16 Mayıs 1947 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2

16 Mayıs 1947 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İslâm ve Gemiyet © islâm, en ileri cemiyet ve cemiyetçilik telâkkisi- nin bütün ruh ve hakikatine biricik kaynaktır. 9 islâmda fertle cemiyet arasındaki unsur ve ter- kip düğümü, milyonluk kü Ma bir kişinin dişi ağ- rıyınca bunu bir milyon kişinin aynı diş üzerinde duyacağı nisbette mefkürevi bir aim belirtir. Bir kişinin herkes, herkesinde bir kişi için ol- duğu hakikati İslâmındır. & Alabildiğine derin ve gizli fert hayatı, alabildi- ğine geniş -ve açık cemiyet hayatiyle, iki taraf da kendi öz değerinden hiçbir. kaynaşabilir diye sorarsanız, işte İslâm deriz. © İslâmda fertle cemiyet arasında iki tarafın da en ince hakkını koruyan ulvi ve mefkürevi muvazeneyi, in-cin görünmez bir köşede Allahı için namaz kılan tek fert, sonra bu fertlerin saf halinde ve muhteşem rşey kaybetmeksizin nasıl İs bir kubbefaltında kurduğu nizam, ne güzel ifade eder! İbadet şeklinde bile ferdle cemiyetin en ileri payları- nı veren İslâm, Cuma namazını, fertlerin teker teker kılamıyacağı, alel teker teker Jert mr e bağlı eğe e kulluk oi içinde &da edebileceği bir - cemiyet ibadeti rak hususiyetlendiriyor. Tl cemiyet, a yüzüğün taşını gibi her köşesinden sımsıkı kavrar ve onunla .kıy» metlenir. Bu fert, o cemiyeti ören ulvi ve insani ör- nek olarak tek hakkı 'uğrunda bütün cemiyetin Jeda tutması edileceği bir hürriyet ve selâhiyet makamında; o cemiyet de, aynı ferdin süfli ve nefsani hallerine ml bütün fert ni çiğneyici bir mizan hüküm mevkiinded. © İslâmda fert ve cemiyet, kendi mücerred ve müs- takil mânaları içinde namütenahi bahtiyardır. İdeolocya örgüsü — BÜYÜK DOĞU CUMHUR REİSİMİZE Necip Fazıl KISAKÜREK bütün bunlardan sonra memleketimizde, kökü ya- bancı iklimlerde sulanan ve yemişi içeride devşirilmek istenen garip bir tecelli olarak, bir o Ki gi Ml çini et ve demok- rasya havası estirilmek istend r kotranın güvertesine (vantilâtör) koyup onunla Sale iğisdin ni ve teknenin yürümesini beklemekten biraz daha hazin olan bu sun'i MUrEeN, bir de karşınıza, sun e sun'isi, sathilerin sathisi e sahtelerin sahtesi muhalefet 1. (Ce-Ha-Pe) 23 yıldan- beri nasıl her gün muvafıklığı lira akran başka bir şeye yaramadıysa, (De-Pe) de bir sene içinde, muhalifliği öldür- mekten başka bir iş beceremediğini ve" cepe İyeceğ gös- terdi. Eğer bu mu ıstarip ve her şeye küskün Türk muhalefete, sadece bu k halkı, ismi taşımaktan başka bir şey bilmese de, küçük veya büyük bir alâka gösterdiyse, bunun iç yüzü, onlar hakkında her hangi müsbet bir telâkkide değil, karşı tarafa ait bütün bir menfi görüştedir. Orta malı muhalefet, cehdsiz ve emeksiz, kendi kendisine doğan en kolay ve en ucuz bir istismar vesilesi halinde, 23 yıllık sun'i ve mecburi alkışların, sun'i ve mecburi «Eyvallâh» ların gizli aksülâ- mellerini «Armut piş, ağzıma düş!» tarzında toplayıvermiş : ve ruhlarda zıd tarafa doğru en kesif ihtibasla tıklım tıklım yatan hınçlı li kendi lehinde el çırpması diye almakta zorluk rken, bir taraf- tan da muhalifliği düşürmekten ve iki cephenin de' sırasına göre aziz olan Priğei incitmekten başka bir şey kazapılamadı İm . Güneş zâhir, billür gibi keskin hakik smine inkılâp inkilap, inkılâp denilen ve uğrunda cinsiyle bunca edebiyat köpürtü- ve hâkimiyetini sadece madde lekeli urtarmaktan almış, nra b mİ yim ruh yilina dek gün biraz daha kaybet , yu- ğurdu e hiçbir vecd ve iman aşılayamamış, Biçbiz kolaya ve dünya görüşü kuramamış, üstelik kendinden ev- vel ata mirası halinde ne Ha r ruhi ve ahlâki kıymet varsa ektik birden temelin selemiş, sayısız maddi ee rağmen harabelerin enm müthiş hi alinde memleket sathına çök- müş ve yalnız olmayışın, yapılamayışın, tutturam ii ih- kalmamış, mahzun ve mustarip yn edici (Ce, Ha. Pe. itibarını kaybetti; ve öz nefslerini ko- başka gayret sahibi dlmaya n birkaçyüz (kişilik (Feodalite) kadrosunu sürükleye sürükleye son vâde merha- bastı, Evet, 2g Millet Rehberi; inkilâbın bugünkü kadrosu V r man ve mek ân halinde anadan ve babadan öksüz yağmur suyu gibi berrak, za > ii mak mak mı; işte bütün mesele!» li nefsini en ileri muhasebe- ye çekmek zorunda bulunuyor. Birinci karar şudu — Ben, Türk va Ses Garbın üç ni tasfiye hazırlı- ğından sonra giriştiği nihai taarruz hamlesinden kurt tardığı- ma, Sonra aynı Türk vatanını dünyan en ileri şartlarına | uygun bir hayata kavuşturduğuma, köin elmasa çevirici bir inkılâp yaptığıma inanıyorum! Bu götüşlen ve bu görü- şün belirttiği hükümranl#k hakkından asla vazgeçemem ve bu hak adına elimdeki bütün vasıtalara başvurup yerimde kalmaktan başka gaye güdemem ! Zaten verilmesine lüzum olmayan, zira hiçbir zaman böylece düsturlaştırılmadığı halde bügüne kadar her eda ve işten hep aynı mâna sızan bu karar, işte prens (Hamlet) in «Olmamak» dediği şey olur; ve hayfa ki hep o olmakta, on- dan başka hiçbir şey olmamaktadır. sa ni İnsandaki —. hasseyi ruh ve akıl mihrakında tarafsız bir görü e toplam yılın eki satıh üstü e bile al yerine yanii *BÖRÜY orum?.. gisi halinde tatbik ve gr ibaret kalıyor ! Hiçbir şey olmadı; oldu diye gösterilen her şey, gerçek oluşu hiç ve yiştan daha mahrum ve m yaşatan bir uzaklığa kaçırdı. Bir madde kurtuluşunu bütün bir ruh göçüsü tâkib vi ve bu hal İkinci Dünya Harbi aş binbir tecelli ve hele son hürriyet. ve muhalefet tecrübesiyle adamakıllı heykel- leşti! Kendi tâbirimle bu durum meli ye nlabiz et ve hâkimiyetini İstiklâl Savaşından alan r Par atiyle ne yapmalıyım ? Sadece şunu yapmalıyın | £ Gimerii açık denizde, binbir ağ içinde yol alan ve | yânlışlığını seçen bir (trarisatlantik) gibi, kampana, ve kumanda sesleriyle, geride imo su köpükleri zarif helezunlar bırakarak 180 d ce çarketmeliyim ! Sadec La hakikate yönelmeliyim ! İğneli fıçıdan daha keskin; ve ats can ve gönülle kölen olmak istiyorum i deyişi arasındaki fark doğacaktır arar, yalnız ve yalnız budur; ve işte sl bu muaz- Zel ve e zel me ve köklü inkılâbı, bu son vâde izden imkân ve mevkii- ne sahip hiç Me e değildi Durum istediği ka e ümitli veyâ ümitsiz olsun, bu ger- çeği size haber vermek, fikir adamı geçinen bir tebaanız için namus borcu olduğuna 1 e bu borcu ödeme gayretiyle gös- terdiğim cür'eti yerinde bulmanızı Se ve şu BÜYÜK DOGU kadrosunda toplanan her insan, he ime ve her hakikatin, sizi icracı rehberliğine dâvet gülme epik eyer iri tirmekten başka bildirir ve $ nefs muhasebesiyle mü- hürlemek zevkinden kendimi alamadığımı kaydeder mak mı, olmamak mı; in eve edeli ii a :

Bu sayıdan diğer sayfalar: