13 Mart 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4

13 Mart 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yeniçeriler, ordunun tam ortasında idiler. Padi- şah, yeniçeri kuvvetlerinin arkasında idi. » — Şabin bunlara karşı itimadi, — muhabbeti vardı. Harpte onlar- dan çok şeyler bekliyordu. Şah, neşeli görünmek isliyordu. Bu- na bir cihetle de haklıydı. Çün- kü kendi ordusu da büyüktü. Hatta daha muhteşemdi. Silâh ve kıyafet itibarile çok zem gindi. Çağrılan âmirler içeriye gi- rince Şah: — Gelin, dedi, içelim dost- lar. Bu şarap, zaferin şarabı olacak. Şimdiden duyacağımız mesti, zaterle büsbütün artacak. Altın taslar, durmadan boşa- hyordu. Osmanlı ordusu, artık ovaya inmişti. Yeniçeriler, ordunun tam or- tasındaydılar, Padişah, Yeniçeri kuvvetlerinin arkasındaydı. Ya pında Hersekli Ahmed ve Mus- tafa paşalar vardı. Yavuz cephaye baktı: — Bizim ön cihetimize değ- ru siperler kurulsun. Arabaları eşya ve levazımı buraya yığı- mız, develeri de oraya sürünüz. Bu toplar, Rumeli ve Ana- dolu ordülarının cephe — sonla: rına çekilsin.. Asker, mütemâdiyen yerle- siyor, yayılıyor, açılıyor — veya toplanıyordu.. Cephe merkezinde vücude ge- tirilen setler; düşmanın herhangi — bir akınında çok faydalı ola- caktı.. Eşya yığınlarının önünde diz çöktürülen deve katarları birkaç saf teşkil ediyorlardı.. Sağ ve sol cenaha konulan toplar, yekdiğerine kalın zea- girlerle bağlanmışlardı. Bu sı- retle cephenii müntehasında da âdeta bir nevi zencir örgü- sü, vücude getirilmişti. Düşman, gerek piyade, gerekse süvari * olsun, buradan geçirilmiyecekti.. ı Topların önünde bir kısım süvari alayları vardı ki, yarısını padişahın hasşa süvarileri teş- kil ediyordu. Topların attığı daneler; bit tabi uzak mesafelere kadar gi- demiyordu. Bu itibarla padişah; Osmanlı süvarilerinin hücumları esnasında Türk toplarından Çı- kacak güllelerin gene kendi sü- varilerini mahvedebileceğini dü- şündü ve şu iradeyi verdi: — Topçular dikkat etsinlerl Ancak bizimkiler, sağa ve sola açılarak taarruza çekildiklerin- de topçuların doğrü - atışları başlamalıdır. Eğer askerlerimiz açılmadan topçular ateşe baş> lar ve efradımızı daneler altın. da bırakırlarsa hepsini topları- nın Üzerine yatırır, öyle idam ettiririm., Güneş çıkmıştı. Hava da 8- caktı. Pek geniş olmıyan bir Günlük siyasal — gazeta SERB'e Baçm ukasriri Haydar Rüşdü ÖKTEM Ümuml geşriyet ve yazı işleri müdü e: Hamdi Nüzbot ÇANÇAK m aa Bmir İkinci Bayler vokağı CBelk Fartisi binam içinda Telgrak İzmir — ANADOLU Telefot: 2716 . Fosta kutusu: 405 Abone şeraiti Yubğı 1400, eli aylıpı 800 kuruştar Yakancı ilene bereti 27 kiradır — BNALOLU MATBAASINDA FBASILMIŞTIR memleketler için — eenelik || - BAA E ğ0 he Yazan M. Ayhan vadide 250 bin kişinin ve bu meyanda yüz binlerce hayvânın bulunması, sıcaklığın da artma- sile havayı bozuyordu. Osmanlı ordusu, ekseriyet itibarile yor- guündu. Hayvanlar da hâlâ ta- katsizlik içindeydiler. Ordu cephesini kurduktan sonra efradın gözleri, karşı cep- heyi tetkike başladı. İranlıların müthiş bir bolluk içinde bulun- dukları aşikârdı. Un çorbasın- dan bıkmış olan neferlerin çoğu şimdi şöyle düşünüyorlardı: — Nasıl olsa buraya kadar geldik ve harbe girmek artık kat'i bir hal aldı. Eğer mağlüp olursak bir kısmımız — öleceğiz, sağ kalanımız da firar yolların- da açlık ve sefalete düşerek kı- rılacağız. Böyle olmaktansa lâ- yıkile boğuşarak harbi kazan- mağa çalışmak daha iyidir. Sağ kalırsak düşmanın servelini, er- zakını — vesairesni — kapışmak kâfidir. Fühakika Acem ordusu ve bilhassa süvarileri, Osmanlı or- dusunun gözleri önünde çok cazip ve parlak görünüyorlardı. Dinç, tuvanâğ atlarının üstün- de çok heybetli bir manzara- ları vardı. Başlarındaki çelik miğferler parıl parıldı. — Atlarının üstün. deki eğerler de çe ikti, Yanla- ada demir topuzlar — sarkr yordu. Miğferlerindeki — kırmızı tuğlar da Osmanlı süvarisinin hırsını tahrik ediyordu. Omuzlarında yayları, sağ kok tuklarının altında dâ mükemmel ııııırnltlın vardı. ran ordusu, toptan mah- rumdu. Şah İsmaili ancak bu nokşsanlık endişeye sevkediyor: du. Maamafih askerin sadaka- tinden ve kendisine olan büyük muhabbetinden emindi. Şah; Osmanlı ordusunun to> pa malikiyetini casusları vasıta- sile tesbit etmiş ve Türklerden firar eden birkaç rafızi de bu- nu tasdik eylemişlerdi. Acem şahı; diğer erkânını da davet etti: Bağdad emiri, Meşhed hâki- mi, Horasan valisi kâmilen top lanmışlardı. Bunlar, ihtiyar fa- kat senelerce harpten harbe koşmuş, bu yolda - saçlarını dökmüş eski askerlerdi. Şahın huzurunda birinci ka- nun memuru — Numetullah zade Abdülbaki de vardı. Şah, Di yarbekir valisi Usta Ali oğluna bakarak, Ne yapacağız! dedi, toarruza nasıl geçeceğiz? Diyarbekir valisi, eğilerek ce- vab verdi: — Şabım! kulunuza — kalırsa biz cenahlardan svüarilerimizle hücum edeceğiz. Şah, bu fikirden memnun oldu: — Evel, İyi buldun. Bu su- retle onları bütüd kuvvetimizle bırpalarız. Biz bütün sıhletimizi onlara' tevcih edeceğimiz için Osmanlı alayları bilmecburiye | saflarını açacaklardır. Diyarbekir valisi dayanamadı: İşte © dakikada biz de yanlardan ve bu alayların arka- sından doğruca Yeniçeri kuv” vetlerinin arkasına düşmüş olu- ruz değil mi?, Z Şah ta'heyecanla ilâve etti: — Evet, ben bizim sağ <© —İ) nahımızdan Rümeli ordusuna | inerim, sen de Anadolu ordu- | ada n ğ_ Bi Tei ç e ü a - PN v BĞ N Ai Artık İran ordusu bu süretle taarruza karar vermişti. Biraz sonra iki çenabtan Acem süva- rileri, şiddetle Osmanlı ordu- sunun üzerine hücuma kalktılar. Çalı Ovası müthiş ve derin bir inilti ile canlandı. İran sü- varileri: — Şahl... Şahl.,. Şahi.. D'ye bağrışıyorlardı ve düş- man dalgasıma çarpmasını bek- liyorladı. Nihayet işte göğüs göğüse gelmişlerdi. Osmanlı ordusu da: -irkııı var- Seferihisarda Bir kaplan daha öldürüldü tü iğütnmüün İbrahim, kaplanı bir kurşunda öldürdü.. Seferihisar civarında bir köylü tarafından 2,5 metre uzunlur da büyük bir kaplan L öemm HBGi ircler li nün garbındaki Ziyaderesi ci- varında geçmiştir. İbrahim Eğri- Mehmed oğlu dere adında bir köylü, sığırla- rını aramak üzere Kayaderesi kenarında ilerlerken bir gürültü ve şimdiye kadar işitmediği sesler duymuş. birdenbire kork- muş, etralhı d.nlemiş ve seslerin geldiği tarala doğru ilerile- Miştir. İbrahim, derenin bir kente znda, parçaladığı bir sığırı yi- mekte olan kocaman kaplanmı görünce bir kayayı kendisine siper âlmış ve yanında bulunan si âhile ateş etmiştir. Mahir bir avcı olan İbrahim, kaplanı boy- nundan vurmüş; hayvan aldığı yaranın acısile birdenbire elli metre kadar dııçnıq ve fakat düştüğü en bir daha kak huugıt:' Vurulan kaplanın boya ikibuçuk metredir. Zeytincilik Ensti- tüsü kurgl_a_eak Edremidde tetkikler bBaşlandı Balikesir, (Hususi) — Hükü: met, Edıeıgı b.inrıqündlil enstitüsü ku ulacak ve bir de modern, fenni tes'sabı cami zey- tinvağ: fabrikası inşa edilecektir. Vi ây-t zeytincil'k mütehhassısı B.N zameddin bu iş için Anka- raya götmiş, Ziraat Vekâletim den direktil alarak dönmüştür. Şimdi enslitünün Ptojesini ha- zırlamıktadır. Fabrika için de tetkikler yaparak nerede kurul: masının Mümkün olabileceğini bir raporla bildirecektir. — 7 bomba, 22 fişek Yangın yerinde bulunda Yangın sahasında —araştırma yapan polisler, yedi bomba ile 22 h“* bulmuşlırdv. Tetk- kata göre bomba Şve - fişekle- rin, Yunan işgali zamanından kalma oldukları neticesine va: nıluuyhı. Ciheti askeriyeye —ve- rilerek imha ettirileceklerdir. Teftiş “T'“'_'f mektebi — mezunları derneğinin hesap ve muame: lâtı hükümetçe gönderilen bir .ını:!mı;lı teftiş edilmiş ve çok * ANANOLU — Kafası balta ile — koparılmadan Bir kadınla evlenmek istedi ve muvaffak ta oldu Okuyucu Mektubları Bucalıların otobüs derdi Bilemeyiz bu otobüs derdin- den ne zaman kurtulaceğiz; otobüs, medeni memleketlerde balkın kolylıkla seyahat ede bildiği bir vasıtadır; bizde ise otobüslere binmek demek, sar: dalya fıçısına girmek demektir. Bilhassa akşamları saat beş- ten sonra Buca otobüslerinin aşgari 30 ve azami 40 yolcu ile seyrüseler ettiğine İzmir be- lediyesi her halde hepimizdea fazla vakıftır. Çünkü faal me- murları, belediyenin ticaretine halel gelmesn diye günde mü- teaddit defalar biletçilerin bilet karnelerini tetkik ederlerken otebüsteki yolcu miktarını da tabü tasbit ederler. Yalnız bir şeye dikkat ettik; eskiden bele- diye memurları otobüste iki kişi fazla olsa derhal ceza yezarlar- yanında iki içinde de 30-40 kişi görüyorlar da hiç seslerini çıkarmıyorlar. İnsan bu halleri gördükçe acaba belediye nizam- ları değiştimi demekten ken- dini alamıyor. Nerdi oto- büslere u’;:lou .'_;:e diye ceza verilecek. Otobüslere bi- nenlerin de insan olduğunu dü- şünerek, bay memurların biraz insafa gelmelerini ve vazifele- rini biraz olsun hatırlamalarını bekliyoruz. Her gün bilhassa akşamları İzmirden dönüşte Buca otobüs: lerinin ağzına kadar dolu halini görenler, bu otobüsteki insan- ların kazasız, belâsız Bucaya varacağından şüpheye düşer- lerse çok — haklıdırlar. Hele şo- förlar Basmaneden sonra her iki taraflarına iki, üç yolcu ab dılar ve yolda da —muhabbeti kaynattılar mı, insanın emniyetle seyahat ettiğine inanmak kadar gülünç birşey tasavvur edilemez. Bugün akşam saat altıdan sonra hareket eden bir otobüs- te idik, Bormutad 35 kişi vardı. Yolcular bu kalabalıktan şikâ- yet ettiler, biletçiden şu cevabı aldılar; — Eğer tfazla yolcu almaz ve diğer biletçilerden daha az hasılat götürürsem patronum derhal işime nihayat verir, Bir kaza olursa bunun mes- ulü kim olacak? Acaba bunu düşünen var m? Belediye memurları vazifeler rini yapmıyorlar; acaba bunları kontrol eden de mi yok? Eğer yoksa, bundan böyle bu işi biz de yaparız. Hangi memuür farla yolcu ile otobüsün bare- ketine müsaade veya müsamaha ederse biz o memurun numara- sını dildirmekte tereddüt etmi- yeceğiz. — İzmir belediyesinia biz Bucalıların bilet ücretlerin- den aldığı yüzde onun hatırı için olsun biraz memurlarına vazifeleri hatırlatmasını ve biz- lere emniyetle seyahat edebil. mek imkânını babşetmelerini gerek İzmir belediyesinden ve gerekse sayın ilbayımızdân bek- keriz. Bucadan: Mehmet Tekin, Ali Yanık, Şakir Bilir Sinemalar ve bteş ya- sındaki çocuklar | Bir kariimizden aldığımız meki' çebetmenizi dilerim. SO Bir kaç gün evel, Varşovada Viyekovski — adında azılı — bir haydut cellâda teslim edilmiştir. Fakatbu mahküm, idam edik mezden evel şü arzasunu — bik dirmiştir: — İki yaşındaki gayri meşru çocuğumun — anasile evleanmek isterdim. Ve bir idam —mabkümunun son arzusu daima kutsi — sayıl- dığı için, gayet korkünç — bir evlenme imerasimi yapılmıştır. Solgun benizli, kumral bir kadın, on dakika sonra balta ile boynu kesilecek olan katilin zevcesi olmağı kabul etmiştir. Bu hale göre, Viyekovski ta- rafından tanılınan çocuk, üze- rinde müthiş bir mazinin işa- retini taşıyacaktır. Babasımı bilmemesi ve — bu evlenmenin yapılmaması belki daha bayırlı olurdu. Fakat ka- dın kendisini ifşa eden bu adar mia son arzusunu reddetmeğo cesaret edememiştir, Kuduz tecrid- hanesi Satın a.tnan bina tamir ediliyor İzmir liman ve şehir bakteri- yoloji müessesesinin müştemi- lâtından olan kuduz tedavi yur- şimdiye kadar memleket has- tanesinde yatırılmakta ve bu suretle hastanenin esas kadro- sundan bir mıkdar yalağı işgal etmekte idiler. Hastınenin ya- tak kadrosunun tamamen — ser- best kalarak diğer hastaların ihtiyacını dah& geniş mikyasta temin etmesi için kuduz hasta- larına hususi başka bir bina satın alınması muvafık görülk müş, Araplırını caddesinde ev- kafa ait bir. bina 600 liraya Muhasebei Hususiye müdürlüğü tarafından satın alınarak Kızılay Kurumu emrine verilmiştir. Bir odası bulunan bu binaya basta kadınlar için de ayrıca bir daire ilâve edilecek, 1500 liralık inşaat yapılacaktır. Has- taların yemek ve idare işlerile Kızılay kurumu — alâkadar - ola- cak, masrah Hususi idare — ve- recektir. Burası, kuduz tedavi yurdunü yakın olduğu için hastalar, her sabah yurda götürülecek ve iğneleri yaptırılacaktır. Çiçek hastalığı Değirmendere nahiyesi ko- yunlarında çiçek hastalığı gö- || rülmüş ve baytar B. Osman Kayalar tarafından hayvanlara aşı yapılmıştır. tupta deniliyor ki: * Eğer yanılmıyorsam, malara beş yaşından yan e- aşağı sinomalarında, müşlerinin azlı. igına veya çokluğuna göre tat- bik edilmektedir. Meselâ, fazla müşteri bulunduğu zamanlarda bu çocuklar kabul edilmezken, salonların tenha — bulunduğu seanlarda, beş, hatta iki üç ya- şındaki çocuklar hiç tereddül- Süz içeriye alınmaktadır. Yasak, müşterilerin rahatı için değil, çocukların sıhhat ve selâmeti için vaz'edilmiştir. Belediyenn — nezarıdikkatini (Sağlık alınmaşı yasaktır. || Mutlak olan bü yasak; İzmir || 18 Man bahisleri Dahili bastalıklar mütehastımmız Dr. M. Şevki Uğur diyat ki —e Raşitizm . kemik hastalığı h Çocukları bu bastalıktan ka- rumak istiyen anne ve babalar, en evel çocuğun gıdasile alâ- kadar olmalı ve bu hususa pek fazla ehemmiyet vermelidirler. Eğer çocuğu anne südile bes- lememek zarureti varsa, çocuğa çok besin vermemeğe ihtimam etmeleri lâzımdır. Çocuğa ne miktar ve ne suretle vermek icab ederse, o kifayet eder. Ha: riçten süt vermek meselesi de pek mühin bir keyfiyettir. Çün- kü sütlerle çocuğa birçok has- talıklar aşılamak mümkün ol- maktadır. Süt bılzıssıhhası baş- ka ve pek önemli bir prob- lemdir. Burada hariçten verile- cek süt pek az olmalıdır. İlk aylarda süt çocuklanna günde hariçten iki yüz gramdan fazla verilmemelidir. Alt — aylıktan sonra dört yüz gram süt veri- lebilir. Çocukları bu hastalıkta korumak için mühim bir me- sele varsa, erken olarak şe- kerli maddeler ve taze yeşil sebze ve meyvalardır. Uzun müddet açık havada ve bilhassa güneşli havalarda kür yapmak icabeder. Yatak odası ile oturma odasının çok temiz havalı olması şarttır. Korunmada gayet önemli olan bir mesele varsa, o da çocuğa bol bol banyo yapılması lüzu mudür. Yoksa — kapalı, güneş görmez, havası mülevves va temiz olmıyan odalarda çocuk tabildir ki bu hastalıktan korur- —— namaz. Vücut ve cilt temizliği yapılmıyan çocukların daima ba. hastalığa ga gözönünde — bulundurmak lâ- zendir. «Sonu var- Kemeraltında — Şila, — harataşla Santo; Keçecilerde Yeni İzmir; Ay- vaklada Halk. standardizasyonu Buğday standardizasyonu içiş şehrimiz buğday ihracatçılarının hazırladıkları rapor, dün Tica. rvet ve Sanayi Odasından İktı- sad Vekületine gönderilmiştir. Buğday mahsulümüzün standard olarak ihracına Mayıstan ilıbar nacaktı

Bu sayıdan diğer sayfalar: