18 Ekim 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 11

18 Ekim 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“İR kuş nevi düşün ki, kanatlarını telletip, pul- latıp . torbaya sokuyor ve toprak üstünde: sümüklü bö- ceklerle sürünme yarışına çıkiyor. u kuş nevinin, sümüklü böcek- ten daha aşağı olduğunu kabul et. mez mi'in? Demek ki, bu kuş ne- viride kanat, bir çok insanın bir çok uzvu gibi memur Ooldu- yapacak... İşte, bir türlü olamamış, yapamamış, meydana çıkamamış, gözlere görüneme miş bir takım fikir ve sanat cücelerinin halil.. Bunlar, sabahtan akşama kadar tü- nek diye sıralandıkları kahvehane, pasta- hane, meyhane köşelerinde, güya bir şey- ler olmuş, birşeyler yapmış, meydana çık. mış, gözere görünmüş, biraz daha uzun boylu ve biraz dahâ talihli baska cücelere söğüp saymakla ömür tüketirler. Böylece, hudutsuzluklarının, nasibsizliklerinin bas- kısı altında inliyen genç cüceler, şöhret sahibi yaşlı cüceleri, hiç olmazsa kendi a- valarında dev haline getirmekten başka bir şeye yaramazlar. Sen onlara şöyle hitap et: — Evvelâ, kahvehane, meyhane dâhiliğinden dam altına, bir dâvanın çatısı altına çe- kilip vicdan rahatile temiz bir uyku uyü- yalım! Ertesi sabah da, küflü aynada öz suratlarımızdan ürkmeksizin güzel güzel pastahane, tiksinelim! «Bir yıkanalım, saçlarımızı tarayalım, giyine « lim, kuşanalım, göğüslerimizi ilikliyelim. Potinlerimizi parlatalım! Ve her şeyin başında ve sonunda ruhlarımızı tımar e - dip, sokağa, caddeye, meydana, dörtyol ağzına, kalabalığa, esere, kitaba, deftere, hokkaya, kaleme ulaşalım! Yeter, yeter ar- tk bu sincapvari kabak ve eğlencelik li- çekirdeği biyatı renç kaşıntısısın- ş dan kurtulmak ve ai idrâk ve ibdaın dev sancılarını çekmeğe istidad kazanmak böyle olur. Gel de bu cücelere, herşeyden evvel kendileri «Parmak Çocuk» kaldıkça; fi - ir ve sanat piyasasında «bacak boylu» ların kol gezmesinden daha tabit bir şey olmadığını; zira hem kendileriniri, hem de beğenmedikleri kart cücelerin ayni iç- “mai saikten doğmuş olduğunu anlat!.. Hani bir ilkmektep ananesi vardır ya; e gocuk, kendi kuvvetini tasdik ettirmek '“n, elebaşı farzettiği başka bir çocuğa vorar: —Ağabey, sen beni döğebilirsin am- wa, söyle, nah şu; beni döğebilir mi? İşte «Pamuk Çocuk» lar, maruf bir 2: . tâbiye icabı, birini istisna ederek yine o- na, bütün fikir ve sanat şöhretlerine karşı üstünlüklerini tazdik ( ettirmek isterler. Güya böylece a- çacakları gedik - ten şöhret ve hâ- — kimiyet kalesine YA W J girip «fermanfer- me mâ» olacaklar - /“ N lardır. Sen onlara şöyle karşılık ver: — Olmaz, çocuklar, olmaz! Üzerle- tine çullandığımız hedeflerin çürüklüğü bakımından hücumlarımızda haklı bile ol- sak, çıkış noktamız ve usulümüzdeki sa - katlık bizde hiç bir hak bırakmaz. Her şeyden evvel ruhumuzu yıkılmaz bir te - mele dayamak, sonra da sefil hırs tünek- lerinden inip meydana çıkmak, eski Yu- nanlıların Çdeşöiiğndediği büyük cemiyet meydanıni doldurmak ve nizam, mimari altında iş görmek iğ j borcundayız! Yoksa üzürinde bir takım kü. NECİP FAZIL KI SAKÜREK vüx veya sahte şöhretlerin isim Se uzanınca Üisteri) 'nö- Parmak çocuklar isis simi isinizi. ğu faaliyetin sadece yalancı YA Evet, ey genç kabiliyet!.. Meydan o - kumak değil, meydan temizlemek sana - tında ilerlemeğe bakmalısın! Bunu tecrü- be etmek hakkı o kadar umumi ve beşe- ridir ki, meselâ her hangi bir pehlivan, «ben omuzlarımla Süleymaniyevi deviri- rimi» gibi bir iddia sahibi olabilir. Fakat iddiasını ağzından' kaçırdığı anda hemen omuzlarını Süleymaniye'nin duvarlarına vermek, peşinden ya iddiasını ispat, ya- hut kendisine ; Süleymaniye'nin tabutlu- ğunda yer aramak vaziyetindedir. Yok- sa, meçhulün ve gaibin yalancıya buruş- maktan müstağni çehresine sırt çevirmiş, kahvehane masalarında iskambil kâğıtla- rından Süleymaniye'ler yapıp onları de - lâgat kitapları aşağılık vasfı bulmaktan âcizdir. Sen, evvelâ o kadar Tazı ve hoşnud olduğun kaba nefs kütü- ğünü devirmeğe bak; bunu yapmadan bir çöpü bile deviremezsin!.. virenlere, Cüceliğin iğ. Ne diya, Kanatsız, Bu, şuna, Papağan; tu, buna, Neden çok? Kâfiye? Ve adsız aşa taş, Kahraman Aşa yaş, Niçin yok? Hey'e ney. Çok ve yok, NA, Şeyi Yok ve çok, Kâfiye, Aç ve tok; Mantığı, Tok ve aç, Bu mantık, Tut ve kaç! Hediye, Saklambaç. Sandığı Bu sandık, Neden çok, O vüahele Nasri yok, Bu sandık Niçin Da sandık; Niçimi, Ve yandık. Boğarken Ne yandık! 'Piçini, Hendese, ikta Kümese Şafakta, Tıkılmak, öter Kırkayak! — İğ ei Asri, Nasıl yok, Gömen? Niçin var? esvese, ç Gökbayrak!, Bir varmış, lümse, Bir yo Gel dese, K Tak, tak, tak! Ve kokmuş Mu-hak-kak, Dünyamız. Rüyamız Şorgular, Kapkara. « Sordular; ilanleini Neden çok, Nasıl yok, Gebeler, Kafiyeler 355 Ebeler, Peygamber! Ne haber??? Bir batan Var: vatan! Fakat dur! Bulunur! Işte iz, Geliniz! Toprak post. Allah dost. 1941 Necip Fazıl Kısaküre " 5 ll MİELE: 5 ln

Bu sayıdan diğer sayfalar: