14 Mayıs 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

14 Mayıs 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Orad Nelson; damarlarında cevelân eden kanın, ilk defa olarak kaynadığını hissetmiş ve ölke ile, düşmüş olduğu yerden sıçrıyarak, cılız ayağıle kocaman gemiciye bir tekme vurmuştul Gemici, Orad Nelsonun bu hareketinden —âdeta zevk duy- Mmuş ve bir kahkaha kopardık- tan sonra: — Ol Elmasım öfkelenmiş! Diyerek alay etmişti. Bu esnada diğer bir gemici de: — Banyoya sokalım da öf *esi geçsin! Diye seslenmişti. Orad Nelsonun gözlerinde şimşek çakmıştı. Kocaman ge- mici: — Banyoya sokmıyalım da, kulağını koparalım. Dedikten sonra, küçük Oradı kulağından yakaladı. Orad, ku lağı gemicini elinde iken, ayak- larının ucuna dayanarak - iki elile birden gemicinin suratına iki taraflı bir şamar savur. muştu. Tam bu sırada da bir ses duyulmuştu: — Süküll Kaptan Kaptan Sakling, merdiven başında görünmüştü. Ortalığı, derin bir şüküt kapla- mıştı. Orad Nolsonun kulağını çe- ken kocaman gemici, karanlık bir yere Kaptan, Wrafa baktıktan sonra: — Ne oluyorsunuz? Diye bağırmıştı. Kaptanın bu sualine yalcız ve derhal cevap veren Orad Nelson olmuştu. O, gem'cileri korumak maksadile: — Hiç birşey yoktur! D'yerek, dayısını teskin etmek istem'şti. Kaptan Sakling, fener- lerin zayıf ziyası altında Orad Nelsonu görünce: —Hhal Sen misin? Birdenbire ne oldu böyle? Diy mırıldanmış ve sonra: Gel kamaraya g'delim! ü ilâve eylemişti. Küçük Orad, dayısı kaptan (Sakling)in kamarasında ilk ge- eyi geçirmişti. Dudakları; he- nüz karşılaşmamış olduğu, kısa ve fakat çok acı bir maceranın verdiği —sarsıntıdan mütevellit bir hararetin tesirile âdeta ku- Tumuştu. Rezonabi, Sa Majeste Fran- sa kralına aid bir gemi olup, 1758 taribinde Manş denizinde 630 tayfası, kaptanı ve bütün zabitlerile esir edilmişti. Yani bu gemi, Orad Nelsonun doğ- duğu sene İngiltereye mal ol Muştu. 1770 muharebesi patlar pat- lamaz, İngiltere deniz lordluğu, inin derhal tadil edilmesini akıben Cenubi Atlasa hareket etmesini emretmişti. Orad Nelsonun, gelişinden birkaç hafta sonra, geminin bütün tadilâtı sona ermişti. Orad Nelson, bu müddet içinde gemi hayatına bayli alış- Miştı. Dayısı gemi kaptan Sak- g, yeğenine — bütün ıııpnr bzal etmiş ve onun, gemi Zabitanının kanadları altında ye- tişmesi için her türlü imkâaları rlııııı.h. On iki yaşlarında bir çocu- bı.hııı harb zamanında donanmasına şakird s- Mlı intisap etmesi, belki bu- Rün için bize tuhaf görünür. — —— Fakat o zaman, gençler - için, donanmaya şakird sfatile in- tisap etmenin, zor birşey olma- dığı müsbettir. İagiltere deniz tarihinde, bw na dair şunlar vardır: İııııhıı donanmasına şakird p etmek için, üç Birincisi, Ports- mat deniz akademisinden çık- miş olmak, — ikincisi intiha, gemilere alınmak ve üçüncü: de, yetişinceye kadar zabitana hizmetçilik etmek. İkinci ve üçüscü şartlar, İn- giliz gençlerinin, donanmaya intisap etmesine çok müsaid olduğundan, İngiliz gemileri, bir vakit şakirdlerle dolmuştu. Orad Nelson, daha köyünde iken, —bir gün — donanmayı teftiş edan İngiliz deniz lordu; gemilerin, şakirdlerle dolmuş olduğunu görmüş ve bunün önüne geçilmesi için, her elli zabit için iki hizmetçi şakird Vicdansız bir üvey ananın Kâmi ııl esi hakkında kat'i bir emir vermişti. Gemi' mürettebatının ise, as- kere alınan kimselerden temin edilmesi — usulü — vazedilmişti. Hatta, bunlardan yüzlerce insa- nit, arasıra sopa ile şuradan buradan toplandığı görülmüştü. Bu suretle, İngiliz donanma- sında, 70 bin gemici temin olunmuştur. Bunlara ayda dev- letten otuzar” ve memleketleri belediyesinden de yirmişer şilin verilmek usulü ihdas edilmişti. O zamanlarda, İngiliz halkı, hiç bir zaman denizci olmamış- tı. Bununla beraber, çok muk- tedir bahriye zabitlerile amirak ler yetiştirmişti. Gemilerdeki hayatın ne dere- ce meşakktli olduğunu bildik- leri için mürettebatın denizci- , Tâyıkı veçhile bağlı kak dıkları, pek az görülmüştü. — Sonu var — işlediği cinayet. Geceleri yatağına işiyor, diye za- vallı yavrucuğu öldürmüş. Fransanın Plesi köyünde otu- irkaç ay evel verem hastalığından ölüyor.. Adam beş çocuğu ile yak nız kalıyor. Çocukların üçü be- bek denecek kadar ufak. On- Tarla meşgul - olamıyacağı - için üç yaşlarındaki T.lberi Muşan şehrinde M. Garnier isminde bir kadına emanet ediyor. Di- ger iki ufak çocuğu da başka yerlere veriyor. Geçen Nisanın 25 inde, ma- dam Garnier M. Surisona kü- çük Tilberin şiddetli bir nez'eyi müteakıp ağır süretle - hasta- land ğıni bildiriyor. M. Suriso derhal çocuğunun yanına gidi- yor ve onun hakikaten çok ağır hasta olduğunu görüyor. Bir taksi ile hasta yavrusunu Raş- sür-yon hastahanesine götürü- yor. Bayan G raier de onunla beraber hastahaneye gidiyor. Hastanenin nöbetçi doktoru çocuğu muayene edince yav- runun vücüdünde mor mor le- keler görerek hayrette kal.yor. Bu lekelerden başka, yavrunun alnında iki yara farkediyor. Bu vaziyet karşısında şaşa- hyan, doktor, başoperatöre ha- ber gönderiyor. Başopratör de yavruyu Muayene edince, çocu- ğun bilek kemiğinin de kırık olduğunu söylüyor. Bunun üzerine operatör, ma- dam Garnieri sıkıştırıyor. Kadın evvelâ çocuğun yuk k bir yer- den düştüğünü üyorsa da, nihayet yaptıklarını itiraf edi- yor ve: — Kirli gezdiği, her akşam yatağına işediği için onu döv- düm, diyor. Zavallı yavru hastaneye yatı- rıldıktan üç saat sonra ö üyor. YA EATM N aün aai menamas Dr.Behçet Uz Çocuk hastalıkları mütehassısı Hastalarını 11,30 dan - bire ka» dar Beyler sokağında Aheax matbaası yanında kabul eder. Muayenehane telefonu İ3Sd Ev telefonu 2261 İtalya kralı Arap rüesasile Ras. ları kabul etmiş Roma, 13 (Radyo) — İtalya kralı Vıktor Emanuci, bugün Libyadan gelen Arap rüesasile Habeşistan Raslarından mürek- kep elli kişilik bir heyeti kabul etmiş ve kendilerile uzun müd- det konuşmuştur. Brezilya İhtilâlcilerinin kur. şuna dizilmesi isteniliyor R'yo Dö Janero, 13(Radyo) — İhtilâl teşebbüsünden — dolayı bugün bin beş yüz kişi tevkif tevkif edilm'ştir. Bunların bir kısmı, ihtilâile elâkadar olma- dıklarından derhal serbest bira- kılmıştır. ”) Matbuat, ihtilâlin — başında bulunmuş olanlarla bu harekete iştirak edenlerin hemen kur şuna dizilmesi için neşriyat yap- mağa başlamıştır. Belçikada kabine buhranı eksik olmuyor Brüksel, 13 (Radyo) — Sabık başvekil (Jaason) yeni kabineyi teşkil etmekten sarfınazar et ve keyfiyeti krala arzeyl-miştir. Yeni kabinenin sabık Hari- ciye nazırı (Spak) tarafından teşkil olunacağı söyleniyor. Alâkadar mehafil; yeni kabi- nenin, parlâmentonun fesh'ni ve yeni initihabat yapılmasını isti. yeceği kansatindedir. Negüs Ailesinin yanına gidiyot Cenevre, 13 (Radyo) — bik Habeşistan imparatoru Ha- ile Selâsiye, imparatoriçe ile oğlunun yanına gitmek üzere bugün buradan Londraya hare- ket edecektir. spanva hucudunaak. manzara çoz feci Harbin başlangıcında iki zabit arkadaş hududa |geldiler. Biribirini kucaklayıp ağladılar,ayrıldılar Biri yaşasın Franko, öbürü yaşasın Cumhurıyet dıye bagırdı etmiş Milis as- kerleri, aşağıda 9 Milislerden alı- nan silâhlar İki hafta evel, Pon-dü-Runda bulunan Fransız gezetecileri, Framsız topraklarını terketmek- sizin, harbin feci ve acaip man- zarasına şahit olmuşlardır. Bir Fransız muharriri, intibalarını şu şekilde tesbit ediyor: Topraklarımıza sığınmak isti- yen zavallıların muhaceretlerini günlerce seyrettik. Bundan da- ha feci bir manzara tasavvur olunamaz. Yüzlerinde uzun bir açlığın izlerini taşıyan, harbin dayağı ile belleri bükülmüş ve herşeyf mahvolmuş — zavallılar dağ geçitlerinden sessiz sadasız ilerliyorlardı. Bunlar, üzerlerinde lime lime ilsi: yığınlardı. Cumhuriyetçilerin, — karınları doyan, fakat kendilerinden fay- *da görülmiyen bu insanlardan kurtulmak için, Barselondan al- dığı emirle hudutları açtığı doğ- rudur. Fransanın, bu mühacirleri top- raklarına kabul etmekle pek kölü bir iş yaptığı iddia olu- nacaktır. Hakikaten, — âlicenap- lığımıza mukabil, hiçbir minnet* tarlık beklememeliyiz. H, Fransada evelce yerleşmi panyolların, kendi öz milletinin felâketine karşı hiçbir yardım- da bulunmadıklarını daima gö- zümüzle görmekteyiz. Fakat, yaptığımıza ve yapa- cağımıza pişman olacak de- gliz. Seyyar muhafızlarımızın hberlerimizin — çocukları, rı, sakatları kurtarmak için göbeklerine kadar — kar içinde geceli gündüzlü * göster- dikleri şayanı hayret fedakâr- lık Fransız an'anesinin icaba- tındandır. Topraklarımız dahi- linde bulunan yabancı gazete- ciler, bu manzı şahid ol- dular. Gördüklerini m et lerinde anlatacaklardır. Milislerin topraklarımza ge. çişi, hiçbir. siyasi tezahürata ebiyet vermedi. Fransa, İs. panya dahili harbini resmen kabul etmiş değildir. Bu se- beple, sırf insaniyet — namına yaptığı bareket, beynelmilel kanunlara pek âlâ uygundur. Dahili harbin başlangıcında Fransadan İspanyaya geçen İs- panyollar, ister hükümetçi, is- ter Frankocu olsunlar, daimâ ayai muameleyi gördüler. O sıralarda gözümün önünden geçen bir vak'ayı kaydedeyim: Milisler Morinyak garından geçerlerken, Fransız zabiti hep- sine birer birer şu - suali soru- yordu: — Handeiye mi, yoksa Bar- selona mı gitmek istiyorsun? Genç bir yüzbaşı Frankocu M. Blumaley- hine nutuk ve- rTen zabit Fransız askerle- nin ihtarına ma- ruz kaldı olduğunu söyledi. Onun ark. sından gelen bir subay ise “Yaşasın Cumhuriyeti, Diye bağırdı. Halbuki bunlar iki es- ki harp arkadaşı idiler. Subi birden, kalabalığı yararak kadaşı yüzbaşının yanına ya- naştı. Göz göze bakış'ılar; son- ra, biribirlerinin boynuna atı- larak ağlamağa başladılar. Bu manzara karşısında — sabırsızlar şan polis kömiseri: — Haydü, Mmösyöler, rica ederim, nereye gideceksiniz söyleyiniz. Diye bağırıyor. n Franko, diyor. şinin elini sı- İkaraki çöyle bağınıyorı — Yaşasın cumhutiyet, İki zabit ağır adımlarla uzak- laşıyorlar. İnsanın içini parça- hyan bu vak'ayı asla unutm- yacağım. Diğer bir sahne daha; fakat bu seferki komikçe, Çemberlayn İngilterenin sulhcu olduğunu söy Iu_) O7 M. Çemberlayn Londra, 13 (Rapyo)— Başve- kil Nevil Çemberlaya Giyerhol- da kadınlardan mürekkep bir mahfelde mühim bir söylev ver- miş ve ezcümle demiştir ki: — Bzimle uzlaşmak istiyen lerin teklifini reddedip te harp yolunu tutmak, batalı bir hare- ket olurdu. Habeşistan meselesi lagiliz siyasetini - değ.ştiremez. Biz sulhcuyuz. Fakat, milt mü- dafaamızı da ihmal etmiyoruz. İngiltere, yakında hava kuv- vetlerinin tezyidi için geniş bir faaliyete geçecektir. Londra, 13 (Radyo) — Baş- vekil Nevil Çembe:layn, bugün Hava Nazrını kabul — etmiş ve hava küvveleri hakkında uzün müddet konuşmuştur. Yavruları, eşgaları omuzla- rında babalar. Galiplerin, Ponsdü-Ruva hu- dud karakoluna geldikleri za- mandı. Fransadan İspanyaya giden yol, bu mıntakada yılan. kavi bir şekildedir. İki günden- beri İspanyada hayattan eser yoktu. Garan nehrinin dalgalârı devrilmiş arabaları ve milisler tarafından atılan silâhları örtü- yordu. Yol üstünde, yanık kam» yonlar arasında, metruk eşekler ve öküzler başı boş dolaşıyor: lardı. Cenub tarafından, çiçek- lorle süslenmiş bir otomobil içinde Frankist askerler geldiler. Beş askeri akla süslenmiş beresi kulaklarına kadar düşen bir zabit, seyyar Fransız muha- fizını selânlıyor ve onun elini sıkıyor. Fakat tam bu sırada yanında bulunan diğer bir za- bit, eski Fransz Başvekili Blüm aleybinde nutuk söylemeğe gi« rişyor. Seyyar muhafız bu hal karşısında sesini — çıkarmıyor. Nutkunun hararetli bir zamar nında, hatip, Fransız hududu dahiline girip oturuyor. O ze- man Fransız muhafız zabiti, ha tibe yanaşarak, onun yabancı toprağa oturmuş kıçını gösteri- yor, kalk diyor. Bu ufak hâdiseden Frankistlerin, parola! tâma. men riayet ederek, — Fransız hududlarına yanaştıkları zaman evvelâ “Yaşasın Fransal, diye bağırıyorlar. Frankonun — izimle normal münasebetlerde bulunmak iste- diği aşikârdır. Mazi ne olursa olsun, Fransa ile İspanya ara- sında yeni bir ufkun açılmak üzere olduğu muhakkaktır. Romada Hitler için yapılan tezyinat aynen kalacak Roma, 13 (A.A) — Messa- gero gazetesinin — bildirdiğine göre H.tlerin ziyareti münase- betile yapılan mükollef tezyi- nattan bir kısmının muhafaza edilmesi hakkında halk tarafın: dan izhar edilen arzu Roma hükümet makamları tarafından kabul edilmiştir. Bordoda fabrika işgal edenler mahküm oldular Paris, 12 (A.LA.) - — Bordo mahkemesi bir çıkulata fahrika- sını işgal eden işçleri müşte- reken fabrika sohibine iki yüz bin frank tazm nat itasına mah- küm elmişlir. başka,

Bu sayıdan diğer sayfalar: