3 Kasım 1930 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

3 Kasım 1930 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

= 3 TeşrimVni 1930 SON TELGRAFLAR Buigar Kralı ile Gazi Hz. arasında telgraflar Kral; Gazi Hz. nin davetine icabetle İstanbula çıkamadığına müteessiftir Ankara 2 (A.A.) Bulgar Kralı Boris kında samimane olarak beslediğim temenHz. ile Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal niyatı tekrar ederün. Hz. arasında şu telgrafnameler taati edil Boris miştir.: NALINA1 Enver Pş. nasıl ve İHEH Verem Mücadele Cemiyetine niçin öldürüldü? Tavcılık ve polis 4 yardım etmek Himayei Etfa Cumhuriyet Doğru değil! lin de vazifesi iken «Burgaz'dan»: Sofya'dan çekilen ve havanın musaa desizliğinden dolayı geciken bir telgrafname Zatı devletlerinin Kraliçeyi ve beni na~'kâne davetiniz haberini verdi Bu lütüf fcârhktan pek derin bir surette mütehassis oldnk. Bu davete icabet edemedifimizden cidden müteessifiz. Son gunlerdeki fırtınalar seyahatimizin teahhürünü tezyit etti ğinden Boğaziçi'ni büyük teessüflerle ge ce geçmek mecburiyetinde kaldık. Zatı devletlerinin bize kahraman Türk bahriyesinin bir kruvazörünü terfik etmek ve selâmlatmak fikri de bizi pek ziyade mütehassis etti Biitün bu dostluk asarın dan son derece müteşekkir kalarak gerek Kraliçe ve gerek kendi namıma en hara retli minnettarlığımızı arza müsaraat ederim. Bu vesileyi iğtinam ederek, Reisicum hur Hz, Zatı devletlerinin şahsi saadeti ve necip Türk milletinin taali ve refahı hak Sofya'da Kral Boris Hz. ne Türkiye Reiaicumhuru Gazi Mus • Zatı haşmetanelerinin Burgaz'dan bana göndermek lutfunda bulunduğu nazikâne tafa Kemal Hz. ne telgrafnameden pek mütehassis olarak derin teşekkürlerimi arzederim. Fırtına dolayısile vuku bulan teahhürün zatı haşmetanelerile haşmetlu Kraliçe Hz. nin Istanbul'da biraz istirahatlerine mâni olduğundan ben de pek muteessifim. Türk bahriyesi zatı haşmetanelerile Kraliçe Hz ne Turk sularında refakat etmek şerefine nail olarak dost ve kardeş millete muhab betini izhar edebildiğinden ziyadesile bahtiyardır. Pek samimî dostluğun bu vesile ile teyit ettiğim ifadesinin kabulünu ve hürmetkârane hissiyatıma haşmetlu Kraliçe Hz nezdinde tercuman olmaklığınızı zatı haşmetanelerinden rica ederim. Zatı haş metanelerinin ve Bulgar'ların zarif Kraliçesi Hz. nin şahsî saadetlerile necip ve dost milletin taalisi ve refahı hakkında en dostane temennileri beslerim. Gazi Mustafa Kemal Misafirlerin teşekkürü M. Venizelos ve Miha'âkopulosla Yunan Matbuat Cemiyeti kâtibi; T. Rüştü B. ye teşekkür telgrafı gönderdiler Ankara 2 (A A ) M. Venizelos ve M. Mihalâkopulos memleketimizden aynlırken Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Beyefendiye atideki telgrafnameyi gondermişlerdir. Vücude getirilmiş olan muazzam eserin ftrorulmak bilmez faili ve Türk Yunan1 dostluğunun kıymettar âmili bulunan zatı devletlerine güzel memleketinizi terket mek üzere olduğumuz şu anda teşekküratımızı, samimî selâmlarımızı takdim ederiz. Bu selâmı sizin bilumum mesai arkadaşla rınıza işimizi teshil etmiş, ikametimize hissettifimiz azim hazzı katmak gayretlerini esirgemeıniş olan bu zevata teşmil ediyo zetecileri namına Atina matbuat cemiyeti kâtibi M. Vasili tarafından şu telgraf çe kilmiştir: M. Venizelos'a refakat eden Yunan gazetecileri Türkiye'nin misafirperver toprağını terketmeden evvel görülen hüsnü kabulden mütevellit şükran hislerini ve hararetli mihmanperverlikten mütevellit teşekkürlerini zatı devletlerine arz ve beyan etmek isterler. Gazi Hz. ile Reisi hükumet Hz neztlerinde hissiyatımızın tercümam olmanızı rica e deriz. Guzel ve asil memleketinizi, yeni Türkiye'nin terakkiyatı hakkında taktirkâr hislerile terkettiğimiz esnada Ankara'da yapılan ve söylenilen şeyleri hiç bir vakit unutamıyacağımızı ve her iki kavmin yekdiğerine takarriibü hususunda âmil ol makta devam edeceğimizi zatı devletlerine ifade etmeği arzu ederiz. Efendim.» Istanbul'da teşekkul eden Verem mücadele cemiyeti henuz uç yaşındadır. Bu cemıyetın ne bir sarayı, ne mustakil bir daıresı, ne de her tarafta şubesi, ne de muazzam bir butçesi vardır. Bu cemiyet Is tanbul Hılâliahmer merkezinin bir oda sma sığmmıştır. Geçen sene ikibin, bu sene, o da muhammen olmak şartıle beş bin lırahk bir butçesi vardır. Cemiyeti idare edenler, cemıyetten beş para almazlar. Hepsi fahriyen çalışırılar. Hatta maddeten çok kıymetii zamanlarını muayyen günlerde cemiyete hasr ve vakfederler. Dispan serlerde hasta veremlilerı muayene ve te davi ederler. Icap edenlere mümkun olan yardımlarda bulunurlar. Gazeteler ve mecmualarda makaleler yazarak, risaleler, levhalar neşrederek, filım çekerek halkı ve rem tehlıkesine karşı ikaz ederler. Hulâsa, cemiyet ıkinci reismin evvelki gunku nııs hamızda neşrettiğımiz beyanatında zikre dildiği gibi verem mucadelesi tohumunu, temelını atmağa uğraşıyorlar. İşte bu cenıiyet, vatandaşlara daha faideli olabilmek için varidat menbaı aramaktadır. Bu me yanda o da, diğer cemiyetler gibi millî bir bayramda rozet tevzi etmek ister ve 29 teşrinıevvel 930 Cumhuriyet bayramı günu «Verem Mücadele Cemiyeti» menfaatine rozet dağıtmak musaadesini alır. Nitekım bizde o gün verem cemiyeti namına rozet dağıtılacağından halkımızın bu en hayırlı cemiyete karşı comert davranmaları mu vafık olacağından bir kaç defa bahsettik. Fakat Cumhuriyet bayramı günü tevzi o lunan rozetlerin Hımayeietfale ait olduğunu gorduk. Bidayeten «Veremle Mücadele Cemiyeti» nin rozet yaptırmağa vakit bu lamadığını ve bu rozetlerı Himayeietfal cemiyetinden istiare ettiğini zannettik. Me ğerse zannımızda yanılmışız. Rozetler gibi. rozetlerle toplanan para da Himayeietfal cemiyetine ait imiş, çünku Himayeietfal cemiyeti, Cumhuriyet bayramı günü de rozet tevzii için Vekiller Hey'etinden bir karar almışmış. Himayeietfal cemiyetinin en birinci mü revviçlerindeniz. Ona yardım etmenin de bir hamiyet ve insanlık vazifesi olduğuna kuvvetle kaniiz, bunun için de pek çok uğraş mış ve çalışmışızdır. Fakat Veremle Mücadele Cemiyetinin de o kadar lâzım olduğu na inananlardanız. Himayeietfal cemiyeti 23 nisan günü yalnız Istanbul'da değil, memleketin her tarafmda rozet dağıtıyor. Binaenaleyh bu cemiyete düşen vazife 29 teşrinievvel günu de Verem Mücadele Cemiyetinkı rozet dağıtmasmı, hem de hiç ol mazsa yalnız Istanbul şehrinde dağıtmasını hoş gormek ve hatta ona müzaharet et mekti. Himayeietfal cemiyeti unutmamahdır ki verem mücadelesinin en çetin ve en lâzım, faideli bir cephesi çocukla» cephesidir. E ğer verem mucadelesi cemiyeti biraz kuv Veîİenir. biraz toplanır, biraz para toph yabUirse mucadelesi de o kadar kuvvetlenir. Meselâ bugun butun dunyada çocuklara tatbik edilen «Kalmet» aşısile Verem Mü cadele cemiyeti uğraşmıyorsa sebebi parasızlığı, vasıtasızlığıdır. Buna mukabil Hi mayeietfal cemiyeti de bu işle uğraşmıyorsa sebebi cemiyetin ihmal ve hatası ve vazl fesini yapmamasıdır. Binaenaleyh pek çok yardıma muhtaç olan bu çok mühim ve hayırlı «Verem Mücadele Cemiyeti» nin cüzl varidatından bir kısmmı almak değil, bi lâkis ona daha fazla varidat temini imkânlarını hazırlamak lâzımdır. Veremle Mücadele Cemiyetinin. hic olmazsa mevcut olduğu mahallerde rozet dağı tacak bir gııne nail olması ne kadar temenniye şayan ise, Himayeietfal cemiyeti İstanbul şubesinin artık biraz da İstanbul şehri yavrularına. himayeye muhtac cocuklarına müfit olmağa çalışması da o kadar, hatta ondan ziyade temenniye şayandır. Rusyp'nın, sabık bir "Geyeu,, ajanı şayanı dikkat ifşaalta bulundu «Maten» gazetesi ahiren Rus Sovyet hükumeti Gepeu mahkemesi Şarkı karip teşkilâtınm sabık şefi olan Yorj Agabekou'un Gepeu teşkilâtınm faaliyeti hakkında şayani dikkat bazı ifşaatı ihtiva eden makalelerini neşretmektedir. Bu makalelerin birinde Gepeu'n ajanlarından bazılarının Çin ve hindistan'daki faaliyetinden bahsederken şöyle denilmektedir: «Moskova'nın Hindistan'la alâkadar olması Sovyet idaresinin mebdeinden başlamıştır. «Lenin» bu hususta Türkiye'nin mahut harbiye nazırı Enver Paşa ile bir itilâf aktine muvaffak olmuştu. Enver paşa, Türkistan'ın bazı asi kabilelerini tahtı itaate alacak ve onları efganistan ve Hindistan üzerine sevke decekti. Şark akvamı arasında Enver Paşa pek meşhur idi. Bu suretle Lenin bir taşla iki kuş vurmağı ve Sovyet arazisini Şark hudutlarından gelebilecek olan bir isyandan kurtarmağı ve ayni zamanda Hint'lileri İnğiltere aleyhine isyan ettirmeği ümit ediyordu. Fakat Enver Paşa bundan rücu etmiş ve Türkistan'a vasıl olunca Sovyet'lere hücum için bir ordu vücude getirmiştir. Bazı ajanların yardımile ben Enver Paşanın erkânı harbiyesine dahil olma Enver Pş. merhum Gazi dört ders verdî ( Birinci sahifeden mabalt ) meçhulden gıda alan düşmanlılkarm silâhlı tezahürü idi. Bu hiyanet zincirinin ilk baklası (distolcular) idi, son baklası da (Ağır). Cumhuriyet ordularının ve bütün millî makanizmanın berki bir hareketile bu son bakla da eridi. O halde ders tamamdır: Hariçte ve dahilde yaşıyan fesat ve ihanet bir defa daha bilmelidir ki evvelki gün, dün, bugün ne oldu ise, bundan sonra da ayni şey olacaktır. Ve millet bu kudretin idame ve ikamesi için lâzım gelen irade menbalarına maliktir. 2 Ümmetlikten milletliğe geçmiş hür insanların politika ve fırka yapmaları tam bir haktır. Yalnız şu şart ile: Halkı, anlamaz ve halk, derme çatma boyunduruğa gelir zannedilmemeli ve vatandaşları vatandaşlara düşman etmemeli. Bu düşmanlığı uyandırmamak için sarfı lâzım gelen himmet ve gayreti kendinde bulamıyanlar, kendi kendilerine teklif edecekleri bu (kâr) lardan vaz geçmelidirler. 10 temmuz 908 denberi yapılan fırkacılıkların hatıraları bu dersin pişmesine yardım eden birer müzakeredir. 3 Millî siyaset dersine gelince; buna kısa bir hafıza mukaddemesi yapmak mu vafık olur: Abdülhamit siyaseti bir korku ve hilebaz siyaseti idi. Konsolosun kavas muavininden korkan sadrı azam, en büyük ve en düşman devlete hokkabazhk etmekle devleti ayakta tutacağına iman etmişti. Ondan sonra meşrutiyetin bir devlet siyaseti peyda olmuştu. Hepimiz bu kârın içine filen girdik çıktık, neye inkâr edelim. Bu siyasat şu idi: Ne pahasına olursa olsun, yedi düvelden yetmişine kadar hepsile bilâkaydü şart düşmanhk. Yıkılıyoruz. Ayan beyan ki çatırdımızı dünya işitiyor. Bu yıkıntınm sebeplerini kendi tarihimizin ve kafasız kafalarımızın içinde arayacağımıza başka milletlerin düşmnlıklarında aradık. Aradık ve yazık ki aradığımızı bnlduk. m. Madam Tevfik Rüştü Beyefendiye tazi matı faikamızı, Madam Venizelos ile Ma dam Mihalâkopulos'un dostane hissiyatını iblâğ buyurmanızı rica ederiz. Yunan gazetecilerinin teşekkürü < mııııılıılllllllll Venizelos Mihalokopulos M. Venizelos'a refakat eden Yunan ga Atina hâdisesi Mısır Kralı Pangalos'un mes' Reisicumhur Hz. ni uliyeti anlaşılıyor tebrik ettiier Atina 1 (Hususi) M. Venizelos'un bir telgrafma cevap veren Harbiye Nazırı ve Başvekâlet vekili M. Sofulis darbei hükumet hareketinin vaktinde bastırıldığını ve her türlü tedabirin ittihaz edildiğini bildirmiştir. Atina 2 (Hususi) Tevkif edilen askerî ittifak mürettepleri hakkındaki tahkikata faaliyetle devam edilmektedin Efkârı umumiye tahkikatı büyük bir alâka ile takip etmektedir. Matbuat, memleketin bu tehlikeli unsurlardan kurtulması lâzım geldiği ve bunların memleketin menafiini ihlâl etmekte olduğn kanaatini izhar etmektedir. Atina (Hususî) Mevkuflann ifadesinden, sabık diktatörün hâdiseden tamamen mes'ul olduğu tebeyyün et miştir. Atina 2 (Hususî) Hükumet bu mes'elede meb'us Grigoraki'nin ithamına ait delâile destires olduğundan meclisten meşrutiyeti teşriiyesinin ref'ini talep edecektir. Ankara 2 (A.A ) Cumhuriyet bayramı münasebetile Mısır Kralı Fuat Hz. tarafından gönderilen tebrik telgrafnamesile Reisicumhur Hz. nin teşekkürü mutazammın cevaplan sureti aşağıdadır: ğa muvaffak oldum ve plânlarını öğrendim. Elde ettiğim malumat sayesinde Sovyet kıtaatı Enver Paşanın üzerine Abidelere hürmet hücum ederek onu anî surette bastır Doktor Can Beyden atideki mefc. dılar. Enver Paşa, dipçik darbesile bir tubu aldım. Dünkü yazımda bah asker tarafından öldürüldü. Lenin'in Hindistan mes'elesi hakkındaki tettiba settiğim bir mevzua temas ettiğî tının akim kalmasına rağmen Gepeu' için aynen dercediyorum: «Bugünkü (tarihî âbidelerimizin kadrinl nun son on sene zarfında oradaki faabilelim) baslıkh fıkranızla her zaman kaliyetine bitam verilmemiş ve müsmir nayan ve sızhyan bir yaramıza dokunmuf neticeler elde edilmiştir.» oldunuz. Tahminen bir sene kadar evvel Konya'yı ziyaret eden bir İngiliz müsteşrtkinin Taymiste çıkan ve Konya'daki kıy . mettar âbidelerimizin feci ve yüz kızartıei bir ihmal içinde maruz kaldıkları harabi sulh içinde yaşıyarak yükselmek isti den bahseden yazısını hâlâ elem ve tees • sürle hatırlarım. yoruz, Siz. bir misal olarak yalnız Ayasofya'daH Her milletin kuvvet. dostluk, düşmanlık, samimilik valörini, derecesile bahsettiniz. Ben de mühmel kalan hem«< ölçüyoruz ve derecesini tasdik ediyoruz. bütun abidelerimiz içinde, teyiden, bir mi * sal olarak gene tek bir tanesinden bahsedeBiz de ayni şeyi talep ediyor ve alıyoceğim: ruz. Fena mı? Galatasaray'da okuyan on iki yaşlann • Milleti şerefli, kuvvetli, çalışır olarak daki kayınbiraderim, geçen cuma günü be« sulh içinde yaşatmaktan daha büyük nim seyahat hatıralanmı saklıyan albö • millî siyaset mi olur? mümü seyrederken. Paris'teki Panteon'a ait Aksini iddia edenlerin maceraperest sahifede durdu ve bana: ve hissî kanaatlerine bir şey diyemeyiz. Ağabey, bizim bir panteonumuz yok Fakat bu kanaatlerin yapmaları her mu? Diye sordu Milletim, Panteonda yatanzaman için muhtemel olan tesirlerine lardan cok daha büyük adamlar yetiştlr « • karşı da son derece müteyakkız davra miştir Ve hemen hepsinin mezarlan baldlnıyoruz. Dahilî asayiş ve içtimaî niza ran. ısugan otları arasında kaybolmu; blr mımıza karşı atfettiğimlz dikkat kadar haldedir. Fakat, ben bozmadım ve, Neden çocuğum, bizim de var; dedim. 1 beynelmilel zaptü raptımızm tabiiliğine de ehemmiyet ve takayyüt atfedi Ve Hürriyet tepesindeki Abidei Hürriyeti ' anlathm, çocuk gormek hevesine kapüdk ; yoruz. Ben, de vadettim. Yani millet vardır ve millî mes'eleler Geçen pazartesi günü mektebin öğledeıf j daima bir kül halinde mütalea ve intaç sonra tatil olmasından istifade ederek ço , olunur. cuğu ahp götürdüm. Ne çare ki kapı kapah > 4 Kalem hürriyeti; infilâk kapsülidi, ve bizi götüren şoför, yalnız cuma günleri gizli, saat derecesi meçhul olan bir leri açıldığını söyledi. Bizzarure abideyi dt» j maşin enfernaldir. Bilerek kullananm sından ziyaret ettik ve çocuğa lâzım geled 1 kuvveti büyük ve bilmeden kurcalamak izahatı uzaktan verdim. < kaza ve felâkete sebep olur. Afabey, bu kırık fenerleri neden tamir j İngiliz kalem hürriyetinin ölçusüz etmiyorlar? Seklinde muhatap olduğum Sttvüs'ati ve namütenahi azameti bu (bi al bana bir tokat şakırtısmm hicap ve nrtırabını verdi... lerek kullanış) tan doğmaktadır. Türk milletine hürriyet verenler ve bu u» Kalemin hürriyeti Derviş Vahdeti'ye ğurda ölenler bizden bu alâkayı mı göre geçerse 31 mart; All Kemal'e geçerse mütareke; ve insana geçerse Domlupı ceklerdi? Ve en acı ve en feci cihet şu dur ki, bta 1 nar olur. çocuklarunıza böyle mi niımune olacaktıklj Bu sözlerim galiba biraz müphem kaç El yazısından mana çıkardığın iddia eden bir Macar genci, bu hü ner ve marifetine dair polislerimi ze bir konferans verecek imiş. E yazısından mana çıkarmak bir ne vi asrî falcılıktır. Bizim gazeteler den biri aylardanberi, el yazılanm bakarak karilerinin seciyele keşfe çahşıyor. Fikrimce, poli bu gibi manasız ve uydurma bil ler öğretmeğe lüzum yoktur. Çü el yazısı, katil ve hırsız yazısı benziyor, diye her önlerine gele yakalamağa kalkışmalarının ihti mali vardır. Bana kalırsa polisimi ze daha müsbet ve faydalı şeyler, meselâ kalabahk yerlerde intiz temin usullerini öğretmeli, çün M. Venizelos'un Haydarpaşa'y, çıktığı gün olduğu gibi, ekseriy intizam sıfıra iniyor. B şvekil ve Ma1*'ye Türkiye Reisicumhuru Gazi Mus Vekili rahatsız tafa Kemal Hazretlerine Zatı devletlerine samimî tebrikâtımla lediğim temenniyatı ifade için Türk CumTürkiye'nin taalisi ve refahı hakkında beshnriyeti bayramı vesilesini iğtinam ile bahtiyarım. Ankara 2 (Telefonla) Başvekil İsmet Pş. Hz. ile Maliye Vekili Saracoğlu Şükrü B. soğuk algınlığından muztarip bulundukları için evlerinden çıkmamaktadırlar. Birinci Fuat Mısır Kralı birinci Fuat Hz. ne Cumhuriyetin ilânının yıl dönümü münasebetile Zatı haşmetanelerinden aldığım nazikâne telgrafnameden ziyadesile mü tehassis olarak en hararetli teşekkürle rimle şahsî sadetinizi ve Mısır'ın refahı hakkında beslemekte olduğum samimî teMuğla'da millet mektepleri Muğla 1 (A.A.) Vilâyet dahilinde menniyatın kabulünu rica ederim. •"îö Millet mektebi açıldı. Gazi Mustafa Kemal kikî bir meserretle devam etti: Yalnız bu kadar da değil... Başkumandanları; ordularının bir kısmı esir olmuş... Kusur bozgun asker İzmir'e doğru kaçıyor, gelivorlarmış .. Bu haber hocanın çehresinde birdenYazan: FAZL1 NEC1P bire tehavvül husule getirdi. Endişeli, bulutlu bir sima ile sordu: Aç ya... Buraya gelecek mağlup ve perişan Kapı açıldı. Telâşla yürümekten ter asker hırs ve kinle bizim üzerimize hülemiş ihtiyar şapkası elinde, sür'atli a cum ederlerse... dımlarla geliyordu. Buna meydan bulamazlar zannedeYusuf hoca ile Nazik misafiri kabul rim... Türk askeri arkalarmdan kovalıiçin aşağı indiler. yor. Şimdi İzmir'deki bütün rumlar dehMösyö Fernandez: şetler içindedirler... Buradan kaçmak Sizi tebrike geldim... Dedi. için çare arıyorlar... Hoca sordu: Nazik sordu: Ne tebriki?.. Bütün rumlar kaçabilirler mi dersi Zafer tebriki... Büyük meydan mu niz? Nasıl kabil olur?... harebesini Türkier kazanmış, Yunan Bütün vapur acenteleri taraflarmordusu büyük ve kat'i bir hezimete uğ dan Yunanistan'a ve diğer ecnebi iskeramış... lelerine telgraflar çekildi, nıümkün olduHissiz, lâkayt imam bile bu haberden u kadar çok vapur yetistirilmesini istibeyecana geldi. Gülerek: yorlar. O kadar çok müşteri var ki... Oh! Yarabbi şükür, ne âlâ, ne âlâ... Hoca anlıyamadı, sordu: Diyordu. I Ne müşterisi?. . Rumları hiç sevmiyen bu İtalyan ha, Vapura yolcu ı.ıuşterisi... İzmir'deki Bugünkü millî siyasetimize gelelim. Bunun ana hatları şudur: Kimsenin Ankara 2 (Telefonla) Hariciye Vekâleti hakkında ve toprağında gözümüz yokhukuk müşavirliği, 62 bin İngiliz ürasının tur. Hakkımıza ve toprağımıza kastı gayrimübadillere nakden sureti tevziine daolmıyan temiz, pürüzsüz, samimî bir ir bir talimatname hazırlamaktadu. Ankara 2 (Telefonla) Macar Başvekili Kont Bethlen Ankara'da iken ordumuzda görduğu fevkalâde mükemmeliyet ve inti zama hayran kaldığı için Macar zabitlerinin Türk ordusuna staj gormek üzere kabulünu rica etmiştir. Macar zabitleri ordumuzda staj görecekler tı. Farkındayım. Ve belki de bir kalem sahibinden böyle mübhem hüriryetçilik çıktığma hayret edecekler bulunur. Fakat ne yapmalı? Mademki fikir hürri yetine de hürmet etmek farzdır. Müphemlikten biraz daha çıkayım:Ben, şahsan fikir hürriyeti, kalem hürriyeti, içtihat, kanaati vicdaniye gibi şatafatlı mefhumları biraz ihtiyatlı süzerim. Tok karnına doîlma, sağlamken yaldızh hap Daha sonra bir itilâfçı siyaseti çıktı. yutulmaz da ondan.. Binaenaleyh kalem hürriyeti hakkınKazandığımız düşmanhkları, millî esaretimizle ödemeğe kalkıştı. Fakat kendi da söylenecek daha pek çok su götürür beyinsiz başını verdi. sözler vardır. Fakat (En büyüğ)ün bu Bugünkü beynelmilel münasebetlerde dersine dikkat ve riayet edilirse söz ve hamiyetten evvel realite hâkimdir. Şu mes'elesi kalmaz. nun veya bunun şahsî fikirlerine, sinir Akagiindüz buhranlarına bütün bir mustakil ve hür milletin yüksek menfaatleri feda edile tktisat Vekâletinde tebeddümez. lât yok Ankara 2 (A.A.) Yaptığımız tahkikata nazaran İktisat Vekâleti erkânı arasında tebeddülât vuku bulacagı hakkında son zamanlarda bazı gazetelerde sık sık intişar eden havadisler doğrn degildir. Göztepe'deki köşkte kapılar, pencereler sımsıkı kapalı idi. Buraya sıksık uğrıyan, ümit verici haberler getiren Fernandez dün akşam nasılsa uğrıyamamıştı. Bir karışıklık vukuu endişelerinden kurtulamamış olan aile halkı sabırsızlıkla vekayiin inkişafına intizar ediyorlardı. Bu sabah ta kahvaltı için yemek odasında toplanmışlardı. Ahçıbaşı telâşla oda kapısına geldi. Seslendi: Küçük hanım... Bugün bu taraflarda ehemmiyetli şeyler oluyor, caddede koşuşmalar, bağrışmalar var... Ne imiş, anlıyamadın mı?.. Hayır kapı yanında durdum. Anahtar deliğinden sokağa baktım, kulak verdim. Eyi görünmiyor, sözler anlaşılamıyor... Zannederim, şehirden gelen Yunan askerleri bu taraftan kırlara doğru kaçıyorlar... Ne yapalım?... Mösyö Fernandez'e bir haber uçurabilir misin?.. O, dün akşam da buraya uğramadı. Frengin evine gitmek için sizi evde yalnız bırakmak lâzım... Sonra hm Can Isparta ile Erzincan civarındaki dağlara iki gün evvel kar yağmıştır. Kütahya'da hararet derecesi (0) dır. Anadolu'da kar! Karilerimizin dikkatine «Cumhuriyet» in garbîl Anadolu'da seyyar muhal birliğini yapan Eşref El fendinin görülen lüzuml üzerine gazete ile alâkasıl katedilmiştir. Gazete na i mına hiç bir müraeaatıi nin kabul edilmemesi lüil zumu ilân olunur. gürültülü kalabahk arasından geçmeğe de cesaret edemiyorum... Hepsi sustular ve dinlediler. Uzaktan, derinden uğultular, gürültüler, koşuşmalar işidiliyordu. Oda içinde müthiş bir korku havası esti. Hiç biri yemeğini yiyemiyor, bir şey söyliyemiyordu. Nihayet Nazik ahçıya. Sen gene kapı yanında dur, delikten bak... Bir şey anlamağa çalış... Dedi. Ahçı uzaklaştı, aile efradı birbirlerinden endişelerini saklıyamıyor, hepsi heyecan içinde duruyor, dinliyorlardı. Bu sırada sokaktan süvari hücumu gibi naralarla geçen bir çok atlıların gürültüleri işitildi. Şimdi hepsi başlarım kaldırmış, doğ rulmuş, daha büyük bir heyecanla ha rice kulak veriyorlardı. Gürültu uzaklaşırken ahçının koşa kosa yemek odasına geldiği görüldü... Heyecanından, koşmaktan nefes nefese kesik kesik soyliyordu: Mabadi 62 bin Sterlinin sureti tevzii MUHACİR MİLLÎ ROMAN: 4/ bütün rumlar kaçmağa hazırlanıyorlar efendi baba... İzmir'de yüz bin rum var... Bu çalımlı küstah heriflerin hepsi kaçacak mı?.. Hepsinin kalplerini, hiyanetleri ve kabahatları kadar büyük, müthiş bir korku sarmıştır. Burada hiç bir rum kalmaz sanırım... Çünkü iki günden beri icerilerden kaçıp gelen rumlar, buradakilerin korkularını dehşetle artırıyorlar.. Ben de herkes gibi ne olacak diye heyecanlar içindeyim, evde, mağazada oturamıyor, mütemadiyen konsolatoda havadis arkasında koşuyorum .. İşte simdi de en yeni havadisleri almağa gidiyorum.. AHaha ısmarladık... Nazik onu teşyi ederken: Bize sıksık uğrıyarak vaziyetten bizi de haberdar etmek lutfunda bulunur musunuz?.. Başüstüne... Bu akşam eve gelirken gene buraya uğrarım... Fernandez çıktı gitti. Ahçıbaşı sokak kapısını kilitledikten maada arkadan da demirini vurdu. Fernandez'in bütün teminatına rağmen aile anbean artan heyecanlar içinde idi. Vekayi yıldırım sür'atile ilerliyordu. İzmir kıyamet gününden bir nümune uapunup ununpjo ue|rEj;a 'îpı rum ahali İzmir'in bütün sokaklarmı, rıhtımlarını doldurmuştu. İzmir'in yerli rumları da evlerini halile bırakmış sokaklara atılmış, bunlara karışmışlardı. Her tarafta, her ağızdn: Türk geliyor... Sözleri işidiliyordu. Dehşet dalgaları mütemadiyen yükseliyordu. Nihayet eylulün sekizinci günü, Türk süvarilerinin Kadife kale önlerinde, Karşıyaka taraflarmda göründüğü haberleri şayi oldu. Kaçan rum ahaliye, bozgun Yunan ordusu efradı da iltihak etmişti. Bu hal, vaziyetteki dehşeti bir kat daha arttırmıştı. Müsellâh rum askerleri: Türk geliyor... Feryadı ile canlarını kurtarmak için kaçan rum ahaliyi, kadınları, çocukları çiğniyerek sürü sürü sahillere koşuyor, vapurlara atılmağa çahşıyorlardı.... SaadeUn piştarl 9 eylul 1337 sabahı îdi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: