15 Temmuz 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

15 Temmuz 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

15 Temmuz 1939 CUMHURIYET Fransada siyasî partilerıiO * Fefinizmin talebleri ve anarşinin mahiyeti Nakleden: CEVAD SAD1K 1 tktısadî hareketler Limanlarımız Nafıa Vekilimiz General Ali Fuad Cebesoy refakatinde Türk ve yabancı o.ütehassıslar bulunduğu halde, Karadenizde yapılacak modern liman meselesini son bir defa tetkik etmek üzere Karadeniz kıyılarında bulunuyor. Bu tetkikler, geçen sene kat'î kararı verilememiş olan büyük limanın Ereğlide mi, yoksa Çatalağzıida mi olması hakkında nihaî bir karara vanlmasını temin edecektir. Şimdi, Nafıa Vekilinin refakatinde bulunan mütehassıslar meyanmda evvelki sene ayni tetkikleri yapmış olan meşhur îngiliz liman mütehassısı ve İngiltere hükumetinin müşavirlerinden Kip'in başmuavini de bulunmaktadır. Mühendis Kip yaptığı tetkikler sonunda Karadenizin garb kıyılanndaki limanın Ereğli yerine Çatalağzında inşasını tavsiye etmiş ve buna göre bir proj^ hazırlamıştı. Bu bahis üzerinde geçen sene yazmıs olduğumuz bir yazıda da kaydetmiş olduğumuz veçhile Çatalağzında bu gün bir liman sahası dahi mevcud değil iir; burada sun'î bir liman yapılacaktır, Bunun için ileri sürülen mucib sebeb de Çatalağzmın tedafüî bakımdan elverişli cluşu ve Karabüke yakınhğı itibarile daha ekonomik bulunuşudur. ÎSVİÇRE MEKTUBLARI: Akıl «hıfzıssıhfıa» sı kongresinde alkışlanan İngiliz teklifi «Beynelmilel bir sulh aşısı yapalım ve bu aşıyı herkese, bilhassa meşhur siyaset liderlerine tatbik edelim» İÜMKOSESi İHTİRALAR KESİFLER Kolloidler Bütün canlı mahluk vücudlerinin hep kolloidlerden teşekkül ettiği söylenebihr. Yaşıyan, veya bir zamanlar yaşamış oIan maddeler hakkında doğru bilgi elde edebilmek için kolloidleri öğrenmek ical eder. Etle kemik kolloydal maddelerdeıı mürekkeb olduğu gibi hayvan ve neba| mahsullerinden yapılan yün, ipek, suni ipek, sabun, ekmek ve lâstik maddeler de kolloydal mahiyettedir. Bu halde kolloid nedir? Basit manas le mütecanis bir madde içine serpilmiş vt ya yayılmış olan diğer bir maddenin çük zerrelerine kolloid denir. Bu tarife" göre sigaranızdan çıkan dumanı kolloid addedebilirsiniz. Çünkü küçük duman zerreleri havaya yayılmıyor mu? Bir bakışta haklrsmız. Çünkü tütün dumanı da kolloiddir. Bu keşiften sonra diyebilirsinız ki «bira kadehindeki beyaz köpük de kolloiddir». Çünkü bu da mayi içine yayılmış gaz zerreleridır. Sonra bulutlarla sisin de kolloydal olduğunu söyliyebüirsiniz. Filhakika, kolloydal mahiyetinden dolayı, sis, uzun müddet durur. Kolloid tabiri doğru bir tabir değil dir. Grek dilinde tutkal manasına gelen koladan alınmış olup yapışkan yahud pelteye benziyen bir madde manasına gelir. Fakat bu tabir kolloidlerin hakikî mahiyetini anlatamaz. Kolloidlerin en mühim karakteristiği sathî görünüşleri değil, bünyeleridir. Bütün kolloidlerde müşte rek olan bir nokta varsa o da kolloidlerin mütecanis bir maddede yayılmış olan pek küçük zerrelerden ibaret olmasıdır. Bunu kabul ettikten sonra şu dokuz hal akla gelir: Mütecanis vasıta (Çelik, renkli cam) sulp Sulp (Kumajş boyalarının çoğu) mayi Sulp (Duman) gaz Sulp (Pelteler) sulp Mayi (Lâstik mahlulü) mayi Mayi (Bulut) gaz Mayi (Krema) sulp Gaz (Köpük) mayi Gaz () gaz Gaz Feminizm «Beynelmilel sulh için Fransız kadın komitesi» nin sekreteri Madam Annette Comin, feministlerin temayüllerini şöyle anlatır: « Feministlerin talebleri kadın ve erkek müsavatı kaidesine dayanır. Kadmın gerek fizik, gerek kafa ve gerekse ahlâk bakımmdan erkekten aşağı olduğunu söyleyen Proud'hon'a rağmen, kadın, erkeğin benzeri değilse de, onunla her sa'nada ve faideli bir surette işbirliği yapmağa muktedirdir. Filhakika, müsavat benzerlik demek değildir. Fakat iki kişinin birbirine müsavi olması için aralannda benzerlik bulunmasma lüzum var mıdır? Kusursuz çift, birbirine benzeyen iki kişiden değil, fakat herbiri kendine hâs karakteri muhafaza eden, birinin meziyetleri ötekinin meziyetlerini tamamlayan iki mahluktan teşekkül eder. Kadınlarm ne zamandanberi kabul edilmiyen kıymetini bugün müdafaa etmeğe lüzum kalmamıştır. Kadınlık bu merhaleye varalı epey oluyor. Kadınlar, bilhassa sbn seneler zarfmda, her sahada kabiliyetlerini ve erkekten aşağı kalmadıklarını ispat etmişlerdir: Spor, güzel san'atlar, ilim, müsabakalar. Fakat kafaca erkekten aşağı oldukları ve fizik kabi liyetleri olmadığı efsanesi hâlâ yaşıyor. Kadmın siyasî hürriyetine en çok itiraz edenler bile kaidenin aslındaki adaleti reddetmiyor, fakat kadının bu hürriyeti fena kullanacağım sanarak bu hürriyete varmak vasıtlarım ona bahşetmek istemiyorlar. Ihkakı haktan imtina demek olan bu hareket cemiyete faydalı mıdır? Feministler buna hayır der ve şahsî haklarına tecavüz edilmekle memlekete zarar iras edildiğini söylerler. Eğer feminisfV programlarını tam olarak tahakkuk ettirmeğe mu vaffak olsalardı, cemiyeti teşkil eden her ferdin statüsü (hal) hissedilir derecede salâha kavuşurdu. Binaenaleyh bu salâhtan bütün cemiyet istifade etmiş olurdu. Kadınların bu programı tahakkuk ettirmek iktidannda olduklarını İ3pat etmek kalıyor. Fakat varılacak netice kadınlara böyle bir tecrübeye atılmak hakkını verir sanıyoruz. Antifeministlerin kopardığı çığlık malum: «Hürriyetine kavuşan kadın aile ocağını terkedecektir. Buna müsaade etmemeliyiz. Kadınların kendi müdafaasmdan daha üstün tabiî bir kanun var: Zaruretin kanunu. Bugün kadınlan aile ocağının dışına atan bu yaman zarurettir. Birçok ailelerde, erkeğin yevmiyesi aile masraflarını kapatmağa kâfi gelmemektedir. Kadmın dışarda bir işte calışması bu vaziyeti ihdas edyor. Kadının yeri aile ocağıdır.». Bu mümkündür. Fakat kadmı aile ocağının dışına iten zaruret ortadan kalkacağa benzemiyor. Binaenaleyh kadmın yeni sosyal statüsünü bu zarurete uydurmak lâzımdır. Bu, makul olduğu kadar da âdil birşey olmaz Bundan başka, bugün, kadınlarm büyük bir ekseriyeti, arzularına rağmen, bekârlıga mahkumdurlar. Zevkleri gibi kabiliyetleri de kadınlan siyaset işlerine meylettiriyorsa, onların bu temayüllerine ne hakla mâni olunuyor? Feminizmin düsmanları şunu da söylüyorlar: «Fransada kadınların rey verdiği gün, reaksiyon zafere ermis olur.». Bu da mümkün, fakat kat'î değiîdir. Hem, filân yeya falan partinin kazanmasmı teshil etmek mi mevzuubahstir? Daha ziyade, her ferde^ ister erkek, i«ter kadın olsun, kanaatini serbestçe ifade ve menfaatlerini müdafaa etmek imkânlarını vermek mevzuubahs değil mı? »Siyasetin aile icine girmesi, kadın ve erkek arasmda yeni bir ihtilâf ve anlasmaz''k sebebi doşuracaktır.» divenler de var. Bununla beraber, kadının dindar ve erkeğin dinsiz olduğu aileler zamanım'.zda adım başında raslanan bir vâkıadır. Ve bu aileleri ekseriya birbirile gavet iyi anlaşan kan kocalar teskil ediyor. Kendi akidesini eşine aşılamaktan ümid kesen kan kocanın her biri, şahsî kanaatlerini muhafaza eder ve d;,V'mn kanaatlerini saymak yolunu tutar. Binaenaleyh kadmın rey verdiği gün aile içindeki sulh ve sükunetin bozulacağmı ileri sürmek yersiz ve vâkıalara zıd bir iddiadir. Kadınlarm reylerini kullanacağı gün daha fazla gecikemez. Birçok kadınların bunu arzu etmediği söyleniyor. Burada itiraf etmek lâzımdır ki, kabahat feministlerin kendüerindedir, zira feminist hareketini halk tabakalarını kazanacak bir surette idare edeceklerine bu hareketi yal[•] Bundan evvelki yazılar 30 mayıs, 3, 9, 12, 17, 22 haziran ve 1, 4, 9 temmuz tarihli nüshalarımızda çıkmıştır. nız cemiyetin yüksek tabakalanna inhisar ettirdiler. Hal^ kadmı feminist hareketini aristokratik bir teşebbüs sanır. Bu hükümde büyük bir Jjakikat payı vardır. Hakikaten, kadınların baroya girmesi amele kadmı hiç alâkadar etmez. Eğer feminizm, sendikalizm harekelini daha az ihmal etseydi, vaziyet tamamen berakis olurdu.» Prognram Feminizm programmm tahakkuku rey puslasmın elde edilmesile kaimdir. Binaenaleyh, feminizmin gayreti, ilk olarak, bu rey puslasma sahib olmağa matuftur. Bu hak elde edildi mi, kadınların tahakkuk ettirmeğe çalışacağı program: a) Medenî hakları kazanmak, ve evlenen kadmı kasır telâkki eden bugünkü medenî kanunun değiştirilmesi. Meselâ, kadm için, pasaport elde etmek, kocasınıo iznine lüzum hasıl olmadan bankada hesab açtırmak hürriyeti. b) Çocukları üzerinde babanm sahib olduğu hakların aynini anaya da tanımak. c) Sosyal bir fonksiyon olan analığın himayesi. Analara sosyal yardım kanunlarmın değiştirilmesi. Ana olan kızlann vikayesi. Meme emziren çocuklara nezaret. Çocuk ölümile mücadele. d) İçtimaî basiret ve önleme tadbirleri siyaseti; verem, kanser ve zührevî hastalıklarla mücadele. Sıhhate muzır kulübelerin ıslahı; şehirlerde bahçeleri ve parklan çoğaltmak; alkolizmle mücadele; alkolün imal ve satışını menetmek; ahlâksızlıkla mücadele; fuhuş nizamnamelerinin kaldınlması. e) Hayat pahalılığile mücadele; istihsalin genişletilmesi; serbest mübadele; istihsal ve istihlâk kooperatiflerinin organizasyonu. d) Sulhun devamlı olmasmı temine çalışmak. Bu yd büyük bir alâka tophyan serginin kurulduğu Şürich şehri Zürich (Hususî) Bu sene İsviçre; Avrupada Amerika dünya sergisine adeta rekabet edecek bir sergi ile umumî alâka uyandırdı. Bu millî sergide İsviçrenin dil, an'ane, âdet itibarile birbirinden farklı fakat İsviçre bayrağı etrafında birleşmiş ve anlaşmış müteaddid kantonlarının muhtelif sahada vücude getirdık'eri çok canlı eserler teşhir edilmiştir. Avrupa ortasında büyük Dünya Harbinde bitaraf kalmış olan İsviçrenin icab ettigi zaman millî müdafaaya nasıl kıymet ve ehemmiyet verdiğini sergide kendi knal gerdeleri olan harb teçhizatma ayırdıkları paviyonda görüyoruz. İsviçrenin kültür ve san'at merkezlerinden biri olan bu şehirde göl kenarının iki geniş sahasında vücude getirilen sergi cidden nümune ittihaz edilecek bir güzelük ve harmoni ile tanzim edilmiştir. Suyun akış kuvvetinden istifade edilerek vücude getirilen su otomobilleri ile serginin bir sahili baştanbaşa katedilerek o sahilde bulunan bütün paviyonların orta veya kenarlarından geçilmek imkânı elde edıl miş bulunuyor. Gölün karşı iki sahıline geçmek için de ayrıca havaî bir hat vücude getirilmiştir. Bir asansörle hava istasyonuna çıkıldıktan sonra tel üzerinde müteharrik bir vagonla karşıya geçilmekte ve buradan tekmil sergi ve Zürich kusbakışı seyredilmektedir. Sergi paviyonlarının başında vatan ve millet paviyonu geliyor. Bu paviyonda memleketin dört köşesinde oruran halkın karakterleri, isviçre nin sosyal ve siyasal hususiyetleri, diğer memleketlerle olan ekonomik ve kültürel münasebetleri canlandırılmıştır. Tu rizm ve münakalât paviyonları da çok enteresan grafikleri ihtiva etmektedir. Bir seyyah memleketi olan îsviçre turizmin inkişafı için mütemadı gayretini bir an eksiltmemektedır. Sayısı yetmişi geçen zengin paviyon larda neler yoktu? İsviçie endüstrısının bütün şubeleri, elibse, kıyafet, moda, saatçilik, olüminyam, ebniye, inşaat, güzel san'atlar, orman sanayii, ziraat, çiçekçilik büyük binalar içerisinde temsil edilmiştir. Serginin sıhhat, hastane, spor, maarif, topoğrafi, kitab, musiki, matbuat paviyonları da cidden enteresandır.. Topoğrafî ilmi İsviçrede cidden bü yük terakki hamleleri göstermiştir. Bunun tatbikatında İsviçre 400 milyon frank gibi büyük bir yekun sarfetmiş ve bütün milletlere örnek olmuştur. Sergide haîkın ve ziyaretçilerin eğlenmesi için birçok atraksiyonlar vardır. Paraşütçülük, lunapark eğlenceleri, her kantonun hususî mimarisi gözönünde tutularak hazırlanmış lokantalarda ora kıyafetile hizmet eden garsonlar ve kantonlara mahsus musiki ve eğlenceler göze çarpıyor; günde onbinlerce ziyaretçiyi sinesinde tophyan serşide dolaşırken kulağıma akseden güzel dilimizin sesile dönüp arkama baktığım zaman profesör Fahreddin Kerimle îsviçrede pedagoji tahsılını tamamhyan bir gencimizin San'atkârlar köyü karşısında hararetlı musahabelerıne şahıd oldum. Yabancı memleketlerde ayni metn'.eketın çocukları birbırlerini gördükleri zaman duydukları sevincle selâmlaştık. Ley, Minkowski ve sair tanınmış pisisi yaji âlimleri, Cloparede gibi büyük terbiyecileri bu mevzuu muhtelif cepheîerden etüd ettiler. Senede bir toplanan bu kongre bundan evvelki içtimalarında da kollektif cemiyeti alâkadar eden mevzular üzerinde çalışmaktadır. Brüksel topIantısında matbuatın, Londra toplantısmda sinamaların, geçen sene Münilı'te uyuşturucu madde ve ailede Hijien montal meselelerini etüd etmişti. Bu defa seçtiği mevzu hem ferdler ve hem cemiyetler için çok ehemmiyetlidir. Siyaset yapılmıya cağı sarahatle işaret edildiği için gerek demokrasi ve gerekse mihvere mensub milletler delegeleri bol bol söyliyebildiler. Karsılıklı anlaşma tezi bu suretle psikoloji, filozofi, sosyoloji, terbiye, karakteroloji bakımmdan incelendi. Bu arada dünyanm bütün hâdiseleri de birer birer didiklendi. İlimle politikanın sıkı münasebeti bu suretle bir daha tebarüz etti. Hayatî mesafeden, tutunuz da, kısırlaştırma, muhaceret; yüksek tahsil, askerlik müddeti, talâk, aile hayatı hepsi tahlil edildi. Biyoloji mevzuları ve bilhassa karakteroloji ve mizac noktasından insanların anlaşmalarının neye mütevakkıf olduğu, muhtelif san'atlar ve kültür farklarmm birbirlerine karşı münasebetleri ara^tınldı. Bu arada lâtif nükteler yapıldı. Meselâ bir aile yuvasında ilim adamı idare bil mez, fakat refikası idareli olursa pek iyi anlaşabilırler, isviçrede kocalar zevcelerine karşı fazla mütehakkimdirler gibi bütün kongre müddetince lâtife mevzuu olan sözler söylendi. Dahilî ifraz guddeleri ve diğer biyolojik hâdiselerin insan karakteri üzerindeki tesirleri izah edi'di. İktısadî hâdiseler, din, aile hayatı ve terbiyenin rolleri teşrih edildi. Görüyorsunuz tnevzular nekadar cazib ve enteresandı. Muhtelif milletler murahhasları büyük bir samimiyet ve ilim ha vası içerisinde pek güzel anlaşarak konuştular. «Muhtelif milletlerin Hijien mantal sahasında yapmaları lâzım gelen gayretler» mevzulu profesör Mayer'in raporundan sonra sıra benim tebliğıme geldi. Profesör Mayer yapılması lâzım gelen şeylerden bahsediyordu. Ben raporumda Atatürk inkılâbının kültürel sahada başarılarını ve bilhassa Lozanda Millî 5 e " fimizin imzaladığı zafer beratile başlıyan anlaşmalarımızı içte ve dışta sulh prensipile memleketimizin comprehension mutuelle sahasında diğer memlekete örnek olduğunu söyhyerek muhtelif icraatımızı teşrih ettim. Matbuat. neşriyat, köy kalkınma kongrelerîle Maarif şurası ve »nüteaddid kanunlarımız, sıhhat ve içtimaî muavenet müesseselerimizi ilâh. anlattım. Mütehassısın bu kararı denizcilerlmiz arasmda şiddetli bir itiraza uğramıştı. Yalnız, Türk denizcileri değil, Karadenize daimî sefer yapan yabancı gemi süvarüe; ri de Çatalağzınm Ereğliye tercih edil şK ne hayret ediyorlar. Ereğlinin Çatalağz'na neden müreccah olacağını sayıp dökmekle bitiremiyorlardı. Cumhuriyet nafiası böyle mühim bir mevzuda işi neticesi müphem bir vaziyelte bırakmaktansa esaslı şekilde tetkiki münasib gördüğünden, bizzat Vekil, tekrar yapılan etüdlere nezaret etmektedir. Bu etüdlerden en salim neticenin çıkacağı muhakkaktır. Karadenizdeki bu modern liman meselesinin tetkikinden sonra Türk ve îngiliz liman mütehassısları evvelce etudleri yapılmış ve hatta parası dahi ayrılmış bulunan Trabzon limanınm son tetkiklerini yapacaklardır. Trabzon limanı, bir taraftan şark vilâyetlerimiz ve Üçüncü Umumî Müfettişlik mmtakasmın bütün hin' Anarşi terlandmın en mühim limanı oluşu, diğer "Anarşi, muayyen bir parti tarafmdan taraftan İran transit yolunun kapısı bulumüdafaa edilmemekle beraber, intiha nuşu itibarile iki ayrı bakımdan ehemır.ibat zamanlarmda hissedilir bir rol oyna yeti haiz bulunmaktadır. dığı için, gayelerini ve vasıtalarını bilŞu sırada en ziyade ehemmiyet verüen mek faydasız olmasa gerek. M. Jean Grave'in yazılan bizi bu hu liman tesisatı Iskenderun limanında yapılacak olanıdır. Yeni anavatana iltihak etsusta aydınlatabilir: «Bazıları için anarşi, hırsızlık, cinayet, mekte bulunan Hataym iskelesi olan İsvahşete dönüştür; ve anarşistler, bütün kenderun ayni zamanda cenub vilâyetleriservetleri aralannda paylaşmak isteyen mizin de en tabiî limanıdır. Bundan baska, tembellerden başka birşey değillerdir. Diyarbakırdan îran ve Iraka uzayan deBazı kimseler için, aksine, anarşi bir miryolları, Iskenderun limanile Akdenize nevi hayaldir, güzelliği ve cazibesi olan en kısa şekilde çıkmış olacaktır. bir hayal. Bütün bunlarm yanıbaşında bir de îsAnarşinin rasyonel esaslara dayandı tanbul lımanının ıslah ve inkişafı vaziyeti ğını bilen kimseler pek azdır. Şüphesiz, vardır ki ehemmiyeti izahtan varestedir. içtimaî nizamın tenkidi anarşistlerden evDeniz ticareti filomuz inkişaf eder ve vel yapılmıştır. Fakat anarşistlerin yapyeni gemiler memlekete gelirken limanlatığı şey sefaletin ana sebeblerine kadar çıkmak ve iyi bir hükumet sistemi ümid rımızm inşası faaliyetine de girişilmiş olettiren hatayı bütün çıplaklığile ortaya makla en doğru bir hareket yapılmış olkoymuş olmaktır. Anarşi, iyi bir kanun maktadır. Çünki yeni vapurların sahillerive iyi bir hükumet olamıyacağmı ispat mizde emniyetle seyahati her şeyden eveder: Ne krallık, ne imparatorluk, ne dik vel limanların bulunuşuna vabestedir. Bir tatörlük, ne cumhuriyet, ne temerküz, r t batı karayelde Ereğli limanında bulunan federalizm, ne de komünalizm; aslına bütün vapurlann karaya düştüğünü, unufbakarsan, ekseriyet görünüşü veya bir tek mamak lâzımdır. kişinin iradesi altında sırıtan şey daima F. G. hâkimiyettir. Bunun içindir ki, beşerî kanunlar, ve beraberlerinde bütün teşriî, icBıçak bileğine saplandı raî. adlî sistemler ortadan kalkmalıdır. Eyübde Tabahkane caddesinde otu Insanın serbestçe inkişaf edebilmesi için, fizik, kafa ve manevî ihtiyaclarını ran Abdullahın 10 yaşındaki kızı Selma, serbestçe tatmin edebilmesi lâzımdır. Bu dün öğle üzeri elinde ekmek bıçağile da ancak toprağm, onu işleyebileceklere merdivenden aşağı inerken ayağı kayaverilmesile mümkün olabilir. Anarşist rak düşmüş ve elinde bulunan bıçağm ler işçiyi her işçide bir kardeş görmeğe bileğine saplanmıştır. sevketmek istiyorlar. Samimî bir ülkü Selma, vak'ayı müteakib süratle Ba peşinde koşanlar onu tahakkuk ettirebilirlat hastanesine kaldırılarak tedavi altıler. Zaman ârnilini nazarı itibara almana alınmıştır. ğa değmez. Ulküsü için çarpışmak onu yaşamak demektir. Bu gayeye hançi nesil varacaktır? Bu, sarfedilen enerji ye günkü içtimaî hal, bugünkü organizasyokununa bağhdır. nile her gün yüzlerce ve binlerce kurban Hâkimiyet taraftan olan sosyalistler, vermektedir. Anarf\ insanoğlunun hürriideallerini tahakkuk ettirmek için iktidar yete kavuşması için lâzım bir $art ise, şidmevkiini ele geçirmeğe bakıjorlar. Ka deti reddetmez, fakat onu bir sistem haliyıdsız şartsız hürriyet taraftan olan anar ne sokmaz. Yalnız, anarşinin muvaffak şistler ise, organizasyonun, ferdlerin ser olması için, kafaların tekâmülü bir hayli best tekâmülünden doğmasını isterîer; ilerlemiş olmalıdır. hâkimiyeti mahvetmek istciikleri için, Anarşistlerin programı şöyle olmalı ve siyasete ve siyasetçilere hücum ederler. gene şöyle kalmalıdır: Herhangi sahada Rey puslası yolile umumî intihab, buolursa olsun, siyaset komedyasına iştirak günkü cemiyetten şikâyeti olanlann muetmemek; ya bir deva teşkil etmiyeceğikadderatmı değiştiremez. ni, yahud tatbik kabiliyeti olmadığını isAnarşistler, parlâmentarizm komedya pat ederek her ıslahatla mücadele etmek; lanna iştiraki gayrimantıkî ve serapa yainanmış bir anarşist için bundan başka lanla meşbu telâkki eder; fakat politikabir aksiyon tasavvur edilmez. Bug'in için cıların yalanile mücadele için intihabat devrelerinden istifade etmemek becerik bu program. Gelecekte ise, müşterek. çasizlik olur. Anarşistler ve onlardan evvel hşma; istihsal ettiklerini böylece bir aradaha bircoklan, servetleri ellerinde tutan ya getirenler. Yavaş yavaş, «benimki», sınıfların bu servetleri arzularile cemivete «seninki» mefhumlarını unutur ve böyleterketmediklerini ispat etmişlerdir. Bu ce bütün insanlar birbirlerine büyük bir nun içindir ki anarşistler mevcud olanı ailenin efradı gibi kardeşçe bakar, karyıkmak isterîer. İnkılâbın birçok kurban deşça çalışır, kardeşçe yaşariar.». SON lar vereceğini bilir, fakat gene bilir ki bu Zerreler (1)' (2) (3) (4) (5) (6) (7) (8) (9) 9 uncu hal, sonradan söyliyeceğim»*' sebeblerden dolayı, kolloıdlere gıremez. Bütün kolloidler bu sekiz tipten birine veya bunlarm mürekkebine irca edilebilir. Mütecanis bir vasıtaya yayılan zerreler sulp, mayi veya gaz hallerini muhafaza ediyorlarsa cesametleri muayyen hadden aşağı olmamaJıdır. Meselâ bir su zerresi nihayetinde su moleküllerine ayrılabilir. Su molekülleri de ne su, ne buz ve ne de buhardır. Onlar sadece moleküldür. Kolloid zerreler sulp, mayi veya gaz hassalarını kaybedecek derecede küçülmüş olmamalıdır. Bunlarm kuturları santimet renin milyonda beşinden aşağı düşemez; aksi takdirde karakteristikleri kalmaz. Bu hâdise suda eriyen şeker veya tuzda iyi görünür. Gerçi mahlulde tuz var ama bu tuz sulp halinde değildir. Bu halde gazlerin mahlutu kolloydal olamaz, çünkü gazlerin molekülleri kolloydal zeneleı teşkil edecek derecede büyük değildir. Prof. Salih MURAD Mudanya Bursa yolunda bir otobüs kazası Bursa (Hususî) Mudanya yolunda bir çocuğun ağır, iki kişinin de hafif surette yaralanmasile neticelenen bir otomobil kazası olmuştur. Mudanyadan gelen eski tayyare otobüslerinden 137 numarah otobüs, asfalt üzerinde 70 75 kilometre süratle giderken 19 metre mesafeden otomobile doğru koşan üç çocuğun birdenbire yol ortasında olduk lan görülmüştür. Şoför, büyük bir hızla giden arabasına fren yaptırmaya imkân bulamadığı için, tehlikeyi karşılamak üzere hemen direksiyonu sola kırmış ve otomobili yoldan çıkarmıştır. Fakat tam bu manevra esnasında otomobilin önüne çıkan çocuk, otobüsün şiddetli bir darbesine uğramış, ve 14 metre uzağa kadar fırlamıştır. Çocuğun kollan, ayaklan ve başı feci ve ağır şekilde yaralanmıştır. Otomo bilin anî hareketi, içinde bulunan yolcuları da şiddetli sarstığı için yolculardan iki kişi de yaralanmıştır. Facia üzerine yarahlar hemen hastaneye kaldınlmışlardır. Ve tedaviyi müteakib hastaneden çıkmışlardır. Çocuk ifade vere miyecek derecede ağır yaralıdır. Müddeiumumî muavini Fehmi tara fından vak'a mahallinde bir keşif yaptınlmıştır. Ayrıca bir ehli hibre de vakanın cereyan tarzı hakkında rapor hazırlamaktadır. Yaralı çocuk, Hamidler köyünden Ahmed oğlu Mehmed Yağızdır. Başarılan müspet işler kongre tarafından candan alâka ile karşılandı. Reis uzun bir hitabe ile bu örnek mesaiyi tebcil etti. Resmî ziyafette de söz alarak Üniversitemizin selâmını ve iki memleket arasmdaki samimî münasebetleri ve bil hassa Lozan, Montreux mukavelelenle medenî kanunumuzu hazırlarken İsviçre kanunlarından istifadelerimizi, ilmî sa hadaki münasebetlerimizi tebarüz ettir dim. Kongre hakkımızda büyük sempati gösterdi. Bir gün öğleye kadar ılmî celİsviçrenin Lugano şehrınde topîanmış selere riyaset şerefini bana verdiler. olan VI ncı Avrupa milletleri akıl hıf Kongre azası şerefine müteaddid ziyazıssıhhası kongresinden dönmekte olan fetler, gezintiler tertib edilmişti, İsviçreprofesör Fahreddin Kerimden İsviçre gagösterdiier. zetelerinin alâka ile takib ettikleri kongre liler azamî misafirperverlik Kongreye aid rapou temmuz ortalannda hakkında izahat istedim. Profesüıümüz bir taraftan sergıyi gezmek şartile müte memleketime döndüğüm zaman fakülte ferrik notlar halinde arzumu yerine ge riyasetine takdım edeceğim.» tirmeği vaddetti; şöyle söze başladı: « Görüyorsunuz ya bu sergide nekadar zıdlar birleştirilmiş; birbirine uymyan üç milletin dili burada konuşuluyor; gözümüzün önünde çiçekler, biraz iîeri de spor ve sıhhat, güzel san'atlar pavi yonu, onların bıraz ılerisinde harb mal zemesi!.. Demek ki zıdlar bir araya getirilebiliyormuş!. İşte VI nct Avrupa milletleri akıl hıfzıssıhası kongresi dünyanın en karışık bir devrinde karsılıklı anlaşma, comprehension mutuelle mevzuunu seçti. Dünyanm Kretschmer, Mayer, Repond, Profesör söze başlarken bir taraftan gezmeyi şart koymuştu; sağ'.mıza dönüp baktığımız zaman ancak bir arpa boyu ileri gittiğimizi gördük; profesör güldü; acaba biz de kongrede bu kodor çok konuştuk, karsılıklı anlaşma davasında burada gittiğimiz kadar ilerliyebildik mi dedi ve ilâve etti. Herkes karsılıklı anlaşmadan bahsederken İngiliz murahhasın'.n bir teklifi vardı; beynelmilel bir sulh aşısı yapalım ve bu aşıyı herkese bilhassa iiderlere tatbik edelim diyordu; ne dersiniz?. Fennî SUnnetçi Mehmed Emin Fidana açık teşekkür Sünnet ameliyelerini fennin en son usullerine göre yapmak suretile mem leketın her tarafında geniş ve yerinde bir şöhret temin eden Fennî Sünnetçi Beşiktaşlı Mehmed Emin Fidanı oğluma yaptığı muvaffakiyetli sünnet ameliyesinden dolayı teşekkürlerime ilâveten tebrik ederim. Cumhuriyet Gazete ve muhasebecisi Ziya Canal Nüzher Akman

Bu sayıdan diğer sayfalar: