17 Ağustos 1934 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

17 Ağustos 1934 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'Camhuriytk |BUGUNDE BU. Fon Papen Avusturyada TELGBAF MABERLERI 1ÇT1MAÎ BAHİSLER Yeni nesil arasında.. Yazam [Diinkü nüahamızda çıkan yazının ilk kısmı; Leylâ Hanımla Turgut Bey isminde iki Darülfünün arkadaşı ara . sında içtimaî meselelerimizin serbest münakaşasına dairdi. Mektepten »onra bir mühendisle evlenen Leylâ Hanım ve bir eczacı hanımla izdivaç eden Turgut Bey samimî arkadaşhklannı idame ediyorlar ve ayni mahallede oturduk • lan için sık sık toplanıyorlardı. Mevzu ekseriyetle cemiyet içinde kadın ve erkek mevkii ve rolleri oluyordu. Turgut Bey kadına verilen geniş serbettî • nin erkekler tarafından verilmiş olduğu ve esasen erkeğin daima kadmdan yüksek bir seviyeye sahip bulunduğu fikrindeydî. Leylâ Hanımsa bunun tamamen aksini müdafaa ediyor ve er • keklerin kadmlan cemiyete kanştırmamak hususundaki taaasuplan kadar, gündelik hayatın cebrî itişleri, kaknlan sevkile bizzat kendilerinin insanlık hasisalannı kaybettiklerini ileri sürüyor du] Hazoun Leylâ Hanımm bu teşrihini dikkatle ve hayretle dinliyorlardu Turgut dahi eski mektep arkadaşmın zekâ ve mantığını takdir ediyor ve kiras edilecek cihtt bulamıyordu. Fakat, hanunefendi, siz kadmlar «ki dcvrm menfi tesirlerinden ta • mamen masun mu kaldmız? Diye sordu. Ben tamamen masun kaldık diye bir iddiada bulunmadun. Bu tesir • ler tabiatile siz arkeklerin vasıtan ile aile ocaklanna kadar geuyordu. Zaten o zaman aile ocagı dediğiniz şey neydi ? O da istibdat sbteminin bir numunesi degfl miydi? Orada da tahakküm aynen hâkimdi. Fakan sen de itiraf edersin ld ailede cebir ve tahakküm dışardaki cebir ve tahakkfimfin yanında hiç kalıyordu. Ailede kadnu erkeğin tahakkümüne karşı koruyan kıymetli manevî amiller vardu Meselâ çocuklar, birlikte yaşamaktan doğan karşılıkh alikalar, erkeğin kadma karşı her ne de olsa muhabbeti «flâhare! Fakat bütfin bunlara rağraen iddia edemem ki kadın istibdat zulmünün tesirlerinden tamamen masun kaldı. Benim iddiaro yudur: Erkekte kalp felce uğramışken kaduda kalp ledelenmiş ise de tasıdığı fıtrî kabiliyet ve kuwetl«ri kaybet . memiştir, ve bn kabiliyet ve kuvvet lerin inkişafile erkek kalbinin de gelecekte diizeleceği ümidini veriyorî Turgut gülümsyerek eDerini uğuf • turdu ve mustehzi bir tavırla: Bu son ameliyenm nasıl olacagı» m lutfen anlahr mısınız? Zaten oraya geçmek üzere idim; son inkılâbnnu kadının içtimaî kıvmetmi takdir ederek ona lâyık olduğu mevkii temin etti! Burada sozünuzu keamekliğime lutfen müsaade buyurur musunuz? Söjrleyiniz! Bu son inkılâbı yapanlar erkek ler değil midirler? Azizfm! Kolay bir taarruz cep hesi buldum diye kendîni aldatma! tstisnaî varlıklar, tarihî kahramanlar ölçuye gelmezler! Biz burada alelâde erkeklerden, hergün tesadüf ettiğimiz insanlardan bahsediyoruz. tsb'snaî însanlara ve kahramanlara beş yüz, bin, beş bin daha ne bOeyîm ne kadar senede bir kere tesadüf edilir! Onlan nümune ittihaz ederek her dakika doğup geçenler hakkmda da hükiim verirsek ken dimizi aldatmaktan baska birşey yap • mış olmayız. Biz fhndi senden, ben • den, sokakta, pazarda gezenlerden bahsediyoruz; zaten vak'alar da meydandadn. Sen ve ben ve birçok mü . nevver erkekler o kahramamn zuhurondan evvei de kadma mevki vermek taraftart idik! Fakat neden birimJz meydana atılıp ta bu arzuyu tabmin ede • medik! Hatta tatmm etmek «öyle dursun, bu derunî arzumuzu izhar etmekten bile ürküyorduk! Binaenaleyb umumdan bahsedilirken sen bu istisnaî varlıklan misal olarak gostermekten rekm! Şimdi gelelim asıl meseleye, yani kadınm tesirile erkek kalbinin kur • tuluşu meselesipe! Son inkılâbimız sayeimde Türk kadını içtimaî hayatta amfl olmağa baslamış olduğundan ta biatîle kalbinde tasıdığı Kassasiyeti de bu hayata kanşhracaktır. Esasen şimdiden bile kanştırmaktadır. Arkadaş • lanmız Zeynep, Lutfiye ve Sabriye Hanunlan tamrsın. Bunca erkek arkadaş • lanmız arasında bunlar kadar nefislerini başkalan için feda edenler var mıdır? Bunlar bütün varlıklanm aüele • rine vakfetmişlerdir. Gece gündüz durA&AOĞLU AHMET madan didiniyorlar, kendilerini, üst başlannı ve hatta gıdalaruıı bile ihmal e • derek ihtiyar annelermi, genç kardeşIerini geçindirmeğe bakıyorlar. Meselâ zavallı Lutfiye bir iki ders fazla verip birkaç para zîyade kazanabilmek için bu büyük şehrm bir ucundan Steki u • cuna kadar yaya yürümektedir. Geçen gün kendisine tesadüf ettim. Rengî atmış, ustbaş perişan, kundurasınm bir tarah yırtık gene o mahut yokuşu yaya hrmannuJcta îdi. Kalb'm parçaiandı. Lutfiye dedim: bu ne haldir, biraz da kendine baksanal Zavallı yüzüme hazin hazin baka rak: Ah kardeşim! Vaziyeti biliyorsun, annem hastadn, doktoruna, ilâçlarma güç yetiştiriyoruml dedi. Boyle bir fedakâr erkek arkadaş gosterebilir misin? Fakat bütün kızlar da böyle değil ya! Sana öyle ku arkadaşlar gös terebilirim ki bir kürk içm zevçlerinden aynlnuşlardır! Meselâ Naciye Hanımı hatırlarsm ya! Leylâ sert bir bakıtla: Ben sana bütün kızlarm boyle olduklarmı soyledim mi? Hatta buçün senrn gösterdiğin tip ekseriyettir. Egoizm içinde yuvarlanan bir muhitte Lutfiye gibilerin birdenbîre ekseriyet ol ması için mucize lâzımdır. Fakat senin yeni Türk kadınına nümune olmak Bzere gSst^rdiğin Lut fîye Hanım gibilere eski Türk kadı~ lan arasında da az tesadüf ediimivordu. Ben 8yle sehit dnllan biliyorum k ço • < cuklan içm gençliklerîni, güzelliklermî ve bfitün hayatlarmı feda etmislerdir! Bentm tezimi tevit edîvorsun. Yani Türk kadınmm kalbindeki yük sekliği muhafaza etmîş oldu&unu ispat edîyorsun. Yalntz şurası vardır ki o eski Türk kadmı cemaat hayatına kanş madı&mdan tasıdıerı faziietler miiesMr olamıyordu. Sîmdi i^e o fev>7İer ken dismi gösterecek, Türk erkeğine de sirayet edecektîr. Turgut gülerek; Sirayet ettigini ?omuvoruz. Yeni aOeler altı aydan ziyade devam edemiyor. Refikam hîkâve edivordu: Mektep arkadaşlanndan birisinin evler>di ğini isifaniş, sokakta tesadüf etmN ve tebrik eylemis. Arkadaşı ise: Avnldık; diye kocaman kahkaha salıvermiş. Refikam hayretler içinde t Niçin? Diye sormuş. Herif sinemayı sevmiyormns, benimle sinemava gidemezmiş! Böylesi cehennemin dibine gitsîn! Hanmn gülüştüler, Leylâ da güldü ve Tursnıda hitaben: Evet, evet! Sinenva îçin, tivatro için, kürk için, apartıman için ve ba zan da sırf deŞi'iklik olsun için ayrılan yeni kızlar vardır. Fakat mesnı zevcelerinin, çocuklannin gözleri öniinde metres tutan, metreslerine aile ve çocuk'armdan zi yade bakan erkeklere ne dersm? Hele şu ilânı bir oku: «Oksfort Darülfünu nunu doktor unvanile ikmal ettim, yüz elli lira maaşun vardır. İki yüz elli lira iradı olan bir kız anyorum, talip olanlar filân adrese müracaat etsinler!» Kendini pazarlığa koyan bu Oksfort Darülfünunu doktoru mu, yoksa sinema icîn zevcinden ayrılan kız mı yüksektir? Turgut böyle bir sual beklemiyordu. Şaşaladı. Leylâ Ben cevao vereyim, farksızdırlar,, biri diğermin eşidir, ayni rIığm fld yüzüdür; fakat Lutfiye Hanıma gelelhn. Yeni kızlar arasında hic olmazsa onun gibiler çıkmıshr. Ve bu tip gittikçe artmakta, çoğalmaktadn. ÇünkS guzellik, maddî ve manevî güzellik çekic'dir, okşayıcıdır, insan nek^^^r bozubnuş olsa da onun öniinde iği lir, ona hürmet eder, ve kendismi ona benzetmek ister. Sonra, azizim Turgut, itiraf et ki siz erkekler nekadar kuv vetli olsanız, nekadar tahakküm etse niz de kadının tesirinden, ona hoş g'6 rimmek istemekten kendinizi alamazsıniz! Bir sürü erkek arasında bir tek kadınm bulunması bile, derhal kendini gösterir, derhal erkeklerin hareket ve tavırları üzen'ne tesir yapar, onlan yumuşaklığa, inceliğe çağırır. Erkekîer şimdiye kadar kadınm bu terbiyetkâr faziletinden mahrumdular. Bugün ise bambaşkadır. Şimdi karşınıza sizinle bilgi ve dimağ itibarile hemayar bir kadın çıkmıshr, siz onunla hesaplaşmak mecburiyetindesiniz! Bu yeni vaziyet G ü n ü n Hffeselesi / Iş Bankasının sergisi de bir harika oluyor! «Cumhuriyet» üç dört gündür, İş Bankasının 10 uncu yılı münasebetiie Istanbul ve Izmirde açacagı sergiler hakkında haberler veriyor. Iş Bankasının on yılı rejimin on yılidı hayatında, onun inkılâp ve icraatun ken* di sahasında ve ayni muvaffakiyetlerla tatbik eden millî bir iktısat tarihi de • mektir. Iş Bankası millî bankacılığın şaheser bir timsali ve harikası olduk • tan başka her himmete muhtaç iktısat teşebbüsüne kol atarak kudretli siste mile başaran ve her kolunun düştügü yerde yeni bir fidan yükselten ulu bir ağaç oldu. Bu hakikatle berbaer ban kaya ve merbutu müesseselere has olan çabuk, temiz ve mükemmel iş zih • niyetinin nasd yaşatılıp makineleştiril • diğini dün sergı hazıruklaruu görerek bir daha ve yakmdan öğrenmif oldum. Galatasarayda açılacak on paviyon • luk sergi yeri henüz iskelet halinde idi. Fakat kuru tahlaların istif edilişinden bile anlaşılıyordu ki hakikî ve muvaffak bir sergi meydana getirmek lâalettayin manasile belki bir banka vücude getrmek kadar güç ve o derecede hı ce bir san'attir ikinci mühim nokta çalışmadaKi hususiyetti. Paviyonlarda nefis san'atlerin harikulâde bir şubesini büyük tipte vücude getirmek gayesi güdü'üyor gibiydi. Ga'atasarayın iç mimarisi tamamen yeni bir kıyafete gir» mişti. Bildiğimis duvar ve tavanlar değişiyor, belki en muhteşem filimlerde göriilmiyen dekorlann ilk taslaklan daha boyadan ve süsten elbisesini giyin» meden zarif çatılarfle göze ve ytize gfllümsüyorlardı. Paviyonlardan ikisi tş Bankasınm maiiyecilik kısmına aynlmış... Beynelmilel tasarruf ve millî tasarruf hareket» leri... Millî tasarrufun hatta manasuu dahi İş Bankasına medyun olduğumu • zu tekrarlamağa lüzum yok. Birinci paviyonda bu muzzam iktısat işinin ta rihçesini, tekâmülünü ve bugünkü neticeye vanşını okuyacağız; istatistikleri, grefikleri ve bütün ince teferruatile... İkinci paviyonda büyük bir mem • leket baritası, öniinde banka merke • zinin timsali ve ana vatana dağılan kol< lan... Bana izahat vermek lutfunda bulunan muhterem zatın tarif ettiği renkl«r, dekoratif tecyinat ve fevkalâde canlı üslup içinde buralann alacağı mu» zarayı düşündü^üm zaman kendi yaptıklarunızı ve muazzam mevcudiyetlerini adeta yadırgadun. Meğer bis millî iktısat bünyemlzin nekadar mer hamete şayan cahilleri ünişiz? Diğer paviyonlar bankaya ah muh> teUf şirketlere ayrümış. Hepsinin hu • susiyet'ni buraya s.ğc.ırmağa imkân göremiyorum. Yalnız Şekeriş paviyo • nundaki harikulâde bir buluşu haber vermekten kendimi alamıyacağun. Burada paviyonun ana çizgilerine uygun şeker istelaktitleri yapılmıs. Süslü tavan lardan zarif krvnmlan, parlak renklerile Türk şekerlerinin sarkması, dekor fevkalâdeliği, renk ve r>a hntizactnın hulyavî terkibi içinde kimbilir nekadar hos görünecek? Bu pav.'yonla bazılannda istatistik • ler, grafikler ve muhte'if izah şekillerlnden başka gayet san'atkârane böl meler içinde fabrikaînra ait diyapozi tif resim'er de terhir olunacaktır ki bunlarda bütün sınaî faaliyeti görmek ve takip etmek kabildir. D?ha yan bile olmamış hazırlam şından anladığıma göre tş Bankası sergisi muvaffak bir eser olup olmıyacağı münakaşalarım şimdiden bertaraf et • t'ğri gibi gah'ba biz hakikî manasile tam sergiyi ilk defa 26 ağustosta Galata sarayda göreceğiz. FERlDUN OSMAN cemaatimtzin geleceğini haznlamaktadu. Türk kadınmm kalbindeki şefkat merhamet, hassasiyet, heyecan ve hamle kaynağı yavaş yavaş taşacak, size d« sirayet edecek ve nihayet sizi hotkâmlık kmı içmden çıkararak hassas olmağa, baskalannm ıstıraplannı anlamağa ve bu ıshraplan gidermek için hamleler yapmağa davet edecek! Hesapçı dimağmızla durgun kalbiniz arasında bozulmuş olan muvazenevi temin edecek, sizi yalnız düşünen değil, ayni zam?nda da hisseden bir varlık haline get'recek ve bu suretle sizi yarım kalmaktan kurtaracaktır! tste kadmm açılmıs olan bu yeni devirdeki rolü! Turgut söyliyecek birşey bulamadı ve: «tnşallah! İnşallah!» diyerek mü • nakaş&ya nihayet verdi. AĞAOĞLU AHMET çok soğuk karşılandı Haşaratı unuttuk Alman diplomatına yapılan istikbal merasiminde tek Avusturya memuru bulunmadı Viyana 16 (A.A.) Havas a jansından : Matbuat, M. voo Papene çok soğuk bir kabul göstennektedir. Saat 13,30 dan itibaren tayyare meydanında beklenmekte olan von Papen, ancak saat 17,30 da muvasalat etmiştir. Refakatinde 30 hazîranda tev • kif edilmiş olan Ton Tschir*ky ile von Kettler bulunuyordu. Von Papen, spor elbisesile tayyareden inerek, orada bulunan sefaret erkânını, Hitler tarzı bir selâmla selâm lamış ve tayareciye de ayni suretle veda etmiştir. Von Papen, müteakıben otomobille sefarete gitmiştir. Voo Papenin arabasını, içinde 30 polis bulunan bir araba takip ediyordu. Aknan diplomatının muvasala • tında Avusturya resmî şahsiyetlermden hiçbir kimse hazır bulunma mıştır. Avutturyanın ordu mevcudu için bir teşebbümi Londra 16 (A.A.) Ingikere hü kumeti Avusturya hükumetinden bir nota alnuşıtr. Avusturya hükumeti, geçen tene 30,000 kişiye iblâğ olunan ve Saint Germain muahedesinde tesbit oIunan miktan geçmiyen Avusturya ordıuunun bu ıene de 30,000 kifi olarak muhafazan için mezuniyet istemekte • dir. Bu nota Hariciye nezaretince tetkik olonmaktadır. Maamafih tngiliz cevabının geçen sene olduğu gibi bu sene de musait o!acaği daha fimdiden beyan edilmektedir. Prens Starhemberg Venedk 16 (A.A.) Prens Starhemberg Romadan tayyare ile buraya gelmivtir. •"'"'mnııımmmnniffliıınıııııııiHiıııııııınımııi: Sovyet Rusya ve Cemiyeti Akvam Rusyanın aza'ığı idn yapılan müzakereler Cenevre 16 (A.A.) Reuter ajann mubabirinm haber aldığma göre, Sovyetlerin Akvam cemiyıtine kabulü etrafında, hali hazırda gizli müzakereler cereyan etmektedir. Akvam cemiyeti mehafilinden ihsas olunduğuna görw, Sovyet Rusyanm mezkur cemîyete g:rmek içîn vaki olabilecek talebi, bazı kücük devletlerin muhalefetine uçnyacakhr. Sovyetlor, böyle bir vaziyete düş • memek ve cemiyete kabulkrini önce . den temin etmek emelindedir. Rusyadaki Türk sporcu kafilesi Kafilemiz dönüyor, iki maçtan vazgeçüdi Kiyef 16 (A.A.) Anadolu Ajansnm Rusyadaki Türk spoccu kafilesine refakat eden hususî muha • birinden: İki gün »tiren bir tren yolcuîu ğundan sonra dün aksam Kiyefe muvasalât ettik. Odesaya hareket eden trene, vakit olduğu için kafile reisi, Okranya Cumhwiyeti tcra heyeti umumî kâtibi Vasakafski Yoldaşı ziyaret etti. Otelde şerefimize verilen ziyafet çok «amimî oldu. Yemekten sonra şehri gezdik. Vapura yetişmek za rureti olduğundan Kiyef ve Odesadaki maçlardan vazgeçildi. Çünkîi ikinci vapur 30 ağustostadır. Kiyeften, istikbalde olduğu ka dar tesyide de ayni parlak mera simle uğurlandık. aarif Nazın Münif Pa • şaya sormuslar: Erenköyiinün iç tarafına neden Sahrayıcedit adını vermişler, acaba? Münîf Paşa da; Sivrisinekleri deve gibidir de ondan olacak. Cevabını vermiş. Hakikaten, hiç bir tarafınkilere benzemiyen, Erenköy, Bostancı, Kalamış, hasılı bütün Marmara kıyılannın bu herşeyden beter znahluklarım Cumhuriyet sıhhiyesinin faal takibi sayesinde, birkaç yıl var ki unutmuştuk. Halbuki bu sene, hernedense, haşeratla yapılan faideli mücade leden vaz geçildi. O canım sayfiyelerde, geceleri uyuyabilirsen ujru! Ne mümkün? Mübarekler, Istan • bul radyosunda okuyan bazı hanım kızlarla sanki müsabakaya çıktnış gîbi, alaturka fasılların envaını, kulağınızın dibinde tekmil ediyorlar. Sade saz faslından ibaret kalsa ne ise ne! Belki tahamtnül edilir. Lâkin, öyle de ısırıyorlar ki, ali • mallah, insanın yüziinü, suratını, elini, ayağını, yıllanmış Arnavut biberi gibi haşlıyorlar. Hele, cildi nazik olanlann, mini mini çocukların hali yaman. Vakıâ, bu sivrisinek bolluğu sayesinde, her evde, zayıflamak isti • yenler için yeni bir idman çıktı. Herkesin elinde bir tulumba, geceleri, her odada bir haşarat kovala* ma faslıdır başlıyor. Ancak, bu sıcak havalarda, kapı ve pencere • leri sımsıkı kapatılan yatak odalarının içine bol bol sıkılan çeşit çeşit mayilerin sivrisinekleri öldürmek ten ziyade, o odada uyuyacak olanlan sersem ettiği görülüyor. Sonra, bu sivrisinek hücumu yetmiyormuş gibi,onlardan daha bü • yük bir âfet halini alan karasinek • ler de var. Bu seneye kadar, sade, kerih, iğrendirici manzaralarile adamı iz'aç ederlerken, şimdi bunlar da dislendüer. Sıcaklarda, öğle üzeri, haddiniz varsa, bahçenizde otu • rup ta, nefes alniağa teşebbüs edin. Bu kapkara ve iğrenç mahluklar, bir tufeylî açgözlülüğile, bilhassa ayaklarınıza öyle musallat oluyorlar ki, derhal, içeriye kaçmaktan başka halâs çareri bulatnıyorsunuz. Sinek hakkında: Ufaktır ama mide bulandınr.. demişler. Biz onun mide bulandırmasına çoktan razıyız. Sabah uykumuzda, ve gündüz bahçe safamızda bizi, canımızdan bıkhnrcasma iz'aç etmese! Sıhhiye müdürlüğü, bunlarla mücadeleden, niçin vaz geçti, acaba? Bizim, bu kadarcık gevezeliğimiz, o mücadelenin lâzım ve faydalı olduğunu kendisine hatnIatabilirse, ne mutlu! Malum ya: Anlayana sivrisinek sazdır, derler.. ERCÜMENT EKREM Ankarava avdet edenler Ankara 16 (Hususî) Ankaradan gidenler yavas yavaş dönmeğe başladılar. Tcenler dolu olarak gelmeğe başlamı»tır. 1 Adapazarı Türk Ticaret Ban Iktısat Vekili Ankarava gidiyor kası hissedarlarımn teşebbüsü Ankara 16 (Hususî) Iktısat Bolu 16 (Hususî) Adapazarı Türk Ticaret Bankasının Boludaki hissedarlarile mevduat sahiplerin den mühim bir kısmt bütün esnaf mümessilleri Belediyeye toplanarak 25 senelik parlak mazisile ve elyevm meşkur faaliyetile tamnan bu millî müeuesemizin aleyhinde kastı mahsusla neşriyatta ve şantajcılıkta bulunanları nefretle karşılamıs ve muhitte bankaya olan sars'.lmaz emni • yet ve itimat hisleri bh daha teyit edilerek şantajcılann tecziyeleri için Başvekâlete, Dahiliye, Ikhsat ve MaHye Vekâletlerine müracaat ve is tirhamda bulunulmasma karar verilmiştir. Vekili Celftl Bey yeni altı aylık kontenjan liste ve kararnamesini bitirmek üzere pazartesi günü buraya gelecek, müteakiben istirahat için tekrar Istanbula hareket edecektir. Adliye Vekili ödemişte lzmir 16 (A.A.) Şehrimize gelmiş olan Adliye Vekili Saracoğlu Şükrü Beyefendi ödemişe hareket etmiştir. Vekil Beyefendi ödemişten Gölcük yaylasına geçecek ve orada bulunan ailesi nezdinde bir müddet istirahat edecektir. Vekil Beyefendi 26 ağustosta açılacak olan 9 eylul panayırınm açılma merasiminde lzmirde bulunacakhr. Ankara 16 (Hususî) Hususî bastanelerin sureti idaresi hakkındaki talhnatname tasdika iktiran etti. Hususî has'aneler talimatnamesi Zekâi B. bugün şehrimize geliyor îzroir 16 (A.A.) Bir müddettenberi şehrimizde bulunmakta olan Millî Müdafaa Vekili Zekii Beye fendi bugün öğleden sonra Ege vapurile tstanbula müteveccihen şehrimizden ayrılmıstır. Italyadaki manevralar Roma 16 (A.A.) Ayni zamanda Harbiye Nazırı bulunan Başvekil M. Musolininin emrile, bütün nazır ve müsteşarlar, 17 ağustostan 24 ağustosa kadar büyük askerî manevralara istirak etmeğe davet olun muslardır. Bu zevat, haiz olduklan askerî rütbelerle manevralara iştirak edecekler ve seferberlik vukuunda ayni sıfatla orduya iltihak eyliyecek lerdir. Ankarada sünnet dügünli Ankara 16 (Hususî) Esnaf cemiyeti, esnaf çocuklarının sünnet edümesî dolayısüe Yenibahçede bir müsamere verdi. Istanbula gelenler Ankara 16 (Hususî) Şurayi Devlet reisi Reşat, Hıfzıssıhha u mum müdiirü Asım ve Iş Bankası Ankara müdiirü Sadi Beyler bugün tstanbula hareket ettiler. Trabzon fındık ihracına başladı Trabzon 15 (A.A.) Yeni fındık mahsulünün ihracına bugün merasimle baslannuş&r. Vapur düdükleri ve büyük tezahürat arasmd* Karadeniz vtapuruna 500 çuval iç fındık yüklenmiştir. Kabulk fmdık 17, iç fmdık 35 ku • ruştur. FransızAlman yakınlaşması için yeni teşebbüsler ParU 16 (A.A.) Fransa ile Almanya arasında bir yakınlık husule getirmek için sarfedilen gayretler, bu defa, sabık Alman Veliahtının Petit Journalda çıkan bir makale • sile takviye edilmektedir. Veliaht, bu makalede, Avrupanın müsalemeti için elzem bulunan Fransiz Alman dostluğunu temin hususunda kendi şahsî nüfuzunu, azamî derecede kullanacağım beyan etmektedir. Kayseriye rekzedilecek Gazi heykeli Kayseri 16 (A.A.) Gazi Hazretlerinin, yeni açılan Cumhuriyet meydanmda belediye tarafından dikflecek olan heykelinin küşat resmi Cumhuriyetin on birinci yıldönü müode yapılacaktır. M. Goeringın sıhhati Berlra 16 (A.A.) Bir otomobfl kazasında yaralanan M. Görmgin sıh hatindcki salâh devam etmektedir. Muzır bir kitap Ankara 16 (Hususî) Doğru Tol tamamen tahrikâmiz mahiyette görülmüştür. Kitap hakkında idarî tedbhler alındıği gibi aynca tah • kikat ta açılmıştir. Kredi Fonsiye keşidesi Kahİre 16 (A.A.) Yüzde 3 faizli ikramiyeli Mısır kredi konsiye tahvillerinin dünkü çekilişinde 1886 senesi tahvillerinden 1,237 nutnarah bilet 50,000 frank, 1903 senesi tahvillerinden 717,461 numaralı bilet 50,000 frank, 1911 senesi tah villerinden 191,776 numaralı bilet 50,000 frank ikramiy* kazanmış • lardır. Mes'ut bir nişan merasimi Büyük Millet Meclisi Reisi Kâ zım Pasa Hz. nin biraderleri mer • hum Asım Beyin kerimeleri Saadet Hanımla lzmir esrafınd'an fabrikator Mehmet Ruşen Beyin nisan merasimleri dün Dolmabahçe sarayında Kâzım Paşa Hz. nin dairelerinde aile erkânı arasında hususî bir surette icra küınmıştır. Çankırının yeni hastanesi Çankın 16 (A.A.) Yeni yapılan ve «» yeni fcnnî tesisab ibtiva eden menv leket hastanesi merasimle açümısbr.

Bu sayıdan diğer sayfalar: