilerden iniyorlar, duvarlara çı- kıyorlardı, Haçlılar dört kule daha | ele geçirdiler. Şehrin üç kapısı, koç- başı denen yıkıcı âletlerle devrildi. | Bunun üzerine, şövalyeler gemiler- den atlarile beraber çıkıp, bütün Haçlı ordu şehre daldı simli bir süvari, Petri | klinden saldırarak, Murzufl'un çadır kurduğu tepeye adetâ tek na çıktı. Grekler bu adamı dev g bir mahiyette görerek Kaçıştılar. Vakanüvis Nisetas «Bu süvari, demir miğferi altında yürüyen bir kuleye benziyotduz diyor. Lâlin ordusu, şimdi surların iç ya- nındaydı. Fakat burada sıkıştırılmak- | tan korktuğu için, bir de yangın çıka- rarak dehşet salmak istedi, Bu ateş- ten sur, İstanbul halkına büsbütün korku verdi, Gece yaklaşıyordu. Haçlılar, daha fazla ilerlemiyerek gemiler civarında bir mevkide kaldılar. Başkumandan Marki Monferra şehre hâkim bir nok- tada Halnaut'da imparatora ald Via kera sarayının karşısında çadırla- rmi kurdu. Sonradan imparatör olan Boduen de, talihinin kendine güleceğine dair fali hayır telâkki edilecek bir ganimet el- de etli; Murzufl'a aid çadırları aldı. Böylece Istanbul 10 nisan 1204 ta- rihinde fethedildi, kerlerin ö- rmük üzere *| Fethedildi, fakat feth tamam ol- mamıştı, Haçlılar ancak Haliç kıyıla- rmda bulunuyorlardı. Ogün Murzuf), atına binerek şeh- rin meydanlarını heyecan içinde 'do- Jaştı. Dağılan askörlerini toplamağa çalıştı. Tarihçi Nisetas'a göre, bunlar, öy- Je perişan bir haldeydiler ki, kulak- darı .öz işitaniyordu. Vatanperver im- | du. - paratorlârının arkasından gidecek gibi değillerdi. Şampanya mareşalınm nazatân, imparslor, müdafaan mümkün olamıyacağını anlayınca, Yedikule kapısına doğru gitti ve ora- dan kaçtı. Onun peşi sıra, büyük bir kâlaba- hk şehirden çıktı. Lâtinler bunları takib edemedi. İmparatorun firarı $ ş olunca artık kimsede iakat kalmı adı, Herkes - ona beddualar yağdırmağa başladı. Sanki böyle biranda yeni bir hükümdara Mtiyaç varmış gibi, halk Ayasofya kilisesine üşüşmüştü, * İm- paratorluğun son kalesinin sukut et- tiği böyle biranda yeni bir imparator seçtiler. Iki namzed vardı. Biri Teodor Du- kas, öbürü Teodor Laskaris. Bunlar, mevcut olmıyan taht için aralarında mücadeleye giriştiler. Ne- ticede Laskaris seçildi. Lükin zavallı adam başıma taç giymek cesaretini kendinde bulamadı. Bu prens ciddiyetile ve kahraman- bığiyle tanınmıştı, Grekler, onun harp sanatmdaki maharetini medhüsena €derlerdi. Derhal ortaya atıldı. Vatanperver- lik hislerini körüklemek için sözler söylemeğe basladı: — Lâlinlerin adedi azdır! - diyor. Halbüki biz çoğuz... Onlar, girdikleri şehir içinde korkudan tit- reyerek ilerliyorlar, Görüyorsunuz ki gemilerinin yanından bile uzaklaşa- mıyorlar,.. Kendilerine yaklaşmama- mız için ortalığı ateşe boğuyorlar Onları ezebiliriz... Garp askerleri ne din, ne vatan, ne mal, ne de aileleri- nin namusu için dövüşüyor, Grekler ise bilâkis mukaddesat ve menafi na- mıra ne varsa hepsi için çarpışıyor... Bu sebeble cesaretleri iki misli olma- hatıratı | hır. Ve yeni Imparator sesini yükseltti: — Ey Bizanslılar! Romalı olmak şerefini hâlâ muhafazâ ediyorsanız silâh başına!... Yirmi bin barbar, şeh- | IK n surları içindedir... Sonra askerlere ve inıparatorlu muhafızlarına döndü ler! Kurtulu nü asla afletmiyecek, sizleri ol sa mahvedecektir. Karadan den de kaç n ve vası- ta yoktur. Rezalet, günah, hattâ üm arkanızdan koşmak sizleri ya- asilzadelerin de hiss cak sözler söyledi Roma dener büyük ide insanlarından in- ce şahsiyetlerdensiniz... İmparator- Tuğun halâsar, çarpışmanızla mukay- yeddir. Sezarın kahramanlığını düşü- nünüz! Bütün bu vatanperverane sözlere karşı askerler şu sözlerle mukabele ettiler — Tedahülde paramız kaldı. Ücret- lerimiz ödenmelidir. hay- Asilzadeler, somurtup sustular, Umumi hissiyat Şu kelimeyle ifade edilebilirdi: Yeis! Gelecek makalemizde, Haçlı ordu- nun İstanbula nasıl hâkim olduğu- nu, ne tahribat yaptığını bütün fe- cayti ile hikâye edeceğiz. Yürük Çelebi Sivas lisesinin yerinde bir teşebbi Stvas (Akşam) — İstanbulda Edir- nekapı mezarlığında yatan 20 Sivaslı şehide yapılacak amıd için icab eden masrafı karşılamak üzere Sıvas lise- si bir teşebbüste bulunmuş, hazırla- nan biletler halka satılarak Tan sine- masında Sarı Zambak filmi gösteril. miştir. Biletler halk tarafından seve seve alınmıştır. Toplanan para şehit- likleri imâr cemiyetine gönderilecek- tir, Yurdda çocuk iv 23 Nisan çocuk bayramı yurdun her tarafında büyük tezahüratla kutlan- mıştar. Çocuk haftası da yine neşe içinde devam ediyor. Yukardaki resimler. den üstteki Trabzonda 23 Nisan münasebetile süslenen çocukları, sağdaki ra yukarıdan aşağı Adapasarmda, soldaki sıra Sivasta yapılan resmi geçid- den ikişer intiba göstermektedir. da, deniz | İ İrana selâm ve muhabbet hislerini ge Tahranda büyük bir geçid resmi yapıldı Kardeş İranın mükemmel askerleri büyük bir intizamla geçti Halk geçide iştirak eden Türk âskerini coşkun tezahüratla alkışladı b Tahran 28 — 'Dün öğledet | Celâliye alanında büyük bir göçid apıldı, Şehinşah, Misir meli- ses Pı damdor pre ahın kızları ve yetler, he Hm eşin ımıslardı. eri teftiş ederek ral Kâzım Orbayı yanlarına çağı mak lütfunda bulun Evvelâ süvariler geçti ii ilen binicilikleri büyük takdirle karşılan- dı. Dörtnala koşan atlar üzerinden mütemadiyen yere atlayıp yeniden atına binen, ağzında Kılıç fınldak gi- bi dönen, dört atı birden şahlandıra- rak ilerliyen, üç at üst le piramit halinde iler! 'ük takdirle temaşa edildiler. İ Dörtnala giden atlar üzeri: raklarının ucuyle yerden & ve Mısır bayraklarını kaldırabilmek | ancak mükemmel erlerin o yapacağı | işlerdi, Daha sonra karşıdan bir sü- | vari alayı ilerledi. Eski sancağmı Şe- | hinşaha takdim eden bu alaya pren- | ses Fevziyenin ismi ve onun. bayrağı verildi. Bu merasimi müteakib asil geçid başladı. | Kırmızı mavi elbiseleri içinde bronz | yüzleri parlıyan Mısır hassa alayına mensup süvari ve piyade müfrezele- 1 geçidi ciden güzeldi. Bunu İn- lerin muntazam yürüyüşü takib hepsi şiddetle alkışlanıyordu. Bunlardan sonra boz bir kütle ha- linde takım kolunda mehmedcikleri- | miz ilerlemeğe başladı, Önde şanlı sancağımız Türk ordusunun kardeş tiren bölük görünür görünmez herkes ayakta kardeş millet, kardeş Türkün sembolünü Pe lenmeden alkışlamağa başladı. cağımz eğil- di, kardeş ordunun a hür- metle selâmlıyor ve sonra yekpare bir granit parçası halindeki kıtanın ba- şında ilerliyordu. Arkadan Fransızlar, sonra da Sovyet müfrezesi geçti. Şimdi kardeş İranı şanlı ordusu geliyor. General Sakaki'nin takdim ettiği bu kolordu, dünyanın her ta- rafındaki bütün ordularla boy ölçü- şebilecek, valanını ber türlü teci lerden tamamile masun tutabilecek kudretli bir ordunun yüksek bir nü- munesidir. Büyük alan alkışla çınlı- yor ve alaylar önde sancakları biri ötekinden daha muntazam, biri öte- kinden daha heybetli, Başkumanda nınm önünden geçiyor. Daha arka- dan mükemmel motörlü ki , tanks! lar, hafif muharebe arabali re topları da geçti. Daha evvel geçidin biduyetinde ön- | İ de Türk tayyarelerini, bunun arka- sından da İranın mükemmel hava filolarını seyrettik, Danisgâh dağın arkasından çıkan tayyareler munta- zam formasyon halinde âlan ufukla- rında alçaktan uçarak Elbruz ötele- rinde kayboldular. Bu sırada bir ha- #if filo da çok meharetli akrobasi hünerleri yaptı. Dört saat süren bu geçid esnasın- da kırk bin İran askerini gördük. Bu ordu ile yalnız İranlılar ve kardeş milletin büyük Şefi değil, fakat İra- nın bütün dostları, kardeşleri ve sağ- lam bir sulhü seven herkes, bütün dünya iftihar edebilir. Gece Gülüstan sarayında Mısır me- likesinin davetlisiyiz. Bahçe yolların- da bu sefer Mısır askerleri dizili. Ve- nedik fenerlerile parıldıyan bahçede Mısır, Türk ve İngiliz muzikaları mü- navebe İle çalıyor. Taht salonunda davetliler hazır. sonra | İçerisi bir JArada ünifor Mc | Sivas vali vekili siyah ve bey nalafın sirm ki nkli senfoninin muhte- birbirinden ayı dınlar Mısır sarayı proto- beya şi rt de fraklı, Genç T lar arasında ilerliyor. Bu çok güzel çiftin yüzlerinde heyecan ve saadet okunuyor bu ik Biraz geriden imparatöriçe ve me- like Nazlının ortasında Şahinşah ge- liyor. Prenses Fevziyenin beyaz haş- metli gelin elbisesinin üzerinde dört kaskat halinde pırıldıyan bir ge lık var. Düğün hakkında yazıl kasideyi dinliyorlar, Sonra büfe Bu eshada majeste Şahinşah, yetimiz reisi Ali Rüna Tarhan, tez, orgeneral Kâzım Orbay, baş Celâl ile idarei akdah etmiş, hepsine ayrı ayrı çok kıymetli ve kardeş Tür- kiye hakkında senâkâr sözler söyl yerek baha biçilmez iltifatta bulün- muşlardır Gece yarısı gi iler saray bah- çesiriğe dizili üç kardeş ordu mümes- $illeri askerlerin, sıra ile Mısır, Ti ve İran askerlerinin arasından rek otomobile binmiş ve arkada diğer otomobiller olduğu halde Mermer öa- raya gidilmiştir. vazifesine başladı Sıvas (Akşam) — Valimiz B. Nazmi Tokerin Kayseri mebus- Tuğuna seçilerek ması dola; sile Dahiliye Ve- kâletince değerli mülkiye mület tişlerimizden B. Osman Nuri Te- keli vali vekilli- ğine tayin edil- miştir. B. Osman Sısav vali vekili B. Nuri şehrimize Osman Nuri Tekeli gelerek vazifesine başlamıştır. Lizincan'n imârı Bu yıl hangi işlere tahsisat ayrıldı Erzincan (Akşam) — Vilâyet umu- mi meclisi toplantısına nihayet ver- mişlir, Meclisin bu devresinde basar- | dığı işler'her yıldan daha fazladır. Memleketin. imarma ve köylür rafla karşılaşan hususi muhasebe bütçesinden 939 yılı için yapıl bir çok işler vardır, Bunlardan be Yarına şu günlerde başlanmış olac: tır. Bilhassa halkın sıhhatile alâkalı olan Tercan ve Kuruçay içme sul nın ıslah ve yollarının yaptırım na hayli tahsisat ayrılmış oldu dan bu iki kazanın su derdi bu yıl içinde halledilmiş bulunacaktır. Kemah, Tarcan, Kuruçay kazala- rile Refahiye yollarının esaslı bir su- relte tamiri kararlaşmıştır. Köylerde cirit meydanlarının tesisine ve aricı- lığın nkşafı için de örnek kovanların satın alınarak köylüye meccanen ve- rilmesi işine tahsisat ayrılmıştır. Memleket hastanesine her yıldan faz la ilâç parası verilmiş, köy sandıkla- rına bin beş yüz lira muavenet yapıl- mıştır. Nafia için bir kamyon, vilâyet için son model bir otomobil alınacaktır. hasatnede yatacak olan hastaların iaşe bedelleri de bu yıl beş yüz lira kadar fazlalaşmıştır. Bu ve bu gibi perakende işlerde halkın ihtiyaçları" nın temini göz önüne alınarak imkâ nı derecesinde tahsisat konmuştur,

Bu sayıdan diğer sayfalar: