2 Mayıs 1947 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 4

2 Mayıs 1947 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Efendimiz . Müjdecimiz . Kurtarıcımız Güzeller güzeli dudakla- rının kapalı bulunduğu za- manlar çizgileşen güzellik, bu dudakların aralık za manlarındaki güzelliğe, ay- ri ve son derece hususi bir mâna ilâve ederdi. Konuş- maya başladıkları zaman bu dudakların edasiyle, o dudaklardan dökülen keli- melerin cazibesi, eriticiydi. Sözlerine hayran olmak mecburiyeti herkese mah- sus,.. Dost, düşman, mümin, kâfir, bu sözlere, bu lisan âhenk ve edasına hayran.. Onun içindir ki, düşman. ve «aman bize tesir etmesin!» diye işitmekten kaçarlardı, Müminlerse o kutsiyet tüten sözleri, ke- limesi kelimesine, hecesi hecesine o ruhlarına o nak- Şederlerdi. Gaye ve Haki- kat Sultanının vefatların- dan sonra zaptedilen Ha- disler bu hakikati pek gü- zel anlatır, Nasıl ezberlen- Hadisi kudsi meali Ben kulumun, hakkım- daki zannına göreyim. Ku- yırlı bir topluluk içinde anarım. Kulum bana bir” karış yaklaşırsa ben ona * bir arşın yaklaşırım. Ku- lum bana bir arşın yakla- şırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. Kulum bana . yürüyerek gelirse ben ona koşarak gelirim Hadisi şerif meali İyi zan ve ümidin üs- .tünde bir ibadetle Allaha tapılmamıştır, miş olmasın, nasıl nokta nokta ruha nakşedilmiş bu- lunmasın o sözler ki, Allah, Kur'anında : «o sözler ha- vadan değildir; onun söz- eri ancak ve ancak vahy- dir» buyurdu, O sözlerin medhedicisi Allah olduktan sonra bize ne söylemek düşer ? Sedaları, güzellikte ve yükseklikte kemal halin- deydi. O sesin tonundaki cevher ve keyfiyeti, onun Sahabilerinden başka hiç kimse, hiç kimseden duy- madı. O sesteki tatlılık, yumuşaklık, insanı bir ham- lede kaplayan ve kendin. den geçiren âhenk, bütün ifadelerin mâverasındadır. Mübarek sakalları gayet siyah, saçları gibi en kes- > Ml e sim. yah ii gibi, ne bütü kıvırcık, ne de Bo- yunları son ei “güzel ve orta uzunlukta, gerdan- ları ise billâr gibi saf ve berrak; .. Boyunlarındaki gizgilerin belirttiği harikulâ- soylu 5 o z — SEE » a B o e lerin son derecesidir, Bir şeye bakacakları başlarını sağa ve sola çevirmez, bütün: vücutla- riyle o şeye dönerek bakar- lardı, Birisiyle konuştuk- ları zamanda o insana yal- nz başlarını çevirmezler, bütün vücutlariyle ona dö- nerler, öyle konuşurlardı. Aziz kelimesinin son haddiyle muazzez vücutla. rı, ne şişman, nede zayıftı, Vücutca da tam bir itidal belirtiyorlardı. Mübarek kemikleri iriceydi, Omuz. ları, dirsekleri, bilekleri ve dizleri irice okemikliydi. Kolları, bilekten dirseğe kadar etli, bileklerinin iki tarafındaki kemiklerse uzuncaydı. Cihanı tutup ka'dırmaya gelen elleri, büyük, etli ve geniş avuçlu,.. Parmakla- rı kalınca ve uzunca. İpekten yumuşak avoçlafı; bütün Kokular âleminin ta- nımadığı bir misk rayihası- na yataklık ederdi. Bu par- makların ve avuçların değ- diği ve okşadığı her hangi bir çocuk başı, bütün göz- leri kamaştıran muazzam bir tac giymiş gibi hemen benzerleri arasında -müm- tazlaşır, aldığı kokuyu gün- lerce muhafaza eder; ve tesadüf edenlere, Pe; gam- berler Peygamberinin te- ması saadetiyle sonsuz bah- * Miri erdiğini ilân eder- di, Hastalık, bu ellerin e her noktadan çe- kilirdi. Omuzları ve kolları, kuv- vet ve şecaat timsali ola- rak, erkek ifadelerinin en güzeli halinde bolca kıllı... Kürek kemiklerinin arası genişçeydi. Ve işte kürek .kemikle- rinin arasında, sol kürek kemiğine doğru, tam kalp meyen 0 eden nok- ercin yumurtası büyüklüğünde bir et beni... et beninin üzerinde, ipekten nazik tüylerin ya- zılaştırdığı bir işaret var- dır ki, Allahın birliğine ait, son derece esrarlı bir ifa- deyi çizgileştirmektedir. Duygulu insan gözünün kolay kolay bakamayacağı bu muhteşem ve mukaddes tuğra, O'nun, Peygamber- ler Peygamberinin Resullük beratıdır; ismi de Peygam- berlik mührüdür Bütün semavi kitaplar bu mühürden bahsetmiştir, Hı- ristiyan ve Yahudi din bilgiçleri, sırtında böyle bir mühürle gelecek büyük ve gerçek kurtarıcıyı korku ve haşiyetle bekliyorlardı. Abdürrahim ZAPSU — Devam edecek — lll 4 Birinci delil: ita Kur'andır. ile ağ suretiyle âyet âyet, Âyetler nazil oldukça derhal vahy kâtipleri tara- fından yazılır ve hazır olan sahabe'erce ezberlenirdi, Bu suretle Kur'an evvelâ yüz binlerce sahabenin bağ- rında saklanmıştır. Hazreti Ebu Bekir zamanında evvelce vahy kâtipleri tarafından yazılan ve Efendimiz tarafın. dan yerleri tâyin buyurulan âyetler Hazreti Ayşenin höcresindeki hususi mevkiinden alınarak Hazreti Osma- nın el yazısiyle bir kitap haline getirilmiştir. On binlerce hafızın ezberinde bulunan Kur'an bu yazı'arla karşı'aş- tırılmış, bir âyetine, bir cümlesine, bir kelimesine, bir hecesine dokunulmadan tesbit edilmiştir. Hattâ okumak tarzları, âhenkleri ve Hazreti Peygamberin ağızlarından çıkan kıraat ve vücuh şekilleri dahi tayin edilmistir ki, kâinatın kuruluşundanberi hiçbir millet ve hiçbir cemiyet bu kadar itina ile bir emaneti koruyamamıştır. Bu, Allahın emanetidir. Onu Kendisi indirmiş, yine Kendisi muhafaza etmiş ve Kıyamete kadar Kendi muhafazasında bulunduracağını bildirmiştir. Bu ifade iç tercüme veya başka bir harfle değiştirmek emanete Buna hiç kimse muvaffak olamamıştır ve emaneti, aynı kudsi hıyanettir. olamaz Kur'an, Cibril vasıtasile ve Efendimize vahy kısım kısım indirilen ve 23 senede tamamlanan Mukaddes kitaptır ÖĞRENİNİZ Kitap Yaradanın en büyük da aynı şekilde içinde kalacağı zanniyle Abdürrahim ZAPSU

Bu sayıdan diğer sayfalar: