30 Mart 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

30 Mart 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“a, çe a YT yor. Sabife — 7 öi aaanaanmeaiz ae ERE ada S7 N Gökten ölüm yağıy(îr_ Verauan kalesi Almanlara karsı Yozan: Fransız erkânıharp kaymakamlarından Jorj Londen Sol censhtan alınan haber- ler; harbin, hâd bir devreye girdiğini bildiriyor. Düşmanın tazyiki, son şiddetini buldu. Bizimkiler, fedakârane bir sır rette müdafaada bulundukları halde, güçlükle mevzilerini tu- tabiliyorlardı. Fena haberler, biribirini ta- kip ediyor. Biz, dehşet ve he- yecan içinde feci akıbeti bek- lerken, yüreklerimize su serpen ge baber ulaştı: “Düşman, - pek kuvvetli bir ihtimalle - daha büyük ve şid- detli bir taarruza geçmek mak- sadile ve (Kardıy2) tepelerinin arkasında takviye kıtaatı almak üzere gerilemeğe başladı. Adım adım takip ediyoruz. Kardiye tepeleri, kuvvetlerimiz tarafın- dan istirdad edilmek üzeredir., Fransa hayat buluyor. Asker- lerimiz, bu haber üzerine (yaşa: Sın YağIRnsa) diye haykırıyorlar. Bütün apuvı—âıyi'ng ve heye- can içinde buluauyor. Fiaür” ileri atılıyor.. Sağ cenabtân gelen haberler, Mmemnuniyetö Şâyan bir derece. - de, Almanlar, kendilerini takip eden kuvvetlerimizin karşısında Mevzilerini müdafaa edeme- mekte ve gayri muntâzam bir surette ric'at etmektedir.. ml: cenâhta elimize geçen K » tepelerini geri almak maksadile - üç d.h'E._ kabil Bücuma kalkışıyor ve — delasında piküstülüyor. Karanlık basıyor ve - harp, s0l cenahta bütün şiddetile devam ediyor. Kesif karanlık içinde kanlı bir boğuşma oluyor. İki kuvvet göğüse harp - ediyor. Kıtantımız, (Kardiye) tepelerini ele geçirdikten sonra bunları terk etmemek için olanca kuv- - wetlerile çarpışıyorlar. Hem ÇAFPINAn — kuvvet te, düşmana h çok zayıf.. Kitaatımız, şiddetli bir hü- "cum Neticesinde 200 kişilik bir alıyorlar — va ederek, derhal karargâhına — #evk içinde öyle bir ya- mahşerden nümune halde Kan ve ve mükemmeliyetini etmekte berdevam.. kuvvetlerini Topçu Okadar şedid ki, ordu karargâbının telefonları çaldığı balde top gürültüsünden işide- Gect yarısı oldu. - Alayımız, kadar barbe işti- rak emrini almadı. Tuttuğumuz için çok mühimdir. Bu itibarla Almanların gelip bize çatmaşı lâzım iken bu ane hiç bir hareket yokl! T'“hılır, mütemdiyen işli» Cephenin her tarafında lerden hepimiz ha- Kıtaat kumandanları; £.0 olursa olayn - ahvali daki. z * v İ kasında biribirlerine bildirmek-: ten bir an bile geri kalmıyorlar. Almanların, alayımızı. niçin unuttuklarını bir türlü anlamak kabil olmuyor? Belki de, bizi gafil avlamak istiyorlar? Bunun için her dakika müteyakkız bu- Tunmak İlâzımdir. Esasen bu hususta lâzimgelen emrler, te- ferrüatile beraber ve çok sarih olarak daha evel verilmişli. Bu itibarla müsterih ve fakat silâh tetikte bekliyoruz. Almanların taarruzu başlar başlamaz, tankların hücumunu durdurmak üzere ayrılan otuz kişilik fedayi müfrezesi, el bom- balarile —mücehhez oldakları halde ön safta düşmanı bek- liyorlar. Fakat hâlâ eser yokl. Karargâhın bize verdiği ma- Tümatta; düşmanın evvelâ tank- ücum edeceği ve müte- akıben süvari kıtaatının hatla- rımıza doğru hücuma kalkışa- cağı sarahaten yazılı idi. Tele- Tonla verilen emfi Tır' kors'ağlaı ha gözden geçiriyorum: Tamam. Soğuk, çok şiddetli, Fakat buna rağmen, düşmanı karşı- Tamağa hazır bir vaziyette bek- liyoruz. Birdenbire telefon çaldı. Cep- hemizi himaye eden topçu fır- kası kumandanı telefon başına davet ediyordu, derhal koştum. Teopçu lırkası kumandanı soru- Peri masalı gibi debdebeli ANADOLU nasıl durdu? Türkçeye çeviren A. Kâmi Oral Almanlar, son derece kanlı bir muharebeden sonra ahnsızın cepheyi terkederek gerilemeğe başladılar — Kimsiniz? — 142 inci alay kumandan. — Sizden ehemmiyetsiz bir şey soracağım: İki saattenberi düşmana ateş ediyoruz. Fakat, mukabele eden yok! Karanlık- tan farketmek, gayri kabildir. Acaba, sizin bulunduğunuz noktadan —düşman — mevzileri takriben ne kadar uzakta? Bu- nu tesbit ettikten sonra, top- çuluktan anladığınıza göre, en- daht vaziyetini tayin etmek üzere bana mesleki delâlette bulunabilir misiniz? — Maalesef, son emrinizi ifa edemiyeceğim. Yalnız şunu size kal'i olarak diyebilirim ki, düşman — kuvvetleri, — bulundu- ğümuz noktadan tam üç kilo- metre mesafede Kardıye tepe- lerinin sağındadır. Düşmanın, ateşinize mukabe- le etmediğine gelince, ya mev- zilerini belli etmemek - istiyor, veyahud da başka istikameto vi ıdlanı hareket ediyor.. Bana :i.ı.hru. bir kere de ».::;:'w_î ti 0 tarafa doğru tev. , | etsin. Vaziyet anlaşıldıktan son- ra, düşmanın tanklarını tecrid belki de çok kolay olacaktır. — Artık vaziyete göre birşey yapmağa — çalışacağız. Yalaız size şunu tebşir ederim ki, bü- tün cephede muvaffakıyetimiz harikulâdedir. — Devam edecek — geçen bir hayat söndü Patiyala mihracesi, Irak ve Filistin cephesine parasile asker yollamıştı Ölen Mihrace Patiyala mihracesinin — ismi Hindistanda azamet ve ihtişa- mın müteradifidir. Avrupad- da onu herkes tanır. Ayni zamanda becerikli bir dplomat ve hâ- kim bir devlet reisidir de... 23 martta 46 yaşında olduğu halde Lahorda ölen Patiyala mihracesi ile, yeni Hindistan en çok merak ve alâka uyan- dıiran — ihtişamlı çehrelerinden birisini kaybetmiş oluyor. Bu mihrace garp — mödeniyetinin nimetlerini, şark servet ve aza:| metile telif etmeği bilen bir adamdı. Patiyala mihracesi hem dev- let adamı, hem asker, hem de sporcu idi. 1,90 olan uzun bor yu, simsiyah bir sakalla çerçe- velenen güzel çehresi, tatlı ba- kışlı gözleri bu adama eşki asırların kahramanlarını hatır kari! tebaaları, latan bir heybet veriyordu. Patiyala mihracesi muhteşem yaşamaya çok meraklı bir adamdı. Hayatı, bir peri masalı kadar debdebeli olarak uzun bir eğlence ve zevk, sonsuz bir bayramla geçti. Sarayının yanında davetlileri için, davetlilerinin oturup kalk- ması için birçok daireler, bi- nalar yaptırmıştı. Maiyeti için, kesesi açık bir baba olduğu kadar, onları hayatın bütün felâketlerine — karşı muhafazı eden kuüdretli bir. hâmi ol Mmuştu. Bu mihracenin tabaası, Him- distanın en zengin hükümetin- de yaşadıkları için haklı bir gürür hissederlerdi. Mihrace, kendisini ziyarete gelen hür- mete değer misafirlerini binbir. gece masallarına lâyık bir mu- htle yaşatmaktan derin bir zevk duyardı. Mihrace memleketinde gireş şampiyonu idi. Günün birinde İngiltereden profesyonel bir gü- Teşçi getirtti. M.hracenin sadık hükümdarlarının ee0 nebi ile güreşini seyretmek için katır sırtında yüzlerce kilomet- re uzaklardan koşup geldiler. Güreş pek kısa sürdü. Taçlı güreşçi, rakibinin birkaç saniye içinde sırtını yere getirdi. Birkaç sene evel mihrace resmini yaptırmak istemiş ve İngiltereden bir ressam ge- türtmişti. Merasim elbisesinde 900 mil- yön franklık mücevherat taşı- L ALAY LEDA A CN, yordu. Mihrace Avrupaya geldiği İzmir Kız | Kızlarımız j j -— ———————LU/ ——— © e A * isesinde! Göğsümüzü gururla kabart- tılar,varlıklarını gösterdiler | Dilden dile, zevkten zevke, renen r j enge nefis seyahat Müsumeredeki kızlarımızdan bir grup — — Beni hafif —bir tebessümle kapıda karşılayan, siyah göğür 'ökdü zarif bir Bayana karlımı Se ha 1 Birlikte Kız lisesinin szattım, İSzine a çapraz llıırdlvııl Jgı-ıı:ıııdolın::: meklebin arka kısmın € samere salonuna girdik. Ü Burası, hıncahınç — denecek kadar dolu.. Davetliler arasında şebrimizdeki konsoloslar, tanın- | mış simalar, ecnebiler de bu Müsamere — intibalarından ma) devam eden talebenin vakit heno mücevherle işlenmiş elbiseler giyer, boynuna onbeş, yirmi dizi iri üncilerden yapıl- m ş gerdanlıklar takardı. Mihrace en kısa seyahatle- rinde bile, maiyelinde sayısı yözleri geçen bir sürü adam dolaştırırdı. Harp senelerinde mihrace İngiltere için sadakatle çalıştı. Masrafını tamamile ke- sesinden ödemek şartile Filis- tin ve İrak cephelerinde harp etmek üzere asker hazırladı ve gönderdi. Bizzat şahsan da im paratorluğun harp kabinesine girdi. Ve orada Hind stan mih- racelerinin mümessili — olarak çalıştı. 1935 de Milletler cemiyetinde Hintli prensleri temsil etti. Sonra Hindistan prensleri mec- lisine reis oldu ve bu mevkiü senelerce muhafara etti. Mihrace sadeca güreşçi de- gil, ayni zamanda iyi bir kri- ket oyuncusuydu. 1911 de Hin- distan kriket takımının kaptân- liığını yapmıştır. Bu masal kahramanlarını an- diran şahsın ölümile uzak şark tarihinin en gözel sayfalarından birisi kapanmış oluyor, *k lunuyor.. Bi: Türk lisesinde ve yabancı diller üzerine çok zen- gin ve büyük bir müsamere ha- zırlanması, kendilerini hayrete düşürmüş ve cezbetmiş.. Sslonda büyük bir faaliyet | vardı: Sevimli, zarf Türk kız- .:dvahlnı yerlerini göste- arı, u8uUMa,. ist iyor, onlarıı | oku, mine — uğraşıyorlarar: değerli direktörü B. Necmeddikt ” Halil de, sağa - tola gidip geli- “yor, intizamı ve mükemmeliyeti temin için direktifler veriyordu. Müsamere, bu yıl daha zen- gin bir /programla hazırlanmış, mektebin Fransızca, Almanca ve İngilizce Tisan kısımlarına devam eden kızlarımız ayrı ayrı çalışmışlardı. f Artık herşey hazır.. — Cumhuriyet gençliğinin — gür gesi İstiklâl marşı ile yüksoldi ve bu ses salonun içinde ve kuppesinde dalgalandıkça dak galandı. Müsamereye bu suretle başlandı. Perde açıldığı zaman sızca şubesinin orta Fram kısmına ritmik danslarını seyre başladık, Bun- ar, ayni zamanda meşhur Türk bestekârlarından — B. Fikrinin kıvrak bir beste ile Tamrladik şarkıları söylüyorlardı. ——— — İnce bir zevkin mahsulü o | duğu pek aşikâr =hyıı | fetlerile, en ufak yap- madan danslarını bitiren kızlaf, rımız pek çok - alkış topladılı... Müzik, rakslardaki - estetik. gururla kımıldatıyor, pimizi hayli güldüren B medi, cidden mükemmel sil edildi.. Burada yeni Türk kızını; - tabit ve serbest, söz söylemeğe muktedir. ve çol zarif bulduk. Kıyafetler de tak- dirle karşılandı. — - x Birinci kısım — bitince, bütün salon, sevinç, hâyret ve takdir içinde mırıldanmağa başladı. İkinci kısım başladı; Neredeyiz — biliyor musunuz. Tiroldel, Fransız fantazisinden — çıkıp, yahi bir hayadan sıyrılıp Tirolu * boylamıştık, İşte perde açık! Bizim kızlar, Almanca şarkılar söyliyerek dans eden köylü kızları - oluvermişler.. f Bize kısa bir zamanda aym — Sonu 8 inci sahifede —

Bu sayıdan diğer sayfalar: