July 8, 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 13

July 8, 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Temmuz 1939 AKŞAM - © Bahife 13 Tunceli vilâyeti (Baştarafı 1 inci sahifede) İkide birde tekerrür eden isyanla- rın ve etrafa mütemadiyen vâki teca- vüz ve tasallütların önüne geçmek ve Dersimde «sesli islâhata girişmek için oradan silâhların toplanması lâzım idi. 1933 senesi yazında yapılan silâh arama hareketi beklenen neticeyi vermedi ve anlaşıldı ki Dersim işinin kat'i ve de- vamlı bir surette halli için çok ciddi tetkikat yapmak ve esaslı surette işe başlayıp kat'i neticeyi alıncaya kadar israr ile çalışmak lâzımdır. - Bravo 8€5- leri-, * o İnönünün seyahati Bu lüzumu takdir eden o zamanın Başvekili ve bugünkü Mili Şefimiz şark seyahatlerinde bu işi tetkik ve çarelerini de tesbit buyurdular. O ha- yırlı seyahatin feyizli neticelerini bu gün idrâk ediyoruz. 1936 senesinde yüksek meclisce k- bul buyurulan 2894 numaralı kanunun büyük bir dikkat ve basiretle tatbikine girişildi ve bunun derhal tesiri görül meğe başladı. Dersim'in dahili manza- rasında büyük bir salâh görüldü. Her sene civar vilâyetlere yapılmakta olan tecavüzler durdu ve Dersimin dahili asayişinde de, hayli selâh hasıl oldu. Dördüncü umumi müfettişliğin bu isa- betli icraatı Tunçeli halkını huzura ka- vuşturdu. Hükümete itimada sevketti, Kısa bir zamanda hükümete 788 silâh teslim ettiler. Mücrimlerin çoğu hükü- mete teslim oldular. Hükümet otorite- si, Tunçelinin her tarafında yerleşmek ve devletin kanun ve nizamları ber ta- Tüfta hâkim olmak için muhtelif yer- “lerde nahiye ve karakollar tesisine gi- rişildi ve bunlar birbirine telefonla, köprülerle bağlanmağa başlandı. (Al kışlar). Ancak, hükümetin bu ciddi ve e saslı tedbirleri ağlara ve seyyitlere tagallüp ve tahakküm devrinin, çalış- madan halk sırtından geçinmenin, hal ka efendi olup onu esir gibi kullanma- nın sona ermekte olduğunu - anlattığı için bü zümre bir tecrübeye daha gir- mek istedi ve orman nunun tat- bikini Halkı İsat için vesile ittihaz et- ti Filhakika bu ifsatkâr o propagonda muvaffak oldu. 1937 senesinin martı içinde şarki Dersim mıntakasında Yu- suftan ve Deneman âşiretleri nahiyeler arasındaki köprüleri ve telefon hatları- nı tahrib ederek fili harekete başladı- Jar. Bunlara Haydaran aşireti ile Seyit Rizanın aşireti olan yukarı Abbasuşağı aşireti de katıldı. 31/12/1937 tarihinde Kalan mınta- kasında Mansuruşağı köyünde jatidar- malarımıza ve Dizbaş köyündeki jan- darma karakolumuza tecavüzler vaki oldu. Bunun üzerine üçüncü ordu kıta- atının da iştirâkile 1938 senesinde kati bir tedbir hareketine geçildi. Bu hare- ketin sonunda Koç ve Kalan mıntaka- ları yasak bölge ilân edildi ve sakinleri garbe naklolundu. Bunların içinden is- yanda temerrüt edenler sarp dağların arasında ve mağaralarda barınarik mukavemette ısrar ettiler, Hükümet de tedbirlerinde devam etti. Yolları, hü- kümet konaklarını mektepleri, kara- kolları, kışlaları muntazam bir plân se proğramla ikmal yolunu takip ey- in Bu seneye kadar hal bu suretle de- vam ederek nihayet Koç mıntakasında kalanların bir kısım tenkil edilmiş ve bir kısmı da s6n zamanlarda hükümete teslim olmuşlardır. Bugün Dersimde Koç mıntakası haydutlardan tamamen temizlenmiş bir hale gelmiştir. - Bravo Sesleri, alkışlar -, Kalan yasak mıntakasına gel gelizce, « Yusufan, Deneman, Haydarân, Körab- bas, Keçel ve yukârı Abbas aşiretlerin orada barındılar; artık hükümetin taz- yikine mukavemetten ümitlerini kes- miş bir haldedirler, peyderpey teslim oluyorlar. Yakın bir zamanda o bölge- nin de tamamen temizlenmiş olacağın. dan eminiz. Dersim mıntakasından şimdiye ka- dar toplanan silâhların adedi 14,593 tür. Bu silâhların hepsi son sistemdir. Dahiliye Vekili bundan sonra Tur- celindeki imar eserlerini anlatmış ve gözlerine deyamla demiştir ki; Bu hayırlı neticeyi almış olmamıza rağmen kanunun üç sene daha temdi- dini riça etmemizin saiki, istihsâl edi- İcn ve kısa bir zamanda ikmâl edilecek .&lan helicenir, yani Dersimde soğ bir hükümet nüfuzuna dayanan geçici değil, müstakar, daimi ve 00 borulama takriri ve başlıyan imar ve temdin işi- nin artık oralarda hiç kimsenin yolunu şaşırmasına imkân vermiyecek derece- de genişleyip kökleşmesini temin arzu- sudur. Burada geçici bir idare değil, müstakar ve medeni bir devlet teşkilâ- tı vücuda getirmek noktasından, Tunç- eli kanununun bugüne kadar verdiği müsbet neticeyi, yani bozulmaz ve geri dönülmez fikrini tam olarak verinceye kadar idame etmek lâzımdır fikrinde- yiz. Düne kadar hükümet otoritesinin ve nizam kuvvetlerinin nüfuz edemediği bir mntaka bugün küçük bir parçası Parti müfettişlikleri (Baştarafı 1 inci sahifede) Müfettişlerin isimleri ve mıntaka- larının merkezleri aşağıdadır: Aydın mebusu Adnan Menderes (Af- yon), Amasya mebusu Esad Uras (An- kara), Maraş mebusu Hasan Reşid Tankut (Adana), Erzurum mebusu Salim Altuğ (Amasya), Muğla mebu- su Cemal Aramuğla (Artvin), İzmir mebusu Dr. Mustafa Dengisu (Balı- kesir), Samsun mebusu Zühtü Duru- kan (Bilecik), Edirne mebusu Osman Şahinbaş (Burdur), Kars mebusu Şerafeddin Karacan (Bolu), Mardin mebusu Dr. Riza Levent (Denizli), Balıkesir mebusu Muzaffer Akpınar (Erzincan), Seyhan mebusu Tevfik Ta- müstesna olmak üzere, emniyet ve hu» iraman (Giresun), Konya mebusu Tevfik zura kavuşmuş, seyyitlerin ve ağaların zebunu ve esiri olmaktan kurtularak meşru ve adil bir hükümet idaresinin nimetlerinden istifade eder bir hole gelmiştir. Kalan o küçük parçanın da ayni nimete yakında kavuşacağından eminim, B. Faik Öztrak sözlerini şöyle söy- miştir: Sözlerimi bitirirken asırlık şakavet ve ilaatsızlık yuvası olan Dersimi va- tanın sakin ve nizama riayetli bir mıntakası haline getirmek için aziz can- larını feda etmiş olan kahraman Türk çocuklarının hatırasını hürmet ve min- etle anmağı vazife bilirim, Size bu neticeyi temin eden ordumuzun ve jan- darmamızın kahramanca fedakârlıkla- rını, kendilerine büyük selâhiyetleri kullanmak mesuliyetini tevdi ettiğimiz vazifedarların işlerinde gösterdikleri gayret ve basireti ve nihayet hepsinin yurda ve vazifeye bağlılıklarını tak - dirinize arzederken büyük bir haz duy- makta olduğuma inanmanızı rica ede rim. - Şiddetli ve sürekli alkışlar- “Altın stoku Totaliter devletlerin elinde pek az altın var Vaşington 7 — Federal Reserve of Board tarafindan neşredilen temmuz bülteninde demokrasi devletlerin ihti. yat altınları İ9I3 senesine nisbetle ses kiz misli fazla olduğu gösterilmekte. dir. Amerikaya vuku bulan ecnebi al- tınları ithalâtı, 21 haziranda ecnebiler hesabına Amerikaya tevdi edilmiş olan altın miktarını 1 milyar 450 milyon do- lara çıkarırıştır. Bu, on dört sene ev- veline nisbetle bir milyar dolarlık bir tezayüt ifade eder, Diğer taraftan bu bültende altın stokları, dolar olarak şöyle hesap edil- mektedir: İngiltere 3 milyar 449 milyon, Fra- sa 2 milyar 766 milyon, Belçika 625, Hollanda 995, İsviçre 689, milyon altın dolar ki, demokrat devletleri altın stok - ları yekünu 8 milyar 534 in dolar tutar, Almanyanın 29, İtalyanın o 193 ya- ni cem'an 222 milyon dolarlık siltın stoku vardır. Halbuki Almanya ile İtal. yanın 1913 senesinde 546 milyon dolar- Jık altın stoklar vardı. Bültene göre dünyanın 25 milyar dolar tahmin edilen altın stokundan 16 milyarı Birleşik Amerikadadır, Dr. Hafız Cemal Lokman hekim Amerikaya gitti Dahiliye mütehassıslarından dok. tor Hafız Cemal Lokmanhekim ve re- fikası, dün sabah, Amerikaya müte- veccihen şehrimizden ayrılmışlardır. Doktor Hafız Cemalin, Amerikada bu. Yunduğu müddet zarfında en eski model bir Ford arabasını 15 senedenbe- ri mütemadiyen kullandığını ileri sü- rerek fabrikadan mevud ikramiyeyi is- tiyeceği söylenmekte idi, Dün, ken- disini gören bir muharririmize, dok- tor Hafız Cemal şunları söylemiştir: < — Benim, dünyada bile ancak bir kaç benzeri bulunan Förd otomo- bilim malüm... Karihası zengin olan- lar, benim sözde Ford fabrikalarına müracaatla 15 senedenberi ayni ata- bayı kullandığımı söyliyerek ikrami- ye iştiyçceğimi iddia etmekte imiyler. Böyle bir şey yoktur. Nevyork sergi- sint görmeğe gidiyorum, İki ay sonra döneceğim.» Bay doktor, muharririmizin Ameri. kadan yeni model bir otomobil ile dönmek ihtimali bulunup bulunma. Br sualine, sadece «Hayıriş cevabı- Fikret Sılay (İstanbul), İstanbul me- busu Galib Bahtiyar Göker (İzmir), Kocaeli mebusu Ragıb Akça (Kırk. lareli), Kastamonu mebusu Hilmi Co. ruk (Kırşehir), Sivas mebusu Hikmet Işık (Kastamonu), Bursa mebusu Dr. Galib Kahraman (Maraş), Kırklareli mebusu Şevket Ödül (Niğde), Kars mebusu Zihni Orhun (Sivas) a tayin edilmişlerdir... “Sohbet (Baş tarafı 3 üncü sahifede) den ziyade, hayatın bir aksi olmak GARABET; — Çok kimseden du- yarsınız: «Yenilik iyi ama garabete lüzum yok. Bugünkü sanatkârların çoğu, edebiyatta olsun, resimde, mü- sikide olsun, yeni diye birçok garib, mânasız şeyler meydana getiriyor.» Böyle söyliyenler, belki kendileri de farkına vârmadan, asıl yeniliğe tahammül edemiyenlerdir. Çünkü her onun eserinde sezdiğimiz bizde de bulunması lâzımdır; halbuki gerçekten yeni olan bir eserde elbette kendimizi bulamayız; bunun için onun unsurlarını sahte diye karşıla- rız, yapmacık zannederiz. Ancak son- radan, o eserdeki unsurlar bize de İş ledikten sonra, sanatkârın güzellik telâkkisi bizi de kavradıktan sonra, samimiyetini anlar, öyle eserler ver- mek arzusunu tabii buluruz. Sanatkâr garabeti arasın demiyo- rum; zaten hemen hiç bir büyük san- atkârda bu heves yoktur, Fakat ese- © zaman kolayca kabul ederdik; fakat orayı pek kısa geçiştirmiş ve, kafiye ve vezin zarureti cinsinden bir hikâ- ye zaruretine düştüğü hissini vermek» ten kurtulamamış. Böyle kusurlarına rağmen hikâyeyi severek, alâka ile okudum. Kemal Bilbaşar'ın iyi bir hikâyecl, hattâ iyi bir tomancı olaca- ğını ümid ediyorum. Balkanlıların dostu kimdir ? imparatorluğu, bütün eski z'hniyeti ile beraber tarihin kabristanına gö- mülmüştür!» Bunları söylerken şunları anlatmak istiyordu: «Bugünleri doğurmuş bir dün var. Fakat nasıl dünün büyük kafaları, ev- velki günün cehil esaretinden kurtu- larak ileriye atılmışsa, bugünün ham- leli zihinleri için de ayni hareketi yap» mak vecibesi mevcuttur. Evet dünkü- ler evvelki günün ziücirlerinden $iy- rıldı; bugünküler de dünün halatları. ni koparmalıdırlar ki gerçekten daha aydın ve daha serbes bir yarınla kar- şılaşalım! Son senelerde Balkan memleketle. rinin hemen hepsini gezdik. Ulu Şefin sözlerini birçok kafada taze bulduk. An- cak dikkatimizden ve esefimizden ka- çamıyan nokta şu oldu: Gördük ki dünyanın her yerinde küçük polltika- cı küçük politikacıdır ve dar bir ihti- ras zindanı içinde yalnız kin ve men- #faatin sesini duyabilen ruhlara şe- refli geleceklerin geniş ufuklarından İ hiç bir nefha eremiyor. Bu bir. İkin. ci nokta şudur: Balkanların vaziyeti. Je alâkadar büyük devletler bahsetti- ğim vaziyeti pek iyi biliyorlar ve tıpkı tarassud noktasında oturan bir dal yan bekçisi halinde fırsat dakikalarını bekliyorlar. Fırsat dakikası nedir? Evvelâ Bak kanlıların arasındaki anlaşamamaz- lıkların idame etmek, ikincisi bunlar had bir devreye gelince, müdahale yo- Yunu tutarak, yarımadanın o mukad- deratını, bir türlü yarımadalıların biz- zat kendi ellerinde bırakmamak! Açık söyliyelim; cihanın sulhü, kom- şu milletlerin selâmet ve saadeti ile pek alâkalı olan bu oyun, bugün ge- ne onyanılmak istenilmektedir. Kendi kendimize sorarız: Balkanlıların dostu kimdir? Bu sualin bizce yalnız tek bir ceva- bi vardır: İşte gu: Menfaatlerini bilirler ve şuurlarını gölgelendirmezlerse Balkanlıların tâ kendileri! Evet tabiatın Balkanlılara gerçek- ten yar ve döst olarak yetiştireceği ilk evlâd, herkesten evvel Balkanların tâ kendi olabilir, Ve Balkanlılar bu ha- kikati -yalnız nazariyatta değil. tatbi- kat sahasında ne kadar çabuk anlar. Jarsa kendi siyasi ve medeni olgunluk- Beynelmilel şimendifer — |Kidem sanımı alan müz şimendifer konferansı hazırlıkları Önümüzdeki eylül içinde Yıldız sa- Tayında toplanacak beynelmilel şi- mendifer tarifeleri konferansı için” şimdiden hazırlıklara başlanmıştır. Bu maksadla Devlet demiryolları mu- rahhaslarından bir zat şehrimize ge- lerek Belediye ile hazırlıklar etrafın- da teşriki mesai etmiştir. Bu konferansa beş yüz murahhas iştirak edecektir, Konferânsta millet- ler arasındaki şimendifer tarifeleri tevhid edilecek, ekspres hatlarına tah- 8i8 edilen vagonların hangi memle- ketlerin şimendifer idarelerinden ve ne nisbet dahilinde verileceği tesbit edilecektir. Kohferans geçen sene Bu- dapeştede toplanmıştı. Türkiye Maraton birinciliği Atletizm federasyonu tarafından her sene muhtelif mıntakalarda ter- Müsabakanın tarihi 15 temmuz cumartesi olarak tesbit edilmiştir. Ya- rışların evvelisi sene olduğu gibi Fe- nerbahçe stadı İle Pendik arasınd. gidip gelme olarak yapılması düşü- nülmektedir. Müsabakalara iştirak edecek diğer mıntakaların mukave- met koşucuları önümüzdeki . hafta içinde şehrimize geleceklerdir. larını o kadar vuzuhla isbat etmiş olur. lar. Aksi takdirde her gillügişsız ideal adamının ağzından çıkacak hü. küm bir tanedir; Yazık! Biliyorsunuz; son günlerde muhte rem Bulgaristan Başvekili Berlini zi» yârete gitthiştir. Bulgaristan, Türki. yenin . başka hususları bıraksanız bis le- bir coğrafya kardeşidir. Dün ve evvelki gün giduğu gibi bugün ve ya- rın da mukadderatımızın biribirimize tamamen olarak geçmesine tm» kân yoktur, Kendisi hakkında yalan. siz hayır dilediğimiz bu komşuya karşı Ti Senelerdir dürüst ve açık olmak siyasetini takip ettik. Bulgar milletinin ne kadar metin vasıflara malik olduğunu biliriz. . Vaktile bü. yük bir edibimiz, komşu toprağın çâ- ışkan ahalisinden bahsederken «Bir millet ki bütün alnının terini tarla- larına döker, demişti. Hakikaten öy- ledir. Gerçi Bulgar edebiyatı -burada | izaha lüzum olmıyan sebeplerle - tam aksi istikametle bulunuyor. Hattâ komşu milletin mektep kitapları hâlâ dünü yarına zarar verecek bir man- zara gösteren yazılarını ihtiva etmek. tedir. Fakat bu başka bahis ki dost- larımızla şimdi münakâşasına giri- şecek değiliz. Çok devirler ve çok acı tecrübölir gördük; bunlardaki merareti pek şide detle duymuş bir unsur da Bulgar. lardır. Şu sebeple dıştan gelme şe- şaalı nutuklarla kuru vâidlerin kom- şu milletler mukadderatı üzerindeki tesirlerini uzun uzadıya teşrihe ha- cet yok. Hakikat ortadadır. Muhte. rem ve dost Başvekile iyi bir seyahat temin ederken tekmil Balkan millet- lerine şu düsturu tekrarlarız: Bal. kanlıların dostu, gene herkesten ev- vel Balkanlılar olmalıdır. Nitekim «Balkanlar, Balkanlılarındır. dedik ve bunu kabulde tereddüd etmedik. İnanıyoruz ki bu düsturü tahakkuk ettirmek için de en tesirli çare, ikin. ci umdeyi aynı saffetle kanaatimize geçirmektir. Evet oBâlkanlıların ilk dostu Balkanlılardır. Ve öyle olmak icab eder. Eğer bu esas tahakkuk et- tirilemezse hiç bir şeye şaşmamalı. Hattâ buğün dost görünenlerin ya rın düşmanlik etmesine bile!.. Nite. kim bunlardan bir tanesini yarım adanın şimalinde görüp durmakta değil miyiğ? Artık başka delile, isbata lüzum kalâr mı? m kam e GK Ai 2 Kıdem zammı alan muallimler Ankara 7 (Telefonla) — Beyoğlu ortaokul türkçe öğretmeni B. Rıfkı Melül, Haydarpaşa felsefe öğretmeni B. Cemil Sena, Balıkesir lisesi tarih öğretmeni B. Kâmil, müzik öğret men okulu öğretmeni B, Necil Bursa erkek lisesi edebiyat öğretmeni 'B. OrhaniŞaik birer sene kıdem zam- mı almışlardır. İki kişi tramvaydan inerken yaralanmıştır. Küçükpazarda oturan yetmiş iki yaşlarımda Mehmed; Sirkeci Yalı. köşkü caddesindeki Kaviste tramvay- dan atlamak İstemiş, fakat müvaze nesini temin 'edemiyerek düşüp ya ralanmığfar; —>—>«Ç(0 © Yüzmek bilmeden denize | N Taksimde mete caddesinde her akşam IZZE'E bahçesinde SAFiYE Mısır yıldızları Iz 1 IS 1 ve SEMİRA MUHAMMET HAYRİYE ve FETHİYE ayrıca GALIKUŞU LUTEİYE 7 e. di, GMİS sm | i : i ib |!

Bu sayıdan diğer sayfalar: